Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2912 E. 2022/549 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2912 Esas
KARAR NO: 2022/549
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/06/2019
NUMARASI: 2017/44 2019/576
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından sahte imza ile borçlanma yapılarak 13.000,00 USD bedelli,… seri numaralı, 30/04/2016 tarihli bir adet çek düzenleyerek müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, icra takibi sebebiyle müvekkilinin haciz baskısı altında 06/01/2017 tarihinde 4.000,00 TL ödeme yaptığını, müvekkilinin takip konusu çeki imzalamadığını ve çek üzerindeki yazıların da müvekkiline ait olmadığını, davalıya herhangi bir borçları bulunmadığını, bu nedenle davanın kabulüne, müvekkilinin ödediği 4.000,00 TL’nin istirdatına, takibin iptaline ve davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında kumaş ticareti olduğunu, müvekkili tarafından davacıya mal verildiğini ve mal bedeli olarak takip konusu çekin alındığını, davacının kötü niyetli olarak çek üzerindeki imzayı ve kaşeyi inkar ettiğini, davacının daha önceki ticaretlere ilişkin vermiş olduğu çek, senet ve mal teslimi sırasında aldığı faturalara da hep farklı imza attığını, bu çek ve senetlerin itiraz olmadan ödendiğini, müvekkilinin çek üzerindeki imzanın davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Takip dayanağı çekin incelenmesinde; çekin İstanbul – 30/04/2016 tarih, 13.000,00 USD miktarlı, muhattabın … AŞ Aksaray/ İstanbul Şubesi, keşidecinini … Tekstil … Ltd. Şti., … Ltd. Şti, olduğu, ciro silsilesinin sıra ile … Ltd. Şti., … Ltd. Şti., takip eden 2 cironun iptali edildiği ve çekin 02/05/2016 tarihinde muhattap bankaya ibraz edildiği, bankanın karşılıksızdır şerhinden sonra … Ltd. Şti’nin tekrar cirosunun mevcut olduğu görülmektedir. İhtilaf, takip dayanağı çekteki ilk ciranta olan imzanın davacı şirket temsilcisine ait olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Açılan menfi tespit davası imza sahteliğine yönelik olduğundan ispat yükü davalı alacaklıda olup davalı alacaklı imzanın davacı borçluya ait olduğunu ispat etme yükü altındadır. İstanbul ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden alınan 15/03/2019 tarih – 6287 sayılı rapor ile; birinci ciranta olan davacı … Ltd. Şti adına atılan imzanın bu şirket temsilcisi …’in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği saptanmıştır. Tüm dosya kapsamı, bilirkişi raporu denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan davanın kabulü ile, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe konu borç bakımından lehtar sıfatıyla ilk cirantadaki imzanın davacıya ait olduğu ispat edilemediği” gerekçeleriyle davanın kabulüne, davacının borçlu olmadığının tespitine, iadesi talep edilen miktarın icra müdürlüğünce icranın iadesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin sahtelik konusunda bir araştırma yapmadığını, davacı şirket yetkilisine huzurda imza attırıp yazı yazdırmadığını, alınan bilirkişi raporunda imzanın davacının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğini, adli tıp kurumunun son mercii olarak kabul edilmesinin doğru olmadığını, davacının akdi ilişkiyi inkar etmediğini, davacının daha önce yaptığı ticarete ilişkin verdiği çek, senet ve faturalara attığı imzaların tümünün birbirinden farklı olduğunu, ancak müvekkilinin 3.şahıs olduğundan bire bir bu imzaları kontrol etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin bu hususu bilebilecek durumda olmadığını, daha önce yaptığı ticaret nedeniyle müvekkilinin borçluya güvendiğini ve verdiği çeki aldığını, borçlunun imzasını inkar etmesi üzerine müvekkilinin eldeki evraklara bakarak borçlunun her imzasının farklı olduğunu gördüğünü, konuyla ilgili İstanbul Cumhuriyet B.Savcılığı nezdinde 2017/88869 ve 96358 Soruşturma nolu dosyaların bekletici mesele yapılmaksızın davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu bildirmiş, istinaf dilekçesi ekinde de ilgili hazırlık dosyalarına verilen şikayet dilekçelerini sunduğu görülmüştür. Davalı tarafından davacı ve dava dışı şirket aleyhine toplam 14.203,05-USD nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı çekin 30/04/2016 tarihli 13.000-USD bedelli, keşidecisinin dava dışı … Ltd.Şti, lehtarının davacı, sonraki cirantanın davalı olduğu, davadan sonraki cirantaların karalandığı, çekin 02/05/2016 da ibraz edildiği, karşılıksız şerhinin yazıldığı, çek garanti bedelinin davalıya ödendiği görülmüştür. Yargılama sırasında hazırlık dosyalarının birer örneğinin UYAP üzerinden mahkemeye gönderildiği görülmüştür. 15/03/2019 tarihli adli tıp kurumu raporunda; inceleme konusu çekteki 1. ciranta imzasının teşhise götürecek önemli karakteristik materyal ve yazı unsuru içermeyen, tersimi basit, taklidi kolay imza olması nedeniyle söz konusu imzanın aidiyetinin, bu meyanda sorulduğu üzere …’in eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediği hususlarını bildirir kanaat raporudur.
GEREKÇE: Dava, İİK 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Mahkemece verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiştir. Davacı davasında takip dayanağı çekteki imzasını inkar etmiştir. Alınan adli tıp kurumu raporunda da imzanın davacı şirket yetkilisi olduğu belirtilen kişinin eli ürünü olup olmadığı yolunda tespit yapılamadığı belirtilmiştir. İmza inkarına dayalı davalarda ispat külfeti imzası inkar edilen belgeye dayalı olarak hak talep eden taraftadır. Somut olayda ispat külfeti davalı taraftadır. Söz konusu adli tıp raporu dosyaya sunulduktan sonra davalı tarafça yeni bir bilirkişi incelemesi istenilmemiştir. Öte yandan dosya içeriğinden davacının huzurda imza örneklerinin de alındığı görülmüştür. Dosya içeriği itibariyle imzanın davacıya ait olduğu ispatlanamadığından davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Ne var ki davacının menfi tespit talebinin yanı sıra ayrıca icra dosyasına ödenilen tutarın da istirdadı talebi de bulunmaktadır. Davacı davasında haklı çıkması halinde istirdada da karar verilmesi gerekir. Bu nedenle mahkemece yazılı şekilde karar verilmesine yer olmadığı şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece yapılması gereken iş ilgili icra müdürlüğüne davacı tarafça takip nedeniyle davacının yaptığı ödemelerin sorularak bu ödemelerin istirdadına dair karar vermekten ibarettir.Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talebinin re’sen bağlamında kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/06/2019 tarih, 2017/44 E – 2019/576 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 31,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 152,80-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.