Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2998 E. 2020/459 K. 26.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2998 Esas
KARAR NO : 2020/459 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2016
NUMARASI : 2014/146 E., 2016/134 K.
DAVANIN KONUSU: Patent (Patent Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/02/2020
Dairemizin 2016/133 Esas, 2018/2293 Karar sayılı 31/10/2018 tarihli ilamı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/11/2019 tarih, 2019/383 Esas, 2019/7264 Karar sayılı ilamı ile bozulmuş olmakla duruşmalı olarak inceleme yapılmıştır.
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı adına tescilli 2007/02519 nolu patentin yeni ve ayırdedici olmadığını, patent konusu buluşun müvekkili davacının ar-ge si sonucu ilk kez 2006 yılında kalıp çalışmalarına başlandığını, buluşla ilgili tüm çalışmaların davacı şirketin elektronik ortamında kayıtlı olduğunu ve üretilen ürününün piyasaya sürüldüğünü, davalının da ürünü satın aldığını, davalıya 29/11/2006 tarih … seri nolu fatura ile satış yapıldığını, ( Faturada 8 gözlü radyatör vana gövde kalıbı ibaresi bulunduğu) davalının kötüniyetle adına tescil ettirdiğini, eski çalışanı …’ın davalı şirket ortağı ile daha sonra … Sanayi Tic. Ltd. Şirketini kurduğunu, müvekkili tarafından oluşturulan buluşa ait bilgi ve tasarımların adı geçen tarafından karşı tarafa verildiğini,yenilik unsuru taşımaması ve kendisine ait olması nedeniyle 2007/02519 nolu paten patentin hükümsüzlüğüne, davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dava ehliyeti bulunmadığını, zamanaşımı bulunduğunu, 2014/94 esas nolu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, o davanın derdestlik oluşturduğunu, davacının belgeleri dilekçesine eklemediğini, davacının 2013 yılına kadar 9 yıl boyunca davalının ürünlerinin kalıplarını yaptığını, tüm bilgi ve belgelerin kalıp yapması için davacıya kendileri tarafından verildiğini, davacının bu belgelere zilyet sıfatıyla sahip olduğunu, davanın iki yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığını, başvurunun 22/10/2007’de ilan edildiğini, 9 yıl boyunca 2013’e kadar davacının davalıya bu ürünlerin kalıbını ürettirdiğini, faturanın da bu nedenle kesildiğini, ar-ge sonucu davalı tarafça geliştirdiğini, davalının çok sayıda patenti bulunduğunu, patent konusu buluşun yeni olduğunu, … firmasının 2013’de kurulduğunu, müvekkilinin patentinin 2007 ‘de ilan edildiğini savunarak davanın hem zamanaşımı hemde esastan reddini savunmuştur.
İNCELEME:- İlk derece mahkemesi kararı:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; Bakırköy 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 03/10/2016 tarihli 2014/146 esas 2016/134 karar sayılı kararı ile; davacının patente konu buluşun kendisine ait olduğunu ispatlar nitelikte delil ibraz etmediği, taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu göz önüne alındığında davacının tescilli patentten haberdar olmasına rağmen tescil tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde gaspa dayalı dava açmadığı, davacı tarafın iddiasını ispat edemediği, kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verdiği görülmüştür. -İstinaf istemi:Davacı vekili istinaf isteminde özetle; patentin ilk üretiminin davacı şirket nezdinde 2006 yılı başlarından itibaren yapıldığını, her aşamasının bilgisayara kaydedildiğini, CD’lerde mevcut olduğunu, davacının kalıp ve çizimleri kendisinin yaptığını, dışarıdan kalıp siparişi verilmediğini, tasarımlarını kendisinin üretip müşterilerine sattığını, davalı tanığının … Kalıp Şirketini, davacı şirketten ayrıldıktan sonra kurduğunu, bilgileri davalı tarafa aktaran kişi olduğunu, itirazlarına rağmen dinlendiğini, davalının bilirkişi incelemesinden sonra iki adet CD sunduğunu, patent tescilinin bilgileri dışında gerçekleştiğini, karşı tarafın sözleşme ilişkisini kanıtlayamadığını, ortak tarafından sızdırılan bilgiler kullanılarak ve 5 yıl sonra sunulan CD’de oynama yapılarak oluşum tarihlerinin değiştirildiğini, tarihlerde değişiklik yapılmasının teknik olarak mümkün olduğunu, bilirkişi incelemesinin eksik ve hatalı yapıldığını, bilgisayar üzerinde inceleme yapılması gerektiğini beyan etmiştir. – Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davacının kalıp şirketi olduğunu, kalıp yapabilmek için müşterilerinin tasarımlarını alarak kendisine teslim edilen tasarımlara göre kalıp yaptığını belirli bir talebe göre hazırlanan kalıbın işin doğası gereği önce üretici lokasyonuna taşındığını, burada enjeksiyon makinesinde denendikten sonra akabinde düzeltmeler yapılarak hazır hale getirildiğini, taraflar arasındaki 2004 yılından 2013 yılına kadar ki ticari ilişkide davacının müvekkilinin buluşlarının kalıp işlerini yaptığını, müvekkilinin yüksek bedellere bağlı ar-ge çalışmaları sonucunda geliştirmiş olduğu ve dünya çapında bir çok ülkede tescilli olan incelemeli patente ilişkin buluşu ile buluşa ait tüm gizli belgelerin TPE başvurusu için prototip oluşturulması, gerekli kalıp çalışmalarının yapılması amacıyla, CD içinde davacı kalıp firmasına verildiğini, davacı tarafından süresinde sunulmayan CD’lerin kaynağının da müvekkilleri tarafından verilen CD olduğunu, bilirkişinin de müvekkiline ait dosya ve tasarımlarının davacıya göre eski tarihte oluşturduğunu tespit ettiğini, davacının iddialarını ispatlayamadığını, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı kalıp firmasının 2006 yılında ürünün tasarımını yapması için hiçbir teknik alt yapısının bulunmadığını, …’ın davacının da katıldığı oturumda itirazsız dinlendiğini, tanığın ortaklıktan ayrılırken bilgisayar içindeki bilgilerin hard disk içinde davalıya getirildiği iddialarının asılsız olduğunu, …’ın davacı şirketten ayrıldıktan 2 yıl sonra yeni bir şirket kurduğunu beyanla istinaf talebinin reddini talep etmiştir. – Dairemizin 2016/133 Esas, 2018/2293 Karar sayılı 31/10/2018 tarihli ilamıyla; “davacı ve davalı tarafından sunulan CD içerikleri ve tarihleri incelenmiş, raporlarda teknik bilgiler örneklenerek anlatılmış, çizimlerin oluşturulma sürecinde farklı kaydet yöntemi kullanıldığında aynı tarihi işletim sisteminin kaydettiği, ayrıca işletim sisteminin kaydettiği tarihlerin değiştirilebileceği beyan edilmiş, taraflarca sunulan dijital verilerdeki kayıtların elektronik imza kullanılarak oluşturulmadığı göz önüne alındığında davacının delil olarak sunduğu kayıttaki tarihlerin gasp iddiasının ispatı yönünden güvenilir olmadığı ve kesin delil teşkil etmeyeceği, davalı vekilinin “davacı şirketin kalıp şirketi olması nedeniyle, müvekkilinin üretilecek kalıba ilişkin tüm bilgileri CD içeriğinde davacı şirkete vermesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu beyan ettiği”, göz önüne alındığında, davacı şirketin davaya konu patent konusu buluşun kendisine ait olduğunu ve kötü niyetle davalı tarafından kendi adına tescil ettirildiğini ispatlayamadığı, sunulan delillerin ve tanık beyanlarının dava konusu patente konu buluşun davacıya ait olduğunu, ve davalı tarafından gasp edildiğini ispat yönünden yeterli olmadığı” gerekçesiyle davacının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.- Davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18/11/2019 tarih, 2019/383 Esas , 2019/7264 Karar sayılı ilamında; ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmekte olup istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek bozma karar verilmiş olup, bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediğine karar verilmiştir.
GEREKÇE:Dairemizce bozma ilamına uyularak değerlendirme yapılmıştır.Bozma öncesinde Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde; davacı tanıklarının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında dinlenmediği anlaşılmakla, tanıklar dairemiz tarafından dinlenmiş sonrasında bir Avrupa patent vekili ve iki üniversite öğretim üyesi bilişim uzmanından oluşacak 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmasına karar verilmiştir. Bilirkişilerin 14/09/2017 tarihli kök raporunda; dosyadaki somut olayın davacı tarafından sunulan CD’deki dosyadaki tarihlerin gerçekten de davalı patentinden öncesine ait olup olmadığı noktasında düğümlendiğinin anlaşıldığını, bilgisayardaki işletim sistemi tarafından yapılan kayıtların ulaşılamaz ve değiştirilemez olmadığını, aksine son derece kolay olduğunu, bu nedenle dünyada hiçbir forensic (adli) incelemesinde dosya tarihlerinin kesin kanıt olarak kabul edilmediğini, ülkemizde de dosyaların orjinalliği konusunda kanunla düzenlenen dijital imzanın bir parçası olan zaman damgasının (timestamp) bu yüzden kullanıldığını, basitçe işletim sisteminin saatini geriye alarak dahi dosyaların tarihinin hatalı değerlerle değiştirilebildiğini, sistem saatini değiştirmek ve kendi kod yazmak istemeyen bir kişinin ücretsiz hazır yazılımları da kullanabileceğini beyanla ve örneklerle açıklayarak patente konu buluşun daha önce davacı tarafından yapıldığı konusunda teknik olarak ispat gücüne sahip nitelikte ve yeterlilikte delillerin dosyada bulunmadığı beyan edilmiştir. Bilirkişi heyetinden alınan 04/07/2018 tarihli ek raporda; bilgisayardaki çizim programları kullanılarak tasarımın oluşturulma aşamaları teknik açıdan açıklanmış ve taraf vekillerinin dilekçelerinde beyan ettikleri sorular cevaplanmıştır. Raporda ; kağıt üzerinde yapılan çizimlerle bilgisayardaki çizim programlarının büyük farklılıklar içerdiği, programlarda kütüphanelerin kullanıldığı, başkalarının daha önce çizdiği hazır tasarım parçalarının kullanılabileceği, tek bir çizim için onlarca farklı dosya kullanılabileceği, draft (eskiz) tasarımlardaki kılavuz çizgilerin, yardımcı ögeler vb unsurların diğer insanlarca görülmesine gerek olmadığını, bu nedenle nihai çalışmanın en sonunda temize çekilerek yeni bir dosyaya kopyalandığını, tüm adımlar arasında çok uzun bir zaman geçmeyebileceğini, çünkü asıl tasarım işlerinin bu dosyada yapılmadığını, bu nedenle de nihai tasarım dosyasının oluşturulma zamanlarına bakılarak “bu kadar kısa zamanda bu tasarım yapılamaz” şeklinde bir öngörüde bulunmanın doğru olmayacağını beyan etmişlerdir. Bilirkişi heyetinin dosyaların oluşturma ve değiştirme zamanlarına ilişkin açıklamalarında kök rapordaki beyanlarını tekrar ettikleri, tasarım programının kapatılarak bu iş için yaratılmış başka yazılımla dosya zamanlarının değiştirilebildiğini, bu nedenle dijital imzaya ihtiyaç duyulduğunu beyan etmişlerdir. Bilirkişi heyetinin farklı isimli dosyaların aynı oluşturma zamanına sahip olamayacağına yönelik itiraz konusunda ise tasarım dosyasının “farklı kaydet” fonksiyonu ile kaydedildiğinde yeni kaydedilen dosyayla ilk dosyanın oluşturulma zamanlarının birebir aynı olacağını, işletim sistemindeki tarihin herhangi bir (format veya bios tarihleriyle oynanması) şekilde değişmesiyle mümkün olduğu, Solidworks’te yapılan bir çizim üzerinde değişiklik yapmadan önce yedek olarak saklamak amacıyla bir kopyasının alınabileceği, daha sonra orijinal dosya üzerinde bazı değişiklikler denenebileceği, eldeki verinin dijital olması nedeniyle asıl dosya tarihinin ve isminin değişimi vb unsurların veri kazıma ile tespit edilemeyeceğini beyan etmişlerdir. Dava tarihinde yürürlükte olan 551 sayılı KHK 13/1 maddesinde “11.maddenin 1.fıkrası hükmüne göre patentin gerçek hak sahibinden başkasına verilmişse, gerçek hak sahibi olduğunu iddia eden kişi patentten doğan diğer hak ve talepleri saklı kalmak şartıyla, patentin kendisine devir edilmesini talep ve dava edebilir.”KHK 13/3 maddesinde “bu maddenin 1.ve 2.fıkralarında belirtilen talep ve dava hakları patentin ilanı tarihinden itibaren 2 yıl içinde ve kötü niyet halinde patentin koruma süresinin bitimine kadar kullanılabilir ” hükmü düzenlenmiştir. Dairemiz tarafından alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında; davacı ve davalı tarafından sunulan CD içerikleri ve tarihleri incelenmiş, raporlarda teknik bilgiler örneklenerek anlatılmış, çizimlerin oluşturulma sürecinde farklı kaydet yöntemi kullanıldığında aynı tarihi işletim sisteminin kaydettiği, ayrıca işletim sisteminin kaydettiği tarihlerin değiştirilebileceği beyan edilmiş, taraflarca sunulan dijital verilerdeki kayıtların elektronik imza kullanılarak oluşturulmadığı göz önüne alındığında davacının delil olarak sunduğu kayıttaki tarihlerin gasp iddiasının ispatı yönünden güvenilir olmadığı ve kesin delil teşkil etmeyeceği, davalı vekilinin “davacı şirketin kalıp şirketi olması nedeniyle, müvekkilinin üretilecek kalıba ilişkin tüm bilgileri CD içeriğinde davacı şirkete vermesinin hayatın olağan akışına uygun olduğunu beyan ettiği”, göz önüne alındığında, davacı şirketin davaya konu patent konusu buluşun kendisine ait olduğunu ve kötü niyetle davalı tarafından kendi adına tescil ettirildiğini ispatlayamadığı, sunulan delillerin ve tanık beyanlarının dava konusu patente konu buluşun davacıya ait olduğunu ve davalı tarafından gasp edildiğini ispat yönünden yeterli olmadığı kanaatine varılarak davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine, dairemizce tanık dinlenildiği ve bilirkişi incelemesi yapılmış olduğu dikkate alınarak HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin REDDİNE,2-HMK 353/1-b-3 maddesi uyarınca Bakırköy (kapatılan) 2. FSHHM’nin 04/10/2016 gün ve 2014/146 Esas 2016/134 Karar sayılı hükmünün KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE,4-İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile 23,00 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,-Davalı taraf kendisine vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, -Davacılar tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;-İstinaf talebi red edildiğinden davacı taraftan alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 25,20 TL’nin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,-İstinafa geliş aşamasında davalı tarafça yapılan (posta-teb.-müz.) 50,00 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’ye göre 3.400 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,Dair, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 26/02/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.