Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/519 E. 2021/1946 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/519 Esas
KARAR NO: 2021/1946 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2016/996 E., 2018/1162 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine dayalı olarak icra takibi başlattığını, takibe konu bononun müvekkilinin … Ltd. Şti.’nin şirket yetkilisi olduğu dönemde şirketi temsilen imzaladığı bono olduğunu, imzanın şahsi olarak atılmadığını, dolayısıyla müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, konuyla ilgili şikayette bulunduklarını, davalı tarafa … isimli kişi tarafından senet bedelinin de ödendiğini, zaten … Ltd. Şti.aleyhine takip de yapıldığını, davalının müvekkili aleyhindeki takibinin haksız ve kötü niyetli olduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davacının iş bu davayı haksız ve kötü niyetli olarak açtığını, senet üzerinde iki imza bulunduğunu, bu imzalardan birinin kaşe üzerinde, diğerinin de açığa atıldığını, açığa atılan imzanın aval hükmünde olduğunu, davacının imza itirazlarının İcra Hukuk Mahkemesi’nde reddedildiğini, davacı tarafından belirtilen suç duyurularının asılsız olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; “açılan davanın menfi tespit davası olduğu, davacının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyasına dayanak yapılan bonodaki keşideci imzasının şirket kaşesi üzerine atıldığını, bu nedenle şahsi sorumluluğunun bulunmadığını iddia etmiş ise de senedin incelenmesinde keşideci imza bölümünde “… Ltd. Şti” şirket kaşesinin üzerinde ve ayrıca ikinci olarak açıkta davacının imzasının bulunduğu, açığa atılan imzanın aval imzası olarak kabul edilmesi gerektiği, aynı hususun İstanbul 11. İcra Hukuk mahkemesinin ilamında da belirtilmiş olduğu, davacının açığa attığı aval niteliğindeki imzası nedeniyle senetten dolayı şahsi sorumluluğunun bulunduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; ikinci imzanın aval olarak değerlendirilmesinin usule aykırı olduğunu, mahkemenin 11. İcra Hukuk Mahkemesi kararını gerekçe yapmış ise de, bu kararın bozulma ihtimalinin yüksek olduğunu, şikayet dosyalarının incelenmediğini, her iki imzanın da kaşe üzerinde olduğunu, ikinci imzanın aval olarak atılmadığını, Yargıtay HGK kararına göre her iki imzada kaşe üzerine atılmışsa avalden söz edilemeyeceğini, senette müvekkilinin adı ve soyadının yazmadığını, bu durumun senedin şirket adına düzenlendiğini ispatladığını, imzaların da kaşe üzerinde olması nedeniyle müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, İstanbul Anadolu C.Başsavcılığının 2016/127938 soruşturma numaralı dosyasında … tarafından davalı hakkında tefecilikten şikayette bulunulduğunu, bu kişinin şikayetinde … isimli kişiden mal istediğini, bu kişinin malları vermediği gibi çekleri de davalıya kırdırdığını, davalının tefecilik yaptığını, davalının sürekli iş yerine geldiğini ve ödeme yapılmasını istediğini, daha sonra şahsın …’ya üç çekini iade ettiğini, …’nın da 88.000 TL bedelli 01/06/2016 tarihli senedi verdiğini, senet ile 20.000 TL nakit ve 72.000 TL’lik müşteri çeki verdiğini, ayrıca 20.000 TL’lik ayrı bir müşteri çekinin verildiğini, davalıya borcun bir kısmının ödenmesine rağmen hem 88.000 TL’lik senet için hem de 72.000 TL’lik müşteri çeki için icra takibi yapıldığını, iş bu davaya konu senet bedelinin … tarafından fazlasıyla ödendiğini, yine müvekkili tarafından İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın 2016/138742 soruşturma numaralı dosyasında tefecilik ve tehdit suçlarından şikayette bulunulduğunu, … Ltd. Şti.ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, mahkemenin bu şikayet dosyalarını celp etmediğini ve incelemediğini, davalının 72.000 TL’lik çek için de … Ltd. Şti.aleyhine takip yapmasına rağmen bu çek yönünden müvekkili aleyhine takip yapmadığını, müvekkili ile davalı arasında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, yine … Ltd. Şti.’yle davalı arasında da bir hukuki ilişki olmadığını, davanın reddi sebebiyle 9.874,77 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, vekalet ücretinin yüksek hesaplandığını bildirmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı diğer kişiler aleyhine 88.000 TL’lik bonoya dayalı olarak toplam 89.059,67 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı, takip konusu senedin; 01/06/2016 tanzim, 01/08/2016 vade tarihli, 88.000 TL bedelli, nakden kaydıyla düzenlenmiş, keşidecisinin … Ltd. Şti.ile … Ltd. Şti.olduğu, lehtarın ise … – … olduğu, hamilin ise davalı olduğu görülmüştür. İstanbul 11. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/770 E. 2017/351 K.sayılı ilamının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine takibe itiraz davası açıldığı, mahkemenin davacının imzasını inkar etmediği, açıkta yer alan ikinci imzanın aval atıldığı ve davacının borçtan şahsen sorumlu olduğu gerekçeleriyle 14/03/2017 tarihinde davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
Dosyanın incelenmesinde; İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı’nın 2016/127938 soruşturma sayılı dosyasını yetkisizlikle İstanbul C.Başsavcılığı’na gönderdiği, ve burada 2016/114143 üst D.numarasını aldığını, 2016/138742 soruşturma sayılı dosyanın ise devam ettiğinin bildirildiği, ayrıca bu yazı ekinde 2016/138742 soruşturma numarası ekinde … isimli bir kişi aleyhinde Alkol veya Uyuşturucu Madde Etkisi Altındayken Araç Kullanma Suçundan Dolayı Asliye Ceza Mahkemesi’nde kamu davası açıldığı görülmüştür. İstanbul C.Başsavcılığı’nın mahkemeye gönderdiği 10/01/2018 tarihli cevabi yazısında 2016/114143 soruşturma numaralı hazırlık evrakı sonunda takipsizlik kararı verildiğinin belirtildiği, ancak kararın yazı ekinde bulunmadığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf, menfi tespit davasına dayanak olarak imzanın şahsi olarak atılmadığını, senet bedelinin ödendiğini ve konuyla ilgili olarak da suç duyurusunda bulundukları hususlarına dayanmıştır. Mahkemece, sadece imza yönünden değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiştir. Mahkemenin imzanın aynı zamanda davacının sorumluluğunu da gerektireceğine dair gerekçesi yerindedir. Zira, söz konusu 2.imza kaşenin dışında atılmış olup, davacıyı şahsen de sorumlu kılacaktır. Davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Mahkeme, dava konusu senedin dava dışı … tarafından davalıya ödendiği iddiası üzerinde durmamıştır. Öte yandan davacı taraf konuyla ilgili suç duyurularında bulunduklarını ileri sürmüş olup, dosya içeriğinden İstanbul Anadolu CBaşsavcılığı’nın 2016/127938 Sayılı soruşturması sonunda yetkisizlik kararı verildiği ve dosyanın İstanbul CBaşsavcılığı’nda 2016/114143 Hazırlık soruşturma numarasını aldığı ve bu soruşturma sonunda ise takipsizlik kararı verildiği, ancak İstanbul Anadolu CBaşsavcılığı’nın 2016/138742 Soruşturma numaralı evrakının ise devam ettiği anlaşılmıştır. Buna göre gerek dava konusu senet borcunun dava dışı … tarafından ödendiği iddiasıyla İstanbul Anadolu CBaşsavcılığı’nın 2016/138742 Hazırlık soruşturma evrakının celbiyle bu hususlar üzerinde durulup tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: 1 – Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İlk derece mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, 3-Dairemiz kararında belirtilen hususlar doğrultusunda yargılamaya devam edilerek tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmek üzere dosyanın ilk Derece Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- Davacı vekili tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf peşin harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5-İstinafa geliş aşamasında davacı vekili tarafından peşin olarak yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 47,65 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 168,95 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair; dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince oy birliği ile kesin olarak karar verildi. 17/11/2021