Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2930 E. 2022/779 K. 11.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2930 Esas
KARAR NO: 2022/779
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2019
NUMARASI: 2018/985 2019/825
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin işleri gereği almış olduğu çek defterini 10/07/2017 tarihinde kaybettiğini, … Bankası 0153 Mecidiyeköy Şubesi … İban numarasına bağlı çek defterinin 25 yapraklı olduğunu 8’inin müvekkili tarafından kullanıldığını, kayıp olan veya çalınan 17 sayfa imzasız çek sayfasının bulunduğunu, … seri numaralı çekten … seri numaralı çek arası sayfalar boş ve imzasız olarak kaybolduğunu, kaybolan çeklerle ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na 2017/17205 soruşturma numaralı dosya ile suç duyurusunda bulunulduğunu, durumun hemen bankaya bildirildiğini, çeklerin ibrazı halinde ödeme yapılmamasının talep edildiğini, söz konusu çeklerden biri olan … seri numaralı çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını bildirerek takibin tedbiren durdurulmasını, davanın kabulü ile %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava taraflarının şahıs olması sebebiyle yetkili mahkemelerin asliye hukuk mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin yasal hamil olarak çeki alacaklı olduğu …’ndan alacağı karşılığı aldığını, söz konusu takibin açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, davacının kaybolan çekleri için kıymetli evrak iptaline dair bir dava açmadığını bildirmekle davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Dava; icra takip dosyasında borçlu bulunan davacı …’ın takibe konu 30/01/2018 vade tarihli 28.000,00 TL bedelli çekteki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle açmış olduğu menfi tespit davasıdır. Davacı tarafın …-… seri numaralı çekleri kaybettiğine ilişkin İstanbul CBS ye şikayette bulunduğu, sözkonusu şikayet dilekçesinde çeklerin 17/07/2017 tarihinde kaybettiğini belirttiği, bu şikayetle ilgili olarak mükerrer şikayet olduğu iddiasıyla ilgili olarak verilen soruşturmaya yer olmadığına dair kararın itirazı üzerine 22/12/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Davaya konu çekin vade tarihinin 30/01/2018 tarihi olduğu, şikayet tarihinin ise 20/11/2017 tarihi olduğu görülmüştür. Dosya kapsamından alınan hükme elverişli 07/06/2019 tarihli grafolog bilirkişi raporuna göre, inceleme konusu … bank Mecidiyeköy Şubesi’ne ait 30/01/2018 keşide tarihli … seri numaralı çekin ön yüzünde davacıya atfen atılmış imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’ın el ürünü olmadığı anlaşılmakla davalının çekteki ciro silsilesine göre son yetkili hamil olduğu, son hamilin keşidecinin imzasının sahte olduğunu bilemeyeceği” gerekçeleriyle davanın kabulüne ve davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin çekin yasal hamili olup, davacı borçlu her ne kadar çekteki imzanın kendisine ait olmadığını iddia etmekte ise de bunu müvekkilin bilme şansının olmadığını, müvekkilinin yasal hamil olarak çeki alacaklı olduğu …’ndan alacağına karşılık aldığını, önceki cirantaların imzasını araştırma gibi bir yükümlülüğünün olmadığını, ciro silsilesine bakıldığında düzgün bir ciro silsilesi olduğu ve çekle ilgili herhangi eksiklik bulunmadığını, çekin müvekkilde ait olduğunu öğrenen davacının davayı yanlış açmış olduğunu, istirdat davası açması gerektiğini, bu nedenle kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte söz konusu takibin açılmasına müvekkil sebebiyet vermediğinden davanın kabulü yönünde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, davacı borçlu çek iptal davası, istirdat davası dahi açmadığından üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmeden huzurdaki davayı açtığı ve bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacının söz konusu çekleri kaybettiğinden bahisle herhangi çek iptal davası açıp açmadığı ile ilgili bir bilgi ve belge sunmadığını, oysa davacı 17 çek yaprağını kaybetmişse öncelikle Asliye Ticaret Mahkemesinde çek ziyaı için dava açması ve çeklere ödeme yasağı kararı almak sureti ile çeklerin iptalini istemesi gerektiğini, çekin taraflarında olduğunu öğrenmesinden sonra ise istirdat davası olarak dava açması gerektiğini, mahkemece tüm bu hususların dikkate alınmaksızın sadece imza incelemesi ile davanın kabulüne karar vermesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili davanın istinaf başvurusuna karşı cevap konulu verdiği dilekçede, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, mahkeme kararının onanmasını, kötü niyet tazminatı yönünden ise bozulması gerektiğini istediğini ancak herhangi bir istinaf harcı yatırılmadığı görülmüştür. Davacı vekilinin bu beyanı katılma yoluyla istinaf niteliğinde olup, istinaf harçları alınmadığından Dairemizce istinaf harçlarının ikmali yoluna gidilmiş, bu hususta çıkarılan muhtırada verilen süre içerisinde davacı vekilinin istinaf harçlarını yatırdığı görülmüştür. Davalı tarafından davacı ve diğer çek borçluları aleyhine çeke dayalı olarak toplam 28.144,99-TL nin tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çekin 30/01/2018 tarihli 28.000-TL bedelli keşidecisinin davacı, lehtarının dava dışı … Gıda … Ltd.Şti, sonraki cirantaların … ve … , hamilin ise davalı olduğu görülmüştür. Davacının çek defterinin kaybolduğu veya çalındığı şikayeti üzerine yapılan hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiği, karara yapılan itirazında reddedildiği görülmüştür. 10/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “İnceleme konusu … bank Macidiyeköy Şubesi’ne ait, 30.01.2018 keşide tarihli … seri nolu çekin ön yüzünde davacıya atfen atılmış imzanın mevcut mukayese imzalarına kıyasla davacı …’ın eli ürünü olmadığı” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf davacı ve diğer çek borçları aleyhine dava konusu çeke dayalı olarak icra takibi başlatmış, davacı ise çekteki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda dava konusu çekin ön yüzünde davacıya atfen atılan imzanın davacının eli ürünü olmadığı yolunda görüş bildirildiği görülmüş, mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Söz konusu rapor ayrıntılı incelemeyi içerdiği gibi istinaf denetimine de elverişli bulunduğundan hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı taraf aleyhine çeke dayalı olarak takip başlatıldığından davacının menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır. Davacının çek istirdadı davası veya zayi nedeniyle çek iptal davası açmaması huzurdaki menfi tespit davasını açmasına engel değildir. Az önce de belirtildiği üzere aleyhine takip yapılmakla davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmaktadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Davacı vekilinin istinaf talebi ise, lehlerine kötü niyet tazminatına hükmedilmemesine ilişkindir. Davalı taraf dava konusu çeke ciro yoluyla hamil bulunmakta olup, davacı keşideci ile davalı hamil arasında dava dışı başka cirantaların bulunduğu, ayrıca davalının takibinde kötü niyetli olduğu hususunun davacı tarafça kanıtlanamadığı gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından davacının istinafı yönünden yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davalının istinafı yönünden alınması gereken 1.922,58-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL + 436,24-TL harcın mahsubu ile 1.441,94-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.11/05/2022