Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/528 E. 2019/556 K. 15.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/528 Esas
KARAR NO : 2019/556
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/444
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 15/03/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, TPMK nezdinde tescilli bulunan …… ve …. numaralı markaların müvekkiline ait olduğunu, davalının müvekkilinin izni ve rızası olmaksızın söz konusu markaların aynısını ve/veya ayırt edilemeyecek derecede benzerlerini kullandığını, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğunu, ayrıca müvekkiline ait ürünlerin isimlerinin sadece başına üçüncü şahıs firma ismi ile değiştirip piyasaya sürüldüğünü, müvekkiline ait markanın …… iken taklit ürünün ……., yine müvekkiline ait markanın …….. iken taklit ürünün …… olduğunu, yine müvekkiline ait markanın ……. iken ürünün ……… olduğunu, yine müvekkiline ait ……. markası olduğunu, taklit ürünün ise …… olduğunu, davalının taklit yaparak müvekkil firmanın müşterilerine satış yaptığını, satışa ilişkin faturayı dilekçe ekinde sunduklarını belirterek haksız rekabetin tespitine ve men’ine, müvekkilinin tescilli tasarımına yönelik tecavüzün tespitine, men’ine, markaya tecavüz nedeniyle tazminata hükmedilmesini istemiş, ayrıca davalının markaya tecavüz ve fiillerinin durdurulması, basılan broşür, afiş, tanıtım ve her türlü tanıtım vasıtasına el konularak toplatılmasına, ayrıca davalıya ait internet sitesinde müvekkiline ait davaya konu markaların satış ve tanıtımı yapıldığından erişimin engellenmesi ve dava sonuna kadar yayından kaldırılması amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Davalı vekili, davacının iddia ettiği şekilde bir durumun söz konusu olmadığını, müvekkilinin davacının markasına yönelik tecavüz eyleminin bulunmadığını, müvekkilinin kendi markasına sahip bir firma olduğunu, davacının amacının müvekkiline ait itibarı zedelemek olduğunu, cevap dilekçesi ekinde sundukları uzman görüşünde de belirtildiği üzere müvekkilinin tescilsiz olarak kullandığı markaların davacının tescilli markaları ile karıştırılma ihtimali bulunmadığını, gerek davacının, gerekse müvekkilinin markalarında bahsi geçen “……” ifadesinin kimya ve tekstil sektöründe kullanılan haşıl kelimesinin ingilizcesi olduğunu, ürünün hangi alanda ve hangi aşmada kullanılan bir ürün olduğunu ifade ettiğini, yine “……” ifadesinin baskı anlamı taşıyan baskı kimyasallarını ifade ettiğini, buna göre markaların kök kısmından sonra birbirinin aynısı anonim olarak kullanıldığını, anonim kullanımlı ibareler hakkında marka sahibinin tekel hakkı olmadığına ilişkin Yargıtay 11.HD’nin kararları bulunduğunu, yine ürün içeriklerinin benzer olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, 06/11/2018 tarihinde, davacıya ait tescilli markaların bulunduğu, davalının ticaret unvanının asıl unsuru olan “…..” ibaresinin yazılı olduğu ürün ambalajlarının altında davacının tescilli markalarının başındaki isimlerin değiştirilerek kullanıldığı gerekçeleriyle 30.000 TL teminat karşılığında ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, davacı markaları ile benzerlik arzeden ürünler ile ilgili davalı tarafından basılan broşür, afiş ve her türlü tanıtım materyallerinin bulundukları yerlerden tedbiren toplatılarak yediemine teslimine, bu ürünlerin satış ve tanıtımının yapıldığı varsa davalıya ait internet sitesindeki sayfaların tedbiren çıkartılmasına, bu mümkün değilse Türkiye’den internet sitesine erişimin tedbiren engellenmesine karar verilmiş, karara davalı vekili itiraz etmiştir. Davalı vekili itirazında; cevap dilekçesindeki hususları tekrar etmiş, konuyla ilgili 21/11/2018 tarihli uzman raporunu sunduklarını, yine ürün ambalaj tasarımlarında teknik zorunluluk dışında bir benzerlik olmadığının anlaşıldığını, kaldı ki davacının tescilli tasarımının da bulunmadığını, ürünlerin raf ömürlerinin kısa olmasının telafisi olmayan sonuçlar doğuracağını, tedbir kararının davacı tarafça kötüye kullanıldığını, teknoloji casusluğu tabir edilecek düzeyde harekette bulunduklarını bildirerek ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece duruşma açılarak yapılan inceleme sonunda; dosya kapsamına göre henüz bilirkişi incelemesi yapılmadığı, ibraz edilen delil ve marka tescil belgelerine göre ihtiyati tedbir kararı verilecek şekilde markalar arasında bir benzerlik bulunmadığı, itiraz eden vekilince ibraz edilen uzman görüşünün de bu yönde olduğu, ihtiyati tedbir için yaklaşık ispat koşulunun da gerçekleşmediği gerekçeleriyle 20/12/2018 tarihinde ihtiyati tedbire itirazın kabulüne ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, beyan dilekçelerinin ve alınan raporun okunmadan duruşmanın yapıldığını, davalı şirketin müvekkili şirketin eski çalışanları olan ……….. ve depo sorumlusu ………. işbirliği yaptığını, müvekkiline ait ticari sırlar başta olmak üzere ürün reçeteleri, ürünlerde kullanılan makinelere kadar birçok konuda müvekkilini taklit ettiğini, hatta benzer ürünleri müvekkilinin müşterilerine de satış yaptığını, bu nedenle eski eleman … hakkında dava açtıklarını, davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranmadığını, müvekkiline ait bilgi ve tecrübelerden haksız olarak yararlandığını ve haksız rekabet yaptığını, yine dava konusu olayda markaya tecavüzün de bulunduğunu, marka tecavüzü için marka kullanımının aynı veya benzer olması, aynı veya benzer sınıflarda kullanılması ve benzerlik veya ayniyet nedeniyle tüketici tarafından ürünlerin karıştırılması gerektiğini markaların hükümsel olarak değerlendirilmesi gerektiğini, somut olayda davacı ile davalının aynı çevreye hitabet etmekte olduğunu, ürünlerin benzer şekilde üretildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini, mahkemenin haksız rekabete hiç değinmediğini, kararın tek yanlı olarak davalının beyan dilekçesi okunarak verildiğini, kendilerinin sunduğu dilekçe ve uzman görüşünün duruşma sırasında dosyasına yeni çıkarılmasının iddialarını destekler nitelikte olduğunu, sundukları delillerin marka tecavüzün ve haksız rekabetin gerçekleştiğini doğrular nitelikte olduğunu bildirmiştir. Dava dilekçesine ekli marka tescil belgelerinin incelenmesinde; davacıya ait ……… tescil numaralı ……. markasının 11/01/2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 1.sınıf emtialar yönünden tescil edildiği, …. tescil numaralı …. markasının 1.sınıf emtilar yönünden 11/01/2018 tarihinden itibaren, ….. tescil numaralı …… markasının 1.sınıf emtialar yönünden 11/01/2018 tarihinden itibaren, ….. tescil numaralı …. markasının 1.sınıf emtialar yönünden 11/01/2018 tarihinden itibaren, ……. tescil numaralı …. markasının 1.sınıf emtialar yönünden 26/01/2018 tarihinden itibaren, ……tescil numaralı …….markasının 1.sınıf emtialar yönünden 26/01/2018 tarihinden itibaren tescil edildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde sunulan dava dışı firma tarafından davacıya düzenlenen 24/07/2018 tarihli faturanın “……….” ürünü satışına ilişkin olduğu görülmüştür. Dava dilekçesine ekli ürün görsellerine göre davalıya ait olduğu belirtilen ürünlerde davalının çekirdek unvanı olan sözal ibaresinin alt kısmında “………” , “…….” , “…….” yazılı olduğu görülmüştür. Davalı tarafından itirazına ekli olarak sunulan 21/11/2018 günlü uzman görüşünde; davalının tescilsiz kullandığı markaların davacı tescilli markaları ile karıştırılma ihtimali bulunmadığı, davacının tescilli veya tescilsiz kullandığı tasarımların ilk doğum tarihleri ile birlikte dosyaya sunulması halinde konuda uzman görüşü verilebileceği, yine davacının ürünlerine ait reçete verilerini dosyaya sunması halinde uzman görüşü verilebileceği şeklinde görüş belirtildiği görülmüştür.Davacı tarafından sunulan 15/12/2018 günlü iki kişilik uzman görüşü raporunda ise; markalar arasında bütünsel değerlendirme yapılması gerektiği, davalının basiretli bir tacir gibi davranmakla yükümlü olup davacının markalarını bilmesi gerektiği, bu ürünlerin başına …… gibi gelimeler getirilerek ayırt ediciliğinin sağlanmasının mümkün olmayacağı, müşterilen markaları birebir karıştırmasa da aynı nitelikte ürün olacağını düşüneceğini, dosyaya sunulan belgelere göre davalı ile dava dışı …. arasında işbirliği olduğu, bu durumun haksız rekabet oluşturduğu belirtilmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, tasarıma tecavüzün tespiti ve men’i, markaya tecavüz fiilleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise ihtiyati tedbire itirazın kabulü kararına yöneliktir. Davacı taraf, davalının müvekkilinin marka haklarına, tasarımına tecavüz ettiğini, bu durumun aynı zamanda haksız fiil olduğunu iddia etmiştir. Başlangıçta mahkemece ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de, davalı tarafın itirazı üzerine markalar arasında benzerlik bulunmadığı ve davalı tarafça sunulan uzman görüşün de bu yönde olduğu, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçeleriyle itirazın kabulüne karar verilmiştir. Davacı taraf istinafında kendilerinin itiraza karşı verdikleri beyan dilekçesinin incelenmediğini, ayrıca sundukları uzman görüşünün de değerlendirilmediğini ileri sürmüştür. Gerçekten de karar yerinde davacı tarafın itiraza karşı yaptığı beyanların değerlendirilmediği görülmüştür. Davanın niteliği, ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbire itiraz edildiği de gözetilerek, konusunda uzman bir kimya mühendisi, bir tasarımcı, bir de marka konusunda uzmandan oluşturulacak bilirkişi heyetinden tarafların iddia ve savunmaları, taraflarca sunulan deliller, görseller ve ambalajlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak varılacak uygun sonuç dairesinde ihtiyati tedbire yönelik itirazla ilgili bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,2-Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 20/12/2018 tarih ve 2018/444 esas sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği üzere işlem yapıldıktan sonra itirazla ilgili bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 39,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 160,30 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.15/03/2019