Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/417 E. 2021/1964 K. 18.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/417 Esas
KARAR NO: 2021/1964
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/12/2018
NUMARASI: 2017/22 E. – 2018/1149 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/11/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketin ilgili çeki … Ltd. Şti.’ne aralarındaki cari hesap kapsamında keşide ederek verdiğini, çekin hamili olan bu şirket tarafından çekin çalındığı gerekçesi ile çek zayi ve iptal davası açıldığını, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/918 esas sayılı dosyasından ödeme yasağı kararı verildiğini, kararda … Bakırköy Adliye Şubesi tevdi yeri olarak tayin edildiğini, buna göre çeki elinde bulunduran hamilin açmış olduğu anılan dava neticesinde verilen ödeme yasağı kararı ve tevdi mahalli tayini kararının müvekkili şirkete tebliğ edildiğini, müvekkil şirketçe tevdi mahalline çek bedelinin ödendiğini, buna rağmen davaya konu icra takibinin başlatılarak ihtiyati haciz kararı ile müvekkiline Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyası nezdinde 05.01.2017 tarihinde ihtiyati haciz uygulandığını, haciz mahallinde dosyaya ödemeden men kararı, tevdi mahalli tayini karan, tevdi mahalline ödeme yapıldığına dair tüm evrak ve dekontlar sunulmuş olmasına rağmen haciz işlemlerinin sürdürüldüğü, tevdi mahalline çek bedelinin ödenmesine rağmen haciz tehdidi ve baskısı altında müvekkilin aynı borcu bu kez tüm masraflar ile birlikte 11.350 TL olarak, “alacaklıya ödenmemek kaydı ile ve ihtirazı kayıtla haciz ve muhafaza baskısı altında” ödediğini şerh düşmek suretiyle ödediğini, müvekkili şirketin haciz baskısı altında iki kez ödeme yaptığını, icra dosyasına yapılan ödemenin alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı verilmesini, sonuç olarak müvekkilin davalıya davaya konu çek ve İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası kapsamında borçlu olmadığının tespitine, haciz baskısı altında yatınlan 11.350 TL tutarın ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte iadesine karar verilmesini, haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkilden haciz baskısı altında tahsil edilen tutarın %20’sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu çekin tahsili amacıyla önce İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, dava konusu icra dosyasının 18/01/2017 tarihi ile ödeme nedeniyle kapandığını, bu sebeple dava konusu icra dosyası kapanmış olduğundan huzurdaki davanın konusuz kalmış olup davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, borçlu hakkında asıl takibin, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile yapılmış olup, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Tal. sayılı dosyası ile haciz yapıldığını ve icra dosyasının davacı tarafça infaz olunduğunu, davacı tarafça menfi tespit davası açılmışsa da, davacı yanca mezkur borç ödenerek dava niteliği gereğinin istirdat davasına dönüştüğünü, imzaların istiklali ilkesi gereğince keşidecinin, diğer imza sahiplerinin imzasından bağımsız olarak sorumluluk altına girdiğini, müvekkilinin dava konusu çekte meşru ve iyi niyetli hamil olup, davacının ileri sürdüğü def’iler çeki ciro ve teslim yoluyla teslim alan müvekkile karşı ileri sürülemediğini, müvekkili iyiniyetli hamil oldugundan kötüniyet tazminatı talebinin dayanağının olmadığını, davacı imzasını inkar etmediği sürece lehdar veya ciranta imzasını sahteliği iddiasıyla hamile karşı dava açma hakkı bulunmadığından davanın reddini ve davacının %20den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.12.2018 tarih ve 2017/22 Esas – 2018/1149 Karar sayılı kararıyla; “Huzurdaki davada uyuşmazlığın; davacı keşidecinin Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/918 esaslı dosyası kapsamında zayii istemine konu dava konusu çek yönünden alınan tevdi mahalli kararı kapsamında çek bedelini ödemesi ve sonrasında çek hamili davalının başlattığı takip kapsamında 11.350-TL ödeme yapması nedeni ile davalıya yönelik olarak da borcun sona erip ermediği, ödeme savunmasının davalıya karşı ileri sürülüp sürülemeyeceği, çek bedelini tahsil eden davalıdan, tahsil ettiği 11.350-TL’nin istirdadına karar verilip verilemeyeceği noktalarında toplandığı anlaşılmıştır. TTK’nın 818/s maddesi gereğince iptal hakkındaki 757 ila 763. maddelerle 764. maddenin 1. fıkrası yönünden poliçeye ait hükümlerin çekler hakkında da uygulanacağının düzenleme altına alındığı, ancak bu madde de tevdi mahalline ilişkin TTK’nın 765. maddesine atıf yapılmadığı için çekler yönünden açılan zayi istemli iptal davalarında tevdi mahalline dair verilen kararların yasal dayanaktan yoksun olduğu, somut olayda da Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi marifeti ile verilen tevdi mahalli kararının TTK 818/s maddesi gereğince kanuni dayanağı haiz olmayıp davacı keşidecinin anılı karar gereğince çek bedelini ödediği ve çek bedelinin … adliye hesabında mevcut olduğu anlaşılmıştır. Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde iptal davasını ikame eden dava dışı ihbar olunan lehtar şirket ile davalı hamil arasında dava dışı başka cirantaların da mevcut olduğu, ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, davalının şeklen düzgün ciro zincirine bağlı olarak yetkili hamil göründüğü, her ne kadar çekin lehtar şirketten çalındığı iddiası ile soruşturma başlatılmış ise de davalının ilgili soruşturma kapsamında şüpheli sıfatının da bulunmadığı, bu hali ile davalının kötü niyetli olmayıp yetkili hamil olarak çek bedelini tahsil etmesinde yasal bir engelin bulunmadığı, davalının çek bedelini takip kapsamında tahsil etmesi nedeni ile davacının mahkeme kararı gereğince ödediği ve adliye şubesi nezdindeki hesapta bulunan çek bedeli üzerinde hak iddiasının bulunmaması kapsamında davacı yanın yaptığı ödemenin davalı meşru/ yetkili hamile karşı ileri sürülmesinin bu nedenlerle mümkün olmadığı, davacının tevdi mahalli kararı kesinleşmeden çek bedelini depo etmesinin kötü ödeme niteliğinde olup, mahkemece çekte belirlenecek yetkili hamilin davalı olduğunun tespiti halinde davalıya karşı bu ödemenin ileri sürülemeyeceğine ilişkin emsal Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2012/1129 esas, 2012/7776 karar sayılı ilamı da nazara alınarak sübut bulmayan davanın reddine, davalının davacının kötü niyetli olduğu iddiasını kanıtlayamadığı anlaşılmakla; davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Çek iptali davasında mahkemenin ödemeden men kararı ile birlikte belirtilen tevdi mahalline çek bedelinin tamamının müvekkil davacı tarafından ödendiğini, buna rağmen davalının çeke dayalı olarak takip başlatması üzerine haciz baskısı ile çek bedelinin icra masrafları ile birlikte ‘ihtirazi kayıt’ ile yeniden ödendiğini, mahkemece davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *… Bankası Beykent İstanbul Şubesine ait 22.12.2016 keşide tarihli 8.285,00 TL bedelli çek (takibe ve davaya konu). *Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/918 esas sayılı (Çek İptali) dosyası. (Mahkemenin ödeme yasağı ve tevdi mahalli tayini kararı var. Ancak çekin bankaya takas aracılığıyla sunulması nedeniyle çek yönünden davanın reddine karar verildi. Banka cevabına göre, çeki ibraz edenin kimliği belli değil.) *İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası (davaya konu).
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit/istirdat davasıdır. Davacı, takibe konu edilen çekin keşidecisi olduğunu, çekin lehtarda iken zayi olması nedeniyle açılan dava kapsamında çek bedelinin mahkemenin gösterdiği tevdi mahalline ödendiğini, buna rağmen davalının çeke dayalı olarak başlattığı takipte haciz baskısı altında yeniden ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalıya borçlu olmadığının tespitiyle ödenen bedelin faiziyle istirdadı isteminde bulunmuş; davalı ise iddiaları kabul etmeyerek, çekin çok sayıda ciro görmüş olması nedeniyle kişisel defilerin iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden bahisle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… çekler yönünden açılan zayi istemli iptal davalarında tevdi mahalli kararlarının yasal dayanaktan yoksun olduğu, somut olayda da Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi marifeti ile verilen tevdi mahalli kararının TTK 818/s maddesi gereğince kanuni dayanağı olmadığı, iptal davasını ikame eden dava dışı ihbar olunan lehtar şirket ile davalı hamil arasında dava dışı başka cirantaların da mevcut olduğu, ciro silsilesinde kopukluk olmadığı, davalının şeklen düzgün ciro zincirine bağlı olarak yetkili hamil göründüğü, bu hali ile davalının kötü niyetli olmayıp yetkili hamil olarak çek bedelini tahsil etmesinde yasal bir engelin bulunmadığı, davalının çek bedelini takip kapsamında tahsil etmesi nedeni ile davacının mahkeme kararı gereğince ödediği ve adliye şubesi nezdindeki hesapta bulunan çek bedeli üzerinde hak iddiasının bulunmaması kapsamında davacı yanın yaptığı ödemenin davalı meşru/ yetkili hamile karşı ileri sürülmesinin bu nedenlerle mümkün olmadığı, davacının tevdi mahalli kararı kesinleşmeden çek bedelini depo etmesinin kötü ödeme niteliğinde olup, mahkemece çekte belirlenecek yetkili hamilin davalı olduğunun tespiti halinde davalıya karşı bu ödemenin ileri sürülemeyeceği nazara alınarak sübut bulmayan davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının takibe konu 22.12.2016 keşide tarihli ve 8.285,00 TL bedelli çekin keşidecisi olduğu, çekin davacı tarafından ticari ilişki kapsamında dava dışı lehtara verildiği ve bu sırada zayi olduğu iddiasıyla Bakırköy 4 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/918 Esas sayılı dosyası ile lehtar tarafından çek iptali davası açıldığı, mahkemece ödemeden men yasağı kararı verildiği ve ödeme için tevdi mahalli tayin edildiği, davacı tarafından henüz ödeme mecburiyeti bulunmadığı halde çek bedelinin tevdi mahalli bankaya ödendiği, çekin muhatap bankaya ibraz edilmesi nedeniyle açılan çek iptali davasının da ret ile sonuçlandığı hususları bir bütün olarak incelendiğinde; davacının henüz talep edilebilirliği sözkonusu olmadığı halde tevdi mahalline yaptığı ödeme ile çeki ödeme borcundan kurtulamayacağı, buna göre düzgün ciro silsilesi ile çeki elinde bulundurduğu anlaşılan davalının çeke bağlı haklarının devam ettiği ve yapılan icra takibinde bu nedenle hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla; ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararı isabetli olduğundan, davacının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 59,30 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.18/11/2021