Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2990 E. 2022/581 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2990 Esas
KARAR NO: 2022/581
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2016/768 E. – 2019/778 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 04/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; icra takibine konu çalıntı çek ile ilgili yetkili hamil olan dava dışı … A.Ş tarafından gerekli şikayetler yapıldığını müvekkilinden sonra cirosu bulunan tüm kişiler ve şirketler hakkında soruşturma açılması için çeke el konulması talep edildiğini, takip konusu çekin kambiyo senetlerin özgü takip yolu ile takip edilemeyeceğini, çek keşide tarihinin 30/07/2015 olup 10 günlük ibraz süresi içinde çekin karşılıksız olduğuna ilişkin şerh düşülmediğini, takibe ve davaya konu çek aslının icra müdürlüğünde olmadığını, çekin görüldüğüne ilişkin yetkili tarafından görüldü ibaresinin de bulunmadığını, çek aslı olmadan veya icra müdürlüğüne teslim etmeden takip yapılmasının mümkün olamayacağını, davalının müvekkilinden böyle bir alacağı bulunmadığını, çekin hırsızlık sonucu davalının eline geçmiş olduğunu, müvekkilinin … Elektrik A.Ş’nin alacaklı görünen … Ürünleri Ltd. Şti. üzerinde cirosu bulunan diğer kişi ve kuruluşlara hiçbir borcunun bulunmadığını, takip konusu 1.205.598,53 TL tutarındaki çek aslının takip öncesi 121.732,42TL faiz ,120.559,85 TL çek tazminatı ve 3.616,80 TL çek komisyonunun tamamına itiraz ettiklerini, bu nedenle öncelikle haksız ve yasal dayanaktan yoksun olan icra takibinin ihtiyati tedbiren durdurulmasına, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile müvekkili hakkındaki takibin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ibraz etmemiş olup, duruşmada ve beyanında davanın reddini talep etmiştir. Feri Müdahil … AŞ vekili beyanında: Feri Müdahale talep eden … Aş vekili dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu çeke ilişkin davalı tarafa borçlu olmadığının tespitini ve davalı tarafın aleyhine başlatılan icra takibinin durdurulmasını talep ederek, icra takibine dayanak çekin müvekkili şirket lehine düzenlendiğini, ancak söz konusu çekin davacı tarafından müvekkiline kargo ile gönderildiği sırada çalındığını, söz konusu çek üzerinde müvekkiline aitmiş gibi görünen cirodaki kaşe ve imzaların sahte olduğunu, müvekkili tarafından ilgililer hakkında suç duyurusunda bulunduklarını beyan ederek huzurdaki davada verilecek kararın müvekilini doğrudan etkileyeceğinden davaya müdahale talebinde bulunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.09.2019 tarih ve 2016/768 Esas – 2019/778 Karar sayılı kararında; “…Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Davacı, keşideci konumunda davalı ise son ciranta ve hamil konumundadırlar. Davacı, çekteki imzasına itiraz etmemiş, Lehdarın ciro ve imzasının sahte olduğunu iddia etmiş ve menfi tespit isteminde bulunmuştur. TTK’nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Kambiyo senedinde her imza bağımsız olup hamil, imzaların istiklali prensibi gereğince çeke şeklen bakarak sahip olur. Buna göre, davacının kendi imzası dışındaki imzaların geçersizliğini ileri süremeyeceğinden geçerli bir ciro silsilesine göre çeke hamil olan davalı bu hali ile yetkili hamil konumunda bulunduğundan, davalı tarafın çekin çalıntı olduğunu bildiği ve bu hususu bilerek çeki iktisap ettiğini kanıtlar delil elde edilemediği gibi, dava konusu çekin çalındığı ve cirantanın kaşe ile imzasının sahte olarak atıldığı iddiası uyarınca açılan kamu davasında davalı şirketin yetkililerinin sanık sıfatlarının dahi bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine, davalı taraf lehine tazminata hükmedilmesine yer olmadığına.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Müvekkil şirketin menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmasına rağmen, mahkemenin aksi yöndeki gerekçesinin usule aykırı olduğunu, müvekkilin imzasını inkar etmemesinin dava açmasına engel bir durum olmadığını, Toplanmasını talep ettikleri delillerin mahkemece toplanmadan eksik inceleme ile karar verildiğini, davalı şirket kayıtlarındaki tespitler ve bilirkişi raporundaki değerlendirmeler görmezden gelinerek davanın reddine karar verildiğini, Takibe konu çek yönünden lehtar … şirketi tarafından çek iptali davası açılması ve ödemeden men kararı verilmesi üzerine çek bedelinin lehtara ödendiğini, bu nedenle çekin bedelsiz kaldığını, Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/184 Esas sayılı dosyasında lehtardan sonraki cirantalar hakkında ‘Resmi Evrakta Sahtecilik ve Nitelikli Dolandırıcılık’ suçlarından dava açıldığını, davanın derdest olduğunu, dosya kapsamında yapılan grafolojik incelemede imzaların lehtar ve ilk iki cirantaya ait olmadığının tespit edildiğini, buna göre çekteki ciro silsilesinin bozulduğunu ve çekin kambiyo vasfını yitirdiğini, Belirtilen ceza dosyası ile davalı şirket yetkilisi ile bir önceki ciranta hakkında başlatılan Ankara C.Başsavcılığı’nın 2019/154528 Soruşturma sayılı dosyasının sonucunun bu yargılamanın sonucunu etkiler nitelikte olması nedeniyle bekletici mesele yapılması gerektiğini, Ceza soruşturmasındaki gerek davalının gerekse de ondan önceki cirantanın çek bedelinin davalıya ödendiği yönündeki beyanları dikkate alındığında, davalının bedelini tahsil ettiği çeki yeniden tahsile kalkıştığı ve diğer hususlarla birlikte değerlendirildiğinde davalının iyiniyetli kabul edilemeyeceğini, kaldı ki davalının en geç icra takibinden bir yıl önce çekin çalıntı olduğunu öğrenmesine rağmen çeki takibe koyduğunu, Bilirkişi raporunda, davalı ile önceki cirantalar arasında ticari ilişki bulunmadığının ve çekin davalı kayıtlarında yer almadığı belirtilmesine rağmen, mahkemece gerekçe gösterilmeksizin bu tespitlere itibar edilmeyerek davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, Davalının başkaca çalıntı çekler nedeniyle hakkında 9 ayrı menfi tespit davasının olduğunu, davalıdan önceki cirantanın da benzer durumda olduğunu, diğer delillerle birlikte değerlendirildiğinde davalının davacıyı zarara uğratmak amacıyla çeki iktisap ettiğinin kabulünün gerektiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında; alacaklı davalı tarafından borçlu davacı aleyhine 1.205.598,53.TL. asıl alacak, 121.732,42 TL işlemiş faiz, 120.559,85 TL tazminat, 3.616,80.TL. komisyon olmak üzere toplam 1.451.507,60.TL. alacağın tahsili sebebiyle 30/05/2015 keşide tarihli çekden dolayı takip yapıldığı görülmüştür. *Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/184 Esas sayılı dosyasında; davacı ile lehtar … şirketinin ve ciranta … İnşaat şirketinin yetkililerinin şikayetçi oldukları; davada çekin arka yüzünde ikinci ciranta olarak … A.Ş.’nin yetkilisi … ve üçüncü ciranta … Ltd.Şti’nin yetkilisi …’in sanık sıfatı ile yargılandıkları, dosyanın derdest olduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, davaya konu çekin lehtarına gönderildiği sırada kargoda çalındığını, buna ilişkin savcılık soruşturmasının bulunduğunu, çeki haksız ele geçirenlerin lehtar adına sahte imza ile çeki tedavüle koyduklarını, davalının meşru hamil olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise davacı beyanlarının gerçek dışı olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “.. davacı keşideci, davalı ise son ciranta ve hamil konumundadır. Davacı, çekteki imzasına itiraz etmemiş, lehdarın ciro ve imzasının sahte olduğunu iddia etmiş ve menfi tespit isteminde bulunmuştur. TTK’nın 677. maddesinde düzenlenen imzaların istiklali prensibine göre çek üzerindeki imzaların geçersizliği diğer imzaların geçerliliğini etkilemez. Buna göre, davacının kendi imzası dışındaki imzaların geçersizliğini ileri süremeyeceğinden geçerli bir ciro silsilesine göre çeke hamil olan davalı bu hali ile yetkili hamil konumunda bulunduğundan, davalı tarafın çekin çalıntı olduğunu bildiği ve bu hususu bilerek çeki iktisap ettiğini kanıtlar delil elde edilemediği gibi, dava konusu çekin çalındığı ve cirantanın kaşe ile imzasının sahte olarak atıldığı iddiası uyarınca açılan kamu davasında davalı şirketin yetkililerinin sanık sıfatlarının dahi bulunmadığı anlaşıldığından davanın reddine.” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta; davacının takibe konu çekin lehtar … şirketine gönderildiği sırada kargoda çalındığını ve sahte cirolarla çeki devralmış görünen davalının meşru hamil olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuştur. Davaya feri müdahil olan lehtar … vekili, davacı beyanlarını doğrulayarak çekteki lehtar imzası ve kaşesinin sahte olduğunu, çekin kendilerine uluşmadan çalınması nedeniyle çek iptali davası açtıklarını ve ödeme yasağı kararı aldıklarını ifade etmiştir. Davacı, lehtar ve ciranta şirketler tarafından dava konusu çek nedeniyle yapılan şikayet sonrasında Bakırköy 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/184 Esas sayılı dosyası ile çekin ikinci cirantası … A.Ş. yetkilisi … ve üçüncü cirantası … Ltd.Şti. yetkilisi … hakkında ‘Resmi Evrakta Sahtecilik ve Nitelikli Dolandırıcılık’ suçlarından dava açıldığı ve davanın derdest olduğu, dosya kapsamında yapılan grafolojik incelemede imzaların lehtar ve ilk iki cirantaya ait olmadığının tespit edildiği hususu da dikkate alındığında belirtilen ceza dosyası ile davalı şirket yetkilisi ile bir önceki ciranta hakkında başlatıldığı belirtilen Ankara C.Başsavcılığı’nın … Soruşturma sayılı dosyasının sonucunun bu yargılamanın sonucunu etkiler nitelikte olması nedeniyle; TBK 74.maddesi gereğince anılan ceza soruşturması ve davasının bekletici mesele yapılması gerekliyken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olduğundan, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Kabul edilen istinaf istemi dikkate alındığında davacı vekilinin sair istinaf istemleri yönünden inceleme yapılmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/09/2019 tarih, 2016/768 E. – 2019/778 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 65,50 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 186,80 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.04/04/2022