Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/407 E. 2021/2285 K. 31.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/407 Esas
KARAR NO : 2021/2285 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/05/2018
NUMARASI : 2016/479 E., 2018/498 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
KARAR TARİHİ: 31/12/2021
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı …’ın 22/08/2014’te İstanbul Ataşehir’de bulunan dükkandaki 1/2 hissesini 87.000 TL bedel ile kendi beyanına göre ailevi sebeplerle müvekkiline sattığını, bu satın alma sırasında davalının müvekkilinden 300.000 TL bedelli dava konusu bonoyu güvence olarak aldığını, adı geçen davalının 23/02/2015 tarihinde ise bu taşınmazdaki hissesini …isimli kişiye devredilmesini istediğini, müvekkilinin bu devir işlemini yaptığını, ancak bononun müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin bonoyu uzun süre sonra tekrar istediğini, ancak davalının iade etmeyeceğini söylediğini, daha sonra davalının bu senedin alacaklı hanesine diğer davalının ismini yazdığını ve senedin diğer davalı tarafından takibe konulduğunu, davalı …’in de kötü niyetli olduğunu, müvekkili ile davalı … arasındaki telefon görüşme tutanağının da dava dilekçesinde ayrıntılarını yazdıklarını belirterek müvekkilinin takibe konu senet nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, senedin iptaline ve davalıların % 20 oranında kötü niyet tazminatıyla sorumluluğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …; kendisinin davayı kabul etmediğini, kendisine dava açılamayacağını, davacının taşınmazı dava dışı 3.şahıs…’a kapıda resmi şekilde devrettiğini, bedelinin alınmadığı iddiasının doğru olmadığını, senetle ilgisinin de bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili; davacının iddialarını yazılı olarak ispatlaması gerektiğini, davanın hukuki dayanağı bulunmadığını bildirerek reddini istemiştir. Mahkemesince toplanan delillere göre; ” davacının şikayeti üzerine başlatılan hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiği, davacının iddiasının iki aşamalı olduğu, buna göre davacı ile davalı … arasında inançlı işlem bulunup bulunmadığı hususunda davacının bu inançlı işlemi yazılı delille ispatlayamadığı, yemin deliline dayanılması nedeniyle yemin teklif hakkının kullanıldığı, davalıların ise teklif edilen yemini eda ettikleri” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafında; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, davalının senedi yırttıp attığını söylediğini, ancak vadesinden 3 yıl sonra diğer davalı tarafından icra takibine konu edildiğini, davalı …’in senet üzerine 300.000 TL yazdığını, ancak davaya verdiği cevapta senetle ilgisi olmadığını beyan ettiğini, mahkemede defalarca senet üzerindeki 300.000 rakamının ve borçlunun isim adres vade ve tanzim tarihlerinin kime ait olduğu yönünde davalı …’e açıklama yaptırsaydı ve yazılar üzerinde davalı …’in eli ürünü olup olmadığını tespit ettirseydi gerçeğin ortaya çıkacak olduğunu, senedin 01/09/2014 tarihinde tanzim edildiğini, vadesinin 01/10/2014 olduğunu, bedelsiz devir kağıt tarihinin 23/02/2015, tapu devir tarihinin ise 23/02/2015 olduğu dikkate alındığında senedin güvence olarak davalı …’e verildiğinin tartışmasız olduğu, davalı … tarafından yazılmış bulunan 23/02/2015 tarihli yazıda “Bostancı Oto Sanayi Sitesindeki kendi iznim olarak …, …’a satması izin verdim, bilgim içindedir” şeklinde ibare bulunduğunu, bu belgenin yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğunu, İstanbul Anadolu Cbaşsavcılığı’nın 2016/65968 numaralı soruşturmasında müvekkili ile davalı … arasındaki telefon konuşmasının kaydının yapıldığı CD’nin dökümünde davalı …’in 100 TL karşılığında senedi iade edeceğini kabul ettiğini, bu raporun delil başlangıcı niteliğinde olup mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, davalı …’e de bu konuda bir soru sorulmadığını, gerçek bir alacakta ve tahsil imkanı varken 350.000 TL almak yerine 100.000 TL karşılığında takipten vazgeçmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili ile lehtar arasında senet düzenlenmesine sebep olacak bir hukuki ilişki bulunmadığını, bononun geçerli bir anlaşma olmaksızın lehtar tarafından ele geçirildiğini, geçerli bir kambiyo taahhüdünden bahsedilebilmesi için lehtarla keşideci arasında anlaşma bulunması gerektiğini, her ne kadar bonodaki imza müvekkiline ait ise de müvekkiliyle lehtar arasında geçerli bir anlaşma bulunmadığını, bononun irade dışı lehtar tarafından ele geçirildiği hususunun her türlü delille ispat edilebileceğini, buna rağmen mahkemenin bu konuda müsaade etmediğini, belirtilen bu hususların araştırılmadan yemin delilinin gündeme getirildiğini, ancak bu delilin de eksik icra edildiğini, yemin teklif ettikleri hususların açıkça bildirilmesine rağmen mahkemenin sadece bir soruya dayanarak yemin ettirdiğini, adli ilişkinin ispat edilmeden kurulan hükmün ortadan kaldırılması gerektiğini, davalı …’in davalı …’in yanında takılan bir kişi olup herhangi bir vergi kaydı veya vergi ödemesi olmadığını, davalı …’in müvekkiline 300.00 TL para verdiğini, araba alım satımı için ortak olduğunu ileri sürdüğünü, müvekkilinin de bu şekilde bir ilişkiyi inkar ettiğinden ispat külfetinin davalıda olduğunu, davalıların birlikte hareket ettiklerini, davalı …’in iyi niyetli olmadığını, herkesin haklarını kullanırken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğunu bildirmiştir. Davalı … tarafından davacı aleyhine senede dayalı olarak toplam 347.794,52 TL’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla takip başlatıldığı, takip dayanağı bononun 01/09/2014 tanzim, 01/10/2014 vade tarihli, 300.000 YTL bedelli, keşidecisinin davacı, lehtarının davalı …, ihdas sebebinin ise nakden olduğu görülmüştür. Davacı tarafından davalılar aleyhine yapılan suç duyurusu üzerine başlatılan hazırlık soruşturması sonunda davacının teminat senedi iddialarının yazılı belgeyle ispatlanacağı, müştekinin yazılı belge sunmadığı gerekçeleriyle takipsizlik kararı verildiği, yapılan itirazın da reddedildiği görülmüştür. Mahkemece, davacı tarafa yemin teklif hakkının hatırlatıldığı, davacı tarafın da bu hakkını kullandığı, bu konuda mahkemeye davacı vekilince 27/02/2018 tarihli dilekçenin sunulduğu, davalıların 10/05/2018 tarihli celsede yemini eda ettikleri, davalı …’ın senedi davacıdan almadığı, davalı …’e vermediği ve senetle bir ilgisinin bulunmadığı yolunda yemin ettiği, davalı …’in ise senedi davacıdan aldığı, senetten dolayı alacaklı olduğu, diğer davalının senetle alakası olmadığı yolunda yemin ettiği görülmüştür.
GEREKÇE :
Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır.
Davalı taraf, davacı aleyhine bonoya dayalı takip başlatmış, davacı taraf ise menfi tespit talebinde bulunmuştur. Davacı taraf, bononun davalı …’a teminat olarak verildiğini iddia etmiş ise de bono metninde teminat olarak alındığı konusunda bir açıklık bulunmadığı gibi davalı …’ın bono metninde bir sıfatı da bulunmamaktadır. Davacı taraf, bu konuda davalı … tarafından verilen imzalı bir belge olduğunu belirtmiş ise de, söz konusu belgenin incelenmesinde bono ile ilgili bir yollama bulunmadığı, belgede bonodan bahsedilmediği anlaşılmakla, söz konusu belgenin bu hususu ispatlamaya yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Öte yandan telefon görüşmesi içeriği sunulmuş ise de, konuşma içeriğinin menfi tespit iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır. Ayrıca konuyla ilgili hazırlık soruşturması sırasında takipsizlik kararı verildiği görülmüş olup, istinaf incelemesi sırasında davalıların hazırlık soruşturmasındaki ifadeleri Dairemizce celp edilmiş olup, incelenen bu beyanların davacının iddialarını ispata yeterli olmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki, davacı tarafça teklif edilen yeminin de davalı tarafça eda edildiği görülmüştür. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir.
Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :
Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
Alınması gereken 59,30 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
İstinaf yargılama giderlerinin istinafa gelen davacı üzerinde bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından istinaf aşaması için ayrıca avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde talepleri halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/12/2021