Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/3004 E. 2022/897 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3004 Esas
KARAR NO: 2022/897
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2019
NUMARASI: 2018/85 E. – 2019/217 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Resmi Makamlarca Açılan Hükümsüzlük İstemli)
KARAR TARİHİ: 23/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin tüm Türkiye’de tanınan “…” markasının sahibi olduğunu, 1969 yılından beri markayı kullandıklarını, Türk Patent nezdinde … tescil numarası ile 30 ve 32. sınıflarda tescilli olduğunu, “…” markasının özellikle “portakal, mandalina, limon, greyfurt, vişne, erik, kayısı, şeftali, çilek, elma, muz, üzüm sularının usareleri bu meyvelerin şurupları, gazozları, soda ve …” emtiası pazarında, müvekilinin kuruluşunun ilk yılından itibaren önemli bir paya sahip olduğunu, müvekkili tarafından “…” markasına ait … şişesinin tasarım olarak tescil edildiğini, davalı şirketin ise bu duruma rağmen müvekkiline ait markayı kendi adına tescil ettirdiğini, bu eylemin kötü niyetli olduğunu, davalı tarafın müvekkilinin “…” markasının tanınmışlığından faydalanmaya çalıştığını, müvekkili markasının tanınmış marka olduğunu, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/114 E. 2013/34 K. Sayılı kararı ile kullanmama nedeni ile hükümsüz kılındığını, ancak “…” markasının uzun yıllardır müvekkili ile özdeşleştiğinin sabit olduğunu, müvekkilinin söz konusu markayı 1969 yılından bu yana kullandığını, müvekkilinin daha önceden elde edilmiş bir hakkı bulunduğunu, kullanmama nedeni ile markanın hükümsüz kılınması nedeniyle müvekkili markasının kullanılmasının kabul edilemeyeceğini ve davalı tarafından müvekkili markasının kullanılarak haksız kazanç sağlandığını iddia ederek, davalı adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğünü ve markanın sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1952 yılından beri faaliyet gösterdiğini, davacının dilekçesinde markası için çeşitli ibareler kullandığını belirttiğini, ancak davacının yıllar önce kullandığını ürünün isminin “…” olduğunu, müvekkilinin davacı şirketten çok daha eski ve köklü bir firma olduğunu, müvekkilinin dava konusu edilen “… ” ürünündeki … ibaresinin müvekkilinin 1952 yılından beri kullandığı ve sektörde tanınmış hale getirdiği çekirdek unvanından geldiğini, davacının tanınmışlık iddiasının kabul edilemeyeceğini, davacıya ait “… ” ürününün 20 yıla yakın süredir piyasada yer almadığını, bu nedenle tanınmış marka olamayacağını, davacının “…” veya benzeri bir ibare ile faaliyeti bulunmadığını, davacının … üretmediğini, bu nedenle davacının hukuki menfaatinin bulunmadığını, müvekkilinin “…” ibaresi ile 50 yıllık seri markalar geçmişi olduğunu ve buna dayanan kazanılmış hakları bulunduğunu, dava konusu markanın da bu seri markalardan olduğunu, davacının müvekkilinin markalarından önce tescil edilmiş olan bir markasının bulunmadığını, davacının başvuru tarihinden ve geriye doğru 20 yıl boyunca markasal kullanımı olmadığını, davacının kullanmama nedeni ile mahkeme kararı ile iptal edilen markasının … kodlu “…” ibareli marka olduğunu, piyasada dahi bulunmayan bir ürünün piyasadaki ürünlerle karıştırıldığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ayrıca davacının uzun süre sessiz kalarak hak kaybına uğradığını savunarak, davnın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih ve 2018/85 Esas – 2019/217 Karar sayılı kararıyla; “… davacının davaya mesnet olarak göstermekte olduğu … tescil numaralı markası iptal edilmiş olsa dahi, markasının toplumda hala tanınmış marka statüsünde olduğu iddialarının dosyaya yeteri kadar belge sunulmaması ve markanın kullanılmaması nedeni ile kabul edilmemesi mümkün olmayıp, davalı yanın eski tarihli markaları nedeni ile “…” ibaresi bakımından 32. sınıfta yer alan “…” emtiasına yönelik olarak müktesep hakka sahip olduğu, kullanmama nedeni ile iptal davası açılmasındaki hukuki yararın doğal olarak iptali talep edilen markanın benzerini veya aynısını tescile konu etmek ve bu markayı kullanmak olması nedeni ile davalı yanın kullanmama nedeni ile iptal ettirdiği davalı yana ait marka ile benzer olduğu değerlendirilebilecek olan marka tescil başvurusunu gerçekleştirmesinin kötü niyetli olarak yorumlanamayacağından davanın reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresi içinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Müvekkilimiz tüm ülkede tanınan “…’ markasını ilk olarak 16.05.1969 tarihinde ‘maden suları, meyve suları, bu meyvelerin şurupları, gazozları, soda ve …’ alanlarında imal, satış ve pazarlama gibi ticari faaliyette kullandığını, Müvekkil şirket adıma kayıtlı … tescil no ve … ibareli marka, müvekkil şirket tarafından Türk Patent Enstitüsü, Markalar Dairesi Başkanlığınca tutulan marka sicilinde 30, 32 sınıflarda tescil ettirildiğini, müvekkil şirket tarafından yürütülen yoğun pazarlama ve tanıtım faaliyeti sonucunda “…” markasının kuruluşunun ilk yılından itibaren pazarda önemli bir paya sahip, tanınmış bir marka haline geldiğini, özellikle … denilince akla ilk gelen marka olduğunu, Her ne kadar müvekkilin markası kullanmama nedeniyle hükümsüz kılınmış ise de bu marka, halen toplumda bilindiğinden 32. sınıfta yer alan mallar yönünden haksız rekabet hükümlerine göre “…” işareti üzerinde müvekkilin hukuken korunan hakkının bulunduğunun kabulünün gerektiğini,Davalı şirketin bu duruma rağmen müvekkil şirkete ait markayı kendi adına tescil ettirdiğini, söz konusu tescil, müvekkil şirketin sahibi olduğu “…” markasının tanınmışlığından faydalanmaya dönük kötü niyetli bir hareket olduğunu, Müvekkil şirket markasının, Dünya Fikri Mülkiyet Teşkilatı uzmanlar komitesince benimsenen tavsiye kararındaki kriterlere göre tanınmış marka olarak kabulünün gerektiğini, 556 Sayılı KHK’da markanın tanınmışlığının, mutlak ve nispi ret nedenleri arasında yer aldığını, her ne kadar müvekkil markasının kullanmama nedeni ile hükümsüz kılınmış ise de, … markasının uzun yıllardır müvekkil ile özdeşleştiğini, müvekkilin … markasını 1969 yılından beri kullandığını, markayı daha önce kullananın haklarının korunması gerektiğini, Müvekkilin hükümsüz kılınan markası ile davalının görsellerinin aynı olduğunu, afişlerde dahi ‘…’ ibarelerinin kullanıldığını, davalının tescilli markası ile müvekkil markası arasında birebir benzerlik bulunduğunu, Ankara 2.FSHHM 2015/358 Esas – 2016/118 Karar sayılı kararında ‘Müvekkilin halen halkın hafızasında … … markası ile özdeşleştiğinin’ ifade edildiği, müvekkil markası hükümsüz kılınmış olsa dahi toplumda bilindiğinden 32.sınıftaki mallar yönünden korunması gereken hakkının bulunduğunun kabulünün gerektiğini, Bilirkişi raporuna yaptıkları itirazlar ve yeni bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerimiz mahkemece değerlendirilmeden karar verildiğini, Davalıya karşı müvekkilin açtığı Ankara 2.FSHHM’nin 2018/359 Esas sayılı dosyasının karar aşamasında olduğunu ve haklılığın o dosya ile ortaya konulduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, … sayılı ve “… + şekil” ibareli markanın, 32. sınıfta 14/04/2017 tarihinden itibaren 10 yıl süre ile davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. *Bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 11/03/2019 tarihli raporda; “…davacının davaya mesnet olarak göstermekte olduğu … tescil numaralı markası iptal edilmiş olsa dahi, markasının toplumda hala tanınmış marka statüsünde olduğu iddialarının dosyaya yeteri kadar belge sunulmaması ve markanın kullanılmaması nedeni ile kabul edilemeyeceği, davalı yanın eski tarihli markaları nedeni ile “…” ibaresi bakımından 32. sınıfta yer alan “…” emtiasına yönelik olarak müktesep hakka sahip olduğu, kullanmama nedeni ile iptal davası açılmasındaki hukuki yararın doğal olarak iptali talep edilen markanın benzerini veya aynısını tescile konu etmek ve bu markayı kullanmak olması nedeni ile davalı yanın kullanmama nedeni ile iptal ettirdiği davalı yana ait marka ile benzer olduğu değerlendirilebilecek olan marka tescil başvurusunu gerçekleştirmesinin kötü niyetli olarak yorumlanamayacağı, herhangi bir markasal korumaya sahip olmayan davacı yanın bildirdiği gerekçeler ile davalı yanın dava konusu markasının hükümsüzlüğü koşullarının oluşmadığı.” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacının … tescil numaralı markası iptal edilmiş olsa dahi markasının toplumda hala tanınmış marka statüsünde olduğu iddialarının dosyaya yeteri kadar belge sunulmaması ve markanın kullanılmaması nedeni ile kabul edilmesi mümkün olmayıp, davalı yanın eski tarihli markaları nedeni ile “…” ibaresi bakımından 32. sınıfta yer alan “…” emtiasına yönelik olarak müktesep hakka sahip olduğu, davalı yanın kullanmama nedeni ile iptal ettirdiği davacı yana ait marka ile benzer olduğu değerlendirilebilecek olan marka tescil başvurusunu gerçekleştirmesinin kötü niyetli olarak yorumlanamayacağından davanın reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece, denetime elverişli bilirkişi raporuna göre; davacının davaya dayanak gösterdiği … tescil numaralı “…” markasının kullanılmama nedeniyle Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2013/114 Esas – 2013/34 Karar sayılı kararı ile iptal edildiği, davacının “Marka iptal edilmiş olsa bile, markanın toplumda hala tanınmış marka statüsünde olduğu” iddialarının mevcut deliller ışığında kabulünün mümkün olmadığı, davalının eski tarihli markaları nedeni ile “…” ibaresi bakımından müktesep hakka sahip olduğu, davalının davacının kullanmama nedeni ile iptal edilen davacıya ait marka ile benzer marka tescil başvurusunu gerçekleştirmesinin kötü niyetli olarak yorumlanamayacağından davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında açılan Ankara 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/359 Esas sayılı dosyasının “YİDK Kararının İptali”ne ilişkin olduğu, bu dava ile davalının marka tesciline itiraz sürecinin devam ettiği ve dosyanın derdest olduğu anlaşıldığından, anılan dosyadaki kararın işbu davayı etkileyecek nitelikte olması nedeniyle, sözkonusu dava dosyası sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğinden davacı vekilinin istinaf isteminin bu yönden kabulü ile sair yönlerden inceleme yapılmaksızın ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/06/2019 tarih, 2018/85 E. – 2019/217 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 72,90 TL posta ve tebligat masrafının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.23/05/2022