Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/3001 E. 2020/738 K. 20.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/3001 Esas
KARAR NO: 2020/738 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 17.10.2019
NUMARASI: 2018/336 E.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 24/03/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkilinin KKTC Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesinin … sicil numarasında kayıtlı olduğunu, “…” olarak turizm alanında ve “…” markalı sağlık ve bakım merkezi olarak sağlık alanında faaliyet gösterdiğini, iki ülke arasında 13/02/1989 tarih ve 20079 sayılı RG’de yayınlanan Adli Yardımlaşma sözleşmesi uyarınca mütekabiliyet ilkesi gereği koruma sağlandığını, …’un 10/08/2012 tarihinden bu yana …’da sekreter olarak yer aldığını, “…”in 2015 yılında açıldığını, 2017 yılında ödül aldığını, 21/04/2015 tarihinde, davacı şirketin “…” ibaresini, KKTC’de kolektif ve komandit şirketler ve Ticari Unvanlar Yasası Fasıl 116 uyarınca ticari unvan olarak kaydettirdiğini, davalı şirketin (… Ltd. Şti) 09/39/41/43/44 … sınıflarında 05/02/2015 tarihinde … başvuru numarası ile “…”, 23/02/2015 tarihinde … başvuru numaralı “…” ve 23/02/2015 tarihinde … başvuru numaralı “…” şeklinde tescil başvurusunda bulunduğunu …’un … Ltd. Şti’de tek pay sahibi ve şirketi en geniş şekilde temsil ve yetkili olduğunu, alan adının tescilini yapan … A.Ş’de ise en büyük paya sahip yönetim kurulu başkanı olduğunu, -Davacı şirketin “…” projesindeki tüm sırları bilen …’un pay sahibi olduğu diğer şirketler vasıtası ile müvekkilinin markasını tecil ettirdiğini, şirketin diğer ortakları aleyhine Kıbrıs’da dava açtığını, marka ve alan adlarının pay sahibi olduğu davalı şirketler adına olmasının müvekkili şirketi zarara uğratma amacı olduğunu ortaya koyduğunu, -Davalı …’in müvekkilinin “…” ve “…” internet alan adlarını tescil ettirerek haksız şekilde kullandığını, müşteriler nezdinde karışıklığa neden olduğunu, davalının alan adlarını kötüniyetle tescil ettirdiğini, müvekkili şirket yetkililerinin davalı adına tescil edilen internet sitelerinden “…” de rezervasyon yapmaya ve otel ile iletişime geçmeye çalıştığını, Davalıların markaları kötüniyetle tescil ederek depolama amacı güttüğünün açık olduğunu, haksız rekabet yarattığını, TTK 55/a-4 maddesinde düzenlenen “başkasının malları, iş ürünleri faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilini gerçekleştirerek müvekkilinin Türkiye pazarına girişine engel yarattığını … başvuru numaralı “…” ve … başvuru numaralı “…” markalarının hükümsüzlüğü 3. kişilere devrin teminatlı veya teminatsız engellenmesine, elexus ibaresinin davalılar tarafından marka ve/veya ticari unvan olarak kullanmasının engellenmesine, … Tarafından tescil ettirilen www…com, www…com, www…com, www…com uzantılı internet sitelerine erişimin ve devrin engellenmesine, davalıların müvekkilinin zararlarına kaşılık teminat yatırmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; davacının marka olarak tabir ettiği adın KKTC’de ticari unvan olarak tescil edildiğini, Türkiye’de marka olarak korunmasının mümkün olmadığını, -Davacının SMK ve KHK korunmasından faydalanamayacağını, davacının ülkesellik ilkesi gereğince Türkiye’de koruma talep edemeyeceğini, -Biran için koruma talep edebileceği kabul edilse dahi, marka başvuru tarihinden önce kullanımının bulunmadığını, Türkiye pazarında müvekkilinin eski olduğunu, yeni girmek isteyen davacı markasının hak etmediği ticari unvanını Türkiye’ye uzatması ve/veya Türkiye’de tescil ettirmesinin mümkün olmadığını, -Ülkesellik prensibi gereği bir başka ülkede doğmuş olan hakkın Türkiye’de öne sürülmeyeceğini, -Davacının Ticari unvanının KHK ve SMK kapsamında korunur hale geldiğinden bahsedilemeyeceğini, Davacının Ticaret unvanının tanınmış marka statüsünde olmadığını, -…’in alan adı üzerinde münhasır hakkı bulunduğunu, “.com” uzantılı alan adlarına ilişkin ihtilaflarda ICANN Tahkim kurallarının uygulanacağını, mahkemenin yetkisinin bulunmadığını, -Davacının uğrayacağı zarar bulunmadığından müvekkilinin teminat yatırmasına gerek bulunmadığını beyanla tedbirin kaldırılmasını davanın reddini talep etmiştir. Bakırköy 1. FSHHM’nin 16/07/2018 tarihli tedbir kararı ile; ” HMK 389, 6769 sayılı SMK 159 maddesine göre dava konusu davalıya ait …, …, … markalardan doğan haklarının tescil belgelerinin davalılara ait www…com ve www…com uzantılı alan adlarının kayıtlarının taraf teşkili konusunda ileride sıkıntı yaratacağından 3. kişilere devrinin önlenmesi için mahkememiz hükmü kesinleşinceye kadar TPMK kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına, takdiren teminata yer olmadığına,tedbir kararının TPE’ye ve taraflara tebliğine, alan adı kayıtlarının üzerinde devrin engellenmesi için ODTÜ’ ye ihtiyati tedbir için müzekkere yazılmasına, ” karar verildiği görülmüştür. Bakırköy 1. FSHHM’nin 07/08/2018 tarihli tedbir kararı ile;”Mahkemeden 13/07/2018 tarihinde düzenlenen tensibinde 6. Maddesinin b bendinde düzenlenen alan adlarının engellenmesi hususunun geçtiği madde gereği, 16/07/2018 tarihinde verilen ihtiyati tedbir kararında alan adları sehven eksik yazılmış olup www…com ve www…com uzantılı alan adları kayıtlarınında ilaveten taraf teşkili konusunda ileride sıkıntı yaratacağından 3.kişilere devrinin önlenmesi için mahkeme hükmü kesinleşinceye kadar ihtiyati tedbir konulmasına, taraflara tebliğine,alan adı kayıtlarının üzerinde devrin engellenmesi için ODTÜ’ye ihtiyati tedbir için müzekkere yazılmasına” karar verildiği görülmüştür. Bakırköy 1. FSHHM’nin davalı vekilinin tedbire itirazını duruşmalı olarak inceleyerek, 20/12/2018 tarihli ara kararı ile; Yargılama aşamasında tedbire konu hakkın el değiştirmesi halinde davanın sürüncemede kalacağı ve hakkın elde edilmesinin zorlaşacağı gerekçesiyle davalıların ihtiyati tedbire itirazının reddine karar vermiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesi ve davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf dilekçesi sunması üzerine Dairemizin 21.03.2019 tarihli 2016/621 E. – 2019/628 K.sayılı kararıyla; 6100 sayılı HMK’nın 341/1 ve 352.maddeleri gereğince davacı vekilinin talepleri konusunda ilk derece mahkemesi tarafından olumlu yada olumsuz bir karar verilmediğinden ihtiyati tedbir talebinin ilk derece mahkemesi tarafından karara bağlanması gerektiğinden, katılma yoluyla istinaf talebinin usulden reddine, İlk derece mahkemesinin 20.12.2018 tarihli ara kararında; 07.08.2018 tarihli tedbir kararına itiraz hakkında gerekçe bulunmadığı gözönüne alınarak, itirazlar yönünden gerekçeli karar yazılarak, tebliğ işlemlerinin tamamlanması, istinaf başvuru süresi beklendikten sonra Dairemize gönderilmesi için, mahkemesine geri çevrilmesine, karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi’nce dosya yeniden Dairemize gönderilmiş, Dairemizin 03.10.2019 tarihli 2019/2076 E. – 2019/1963 K.sayılı kararıyla; dairemizin 21.03.2019 tarihli ilamında belirtilen hususların yerine getirilmediği açıklanarak, yerine getirilmesi için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir. Bakırköy 1.FSHHM’nin 17.10.2019 tarihli ara kararı ile; İtiraza konu ihtiyati tedbir kararı dava konusu alan adlarının yargılamanın devamında taraf teşkilinde güçlük doğmaması bakımından üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından verilmiş olup, davanın halen derdest olması, esasen ihtiyati tedbir kararının itiraz eden davalıların haklarını etkileyecek nitelikte bulunmaması, kararın bu haliyle infazı mümkün değil ise de, ara kararına uygun gerekçe yazılmasının esas olduğunu açıklayarak, davalılar vekilinin 07/08/2018 tarihli ihtiyati tedbir ara kararına itirazının da reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin dosya kapsamında tüm marka ve alan adları üzerinde vermiş olduğu tedbir kararlarının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasını talep ettiklerini, mahkeme dosyasında alınan 03.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda, açık bir şekilde davacının dava konusu taleplerinin haklı olmadığının tespit edildiğini, rapora karşı davacı tarafından yapılan itirazlarında 01.10.2019 tarihli karar ile reddedilerek, tahkikat bitirilerek sözlü yargılamaya geçildiğini, -davacının Türkiye’de tescilinin bulunmadığını, Madrid Protokolüne, Paris Sözleşmesine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine taraf olmayan KKTC’de kurulu şirketin bu uluslararası sözleşmelere dayanarak hak talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, -ticaret unvanının da KKTC de tescil edildiğini, 556 sayılı MarkaKHK ve SMK hükümlerine göre hak bahşetmediğini, ülkesellik prensibi gereği başka bir ülkede doğmuş olan hakkın Türkiye’de öne sürülemeyeceğini, -davacının, Türkiye ‘de irtibat ofisi bulunduğunu iddia etmiş ise de; irtibat ofislerinin ticari faaliyetlerde bulunamayacağını, ilgili yönetmeliğin 6.maddesinde bu hususun açıkça düzenlendiğini, -davacı şirketin, Türkiye ile KKTC arasında hukuki, ticari ve cezai konularda adli yardımlaşma sözleşmesi gereğince karşılıklılık ilkesinden bahsetmişse de, SMK ve KHK 3.maddesinde; korumadan yararlanacak kişiler düzenlenirken karşılıklılık ilkesinden bahsedildiği, ülkeler arasında Sınai Mülkiyet Haklarının korunmasını sağlayan anlaşma bulunmadığı, Türkiye’de ilgili yasalarla düzenlenen hükümlerden yararlanamayacağı, -dava konusu marka ve alan adlarını yaratan, ilk defa tanıtarak pazarlamasını yapanın müvekkili olduğunu beyanla tedbir kararlarının kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf başvurusuna konu dosyanın UYAP kaydının incelenmesinde; Bakırköy 1. FSHHM’nin 26/11/2019 tarihli 2018/336 Esas-2019/390 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, kararın tebliğ aşamasında bulunduğu görülmüştür.
G E R E K Ç E : Davacı vekili dava dilekçesi ve daha sonra ibraz ettiği dilekçesinde, müvekkilinin KKTC Resmi Kabz Memurluğu ve Mukayyitlik Dairesinin … sicil numarasında kayıtlı olduğunu, “…” olarak turizm alanında ve “…” markalı sağlık ve bakım merkezi olarak sağlık alanında faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresini ticari unvan olarak KKTC ‘de kaydettirdiğini, davacı şirketin ortağı …’un aynı zamanda davalı şirketlerin de ortağı olduğunu, davalı … Şirketinin … başvuru numaralı “…”, … başvuru numaralı “…” ve … başvuru numaralı “…”, “…” ve “…” markalarını kötü niyetle ve depolama amaçlı olarak tescil ettirdiğini, diğer davalı şirket … şirketinin de www…com, www…com www…com ve www…com uzantılı alan adlarını kötü niyetle adına tescil ettirdiğini beyanla, davaya konu markaların ve alan adlarının kaydına devrini önler nitelikte tedbir konulmasını, markaların ticari unvan ve marka olarak kullanılmasının önlenmesi, alan adlarına erişimin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Bakırköy 1. FSHHM’nin 16/07/2018 tarihli tedbir kararı ve 07/08/2018 tarihli tedbir kararları ile; dava konusu davalıya ait …, …, … markalardan doğan haklarının tescil belgelerinin davalılara ait www…com www…com, www…com ve www…com uzantılı alan adlarının kayıtlarının 3. kişilere devrinin önlenmesi için karar kesinleşinceye kadar TPMK kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına, teminata yer olmadığına, karar verdiği, davalı vekilinin itirazı üzerine mahkemenin 20/12/2018 tarihli ara kararı ile davalıların itirazının reddine karar verildiği; Dairemizin 21/03/2019 tarihli ve 03/10/2019 tarihli geri çevirme kararları üzerine, mahkemenin 17/10/2019 tarihli gerekçeli ara kararında; itiraza konu tedbir kararının, yargılamanın devamında taraf teşkilinde güçlük doğmaması bakımından üçüncü kişilere devrin önlenmesi bakımından verildiğini, kararın davalıların haklarını etkileyecek nitelikte bulunmadığını açıkladığı görülmüştür. Marka hükümsüzlüğü talepli davada, markaların yargılama sırasında üçüncü şahıslara devredilerek, taraf teşkilinde sorun yaşanmaması ve usul ekonomisinin sağlanması gerekçeleriyle devrin önlenmesi yönünde verilen tedbir kararında usule aykırılık bulunmadığı, davalı tarafın kararın teminatsız verilmesine de itirazının bulunmadığı anlaşılmakla, markalar üzerine konulan tedbir kararına itirazın reddi kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Davaya konu alan adlarının devrinin önlenmesi yönünde konulan tedbir kararının ve itirazların incelenmesinde; davacı delilleri arasında sunulan WHOIS kayıtlarından ; “www…com” alan adının, 29/08/2014 tarihinde oluşturulduğu ve alan adı tescilinin …com tarafından gerçekleştirildiği, “www…com” alan adının, 29/08/2014 tarihinde oluşturulduğu ve alan adı tescilinin …com tarafından gerçekleştirildiği,”www…com” alan adının, 29/08/2014 tarihinde oluşturulduğu ve alan adı tescilinin …com tarafından gerçekleştirildiği, davacı şirketin dosya kapsamında sunmuş olduğu deliller kapsamında bu aşamada önceye dayalı hak iddiası yönünden yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı, kötüniyetli tescil iddiasının da yargılamayı gerektirdiği gibi tedbir kararının infazı yönünden OTDÜ’ ye müzekkere yazılmasına ilişkin kararın da yerinde olmadığı, tedbir kararının infazının mümkün bulunmadığı, mahkemenin ara kararının gerekçesinde bu hususu da açıkladığı anlaşılmakla, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne kısmen reddine, mahkemenin 20/12/2018 tarihli ara kararının ve 17/10/2019 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davalılar vekilinin tedbir kararlarına itirazının kısmen kabulüne kısmen reddine, ilk derece mahkemesinin , 16/07/2018 tarihli tedbir kararı ve 07/08/2018 tarihli tedbir kararlarının kaldırılmasına, 6769 sayılı SMK 159 maddesine göre dava konusu davalıya ait … başvuru numaralı “…”, … başvuru numaralı “…” , … başvuru numaralı markaların yargılamanın devamı süresince devrinin önlenmesi yönünde tedbir konulmasına, bu hususta TPMK’na müzekkere yazılmasına, alan adlarına yönelik tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy 1. FSHHM’nin 20/12/2018 tarihli ara kararının ve 17/10/2019 tarihli ara kararının kaldırılmasına, -Davalılar vekilinin tedbir kararlarına itirazının kısmen kabulüne kısmen reddine, -Bakırköy 1. FSHHM’nin 16/07/2018 tarihli tedbir kararı ve 07/08/2018 tarihli tedbir kararlarının KALDIRILMASINA, -6769 sayılı SMK 159 mddesine göre dava konusu davalıya ait … başvuru numaralı “..”, … başvuru numaralı “…” , … başvuru numaralı markaların yargılamanın devamı süresince devrinin önlenmesi yönünde tedbir konulmasına, bu hususta TPMK’na müzekkere yazılmasına, -Alan adlarına yönelik tedbir talebinin reddine, 3-İstinaf yargılaması yönünden; -İstinaf talebi kabul edildiğinden davalılarca yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, -İstinaf yargılaması için davalılar tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 65,90 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 187,20 TL’nin, davacıdan alınarak davalılara verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 24/03/2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.