Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/335 E. 2019/1825 K. 20.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/335 Esas
KARAR NO : 2019/1825
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/10/2018
NUMARASI : 2017/902 E. – 2018/1093 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/09/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :DAVA:Davacılar vekili ibraz ettiği dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davalı şirkete borç para verdiklerini borç verilen paranın müvekkillerinin ortağı olduğu …Ticaret AŞ ye ait banka hesabınından gönderildiğini dava dilekçesine ekli olarak sunulan belgede de şirketin söz konusu paranın ortaklar tarafından davalı şirkete gönderildiğinin yazılı olduğunu, davalı şirketin bu borç kaydını … muhasebe kayıtlarında tutması nedeniyle … cari hesap ekstresi kapsamında davalı borçlu ile … arasında mutabakat belgesinin imzalandığını, davalı tarafın bu mutabakat belgesinde borcu ikrar ettiğini, borcun ödemesi için ihtarname gönderildiğini ancak davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine icra takibine başladıklarını davalının itiraz ederek takibi durdurdurduğunu belirterek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de belirtildiği üzere söz konusu paranın … tarafından müvekkili firmaya verildiği iddia edildiğinden davacıların bu alacağın talep etme haklarının bulunmadığını, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olmadığını birlikte takip ve dava yapamayacaklarını talep edilen faizin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:Mahkemece; paranın feri müdahale eden talep eden şirketin hesabından davalıya aktarılması, davalının ticari defterlerinde de feri müdahil şirket adı belirtilerek kayıt düşüldüğü, para şirkete gönderildiğinde diğer ortakların da faydalanacağı gerekçesi ile davanın aktif husumet yönünden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF:Davacı vekili istinaf isteminde özetle; feri müdahil şirketin paranın sahibinin davacılar olduğunu ikrar ettiğini, şirketin paranın gönderilmesinde aracı olduğunu, davalı defterinde dava konusu 300000 Euro’nun 331 Ortaklara Borçlar kodu ile kayıtlı olduğunu, davalı şirketin aksi yönde hiçbir kanıt sunamadığını, davacıların aktif husumetlerinin olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAFA CEVAP:Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; mutabakattaki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olmadığını, alacağın davacılara ait olmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, davacıların icra dosyasında alacaklı sıfatı olmayan feri müdahil şirket alacağını talep ettiklerini, kararın yerine olduğunu belirterek istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :Somut uyuşmazlıkta; davacılar, feri müdahil olan …AŞ’nin yetkili temsilcilerinden olup takibe konu bedelin feri müdahil şirketin hesabı kullanılarak kendileri tarafından borç olarak gönderildiğini iddia etmektedirler.İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi gereğince, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır….. Bankası’na ait dekont örneği incelendiğinde; 20.10.2016 Tarihinde feri müdahil şirket tarafından davalı şirkete 300.000 Euro havale edildiği, ilgili makbuz örneğinde paranın davacılar tarafından gönderildiğine ilişkin herhangi bir açıklamanın yer almadığı anlaşılmaktadır.Davacı tarafın delil olarak dayandığı mutabakat metninin davalı şirket ile feri müdahil şirket arasında yapıldığı ve “şirkete ilişkin” cari hesap borcuna ilişkin olduğu görülmektedir.Davacı tarafaça sunulan 20.10.2016 tarihli belgede; 20.10.2016’da … AŞ’ye yapılan 300.000 Euro’nun 100.000’er Euro olmak üzere davacılar … …, … adına yapıldığı yer almakta ise de; evrak feri müdahil şirket olan …. AŞ’ye atfen imzalanmıştır.Davalı şirket tarafından gönderildiği iddia edilen mail çıktısı ve eki incelendiğinde; grup firmalar ve ortaklardan alacak borçları gösteren tablodur açıklaması ile eklenen belgede; feri müdahil şirket olan “…. AŞ” adına 300.000 Euro kayıtlı olduğu, davacı … adına 55000TL+13393,88TL, Davacı … adına 42000Euro + 55000TL, davacı … adına 55000TL+13393,88TL kayıtlı olduğu görülmektedir.Somut uyuşmazlıkta; davacılar takibe konu alacağın şahsi alacakları olduğunu iddia ederek davalı şirket aleyhine takip başlatmış iseler de; banka dekont örneğine göre paranın feri müdahil şirket tarafından gönderildiğinin kayıtlı olduğu ve makbuzda davacının iddiası yönünden herhangi bir açıklama yer almadığı, davacının aksi yöndeki iddiasını ispatla yükümlü olduğu, davacının delil olarak dayandığı dava dilekçesinin ekindeki … atfen imzalı (2 nolu) delilin ilgili belgede imzası bulunmayan davalı şirketi bağlamayacağı, bilirkişi raporuna göre davalı defterlerinde 331 ortaklara borçlar kodu ile 300.000 Euro borcun kayıtlı olduğu tespit edilmiş ise de; alacaklının … olarak kayıtlı olduğu, davacının delil olarak dayandığı mail çıktısında da ortaklara borçlar hesabında; hem …. adına 300.000 Euro borcun kayıtlı olduğu, hem de davacılara atfen ayrı ayrı farklı borç miktarlarının yazılı olduğu, davalı tarafça imzası kabul edilmeyen mutabakatın “feri müdahil şirket ile olan cari hesap borcuna ilişkin olduğu” dikkate alındığında; 300.000 Euro’nun salt davacılar tarafından davalıya borç olarak verildiğinin ispat edilemediği, feri müdahil şirketin bu husustaki kabulünün şirket ile ortaklar arasındaki kendi iç işleyişlerinde değerlendirilebileceği dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmekle davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 20/09/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.