Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/612 E. 2019/737 K. 05.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/612 Esas
KARAR NO : 2019/737
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/615
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satıma Konu Malın İadesi)
KARAR TARİHİ: 05/04/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 07/08/2014, 29/08/2014, 10/09/2014 ve 09/03/2016 ve 30/10/2017 tarihli beş tane finansal kiralama sözleşmeleri düzenlendiğini, sözleşmeler uyarınca bir kısım makine ve ekipmanların davalıya teslim edildiğini, ancak davalının sözleşmelerden kaynaklanan kira borcunu ödemediğini, çekilen ihtarnamede verilen kanuni süre içerisinde de borç ödenmediğinden sözleşmenin feshedildiğini belirterek, bahse konu finansal kiralama sözleşmeleri uyarınca davalıya teslim edilen malların aynen müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava açılmadan önce davacı vekilinin İstanbul 11. ATM’nin 2018/629 D.İş sayılı dosyasında finansal kiralama konusu malların ihtiyati tedbir yoluyla kendisine teslimini talep ettiği, mahkemenin de dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucunda 02/07/2018 tarihinde ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ve finansal kiralama konusu malların teminatsız olarak davacıya teslimine karar verildiği görülmüştür. Davalı vekili, davanın gerçek dışı iddialarla açıldığını, haksız olduğunu, davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamedeki borç miktarı olarak belirtilen rakamların taraflar arasındaki finansal kiralama ilişkisi gereği gerçeği yansıtmadığını, anılan ihtarname müvekkiline tebliğ edilmeden önce davacı hesabına vadesi geçmiş borçlar açıklamasıyla davacı hesabına ödemeler yaptıklarını, ancak davacının bu ödemeleri düşmediğinin anlaşıldığını, ödemelerin dikkate alınmadan ihtar çekildiğini, ihtarnamede belirtilen borç tablosunun gerçeği yansıtmadığını, ayrıca müvekkilinin finansal açıdan zor durumda kaldığını ve mevcut ödemelerini yapılandırmak için konkordato başvurusunda bulunduğunu ve Bakırköy 2. ATM’nin 2018/442 Esas sayılı dosyası ile 03/05/2018 tarihinde tedbir kararı verildiğini, tedbir kararında İİK’nun 297/2 maddesindeki haller de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamısna, takiplerin durdurulmasına, şirketin işletme konumlarına ilişkin faaliyetlerinin devamı için zorunlu olan icra takipleri nedeniyle muhafaza altına alınan makine, teçhizat ve araçların üzerindeki hacizler kalmak kaydıyla yediemin olarak şirkete teslimine, muhfaza tedbirleri alınmasına ve rehinli malın satışının tedbiren önlenmesine karar verildiğini, konkordato tedbir kararı veren davacının müdahil sıfatıyla duruşmalara katıldığını, kötüniyetli hareket ederek tedbir kararı almak suretiyle haksız olarak davayı açtığını, davacının konkordato sürecinden haberdar olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı vekilince ayrıca 15 Ağustos 2018 tarihli itiraz dilekçesiyle müvekkilinin adresinin Bahçelievler/İstanbul olduğunu, Bakırköy Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle yetki itirazlarının dikkate alınması gerektiğini, yine yapılan ödemelerin davacı tarafından dikkate alınmadan ihtarnamenin düzenlendiğini, müvekkilinin 30/04/2018 tarihinde konkordato başvurusunda bulunduğunu ve 03/05/2018 tarihinde tedbir kararı verildiğini, davacının tedbir kararından haberdar olduğunu, zira müdahil olarak konkordato sürecindeki duruşmalara katıldığını, haksız kanaç peşinde olduğunu, ihtiyati tedbir kararının konkordato dosyasında verilen tedbir kararına aykırı şekilde uygulanmak istendiğini, durumun müvekkilinin telafisi güç zararlara yol açacağını belirterek tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili UYAP’tan 10/10/2018 tarihinde gönderdiği ek itiraz dilekçesi ile; tedbir kararının İİK’nun 296.maddesine aykırı olduğunu belirterek kaldırılmasını istemiş, ayrıca konkordato dosyasında 03/10/2018 tarihinde bir yıllık kesin mühlet kararı verildiğini, buna göre tüm ihtiyati tedbir işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verildiğini bildirmiştir. Mahkemece, 11/10/2018 tarihli duruşmalı yapılan inceleme sonunda; yetki itirazının HMK’nun 17.maddesi uyarınca yerinde olmadığı, geçici mühlet kararındaki tedbir kararının mallara ilişkin tedbir kararı verilmesine engel niteliğinin bulunmadığı, bu hususun infaz aşamasında değerlendirilebilecek bir husus olabileceği gerekçeleriyle itirazın reddine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf sebebi olarak; müvekkili hakkındaki 03/05/2018 tarihli konkordato tedbir kararına aykırı karar verildiğini, bu kararla hiçbir takip yapılmamasına, daha önce yapılan takiplerin durdurulmasına, muhafaza altına alınan makine, teçhizat ve araçlarının üzerindeki hacizler kalmak kaydıyla yediemin olarak şirkete teslimine karar verildiğini, konkordato sürecinden davacının haberdar olduğunu, davanın kötüniyetil olarak açıldığını, yine konkordato dosyasında verilen 03/10/2018 tarihli kararda da her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin yapılmasının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verildiğini, İİK’nun 296.maddesindeki düzenleme ile borçlunun taraf olduğu sözleşmeler bakımından konkordato talebinde bulunmanın haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümlerin borçlunun konkordato yoluna başvurması durumudma uygulanmayacağının da hüküm altına alındığını, buna rağmen mahkemenin tedbir talebini kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu, yine konkordato tedbir kararının borçlunun ve alacaklarının menfaatini korumaya yönelik bir kurum olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbir kararı verilmemesi gerektiğini, yine kiralama bedellerinin çok büyük kısmının müvekkili tarafından ödendiğini, ortada herhangi bir şekilde sözleşmenin feshini gerektierek haklı bir neden olmadığını, davacının gerçeğe aykırı beyanlarla tedbir talep ettiğini, ihtarnameden önce vadesi geçmiş borçlar açıklamasıyla davacı hesabına yaptıkları ödemelerin dikkate alınmadığını, ayrıca İİK’nun 96.maddesindeki amir hüküm gereği konkordatonun amacına uluşmasını engelleyen hukuki ilişkilerin komiserin uygun görüşü ve mahkeme onayıyla feshedilebileceği dikkate alınarak davacı tarafın sözleşmenin feshinin haksız olduğunu bildirmiştir. Davacı tarafından davalıya gönderilen 10/04/2018 tarihli ihtarnamede; kira borçlarının ödenmediğinden bahisle ödeme yapılmasının istendiği, yapılmayan ödemelerin tablo halinde gösterildiği, ihtarnamenin 12/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Bakırköy 2 ATM’nin 2018/442 Esas sayılı dosyasında; davacı olan … A.Ş’nin 30/04/2018 tarihinde konkordato talep ettiği ve 03/05/2018 tarihli tensip zaptının 5 nolu ara kararıyla davacı … A.Ş hakkında 03/05/2018 tarihinden başlamak üzer egeçici mühlet kararı verildiği, 6.bentte bu kararın ilanına, 8/2.bendinde ise İİK’nun 297/2 maddesi uyarınca tedbir talebinin kabulü ile davacı aleyhine 6183 Sayılı kanuna göre başlatılan kanunlar ile İİK’nun 297/2 maddesindeki haller de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamasına, evvelce yapılmış takiplerin durdurulmasına…davacı şirketlerin işletme konumlarına ilişkin faaliyetlerinin devamı için zorunlu olan ve icra takipleri nedeniyle muhafaza altına alınan makine, teçhizat ve araçlarının üzerindeki hacizler kalmak kaydıyla yediemin olarak davacı şirkete teslimine, İİK’nun 206.maddesinde yer alan alacaklar yönünden takip yapılmakla birlikte muhafaza tedbirleri alınmasının ve rehinli malın satışının tedbiren önlenmesine karar verildiği görülmüştür. Bakırköy 2.ATM’nin 2018/442 Esas sayılı konkordato dosyasında 03/10/2018 tarihli duruşma sonunda oluşturulan kararın 3.bendinde; davacı …A.Ş hakkında 03/10/2018 tarihinden başlamak üzer bir yıllık kesin mühlet verilmesine, 6.bendinde ise İİK’nun 297/2 maddesindeki hallerde dahil olmak üzere davacı şirketin mal varlıklarının muhafazası için tüm tedbirlerin alınmasına, 7.bendinde ise İİK’nun 294, 295, 296 ve 297.maddelerinin uygulanmasına, bu çerçevede mühlet içinde davacı şirket aleyhine 6183 Sayılı AATUHK’ya göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz ve muhafaza işlemleri de dahil tüm takip işlemlerinin ihtiayti tedbir yoluyla durdulmasına, 9.bendinde ise davacı şirketin faaliyetlerinin devamı için elzem olan ve icra takipleri nedeniyle muhafaz aaltına alınan mekine, teçhizat ve araçlarının üzerindeki hacizler baki kalmak kaydıyla yediemin olarak davacı şirkete tedbiren teslimine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama konusu malların iadesi davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise finansal kiralama konusu malların yediemin olarak davacıya verilmesine dair ihtiyati tedbir kararına davalı tarafın yaptığı itiraz üzerine verilen itirazın reddi kararına yöneliktir. İhtiyati tedbir kararı eldeki dava açılmadan önce İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/629 D.İş sayılı dosyası üzerinden verilmiştir. Davalı taraf konkordato başvurusunda bulunduklarını ve Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/442 esas sayılı dosyası ile 03/05/2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, davacının konkordato duruşmasına müdahil sıfatıyla katıldığını, kötüniyetli hareket ettiğini, tedbir kararı almak suretiyle haksız olarak işbu davayı açtığını savunmuştur. Gerçekten de dava dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/442 esas sayılı dosyasında konkordato başvurusunda bulunulduğu ve mahkemece 03/05/2018 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verildiği, buna göre İİK’nun 297/2.maddesindeki haller de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılmamasına, takiplerin durdurulmasına, şirketin işletme konumlarına ilişkin faaliyetlerinin devamı için zorunlu olan icra takipleri nedeniyle muhafaza altına alınan makine, teçhizat ve araçlar üzerindeki hacizler kalmak kaydıyla yediemin olarak şirkete teslimine, muhafaza tedbirleri alınmasına ve rehinli malın satışının tedbiren önlenmesine karar verildiği görülmüştür. Yine anılan dava dosyası içerisinde 03/10/2018 tarihli duruşma sonunda oluşturulan kararın 3.bendinde, bu tarihten itibaren başlamak üzere davalı …A.Ş hakkında bir yıllık kesin mühlet kararı verildiği görülmüştür. 28/02/2018 tarihinde kabul edilen 7101 Sayılı Kanun ile İcra İflas Kanunu’nda konkordatoya ilişkin hükümlerde çeşitli değişiklikler yapılmış olup İİK’nun 7101 Sayılı yasa ile değişik 288/1 maddesi uyarınca geçici mühlet, kesin mühletin sonuçlarını doğurur. Yine İİK’nun 7101 Sayılı Yasa ile değişik 296.maddesinde kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları düzenlenmiş olup maddenin 1.fıkrası uyarınca sözleşmenin, karşı tarafın konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arzeden sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına, yahut borcu muaccel hale getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesi ile sona erdirilemez. Yine İİK’nun 7101 Sayılı Yasa ile değişik 307/3 maddesinde; borçlunun talebi üzerine tasdik kararında finansal kiralama konusu malların iadesi karardan itibaren bir yılı geçmemek üzere aşağıdaki şartlarla ertelenebilir denilmiş ve bu şartlar sayılmıştır. Her ne kadar mahkemece itirazın reddine ilişkin kararın gerekçesinde İİK’nun 307.maddesinde finansal kiralama konusu malların iadesinin ertelenmesi hususunda ayrı düzenlemeye yer verildiği belirtilmiş ise de, söz konusu istinaf talebi ihtiyati tedbire itirazın reddi kararına yönelik olup davalı borçlunun İİK’nun 307.maddesinde başvurabileceği bir yol bulunması ihtiyati tedbire itirazının red gerekçesini oluşturamaz. Zira ihtiyati tedbire itiraz yasal bir haktır. Her ne kadar geçici mühlet kararında finansal kiralama konusu mallarla ilgili bir tedbir kararı verilmemiş ise de, kanun koyucunun finansal kiralama konusu malların finansal kiralayana iadesinin ertelenmesine dair özel düzenleme yaptığı, bunun da amacının konkordato müessesesinin sağlıklı bir şekilde işlemesine bir anlamda zemin hazırlamak olduğu gözönünde bulundurulmalıdır. Öte yandan davalı taraf, davacının ihtiyati tedbir almasında kötüniyetli olduğunu, yine yaptıkları bir kısım ödemelerin ihtarnamede düşülmediğini, konuya ilişkin makbuzları sunduklarını ve ihtarnamede belirtilen borç tablosunun gerçeği yansıtmadığını ileri sürmüştür. Öte yandan 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 3.maddesinde de yer alan finansal kiralamanın tanımına göre finansal kiralama sözleşmesi, klasik anlamda bir kira sözleşmesi olmayıp malın mülkiyetinin kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi amacını güden bir sözleşme türüdür. Bütün bu açıklamalar dikkate alındığında, ihtiyati tedbir kararının geçici mühlet kararından sonra verilmesi, itiraz sürecinde kesin mühlet kararının verilmesi, davalının, davacının kötüniyetli olduğuna yönelik savunması ile yine davalının yapılan ödemelerin bir kısmının davacı tarafından çekilen ihtarnamede gösterilmediğine ilişkin savunması üzerinde durulması, yine davalının gerçekten de finansal kiralama sözleşmesi hükümleri uyarınca kira borçlarını ödeme hususunda gayreti olup olmadığı, ayrıca davalı tarafından ödenen kira bedellerinin toplamının, toplam kira bedeline oranı, yine sözleşmelerde, sözleşme sonunda finansal kiralama konusu malların mülkiyetinin davalı kiracıya geçmesini öngören bir düzenleme bulunup bulunmadığı ve finansal kiralama konusu malların davalı itiraz edenin işletmesinin devamını sağlamak için zorunlu olup olmadığı hususları üzerinde durulup tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde itiraz konusunda bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davalı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/615 esas sayılı dosyasında verilen 16/10/2018 tarihli ihtiyati tedbire itirazın reddi kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıdaki gerekçede belirtiği gibi araştırma ve değerlendirme yapıldıktan sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 36,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 157,40 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.05/04/2019