Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2982 E. 2022/796 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2982 Esas
KARAR NO: 2022/796
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/05/2019
NUMARASI: 2017/196 E. – 2019/228 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Manevi Tazminat İstemli)|Endüstriyel Tasarım (Endüstriyel Tasarımın Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin halen … A.Ş.’de ürün tasarım şefi olarak görev yaptığını ve Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde öğretim görevlisi olarak cam tasarımı dersleri verdiğini, bitirme projesi olarak hem ebevenlerin hem de küçük aile fertlerinin aynı anda kullanabilecekleri lavabo tasarladığını, bu tasarımının beğenildiğini ve ilk prototipinin … A.Ş tarafından … markası ile üretildiğini, kendisine ait olan bu tasarımın yıllar sonra davalı … A.Ş. adına tescil edildiğini ve seri üretime geçildiğini tesadüf eseri öğrendiğini, kendisine ait olan tasarımın tescil belgesinde tasarımcı olarak …’nun gösterildiğini, oysa kendisine ait olan tasarımın Kartal’daki … fabrikasında hazırlanan prototipinin o dönemde … tasarım müdürü olarak görev yapan … tarafından Eskişehir Anadolu Üniversitesi’ne bizzat getirildiğini, bu tasarımın müvekkiline ait olduğunun Üniversite tarafından da bilindiğini, konu ile ilgili … firmasına e-mail göndererek durumu açıkladığını ve hatanın giderilmesini talep ettiğini ancak bu firmadan herhangi bir dönüş yapılmadığını, müvekkilinin mezuniyet projesi ile davalı … Tic. A.Ş adına … no ile tescil edilen 11. ve 12. Sıradaki lavabo tasarımları arasında bilgilenmiş kullanıcı açısından belirgin bir ayırt ediciliğininin bulunmadığını, ortak özelliklerinin aynı olduğunu, sadece farklı seviyelerdeki lavaboların bağlantı açısının değiştirildiğini, bu farklılığın yasanın andığı anlamda “küçük farklılık” mahiyetinde olduğunu, tasarımın gerçek hak sahibi olan müvekkilinin tasarımı 2005 yılında gerçekleştirdiğini, davalının ise 20.11.2009 tarihinde tasarım tescili aldığını, müvekkili açısından yenilik unsurunun kaybedilmiş olup, tasarım hakkı sahipliğinin kendisine devredilmesine ilişkin talep ve dava hakkının da ortadan kalktığını, tescil belgesinde tasarımcı olarak dava dışı …, tasarım sahibi olarak ise … A.Ş.’nin gözükmesinden dolayı müvekkilinin tasarımın kendisine sağlayabileceği mali hakları (lisans bedeli gibi) kullanamadığını, tasarımı adına tescil ettiren davalının tüm ekonomik getirisinden faydalandığını, beş yıllık süresi dolan tasarımın 1.yenilemesini de yaptırdığını, davalının … Firması tarafından “…” adıyla tescil ettirilmek istenen benzer bir tasarımın tescil başvurusuna itiraz ederek, tescilini engellediğini, ayrıca … Seramik Firması’nın tasarım başvurusuna da, kendi tesciline benzer olduğu gerekçesiyle itiraz ettiğini, oysa davalının itirazı üzerine … Firması’nın reddedilen tescil başvurusuna konu olan ürün ile davalının tescili arasındaki farkın, müvekkilinin proje tasarımı ile davalı adına tescilli tasarım arasındaki farktan daha az olduğunu, tüm bu hususların, tasarımın benzerinin yapılmasını önlemek ve gerçek hak sahibi olmadığı tasarım üzerinden elde ettiği haksız kazancın devamını sağlamak amacı ile yapıldığını, tescilin 1.yenilenmesinin ve yaptırılmasının bu tasarımın halen ekonomik satmış ve getirisinin yüksek olduğunun göstergesi olduğunu, davalıya ait “www…com.tr” sayfasında dava konusu tasarımı fiyatının 981,00 TL olarak belirtildiğini, davalının kendisine ait olmayan tasarımı bilerek kendi adına tescil ettirmesinin tam bir haksız rekabet hali olup, Türk Ticaret Kanunu’nun 56.maddesi uyarınca zarar ve ziyanın tazmini ile manevi tazminat talep edilmesinin yasaya uygun olduğundan bahisle, davalı adına … sayılı çoklu tescil belgesindeki 11 ve 12 nolu lavabo ürünlerinin 554 Sayılı KHK’nın 43.maddesinin (a) ve (b) bentleri uyarınca hükümsüzlüğüne, karar kesinleştiğinde davalının bu tasarımı ve benzerlerini üretmesinin, satmasının, ticari alana çıkarmasının yasaklanmasına, tasarımın gerçek hak sahibinin müvekkili … olduğunun saptanmasına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve haksız rekabet hükümleri çerçevesinde 10.000,00 TL maddi tazminatın tescil tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekiline ödenmesine, hüküm özetinin ülke çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına karar verilmesini talep ve dava ettiği; 06.03.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, davalı adına … sayılı çoklu tescil belgesi ile tescilli 11 ve 12 no’lu lavabo ürünlerinin SMK md. 77 uyarınca hükümsüzlüğüne, davalının bu tasarımı ve benzerlerini üretmesinin, satmasının, ticari alana çıkarmasının yasaklanmasına, tasarımın gerçek hak sahibinin … olduğunun saptanmasına, 63.883,00 TL maddi tazminatın tescil tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine, 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkiline verilmesine karar verilmisini talep ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1950’li yıllardan beri banyo ve mutfak malzemeleri ve mobilyaları üreten saygın marka sahibi bir şirket olduğunu, … ve … markaları ile hem ülkemizde hem de tüm dünyada tanınan bir şirket olduğunu, müvekkili şirketin pazarın ihtiyaçlarını belirleyip her zaman yenilikçi olmak ve yeni ürünler tasarlayıp pazara sunmak zorunda olduğunu, bu çerçevede kendi bünyesinde onlarca tasarımcının çalışmış olduğu bir tasarım birimine sahip olduğunu, bu birimin pazarın ihtiyaçlarını tespit ederek yüzlerce ürün tasarladığını, bir tasarımın yeni olabilmesi için, daha önce aynısının veya ayırt edilemeyecek kadar aynısının dünyada kamuya sunulmamış olması gerektiğini, davacının dava konusu ettiği tasarımının bir mezuniyet projesi olduğunu, bir tasarım olmadığını, bir tasarımın ana unsurlarını hiç bir şekilde taşımadığını, bu projede KHK’nin 21. maddesinde belirtildiği şekilde herhangi bir ticari oluşum olmadığını, buradaki amacın proje vasıtasıyla okuldan mezun olmak olduğunu, bu proje oluşturulurken amacın çok net açık ve de özel olduğunu, davacının okuldan mezun olma isteminin birinci ve tek istem olduğunu, bu yüzden bu projeyi bir tasarım olarak nitelendirmenin mümkün olmadığını, davacı tarafın tasarım olduğunu iddia ettiği mezuniyet projesini 2005 yılında jüriye sunmuş olmak ile tasarımı kamuya sunduğunu iddia ettiğini, bu proje özel bir amaçla bir jüri heyetine sunulduğu için bu sunumun sadece belirli kişilerin bilgisi dahilinde kalmış olduğunun çok açık olduğunu, bunun bir kamuya sunum olmadığını, davacının kendisinin de dava dilekçesinde mezuniyet projesinin üniversite bünyesinde kaldığını çok net bir şekilde ifade ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirkete ait tescilli tasarımın tescil edilmesinden önce davacı tarafça kamuya sunulmuş bir tasarımdan söz etmenin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde, davacının 2005 yılında öğrenci olduğu dönemde müvekkili şirketin tasarım ile ilgili müdürlerinin gözetiminde çalışmalar da bulunduğu ve hatta tasarım müdürünün mezuniyet sunumunda jüride yer aldığının ifade edildiğini, müvekkili şirketin tasarım ile ilgili yetkililerinin davacı tarafa bir takım yardımlarda bulunduklarını, fikir beyan ettiklerini, kendisini yönlendirdiklerini, kısacası esin kaynağı olduklarını, hiç bir hak tazamnun etmemek kaydıyla bir an için mezuniyet projesini tasarım olarak kabul edilse bile, bunun davacıya ait olduğunun da tartışmalı olduğunu, çünkü mezuniyet projesiyle ilgili olarak dava dosyasına sunulmuş olan fotoğraflarda “… … Katkılarıyla” şeklinde yazıldığını, öncelikli olarak davalıya karşı açılan davanın temelini oluşturan “farklı seviyedeki iki haznenin tek lavaboda birleşme fikrinin” endüstriyel tasarım tescilinin koruma kapsamına girmediğini, endüstriyel tasarım tescilinin ürünlerin formunu korumaya yönelik olduğunu, daha önce müvekkili şirketin “…” lavabosuna benzedikleri gerekçesi ile itirazda bulunduğu iki üründen sonuncusu ile ilgili olarak YİDK’den çıkan güncel kararın bunu kanıtlar nitelikte olduğunu, müvekkili şirketin itiraz konusu ettiği lavabonun müvekkili şirketin … lavabosu ile olan benzerliğinin, davacının mezuniyet projesine konu lavabodan daha fazla olmasına rağmen itirazlarının kabul edilmediğini, dava konusu mezuniyet projesinin … Yapı Gereçleri desteği ile yapılmış bir öğrenci projesi olduğunu, seramik üretim kriterlerine uymadığını, üretilebilir ve kullanılabilir bir ürün olmak için gerekenleri sağlamadığını, proje sunumunda teknik ölçüler ve bağlantı ve sifon detayları gibi kritik bilgilerin yer almamasının lavabonun tasarım olgunluğuna erişmediğini gösterdiğini, davacı tarafın iddiaları doğru olsa bile, davacı tarafın uğramış olduğu zarara ilişkin iddialarının hiçbir hukuki ve maddi temelinin mevcut olmadığını, davacı tarafın uğramış olduğu maddi zararı somut delilleriyle ispat etmesi gerektiğini, aynı şekilde manevi tazminat talep edilebilmesi için ağır kusurlu bir davranışın varlığı ve ağır kusurlu davranışın acı, elem, üzüntüye sebebiyet vermesinin gerekli olduğunu, somut olayda ise manevi tazminatı gerektirecek hiçbir maddi vakıanın mevcut olmadığını, davacı tarafın hak iddia ettiği tasarım üzerinde hakkının varlığını gerçeğe yakın biçimde ispat eden vakıaları, şeklen dahi hak sahipliğini gösteren herhangi bir tasarım tescil belgesi ortaya koymadığını, davacının 2005 yılındaki mezuniyet projesinin kendisine hak tanıdığı iddiasıyla bu davayı açtığını, davanın ise 26/12/2014 tarihinde açıldığını, davanın zaman aşımına uğradığından bahisle, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinlin şartlarının oluşmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeni ile reddine, davanın zamanaşımı süresi içinde açılmamış olması nedeni ile zamanaşımı yönünden reddine, hukuki ve maddi dayanağı olmayan davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin30.05.2019 tarih ve 2017/196 Esas – 2019/228 Karar sayılı kararıyla; “…toplanan deliller, tanık beyanları, alınan bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde; davacının 2005 yılında Anadolu Üniversitesi, Endüstriyel Sanatlar Yüksek Okulu Endüstriyel Tasarım Bölümünde öğrenci iken bitirme projesi olarak davaya konu hem ebevenlerin hem de küçük aile fertlerinin aynı anda kullanabilecekleri lavabo tasarladığı, davacının 2005 tarihli bitirme projesinin KHK’nın tanımladığı manada tasarım niteliğine sahip olduğu, bu tasarımının staj eğitimi gördüğü davalı … A.Ş tarafından tasarım üzerinde herhangi bir hak sahipliği bulunmamasına rağmen 2009 yılında tescil edildiği ve seri üretime geçildiği, bilirkişiler tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile davacı tarafa ait 2005 tarihli tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, yukarıda izahı yapıldığı üzere tescil tarihi itibarı ile tasarımın yenilik vasfının bulunmadığı, hükümsüzlük şartlarının oluştuğu, esasen tasarım sahibinin davacı olduğu davalının bir dönem stajını davalı nezdinde yapmış olmasının davacının tasarım üzerindeki haklarını bertaraf etmeyeceği anlaşılmakla davanın kabulü ile; davalı adına TPMK nezdinde tescilli … sayılı tescil belgesinde yer alan 11 ve 12 nolu tasarımların (lavabo ürünleri) hükümsüzlüğüne, bu tasarımların davacıya ait olduğunun ve davacının bu tasarımlar üzerinde hak sahibi olduğunun tespitine, bu tasarımların davalı tarafça üretimi ve satışının önlenmesine; Manevi tazminat talebi yönünden dosya kapsamı tasarımın niteliği hak ve nasafet kuralları gözetildiğinde davacının talep etmiş olduğu manevi tazminatın yerinde olduğuna kanaat getirilerek 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; Maddi tazminat yönünde bilirkişi raporundaki değerlendirmeler gözetilerek yasal şartları oluşan maddi tazminat davasının kabulü ile; net kazanç üzerinden yapılan hesaplamaya göre tespit olunan 63.883,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; Son olarak KHK 59 maddesi gözetilerek davacının ilan talebi yerinde görülmekle hüküm özetinin karar kesinleştiğinde Türkiye çapında tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacının öğrencilik döneminde müvekkil şirkette kısa süreli staj yaptığını, şirketin tasarım portföyü, atölyeleri ve araç gereçlerinden faydalanarak mezuniyet projesini hazırladığını, davacının sunumuna “… ‘nın Katkılarıyla” yazmasının ve tanık beyanlarının da bunu kanıtladığını, Müvekkil şirket tarafından davaya konu tasarım çalışmalarına davacının 2005 yılındaki mezuniyet projesinden çok önce, 2000’li yılların başında başlandığını, ürünün bir dönem ar-ge aşamasında kaldığını ve tescil edilerek üretime geçilmesinin 2009 yılından sonra olduğunu, Davacının projesi tasarım olarak kabul edilse dahi, müvekkil şirket tasarımı ile davacı tasarımının birbirinden farklı olduğunu; ürünlerin tasarım, fonksiyonellik, estetik, ergonomi ve stil açısından birbirinden tamamen farklı olduğunu, Bilirkişi raporlarında teknik ve estetik farklılıklara ilişkin açıklamalarımız dikkate alınmaksızın; tasarımların benzer olarak algılandıkları kanaatinin bildirildiğini, itirazlara rağmen mahkemece yeni bir bilirkişi heyetinden rapor aldırılmayarak, aynı heyetten rapor aldırıldığını, Emsal niteliğindeki Ankara 3.FSHHM 2014/397 Esas saylı dosyadaki bilirkişi raporunun ve mahkeme kararının işbu dosyadaki bilirkişi raporlarında yeterince ve doğru şekilde değerlendirilmediğini, bu nedenle yeni rapor aldırılması gerektiğini, 554 Sayılı KHK’nin 14/2 maddesi gereğince, işyerindeki bilgiler ve araçlardan faydalanmak suretiyle meydana gelen tasarımların sahibinin işveren olduğunu, SMK 73/3 maddesinin de aynı yönde olduğunu, 551 Sayılı KHK’nin 16.maddesi gereğince stajyerlerin de işçi sayıldığını, buna rağmen mahkemece yanılgılı değerlendirme ile tasarımın davacıya ait olduğunun kabul edildiğini, Müvekkile ait 1990’lı yılların sonlarından itibaren geliştirilen çekişmeli tasarıma ait dokümanlar ile davacı tasarımının kıyaslanmamış olmasının da eksiklik olduğunu, bilirkişi raporlarında davacı tasarımının yeni ve ayırt edici bir tasarım olarak kabulüne imkan bulunup bulunmadığının hiçbir şekilde tartışılmadığını, Mahkemenin tazminat kararının da hatalı olduğunu; müvekkilin tescilli tasarımı nedeniyle ancak kötüniyetle tescil halinde tazminattan sorumlu olacağı belirtilmesine karşın, ortada kötüniyetle tescilden bahsedebilmek için öncelikle davacının tescil koşullarını haiz bir tasarımın olması gerektiğini, davacının tasarımının yeni olmadığını ve tescil şartlarını taşımadığını, davanın temelini oluşturan ‘davacı tasarımının tescil edilebilirliği’ yönünden inceleme yapılmamasının büyük eksiklik olduğunu, Müvekkilin tescilinin kötüniyetli olmadığını, bu nedenle hükmedilen maddi ve manevi tazminatın da haksız olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *07.07.2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “… 554 Sayılı KHK m.6’ya göre, tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edilir. Bu çerçevede davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile davacı tarafa ait 2005 tarihli tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacının maruz kaldığını iddia ettiği maddi zarar miktarına esas 11 ve 12 Kodlu lavabo satışları ile ilgili olarak 2010-2011-2012-2013-2014 dönemleri net kârının kesin olarak tespit edilemediği, manevi zararın ise dosyanın halihazır durumu itibarıyla ispat edilemediği…” kanaati bildirilmiştir. *29.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Ankara 3 FSHHM 2014/397 Esas sayılı dosyasında değerlendirilen tasarımların; davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve 2009/05478 sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile dava dışı tasarım tescili iptal edilmiş 2013/06155 numaralı tasarımlar olduğu, Ankara 3.FSHHM 2014/397 Esas sayılı dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporunda dava dışı bu iki tasarımın benzerlik ve ayırt edici nitelik yönünden karşılaştırıldığı, yapılan değerlendirme sonucunda “Davacı yana ait … numaralı tasarımın, davalının yayına itirazına mesnet … ve … no.lu tasarımları karşısında bilgilenmiş kullanıcı gözüyle yeni ve ayırt edici olarak kabul edilmesi gerektiği” görüşünün beyan edildiği, bu görüşe katıldıkları, karşılaştırılan tasarımların yapısal olarak benzerlik gösterdiği, bununla beraber tasarımcının seçenek özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğinde gövdenin biçiminin ayırt edici niteliğe sahip geometrik biçimde olarak tasarlandığının görüldüğü, davacı tarafa ait 2005 yılı mezuniyet projesi görsel ile davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı … ve … numaralı tasarım tescilleri için tasarımcının seçenek özgürlüğünün sınırlarının yeterli bir biçimde kullanılmadığı, sadece kenar radyuslarının azaltıldığı, oluşturulan bu farkın da tasarımlar arasında ayırt edici nitelik oluşturmaya yetmediği, davalı tarafa ait 20 11.2009 başvuru tarihli ve … sayılı … ve … numaralı tasarım tescilleri ile davacı tarafa ait 2005 tarihli tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebeple benzer olarak algılandıkları…” kanaati bildirilmiştir. *Davacının üzerinde hakettiğini iddia ettiği tasarımların kullanıldığı iddiasıyla davalının dava tarihine kadar ki satışlarının tarih ve miktarlarının ne olduğu, bu satışlardan dolayı davalının elde ettiği net gelirin, hesaplama sırasında davalının sadece dava konusu tasarımlarla ilgili olarak var ise satışlarının ayıklanarak hesaplanması için Bözüyük 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/75 talimat sayılı dosyası ile bağımsız denetçi SMMM’den alınan 17.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “…davalı firmanın bilgi ve işlem sisteminde kullandığı SAP yazılım programı üzerinden elektronik ortamdaki kayıtlar ve raporlara bağlı olarak yapılan incelemede, firmanın davaya konu olan ürünlerden 4790 adet sattığı, satılan bu ürünlerden 1.517.865 TL satış hasılatı elde ettiği, satılan bu ürünlerin maliyetinin 454.795 TL ve bunlara bağlı olarak ise brüt satış karın 1.063.070 TL olduğu, ayrıca firmanın kullanmış olduğu SAP sistem raporuna göre ilgili ürünlerle alakalı dönem net karı 60.658 TL, gelir tablosuna göre ise 63.883 TL olarak hesaplandığı, ürünlerle ilgili olarak cari dönem dışında iade, iskonto ve fiyat farkı oluştuğunda SAP’de geçmişe dönük düzeltme yapılamadığı, bu nedenle SAP üzerinden hesaplanan net kar ile gelir tablosu üzerinden hesaplanan net kâr arasında bir fark oluştuğu, dava ile ilgili olarak SAP programından kaynaklanan farkın giderildiği gelir tablosu üzerinden hesaplanan net kârın yani 63.883 TL’nin dikkate alınmasının daha uygun ve önemli olacağı, ayrıca ilgili dönemlere ait satış hasılatı raporunda satılan ürün miktarları ve stok kartından çıkan ürün miktarları karşılaştığında 201 fazla adetin ise yarattığı net kâr farkının 4.785 TL olduğu, bu 201 adet ürünün satışa girmeyen bedelsiz olarak verilen numuneler, fabrikada kullanılan, müşteriye giderken yolda kırılanların ya da eksik gönderilenlerin yerine ücretsiz gönderilen ürünler olduğu ve bu durumun ticari hayatın olağan akışı içinde normal olduğu…” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasarımın hükümsüzlüğü ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…davalı tarafa ait 20.11.2009 başvuru tarihli ve 2009/05478 sayılı 11 ve 12 numaralı tasarım tescilleri ile davacı tarafa ait 2005 tarihli tasarım arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, benzer olarak algılandıkları, tescil tarihi itibarı ile tasarımın yenilik vasfının bulunmadığı anlaşıldığından davalı adına TPMK nezdinde tescilli 2009/05478 sayılı tescil belgesinde yer alan 11 ve 12 nolu tasarımların (lavabo ürünleri) hükümsüzlüğüne, bu tasarımların davacıya ait olduğunun ve davacının bu tasarımlar üzerinde hak sahibi olduğunun tespitine, bu tasarımların davalı tarafça üretimi ve satışının önlenmesine; – 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; – 63.883,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine; -Hüküm özetinin karar kesinleştiğinde Türkiye çapında tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanına” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, kendisine ait mezuniyet projesi ile davalı adına 2009 05478 no ile tescil edilen 11. ve 12. sıradaki lavabo tasarımları arasında bilgilenmiş kullanıcı açısından belirgin bir ayırt ediciliğininin bulunmadığını, ortak özelliklerinin aynı olduğunu beyanla davalı tasarımının hükümsüzlüğünü ve maddi manevi tazminat talep etmiştir. Davalı ise, kendi şirketlerinde davacının staj yaptığını, davacının mezuniyet projesinin şirketin tasarım portföyü, araç gerekleri ve atölyesi kullanılarak yapıldığını, bu durumun davacının da kabulünde olduğunu, kaldı ki davaya konu tasarım çalışmalarına davacıdan yıllar önce başladıklarını beyanla davanın reddini istemiştir. Mahkemece tasarım uzmanı Yrd.Doç. … ile hukukçu Prof.Dr. …’ten rapor aldırıldığı, rapora davalı vekilinin itirazları ve emsal niteliğindeki Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/397 Esas sayılı dosyasındaki karar ve bilirkişi raporunun da değerlendirilmesi için 29.09.2017 tarihli ek raporun aldırıldığı; ancak raporların davalı savunmalarını ve itirazlarını karşılamadığı görülmüştür. Davalının özellikle “Davacı tasarımının tescil şartlarının bulunmadığı, davacının davalı şirket nezdindeki staj sırasında oluşturulan proje tasarım olarak kabul edilse dahi 554 Sayılı KHK’nin 14/2, 551 Sayılı KHK’nin 16. ve SMK 73/3 maddeleri gereğince, işyerindeki bilgiler ve araçlardan faydalanmak suretiyle meydana gelen tasarımların sahibinin işveren olduğu” yönündeki savunmalarının ve davalı tarafından istinaf aşamasında sunulan uzman görüşünün de değerlendirilmesi için yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması zorunlu olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 2.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 30/05/2019 tarih, 2017/196 E. – 2019/228 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 43,30 TL posta masrafı olmak üzere toplam 164,60 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/05/2022