Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/559 E. 2021/2182 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/559 Esas
KARAR NO: 2021/2182 Karar
İNCELENEN KARARI
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2017/498 E. – 2018/336 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1924 yılında Almanya’da kurulduğunu ve 87 yılı aşkın süredir Türkiye’de ve dünyada spor ayakkabılar, spor ürünleri, parfümleri ve moda aksesuarları alanında iştigal ettiğini, dünyaca meşhur … markasının sahibi olduğunu ve … markasını TPMK nezdinde …, …, … ve … numaraları ile tescil ettirdiğini, ayrıca aynı markanın … numara ile tanınmış markalar listesine kaydedildiğini, davalının ise … numaralı “…” markasının sahibi olduğunu, her iki markanın da 25.sınıfta ayak giysilerinde tescilli bulundukları ve birbirlerine ayniyet derecesinde benzediklerini, ortalama tüketici kitlesinde karıştırılmaya sebebiyet verebilecek bir benzerliğin söz konusu olduğunu, davalının … markasını … markasının tanınmışlığından haksız olarak yararlanmak amacıyla kötü niyetle tescil ettirdiğini belirterek, maddi ve manevi hakları saklı kalmak şartıyla, … sayılı … markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının tüm ürünlerinde kullandığı ve markasının ortaya çıkmasına sebep olan “…” hayvanının görselinden oluşan logonun … markasının en önemli ayrıntısı olduğunu, davacının markasında sözcükten çok logonun ön planda bulunduğunu, müvekkilinin markasında ise ne … markasına ne de logosuna atıf yapılmadığını, davacının … markasının TPMK sicilinde yayınlandığı zaman itirazda bulunmadığını ve bu davayı açmakta kötü niyetli olduğunu, davalının … ve … markaları altında %100 deri ve el yapımı, özgün ve sıradışı tasarımlara sahip, yerli fashion sneakers tarzı ayakkabılar ürettiğini ve … adresli internet sitesi ile Instagram sayfasından tanıtımlarını yaptığını, müvekkilinin ürünlerinde … ibaresini kullandığını ve ayırt ediciliğe sahip olan “…” harfinin baskınlığından hareketle tasarlanan logonun ön plana çıkartıldığını, davacı ile davalı markalarının görsel, anlamsal ve kavramsal olarak birbirlerinden farklı olduğunu, davalının tamamen deriden ayakkabı üretimi yaptığını, ortalama tüketiciler yönünden karıştırılma ihtimalinden söz edilemeyeceğini, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 22.11.2018 tarihli 2017/498 E. – 2018/336 K. sayılı kararıyla; “… Alınan ilk bilirkişi raporu ile ikinci bilirkişi raporundaki sektör bilirkişisi tarafından, markaların ürünler üzerindeki kullanım şekilleri, etiketlerin rengi ve baskı tekniği, her iki markanın logolarının farklı olması nedeniyle markalar arasında karıştırılmaya yol açacak derecede benzerlik bulunmadığına dair görüş bildirilmişse de, markaların benzerliği değerlendirilirken ürün üzerindeki kullanım şeklinin önemli olmadığı, markaların sicildeki tescilli oldukları şekillerin incelenmesi gerektiği, zira marka sahibinin tescilli markasını tescilli olduğu şekilde kullanma hakkının mevcut olduğu, ürün üzerindeki kullanımını buna göre her zaman değiştirebileceğinden, bu görüşlere itibar edilmediği, her iki markanın tescilli oldukları şekliyle yapılan karşılaştırmada, her iki markanın da iki hece ve dört harften oluştuğu ve benzer harf karakteri ve rengi ile yazıldığı, her iki markada da “…” harflerinin yer aldığı, davacının markasının ilk harfinin “…”, davalının markasının ilk harfinin ise “…” olması dışında markalar arasında başkaca bir farkın bulunmadığı, her ne kadar davacının … şeklinde logosu olduğu ve ürünler üzerinde bu logonun da kullanıldığı, bu nedenle markaların benzer olmadığı savunulmuşsa da, davacının “…” esas unsurlu tüm markalarında … şeklinin mevcut olmadığı, markaların sesçil ve görsel benzerliğinin mevcut olduğu, markalar arasında kavramsal bir benzerlik mevcut değilse de, benzerlik değerlendirilmesinde, görsel, işitsel ve kavramsal benzerliğin bir arada bulunması gerekmediği, davacının markasının tanınmış marka olduğu, 6769 sayılı SMK’nun 6/1 ve 6/4. maddesinde yer alan hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu” gerekçeleriyle; davanın kabulüne, davalıya ait … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece alınan bilirkişi raporlarında benzerliğe dair esaslı çelişki giderilmeden karar verilmesinin usule uygun olmadığını, mahkemece uyuşmazlığın çözümü teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesi yapılması yönünde karar verildiğini, raporlar arasında çelişki bulunması nedeniyle çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınmasının talep edilmesine rağmen ve Yargıtay içtihatları ve BAM kararlarına aykırı olarak talebin dikkate alınmadığını. -Müvekkilinin davacıya ait markayı taklit etme ve tanınmış markadan faydalanma kastının bulunmadığını, ürünler arasında benzerlik de bulunmadığını, müvekkilinin … markası için kullandığı logo ile davalı logosunun karşılaştırılmasında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin internet sitesi üzerinden tanıtım ve satış yaptığını, ürün ve marka tanıtımının bu kadar yaygın olarak yapıldığı internet ortamında … ve … markalarını ortalama tüketici kitlesinin karıştıracağını öne sürmenin abesle iştigal olduğunu, müvekkilinin tüm ayakkabılarında, ayakkabı kutularında ve tanıtımlarında “… ” ibaresini ve davacı marka ile ayırt ediciliği sağlayan ” … ” harfinin baskınlığından faydalanarak tasarlanan logosunu ön plana çıkararak kullandığını, ayakkabılarında “…” markasını altın/gümüş renkli metal kabartma olarak el yapımı olan ayakkabılara sonradan işlediğini, davacının ise ürettiği bütün ürünlerinde … hayvanından oluşan logo ya da form strip olarak adlandırılan yan şerit logo ile birlikte “…” markasını ürünlerin kumaşına damgalamak suretiyle kullandığını, müvekkilinin markasını asla davacı marka ile iltibas yaratacak şekilde kullanmaya çalışmadığını, 2. Bilirkişi raporunda sektör bilirkişisi tarafından markasal kullanım, logolar ve ürün tasarımları olarak herhangi bir benzerlik olmadığı tespiti yapıldığını. -Uyuşmazlığa konu markalar arasında ne kavramsal ne de mahkeme kararının aksine sesçil ve görsel benzerlik bulunmadığını, “…” markasının ilk harfi olan … harfinin alfabedeki en baskın harflerden birisi olup, herhangi bir harf ile özellikle de davacı markası olan “…” nın ilk harfi olan “…” harfi ile sesçil olarak herhangi bir benzerliği bulunmadığını, aynı sesi vermediğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine, aksi kanaate ulaşılması halinde dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin daha sonra ibraz ettiği 13/01/2021 tarihli dilekçesinde; müvekkilinin tanıtım ve pazarlama faaliyetleri kapsamında yapmış olduğu ödemelerden bahsettiği ve dilekçe ekinde reklam ve tanıtıma ilişkin faturaları ibraz ettiği anlaşılmıştır.
DELİLLER:Dosya içerisinde bulunan TPMK kayıtlarından; davalıya ait … numaralı “…” ibareli markanın 25.sınıfta 03.02.2017 tarihinde tescil edildiği, davacıya ait … numaralı “…” markasının 18, 25 ve 28.sınıflarda 31.12.1993 tarihinde, … numaralı “…” markasının 3, 9, 11, 14, 18, 20, 24, 25 ve 28.sınıflarda 31.12.1993 tarihinde, … numaralı “…” markasının 10, 18, 25 ve 28.sınıflarda 31.12.1997 tarihinde, … numaralı “…” markasının 25.sınıfta 11.04.1990 tarihinde tescil edildiği, yine davacıya ait … numaralı “…” markasının tanınmış marka olarak tescilinin yapıldığı anlaşılmıştır. Davalıya ait … sayılı … markasının, 25. Sınıfta “Ayak giysileri; ayakkabılar, terlikler, sandaletler” emtialarında tescilli olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince marka vekili bilirkişisinden alınan 03.11.2017 tarihli raporda; davacının … numaralı “…” ibareli markasının tanınmış marka olduğu, hem yargı kararları hem de bu pont faktörleri dikkate alındığında markalar arasındaki genel intibanın farklı olduğu, tanınmış markalar için inceleme yapılırken dikkate edilmesi gereken en önemli hususun tanınmış markanın ayırt edici gücünü yüksek olması olduğunu, tanınmış markanın korumasının her ne kadar diğer markalara göre kapsamlı olsa da ayrım gücünün de bir o kadar fazla olduğunu, örnek olarak tüketicilerin çok büyük bir kısmının hatta hemen hepsinin daha önceden bildiği, güvendiği ve/veya satın aldığı tanınmış “…” markasını almak isterken “…” ibareli ayakkabıyı alma ihtimalinin bulunmadığı davalının … numaralı “…” ibareli markasının ayak giysileri, ayakkabılar, sandaletler emtialarında tescilli olduğu, davacı markaları ile davalı markası arasında kullanım şekillerine göre karışıklığa sebebiyet verecek düzeyde benzerlik olmadığı, davacı markaları ile davalı markasının arasında benzerlik olmaması sebebiyle tüketici nezdinde iltibas yaratmadığı, … numaralı “…” ibareli markaya ilişkin hükümsüzlük kararının yerinde olmayacağı yönünde görüş bildirilmiştir. Rapora itiraz üzerine ilk derece mahkemesince iki marka uzmanı ile bir ayakkabı sektörü bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 07.08.2018 havale tarihli bilirkişi raporunda; sektörel açıdan değerlendirildiğinde … ve … markalı ayakkabıların kategorilerinin birbirinden farklı olduğu, tasarımlarının birbirine benzemediği, ayakkabılarda kullanılan logoların benzerlik arz etmediği, ayakkabıların üretiminde kullanılan materyallerin birbirinden farklı olduğu, ayakkabılardaki marka etiket uygulamasının birbirinden belirgin şekilde farklı bulunduğu, marka tescili açısından yapılan incelemede; markaların her birinin iki hece ve dörder harften oluştuğu; son üç harfin (“…”) birbirinin aynı olduğu; bu açıdan yazılış itibariyle benzerlik bulunduğu; markaların ilk hecelerindeki baş harf (…) farklı olmakla birlikte, ilk hecenin ünlü harfi (“…”) aynı olduğu için, markalar telâffuz edildiğinde kulakta bıraktıkları seste “…” kısmının ağırlık taşıdığı; baş harflerdeki (…) farklılığın markaların kulakta bıraktıkları sesi benzemez kılmaya yeterli olmadığı; konsept olarak bakıldığında “…” ibaresinin dilimizde herhangi bir anlamı bulunmadığından, kedigillerin vahşi bir türünü ifade eden “…” ile kavramsal bir benzerlik arz etmediği kanaati edinildiği, markalar arası benzerlikten söz edebilmek için görsel, işitsel, kavramsal benzerliğin hepsinin birlikte bulunması gerekmediği; görsel, işitsel, kavramsal benzerlikten en az birinin varlığı yeterli olduğu, “…” ve “…” markalarının benzer oldukları sonucuna varıldığı, “…” markasının tescil kapsamındaki malların davacının …, … ve … sayılı “…” markalarının 25.sınıfta tescilli bulundukları mallar ile bir kısmı itibariyle aynı, bir kısmı itibariyle benzer olduğu, SMK 6/1.maddesi uyarınca ve ortalama dikkati haiz tüketici gözüyle bakıldığında … ve … markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunduğu yönünde görüş bildirmişlerdir. Davacı tarafça dosyaya sunulan emsal kararlardan, davacı tarafça açılan, dava dışı şirket tarafından 25. Sınıfta tescil edilen … markasının hükümsüzlüğü davasında Bakırköy 1.FSHHM’nin 21/06/2013 tarihli 2012/204 Esas-2013/310 Karar sayılı kararıyla, markalar benzer görülerek davanın kabulüne, davalı markasının hükümsüzlüğüne karara verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/16898 Esas-2014/6121 Karar sayılı kararıyla onanmasına karar verildiği, karar düzeltme talebinin reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça 25. Ve 35. Sınıflarda dava dışı üçüncü kişiler tarafından yapılan “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…”, “…” ve “…” ibareli markaların TPMK’ya başvurusunun, davacı tarafın itirazı üzerine davacının tanınmış … markaları ile benzerlik taşıdığından bahisle reddedildiğine dair Kurum kararlarını ibraz ettiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Marka hükümsüzlüğü davasında, mahkemece davanın kabulüne,davalıya ait … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde, mahkemenin uyuşmazlığın çözümünün, teknik bilgi gerektirmesi nedeniyle bilirkişi görüşüne başvurduğunu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında farklı görüşler beyan edildiğini buna rağmen çelişkileri giderecek rapor alınmadan karar verilmesinin usul kuralları ve içtihatlara aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Marka hükümsüzlüğü davalarında, tescil sınıflarının benzer olup olmadığı, tanınmışlık tespiti ve markaların benzer olup olmadığının tespitinde, bazı hallerde bilirkişi oy ve görüşüne başvurulabilecekse de, esasen hükümsüzlük koşullarının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi, ihtisas mahkemesi hakiminin hukuki bilgisi ile çözülebilecek hususlardandır. Dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının incelenmesinde, marka vekili bilirkişi tarafından düzenlenen 03/11/2017 tarihli ilk rapor ve 07/08/2018 tarihli ikinci rapordaki sektör bilirkişisinin görüşünde, taraf markalarının tescil belgelerinin değil, tarafların markaları ve logolarının ürünler üzerindeki kullanımlarının dikkate alınarak markaların benzer olmadığı sonucuna ulaşıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda davanın konusu ise markaya tecavüz değil, marka hükümsüzlüğüne ilişkin olup, markaların fiilen kullanımı değil tescil belgelerinin dikkate alınması gerekmektedir. Zaman içerisinde davalının fiilen kullanımını değiştirmesi mümkün olup, markanın kullanıldığı şekliyle değerlendirme yapılması hatalı sonuçlara ulaşılmasına yol açabilecektir. Mahkemenin kararının gerekçesinde de bu husus isabetli bir şekilde açıklanmıştır. Davacı “…” markasının ve … logosunun tanınmış marka olduğu her iki tarafın ve mahkemenin kabulünde olup, davacı tarafça marka ve logo birlikte kullanıldığı gibi, sözcük markasının tek başına da kullanıldığı anlaşılmıştır. Hükümsüzlüğe konu … ibaresinin ise bir anlamı bulunmamakla birlikte, davacı markasından tek harfi (…) farklıdır. Davalı tarafça, … harfinin alfabenin baskın harflerinden biri olduğu ve davalı markasına ayırt edicilik kazandırdığı ileri sürülmüşse de, davalı markasının davacının tanınmış olduğu 25. Sınıf emtialarda tescilli oluşu, markanın ilk harf dışındaki diğer harflerinin aynı oluşu, görsel ve işitsel olarak benzer olması nedeniyle, iltibas riski ve davacı markasının tanınmışlığından yararlanma ihtimali arttığından, (Bkz benzer mahiyette; “…” ibareli markanın davacı “…” markası ile iltibas yarattığından bahisle hükümsüzlüğüne ilişkin Bakırköy 1. FSHHM’nin 28/03/2014 tarihli 2012/204 E-2013/310 Karar sayılı kararının onanmasına ilişkin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/16898 E-2014/6121 K sayılı kararı, “…” ibareli … sayılı marka başvurusunun “…” markası ile benzer olduğu ve karıştırma ihtimali bulunduğuna ilişkin TPMK kararı, “…” ibareli … sayılı marka başvurusunun “…” markası ile benzer olduğu ve karıştırma ihtimali bulunduğuna ilişkin TPMK kararı) mahkemece markaların benzer olduğundan bahisle hükümsüzlüğüne karar verilmesi yerinde olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 14,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 23/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.