Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/614 E. 2019/1948 K. 01.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/614 Esas
KARAR NO : 2019/1948 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUKMAHKEMESİ
TARİHİ : 20/11/2018
NUMARASI : 2018/423 E., 2018/346 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/10/2019İstinaf incelemesi üzerine Dairemize gelen dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı yanca açılan davada ; davalı adına TPE nezdinde tescilli bulunan …by nova markasının tescilli bulunduğu tüm mallar bakımından kullanmama nedeniyle iptaline sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı yan cevaplarında; müvekkilinin sözkonusu markaları kullandığını,kendilerince daha önce açılan dava nedeni ile zarar vermek amaçlı ve kötüniyetli olarak bu davanın açıldığını davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk derece mahkemesince 2016/37 Esas ve 2017/10 Karar sayılı dava dosyasında yapılan yargılama neticesi davanın kullanmama nedeniyle marka iptal davası olup, davacı taraf, davalı adına tescill… no’lu …” ibareli markanın davalı tarafından kullanıldığını iddia ile iptalini istemiş, mahkeme 31.07.2017 tarihinde, Anayasa Mahkemesi’nin 556 sayılı mülga KHK’nın 14.maddesini 14.12.2016’da iptal etmesi ve bu iptal kararının 06.01.2017 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak, yürürlüğe girmesi nedeniyle, yasal dayanak ortadan kalktığından “davanın esası hakkında kararverilmesine yer olmadığına, yasal nedenlerden dolayı davanın yasal nedeni ortadan kalktığından ücreti vekalet ve yargılama giderlerine yönelik hüküm kurulmasına yer olmadığına” karar vermiş ve bu karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla da davacı vekili istinaf isteminde bulunmuştur.Davalı vekili istinafında, “müvekkilinin markayı kullandığını, bilirkişi raporunda ve sunulan mütalaa’da markanın kullanıldığının tespit edildiğini, bu nedenle davanın esastan reddi ile avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesi gerektiğini” iddia ile kararın kaldırılmasını istemiştir.Davacı vekili istinafa cevabında ve katılma yoluyla istinafında, “4 günlük yasa boşluğunun, Anayasa’nın 90.maddesi ve TRIPS anlaşmasının 19.maddesi gereği, hakkaniyete uygun biçimde hakim tarafından doldurulması gerektiğini, bilirkişi raporundaki çoğunluk görüşünün markanın kullanıldığının ispatlanamadığı yönünde olduğunu, azınlıktaki tekstilci bilirkişi görüşünün ise Yargıtay karları ve dosya ile uyumlu olmadığını, davalının istinaf başvurusunun kötüniyetli olduğunu” iddia ile davalı tarafın istinaf isteminin reddini, HMK’nın 348.maddesi gereği katılma yoluyla istinaflarının kabulünü, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davalı aleyhine disiplin para cezası uygulanarak yargılama giderlerinin ve avukatlık ücretlerinin davalıya yükletilmesini istemiştir.Davalı vekili davacının istinafına cevaben, davacının süresi içinde istinafa başvurmadığını, Anayasa Mahkemesi kararı gereği, baştan beri davanın esastan reddini talep ettiklerini, kötüniyetli istinaf iddiasının abes olduğunu, bilirkişi raporlarında, marka kullanımının ciddi olduğunun ifade edildiğini, sundukları özel mütalaada da davanın reddi gerektiğinin belirtildiğini,” savunarak davacının istinaf isteminin reddini istemiştir.Mahkememizce tarafların istinaf talepleri uyarınca yapılan incelemede mülga 556 sayılı KHK’nın kullanmama nedeniyle markanın iptaline ilişkin 14.maddcsinin, Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi ve bu iptal kararının, yargılama sırasında tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle, davanın yasal dayanağı ortadan kalkmış olduğundan, “esasa dair karar verilmesine yer olmadığına” değil, “davanın reddine” karar verilmesi ve yargılama giderlerinin de davanın açıldığı tarihte tarafların haklılık durumlarına göre takdiri gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, bu nedenle kararın sair yönler incelenmeksizin bu hususlarda kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.İlk derece Mahkemesince taraflar davet edilip duruşma yapılarak verilen ve istinafa konu edilen kararda mülga 556 sayılı KHK’nın kullanmama nedeniyle markanın iptaline ilişkin 14.maddcsinin, Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi ve bu iptal kararının, yargılama sırasında tarihinde yürürlüğe girmesi nedeniyle davanın reddine , dava açıldığı tarihte toplanan dellere göre davacının dava açmakta haklı olması nedeni ile davalı yanın yargılama giderleri ile maktu ücreti vekaletten sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı istinaf eden davalı yan istinaf talebinde, dosyada mevcut iki ayrı rapor olması ,savunmalarını destekleyen hukuki mütalaa ve diğer delillere göre davacının davasında haklı olmadığı, iptal kararı olmasa da davanın reddi gerekeceği nedenle müvekkilinin yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasının usul ve yasaya uygun bulunmadığını, kararın kaldırılması ve yargılama gideri ve vekalet ücretinden davacı yanın sorumlu tutulması gerektiğini talep etmiştir.Davacı yan istinaf talebine cevaplarında ; bilirkişi heyetinin çoğunluk görüşünün müvekkilinin haklı olduğunu tasdik ettiklerini, kendileri tarafından sunulan hukuki mütalaada da davalı yanın sunduğu mütalaanın aksine dava açıldığında davacının haklı olduğunun ortaya konulduğunu verilen kararın usul ve yasaya uygun olması nedeni ile istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava açıldığı tarihteki haklılık ve haksızlık durumuna göre mahkemeye yargılama gideri, harç ve vekalet ücreti sorumlulukları hususunda karar verilmesi için dosyanın geri göndrildiği, ancak mahkemece verilen kararda bu hususlarda yasaya uygun inceleme ve takdir yapılmadan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına ve ücreti vekalet tayinine yer olmadığı yönünde karar verildiği görülmektedir.İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.Bazen de eldeki davada olduğu gibi yasal değişiklik ile HAKKIN YASAL ÇERÇEVEDE TALEP EDİLEBİLME İMKANI KALMAMAKTADIR.Bu durumda da yasa değişikliği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmektedir.Ancak bu davanın reddi , davacının haksız olduğu nedenle değil kamu otoritesinin bir tasarrufu nedeni ile olduğundan, eğer davada yasal değişiklik olmasa idi toplanan delillere göre hangi taraf haklı veya hangi oranda haklı olduğu yönünde delil değerlendirmesi yapılıp yargılama gideri ve vekalet ücreti hakkında karar verilmesi gerekmiktedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dinlenebilir olmaktan çıkmıştır.
Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.
Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre bilirkişi raporları değerlendirildiğinde dava açmakta haklı olduğu nedenle davacı yanca yapılan yargılama giderlerinden davalı yanın sorumlu olduğu ve maktu ücreti vekalete hak kazandığı hususu da yerinde olmakla, davalı yanın istinaf talebinin reddine karar karmek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1 – Davalı yanın istinaf talebinin HMK 353/ B-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE
2- Harç peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına yer olmadığına
3- istinaf giderlerinin istinaf eden davalı yan üzerinde bırakılmasına
4-Duruşmasız inceleme yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine yer olmadığına
Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu gerekçeli kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde Yargıtay’a temyiz yolu olanaklı ve oy birliği ile karar verildi.
01/10/2019