Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/3046 E. 2022/650 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3046 Esas
KARAR NO: 2022/650 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2017/674 E. – 2019/373 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının, “…” ibareli markaları ve bu markaların davalıya ait ürün; katalog, internet sitesi vb. tanıtım materyallerinde kullanımı ile davacının tescilli “…” ibareli markaları aleyhine yarattığı marka tecavüzü ile, davacının yarattığı özgün ürünler, tanıtım materyalleri ve ticari sunumlar ile oluşturduğu konseptin tamamen – gerçeğe aykırı olarak “İsveç markası imajı yaratmak dahil – kopyalanması suretiyle yaratılan haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasını, Davalı adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…”, … tescil numaralı “…’ … tescil numaralı “…” ve … tescil numaralı “…” markalarının da hükümsüzlüğüne karar verilmesini, hükümsüzlüğe konu edilen markalarının, müvekkilinin TANINMIŞ “…” markalarına arz ettiği benzerlik ve karıştırılma ihtimali,davacı markalarının tanınmışlığına vereceği zarar ve bu tanınmışlıktan edineceği haksız yarar ve marka sahibinin kötü niyeti nedenleriyle hükümsüz kılınması gerektiğini, ayrıca “…” ibarelerini taşıyan ürünler ve tanıtım materyalleri ile ticari sunumların kullanımının önlenmesi için 6769 sayılı SMK m. 159, HMK m. 390 vd. ve TTK md. 61 gereğince ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep ve dava edilmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin İsveç’te üretmekte olduğu yatakları hakkında reklam ve tanıtım faaliyetlerinde bulunmasının malumun ilanı olarak değerlendirilmesi gerektiğini, kullanımlarının tescile dayalı olması nedeniyle tecavüz ve haksız rekabet iddialarını kabul etmediklerini, iddianın aksine herhangi bir şekilde markalar arasında da benzerlik bulunmadığını, davacı ile müvekkili arasındaki tek ortak yönün İsveç ülkesi olduğunu, davacınında tüm iddia ve taleplerini bu husus üzerine inşa ettiğini, bu tutumunun sektördeki rakiplerini engelleyici adeta İsveç üzerinde mülkiyet hakkı talep eden bir durum yarattığını,müvekkilinin fabrika ve showroom adreslerinde yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen bilirkişi raporunda da huzurdaki davanın ne kadar afaki ve zorlama gerekçeler üzerine inşa edildiğini açıkça ortaya koyduğunu, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, kullanımlarının tescilli marka hakkına dayanması nedeniyle ihlal ve rekabet iddialarının yerinde olmadığını, sundukları gümrük belgeleri, yurt dışı tescil ve mağaza görüntüleri ile davalı markasının belirli bir bilinirliğinin bulunduğunu, kimsenin markasından faydalanmaya ihtiyaçlarının bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini beyan etmişlerdir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/10/2019 tarihli 2017/674 E. – 2019/373 K. sayılı kararıyla; “…Toplanan delillere göre taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı, davalının tescilinin kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği, davacı markasının tanınmış marka olmadığı, somut olayda marka hakkını ihlal ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı, öte yandan davalının yaptığı yatırımlar yurt dışında tanıtım ve açılan mağazalar ile marka tescil belgeleri ile belirli bir yatırım yaparak markasına bilinirlik sağladığı” gerekçesiyle sübut bulmayan davanın tüm talepler yönünden esastan reddine karar vermiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; müvekkilinin 1852 yılında kurulmuş İsveç’in en eski yatak üreticilerinden olduğunu, dünya çapında tanınmış marka olarak 37 ülkede 300’ü aşkın dağıtım noktası bulunduğunu, … yataklarının yalnızca doğal malzemeler kullanılarak el yapımı olarak kişiye özel olarak üretildiğini, 1978 yılından itibaren yataklar üzerinde karakteristik ekose deseni kullandıklarını, ürünlerin tanıtımında da doğa görselleri ve kompozisyonları oluşturduğunu, davada , müvekkilinin kendisine ait özgün ürünler, tanıtım materyalleri ve ticari sunumlar ile oluştutduğu konseptinin, gerçeğe aykırı olarak İsveç markası imajı yaratmak dahil olmak üzere tamamen davalı yanca kopyalanması suretiyle müvekkil aleyhine yaratılan haksız rekabet ile davaların “…” ibareli markaları ve bu markaların davalıya ait ürün; katalog, internet sitesi vb. tanıtım materyallerinde kullanımı ile müvekkilinin tescilli “…” ibareli markaları aleyhine yarattığı marka tecavüzü durumlarının tespiti, önlenmesi, sonuçlarının ortadan kaldırılması ve davalıya ait “…” ibareli markaların hükümsüzlüğünün talep edildiğini, davada davalının … markalı ürünleri için “İsveç’te yaratılmış ve Türkiye’ye ithal edilmiş bir marka” algısı yaratmaya çalışması ve bu algıyı yaratırken de gerçekten İsveçte yaratılmış ve Türkiye’ye İsveç’ten ithal edilmiş bir yatak markası olan müvekkilinin … markasına ilişkin unsurları bir bütün olarak taklit etmiş olmasının davaya dayanak yapıldığını, davalının markasını müvekkilinin markasına benzetmek amacıyla başta … markası olmak üzere, müvekkilinin marka konseptinin ayırt edici olan unsurlarını kopyaladığını ve markasının tarihçesini dahi müvekkilinin markasının tarihçesinden yararlanmak suretiyle yarattığını, bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet yarattığını. -Dosyaya sundukları uzman görüşünde de incelemenin bir bütün olarak yapılması gerektiğine yönelik vurgu yapılmasına rağmen, mahkemece rapor alınan bilirkişilerin davalının ticari sunumlarına ve kullanımlarına ilişkin karşılaştırma ve değerlendirme yapmadıklarını, delil tespiti aşamasında tekstil mühendisi bilirkişi tarafından hazırlanan rapora atıf yapmakla yetindiklerini, mütecaviz unsurları ayrı ayrı değerlendirdiklerini, konseptler arasındaki benzerliğin aşırılığı dikkate alındığında, davalı markasının müvekkilinin markası ile ilişkilendirilme ve hatta müvekkiline ait alt marka izlenimi yaratıp yaratmadığının değerlendirilmediğini. -Davalının dosyaya üretimin İsveç’te yapıldığına dair delil sunmadığını, sadece Ambarlı Gümrük Müdürlüğü’nden gelen yazıda davadan önce 67 adet yatak ithal edildiğinin görüldüğünü. -Bilirkişi raporu ile taraflarca alınan hukuki mütalaa arasında çelişki olması halinde yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre yeni bir bilirkişi raporu alınmasının zorunlu olduğunu, mahkeme kararının gerekçesinde … markalı ürünlerin İsveç’te üretildiği ve Türkiye’ye ithal edildiğinin anlaşıldığı şeklinde kanaat belirtmişse de, İsveç’ten sadece 67 adet yatak ithal ederek cevap dilekçesinde belirttiği 2018 yılının başında 20’den fazla satış noktasına ulaştığının merak konusu olduğunu.-Hatalı bilirkişi raporları esas alınarak ve dosyaya sunulu uzman görüşü ile çelişkiler giderilmeden hüküm kurulduğunu, bilirkişilerin davadaki esas iddialarını incelemediklerinden usule uygun alınmış ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunun varlığından bahsedilemeyeceğini, bilirkişi raporu ve mahkeme kararının HMK 297. Madde gereğince gerekçe içermediğini. -Mahkemenin haksız rekabete ilişkin değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, somut olayı doğa kombinasyonları ile mavi renk kullanımının bir firmanın tekeline verilemeyeceği şeklinde basite indirgeyerek, parazit/tufeyli rekabetin özelliklerinin dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davalının ürün tanıtımında kullandığı afiş kompozisyonlarında, müvekkilinin özgün kompozisyonlarının taklit edildiğini, afişlerdeki iltibasın kabulü için afişlerde kullanılan doğa görsellerinin birebir aynı olmasının gerekmediğini, davalı kataloglarında da binlerce renk varken müvekkili ile özdeşleşen koyu mavi rengi kullandığını, müvekkilinin tescili ile özdeşleşen mavi beyaz kareli markası ile iltibas yaratacak şekilde mavi beyaz çizgili desen kullandığını, ürün kataloğunun da müvekkilinin kataloğundan kopyalandığını, davalının müvekkilinin ticari sunum şekillerinin tüm unsurlarını tek tek kopyaladığını, TTK 55/1-a hükmünde düzenlenen “başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” eylemleri olduğunu ve emeğin korunması ilkesine aykırılık teşkil ettiğini. -Davalı … tarafından TÜRKPATENT nezdinde “…” ibaresi için yapılan ilk marka başvuru tarihinin 16.11.2015, davalı şirketin ortağı … tarafından İsveç’te kurulan …’nin kuruluş tarihinin ise 28.04.2016 olduğunu, bu tarihten sonra dahi … adına … ibareli herhangi bir marka başvurusu bulunmazken, Türkiye’de … adına “…” ibareli marka başvuruları yapılmaya devam ettiğini, davalının İsveç’te 2015 de şirket kuruluş hazırlıklarına başladığını gösterir tek bir delil sunmadığını sadece ofis kiraladığına ilişkin fatura sunduğunu, sadece 67 yatak ithal ettiğini, yatakların İsveç’te üretildiği belirtilse de, mahkemece keşfe gidilen adreste “…” markalı değil …’in kendi markasının yataklarına da rastlanmadığını. -Mahkemenin markaların benzer olmadığına ve marka ihlalinin olmadığına ilişkin değerlendirmelerin hatalı olduğunu, markaların İsveç dilinde olması, Türkçede anlamlarının bulunmaması Türk alfabesinde yer almayan A harfi içermesi ve Türk tüketicilerinin İsveç diline tamamıyla yabancı oldukları düşünüldüğünde markaların genel intiba açısından benzer olduğunu, markalarda dikkat çeken kısmın başlangıç kısmı olduğunu, müvekkilinin markasının orijinal bir marka olduğunu ve davalı tarafça müvekkilinin marka konseptinin birebir kopyalandığını, tüketici tarafından yataklar emtialarında gören tüketicinin müvekkilinin seri markası olduğu veya her iki firma arasında bağlantı olduğu izlenimine kapılabileceğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; dosya kapsamında alınan her iki bilirkişi raporu ile markalar arasında karıştırma ihtimalinin bulunmadığının belgelendiğini, müvekkilinin …başvuru numaralı “… başvuru numaralı “… ” ve … başvuru numaralı “… ” marka başvurularına … tarafından aynı iddialarla yapılan itirazların TÜRKPATENT tarafından reddedildiğini, … tarafından açılan karar iptal davalarının da, dosyalar kapsamında tanzim edilen raporlar doğrultusunda reddedildiğini, … markalı yataklarının İsveç’te üretilip Türkiye’ye ihraç edildiğinin, dosyada mübrez İşveç yetkili makamlarınca onaylanan dolaşım belgesi, ihracat kayıt formu ve menşe şahadetnamesiyle belgelendirildiğini, müvekkilinin 2015 itibarıyla hazırlıklarına başladığı İsveç’te kayıtlı şirketinin 28 Nisan 2016 tarihinde tescil edildiğini, şirketin %100 hissesinin müvekkiline ait olduğunu, 2015 yılından bu yana cevap dilekçesi ekinde sundukları tirajı yüksek dergi ve gazetede reklam ve haberlerinin çıktığını, … yolcularına sunulan magazinde de birçok kez davalı markasına yer verildiğini, … markasının lansmanının 2015’te İstanbul İsveç Başkonsolosluğu’nda gerçekleştiğini, İngiltere başta olmak üzere birçok fuara katıldığını, halen Türkiye ve dünya çapında birçok ülkede tescilli olduğunu, dosya kapsamında alınan her iki bilirkişi raporu ile davacı iddialarının asılsızlığının ispatlandığını, davacı uzman görüşü sunmuşsa da uzmana dosyaya sundukları delillerinin sunulmadığını, haksız rekabete ilişkin değerlendirmenin hukuki bir değerlendirme olup ihtisas mahkemesi tarafından gerçekleştirilebileceğini, davacının kurumsal kimlik uygulamalarının kopyalandığına yönelik iddialarını istinaf dilekçesinde ispatlayamadığını, her marka tarafından kullanılabilecek unsurların kimsenin tekeline bırakılamayacağını, afişlerde kullanılan doğa kompozisyonunun birçok İsveç markası ile diğer yatak üreticileri tarafından afişlerde kullanıldığını, mavi rengin tonu aynı değilse bile birçok üretici tarafından kullanıldığını, müvekkilinin 15 çeşit yatağından birinde kullanılan çizgili desenin davacının kareli deseninden tamamen farklı olduğunu, davacının dilekçesinde müvekkili kataloğu olarak gösterilen kataloğun müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin 2015’ten beri aynı, kapağında doğa resmi olan ilk bilirkişi raporunda da tespit edilen kataloğu kullandığını, sunulmasını talep etmelerine rağmen, davacı tarafından müvekkile ait olduğu iddia edilen bu kataloğun dosyaya sunulmadığını, showroomlardaki sunumların farklı olduğunu, yatakların İsveç’te üretildiğinin Gümrük belgeleri ve İsveç Yetkili makamlarınca onaylanan sair belgelerle sabit olduğunu, markaların benzer olmadığını, TPMK YİDK kararları ve yargı kararları bulunduğunu, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER;İlk derece mahkemesince Bilirkişi Dr. … ‘dan alınan 01.11.2017 tarihli raporda; Davalıya ait Ümraniye adresinde bulunan işyerinde; … markalı yatak üretiminin yapılmadığı, depoda 2 adet kapitone makinasının bulunduğu, işyerinin depo olarak ve kapitone üretimi olarak kullanıldığı, ayrı bölümlerde yatak altlarında kullanılan ahşap sehpaların üretiminin ve … markalı uyku ünitelerinin üretiminin yapıldığını, Davalıya ait … markaları ile davacıya ait … markasının iltibas yaratacak derecede benzer olmadığını, Davalıya ait incelenen Beşiktaş adresinde bulunan mağazanın konsepti ile davacının mağazanın konseptinin benzer olmadıklarını, davacıya ait ürün kataloğunda kullanılan resimlerin ve dava dilekçesinde bulunan davalıya ait resimlerin, davacıya ait olduğu beyan edilen resimler ile benzer olmadıklarını bildirmiştir. İlk derece mahkemesince Bilirkişiler Dr…., … ve …’den oluşan heyetten alınan 18.02.2019 tarihli raporda; … ve … kelimelerinin ortak “…” harfleri ile İsveç alfabesinden kaynaklanan a harfi üzerinde iki nokta bulunduğu, her iki markanın da kelime+şekilden oluşan logolarının fontları ve renklerinin farklı olduğu, at şekli ve tüy şeklinin benzer olmadığı ve görsel değerlendirmede çağrışım yapmadığı birbirinden bağımsız olduğu, kavramsal değerlendirmede kelime anlamlarının farklı olduğu (atlar – sağlık), fonetik değerlendirmede Türkçe okunduğunda da kulakta bıraktığı tınının farklı olduğu, sonuç olarak bütünsel açıdan bakıldığında benzerlik bulunmadığı, taraflar arasında iltibas/İltibas ihtimalinin bulunmadığı,Halk (müşteri çevresi) tarafından karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde yatak ürünlerinin nadiren satın alındığı, fiyatının görece yüksek olduğu, bu nedenle tüketicinin daha yüksek oranda dikkat göstereceği, ayrıca mağaza konsepti ve ticari sunumlarının da değerlendirilmesi gerektiği, ürünlerin tüketiciye nasıl pazarlandıktan konusunda 01.11.2017 tarihli raporda iki markanın mağaza konseptleri, kullandıkları kataloglar ve görsellerin incelendiği ve benzerlik bulunmadığı kanaatine varıldığı, Davacı markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzerlik, mutlak red sebepleri, iltibas ve kötü niyet bulunmadığından hükümsüzlük sebeplerinin gerçekleşmediği, Davacı’ya ait … markasının TPE nezdinde tanınmış marka siciline kayıtlı olmadığı ve tanınmış olduğuna dair bir mahkeme kararı bulunmadığı, tanınmış marka iddiası hakkında nihai takdirin Mahkemeye ait olduğu, … markasının sektöründe bilinir marka olduğu, İltibas ve hükümsüzlük koşulları gerçekleşmediğinden marka hakkına tecavüzden söz edilemeyeceği, haksız rekabet iddiasının incelenmesinde; 17.12.2015 tarihli www….com.tr web sitesinde yayınlanan “… firmasının satın aldığı İsveçli yatak markası … ABD’den sonra Türkiye’ye girdi. Marka 5 yılda 40 milyon dolarlık yatırım yapacak” başlığı ile yayınlanan haber,- 08.06.2016 tarihli www….com web sitesinde yayınlanan “…” başlıklı haberde, …, şeklindeki haber,- 02.10.2017 tarihli www….com… web sitesinde yayınlanan “…” başlıklı haberde, … şirketler grubu tarafından satın alınan …” şeklindeki haber, – … sayfasında ve web sitesinde “hikayemiz” başlığı altında, “…, …”, “…”, “… …, …” yazılı olduğu, -Davacının 11.06.2018 tarihli beyaz dilekçesinin 8.ci sayfasında belirttiği haberde; 23.10.2016 tarihli www…com… sitesinde yayınlanan “…” başlıklı haberde “Dünyada üretim bilindiği gibi Uzakdoğu’ya kayıyor. Avrupalı firmalar ülkelerinde sadece marka yönetimi yapıyor, üretimi Uzakdoğu’ya devrediyorlar. Böyle bir ortamda bir Türk firmasının Avrupa’dan şirket satın almasının dikkat çektiğini belirten …, “…” diye konuştu. ” yazılı olduğunu, -Dosyaya mübrez 01/11/2017 tarihli raporda belirtilen Ümraniye/İstanbul adresinde davalının yatak üretimi yapmadığının yazılı olduğu, dosyaya mübrez 19/08/2015 tarihli …A.Ş. Hesabına Stockholm’de … isimli bir şirketten işyeri kiralandığı, 03/06/2016 tarihli “e-certificate of registration” isimli sicile kayıt belgesinde … isimli şirketin İsveç Stockholm’de 28.04.2016 tarihinde kurulan bir firma olduğu, yönetim kurulu üyelerinin bu belgede yazılı olduğu, dosyaya ibraz çeşitli tarihli gümrük beyannameleri ile “movemenicertificate” (dolaşım belgesi) isimli belgelerde İsveç’ten …’den Türkiye’ye … Tic. A.Ş.’ne çeşitli ürünler ihraç edildiğinin görüldüğü, davalının gerçekten İsveçte yatırım yaptığı, … şirketinin İsveç’te kurulu bir şirket olması, İsveç’te üretim yaptığı, davalının web sitesi ve facebook sayfasındaki beyanlarının bu kapsamda olduğu, emek ilkesinin ihlali kapsamında haksız rekabete ilişkin TTK md. 55 f.4 a.l koşullarının oluşup oluşmadığı konusunda takdirin mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir. Dosyaya davacı tarafça … kataloğunun sunulduğu ve dosya kapsamında … kataloğunun bulunduğu, cevap dilekçesi 18 numaralı ekte katalog karşılaştırması başlığı altında bu katalog görseline yer verildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin, dava dilekçesinde, davalı markalarının davalıya ait ürün; katalog, internet sitesi vb. tanıtım materyallerinde kullanımı ile davacının tescilli “…” ibareli markaları aleyhine yarattığı marka tecavüzü ile, davacının yarattığı ürünler, katalog, tanıtım materyalleri ve ticari sunumlar ile oluşturduğu konseptin tamamen ve gerçeğe aykırı olarak “…” kopyalanması suretiyle haksız rekabet yaratıldığından bahisle, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti meni ve refi ile davalı markalarının hükümsüzlüğünü talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, iddialarının ve sundukları delillerin incelenmediğini ileri sürmüştür. Dosya kapsamında alınan 18/02/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafın haksız rekabet iddialarının değerlendirilmesi yönünden, davacı tarafça dayanılan gazete haberleri, … sayfasında ve web sitesinde “hikayemiz” başlığı altında yayınlanan açıklama ile sabah gazetesinin internet sayfasındaki açıklamalar ile davalı şirketin kuruluş tarihine ilişkin belgelere yer verilmişse de, davalı şirketin ortağı tarafından İsveç’te kurulduğu anlaşılan … ‘nin kuruluş tarihi ile … markasının yurt dışı ve Türkiye’de tescil tarihleri ile gümrük belgeleri değerlendirilerek, sosyal medya hesabı ve gazete haberlerindeki açıklamaların yanıltıcı olup olmadığı, haksız rekabet teşkil edip etmediğinin değerlendirilmediği, davacı tarafça sunulan taraflara ait katalogların, afişlerin, mağaza konseptlerinin karşılaştırılmasının yapılmadığı, sadece 01/11/2017 tarihli rapordaki tespitlerin değerlendirildiği, rapora karşı davacı vekili tarafından sunulan itirazlar değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmakla, eksik inceleme ile hüküm kurulması yerinde olmadığından, davacı vekilinin sair istinaf sebepleri bu aşamada incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, dosyanın davacı ve davalı delilleri incelenerek, davacı itirazları da değerlendirilerek denetime elverişli ve ayrıntılı şekilde ek rapor yada yeni bir heyetten rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere, mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle: 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin bu aşamada sair istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ’nin 03/10/2019 tarihli 2017/674 E. – 2019/373 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2-Dairemizin kararında işaret edildiği şekilde yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 83,00 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 14/04/2022 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.