Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/530 E. 2021/2169 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/530 Esas
KARAR NO: 2021/2169 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2018/60 E. – 2018/398 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Giderilmesi İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin dünya çapında enerji içeceği üretimi ve pazarlaması sektöründe faaliyet gösteren ve yine bu alanda Avrupa’da tanınan … markasının sahibi konumunda olduğunu, müvekkili şirketin geçtiğimiz yıllarda … Türkiye distribütörlüğünün verilmesi için … Limited Şirketi ile görüşmelerde bulunduğunu, davalının ileride kurulması muhtemel distribütörlük ilişkisine dayanarak alan adını kendi adına tescil ettirdiğini, ancak davalı ile müvekkili şirket arasında gerçekleşen görüşmelerin akabinde distribütörlük ilişkisinin kurulamadığını, müvekkili şirketin henüz kurulmayan distribütörlük ilişkisine istinaden kendi rızası dışında davalı tarafından alınan alan adının silinmesine ilişkin talepte bulunduğunu, davalı tarafın bu talebe sıcak bakmadığını ve müvekkili şirkete alan adını geri vermeyi reddettiğini kesin bir dille belirttiğini, davalının haksız olarak tescil ettiği alan adının iptal edilmesi ve müvekkili şirkete devredilmesi gerektiğini, haksız rekabet oluşturduğunun tespit edilmesine, haksız ve rıza dışı tescil edilen … alan adının iptal edilmesine, davalı ile hiçbir meşru bağlantısı olmayan alan adının davalı taraftan alınarak müvekkili şirket adına tescil edilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; İnternet alan adına sahip olmak için internet üzerinden başvuru yapıldığını, belirli bir ücret karşılığında bir başkası tarafından kullanılmayan alan adının satın alındığını ancak faaliyete yönelik çalışmalar sona ermediğinden halen fiilen kullanılmadığını, bu nedenle de haksız rekabet iddiasında bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını, 6100 sayılı HMK’nun 114.maddesinde de bir davacının davayı açmakta hukuki yararının olması gerektiğinin bir dava şartı olarak getirdiğini, davacı tarafın dava dilekçesindeki taleplerinin açık olmadığını, kabul anlamına gelmemek koşuluyla davacı tarafın haksız rekabetin tespiti ve alan adının devrini talep ettiğini, bu taleplerin birlikte değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın taleplerini açıklamak zorunda olduğunu, müvekkili tarafından alan adının kullanılmasının iltibasa yol açmadığını, haksız rekabet teşkil etmediğini, öncelikle mahkemenin görevsizliğine karar verilmesini, hukuki yarar bulunmadığından HMK’nun 114.maddesi gereğince hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddini, davacı tarafın taleplerinin açıklattırılmasını, aksi takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, her halükarda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. MAHKEME KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 11.12.2018 tarihli 2018/60 E. – 2018/398 K. sayılı kararıyla; “… Tüm dosya kapsamındaki deliller değerlendirildiğinde; davacı şirketin Türkiye’de faaliyet gösterdiği “… ” markasının 20.07.1999 tarihinden beri davacı şirket adına kayıtlı olup yenilenmek suretiyle geçerliliğinin devam ettiği, Orta Doğu Teknik Üniversitesince yazılan yazıya verilen cevap “… alan adının 09.09.2015 tarihinde … adına yapılan başvuru sonrası tahsis edildiği bu tahsis başvurusu sırasında davacı adına olan marka evrakının kullanmak suretiyle tahsisin yapıldığı, davalı …’ın davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olduğu, dolayısı ile kullanımın davalı şirket ve davalı gerçek kişi tarafından gerçekleştirildiğinin kabulü ile her ikisine husumet düştüğünün kabulü gerektiği, davalı adına tescil edilen alan adının davacı şirket adına olan markayı tanıtıp ferdileştirdiği, bu hali ile bu eylemin TPK 55 ve devamı maddeleri uyarınca haksız rekabete neden olduğu” gerekçesiyle;”Davacının davasının kabulüne, davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, davalı adına olan (…) olan … alan adlarının iptaline, davacı şirket adına tesciline, karar kesinleştiğinde bir suretinin ÖDTÜ’ ye gönderilmesine” karar verilmiştir. İSTİNAF BAŞVURUSU: Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, alan adı ile ilgili faaliyete yönelik çalışmalar sona ermediğinden alan adının halen kullanılmadığını. -Davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, davacının basit bir araştırma ile davanın tarafını doğru göstermesi gerekirken müvekkili “… LTD.ŞTİ” ye karşı husumet yöneltildiğini, davacı tarafça HMK 124. Madde gereğince davalı olarak …’ın taraf olarak kabulünü talep etmişse de, taraf değişikliğine rıza gösterilmediğini. -Mahkemenin, OTDÜ tarafından kendilerine, alan adına dava dışı … tarafından itiraz edildiği ve itirazın müddet yönünden kabul edildiği bir ay içinde alan adının iptal edileceğinin bildirildiğine dair beyanlarını dikkate alarak, alan adının iptal edilip edilmediğinin sorulmasını talep etmelerine rağmen araştırılmadığını. -Alan adının müvekkili tarafından hukuka uygun olarak tescil edildiğini, tescil için davacının rızasının gerekmediğini. -Müvekkili tarafından salt alan adının tescil edilmiş olmasının davacı tarafın Türkiye’de markalaşmasına ve rekabet ortamında ilerlemesine engel teşkil etmediğini, davanın reddi yerine kabulü kararı verilmesinin hatalı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevabında; davalı firma vekili tarafından kabul ve ikrar edildiği üzere, davalı …’ın davalı firmanın tek kurucusu ve yöneticisi olduğunu, davalı tarafın alan adı başvurusu yapmasının tek nedeninin davalı firma ile yapılan distribütörlük görüşmeleri olduğunu, davalının alan adını alması nedeniyle müvekkilinin alan adını alamadığını ve davalının alan adını oldukça yüksek fiyata davacı tarafa devretmeyi planladığını, açıkça hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, powerhorse markasının davacı adına TPMK’ya tescilli, dünyaca tanınmış, davacı müvekkili firma tarafından ticareti yapılan enerji içeceklerinin ismi olup açıkça hukuki yararının ortaya konulduğunu, husumete dair itirazların da yerinde olmadığını, davalı firmayı temsilen … tarafından keşide edilen 25.01.2017 tarihli 01565 yevmiye numaralı Bakırköy 3.Noterliğinden gönderilen ihtara cevap dilekçesinde alan adı tescilinin firma adına kayıtlı olduğunun açık ve net olarak belirtildiğini, davalı taraf vekilinin tüm dilekçelerinde ve safahatta alan adının davalı firma adına kayıtlı olduğuna dair beyan ve ikrarları olduğunu, davalı firmaya husumet yöneltilmesinde bilinçli ve kendi kusuru ile neden olduğunu, akabinde de karar aşamasına gelen dosyada husumet itirazında bulunduğunu, davalı tarafın davanın esasına yönelik diğer istinaf sebeplerinin de yerinde olmadığını beyanla, istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir. DELİLLER: Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin yazı cevabından; “…” alan adının 09/09/2015 tarihinde … adına yapılan başvuru sonrası tahsis edildiği, bu tahsis başvurusu sırasında davalı adına …başvuru numaralı “… şekil” marka başvuru evrakının eklendiği, dava dilekçesine ekli online kayıttan davalı başvurusunun durum bilgisinde “feragat edildi/geri çekildi” yazıldığı görülmüştür. Davacı şirket adına 32. Sınıfta “…” emtiasında, 13/05/1998 başvuru tarihli … başvuru numaralı “… ” markasının tescilli olduğu anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça, tescilli marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet ettiğinden bahisle, fiilin haksızlığının tespiti, davalı adına “…” alan adının iptali ve davacı adına devredilmesi talepli olarak dava açılmış, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince istinaf dilekçesinde yazılı sebepler ve kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin dava dilekçesinde davalıyı “… Ltd.Şti (…)” olarak gösterdiği, UYAP tevzi formunda, dava açılış bilgilerinde tek davalı bulunduğu ve davalı şirkete dava dilekçesinin tebliğ edildiği, yargılama sırasında da davalı şirket vekilinin yargılamaya katıldığı, davalı şirket vekilinin huzurunda yargılamaya devam edildiği, vekilin vekaletnamesinde şirket yetkilisi olan …’ı vekil sıfatıyla temsil yetkisinin olmadığı anlaşılmıştır. Davalı şirket bir ticaret şirketi olup tek bir kurucu ortağı olsa dahi, şirket ortağından bağımsız bir tüzel kişiliktir. Gerekçeli karar başlığında …’ın davada taraf olmamasına rağmen davalı olarak gösterilmesi, kararın gerekçesinde; “davalı …’ın davalı şirketin tek ortağı ve yetkilisi olduğu, dolayısı ile kullanımın davalı şirket ve davalı gerçek kişi tarafından gerçekleştirildiğinin kabulü ile her ikisine husumet düştüğünün kabulü gerektiği” ve hükümde; “Davacının davasının kabulüne, Davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun tespitine, davalı adına olan (…) olan … alan adlarının iptaline, davacı şirket adına tesciline, karar kesinleştiğinde bir suretinin ÖDTÜ’ ye gönderilmesine” denilerek taraf olmayan gerçek kişi hakkında hüküm kurulması yerinde olmamıştır. Taraf sıfatı kamu düzeni ile ilgili olmakla Dairemizce dosya kapsamında resen yapılan incelemede; davacı vekilinin 23/07/2018 tarihli dilekçesi ile HMK 124/3 maddesi gereğince davalı firmanın dava dosyasından çıkarılarak, davalı … yönünden davaya devam edilmesini talep ettiği görülmüştür. Mahkemece her ne kadar 23/10/2018 tarihli … numaralı ara kararı ile “…’ın şirket yetkilisi olması nedeniyle HMK 124. Madde uygulamasına yer olmadığına” karar verilmişse de, ara kararın yerinde olmadığı, davacı tarafça dosyaya sunulan cevabi ihtarnameden, davalı şirket vekilinin internet sitesinin domainlerinin kendilerine ait olduğunu ve davacının alan adı devri talebini kabul etmediklerini bildirdiği, cevap dilekçelerinde dahi alan adının şirket ortağına ait olduğundan bahsedilmediği görülmekle, davacı tarafın yanılmasının dürüstlük kuralına aykırı olmadığı ve kabul edilebilir yanılgıya dayandığı kanaatiyle, mahkemenin taraf değişikliğine izin vererek davayı …’a yönelterek onun huzurunda yargılamaya devam etmesi gerekirken, alan adı sahibi olmayan davalı şirket huzurunda yargılamaya devam edilmesi yerinde görülmemiş, davalı vekilinin esasa yönelik istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın HMK 124/3 maddesi gereğince taraf değişikliğinden sonra yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davalı vekilinin, esasa yönelik istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf başvurusunun KABULÜNE, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince, BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 11/12/2018 tarihli 2018/60 E. – 2018/398 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın Dairemizin kararında işaret edilen hususlarda yargılamaya devam edilmek üzere mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, b)Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 23/12/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.