Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2905 E. 2022/543 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2905 Esas
KARAR NO: 2022/543
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2017/868 2019/367
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde; davalının, araç kiralama hizmeti veren … San. Tic. Ltd. Şti’nin tek ortağı ve yetkilisi olduğunu, davacının, davalının araç kiralama firmasından Aralık 2016, Ocak 2017, Şubat 2017 aylarında 3 kez araç kiralandığını, bu hizmetin karşığı olarak ise 2016 Aralık ayı kiralama bedeli olan 1.450,00TL banka aracılığıyla, 2017 Ocak ayı kiralama bedeli olan 1.450,00TL elden, 2017 Şubat ayı kiralama bedeli olan 1.350,00 TL ise yine banka kanalıyla davalının firmasına ödediğini, araç kiralama bedeline teminat olması açısından davalının isteiği üzere boş bi senet imzaladığını ve davalının firmasına verildiğini, araçları zamanında davalının firmasına teslim ettiğini, ancak davalıya timanat olarak verdiği imzalı ve boş senedi, davalının davacı adına doldurmak suretiyle icra takibine konu ettiğini, icra dosyası üzerinden başlatılan takipteki takip çıkışının bedelinin 22.811,74 TL olduğunu, tüm bu nedenlerle davalıya karşı borçlu olmadığının tespitini, icra takibinin iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddialarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, davacı ile müvekkili arasında uzun yıllara dayalı tanışıklık olduğunu, davaya konu senedin bu tanışıklığa güvenilerek borca karşılık davacı taraftan alındığını, bu tanışıklık olmasa dahi davacı tarafından verilmiş olan senedin kambiyo senedi olduğundan sebepten ari olduğunu, bu nedenle ne herhangi bir borç ilişkisinin varlığına ne de borç ilişkisinin ispatına ihtiyacının bulunmadığını, her ne kadar davacı birtakım iddialar beyan etmiş olsa da kambiyo senedine dayalı borcun yokluğunun ispatının davacı tarafta olduğunu, davacının müvekkiline karşı dava konusu kambiyo evrakından kaynaklı borçlu olmadığını yazılı bir belge ile ispat etmesi gerektiğini, davacının müvekkiline olan borcunu ödememek için bu davayı açtığını tüm bu nedenlerle davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davacının davalıya dava konusu 16/06/2017 ödeme tarihli, 22.165,00-TL bedelli ve nakden kayıtlı bono verdiği ve süresinde ödenmediğinden davalı tarafça davacı hakkında İstanbul …İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davacı borçlu olmadığı iddiası, senedin bedelsiz olduğu, senedin boş olarak verildiği ve gerçeğe aykırı olarak doldurulduğu iddiaları ile mahkememize açmış oldukları menfi tespit davasında, davacı sadece dava konusu bonoya borcu olmadığına dair dava dışı ve davalının yetkilisi olduğu araç kiralama şirketinin defter kayıtlarına dayanmış ise de Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 28/02/1996 tarih ve 1996/1622 karar sayılı ilamı ile aynı doğrultudaki 11/04/2002 tarih ve 2002/2766 karar sayılı ilamlarında belirtildiği üzere Mahkememize açılan davanın konusu olan bononun mücerret borç ikrarı niteliğine belge olup davacının iddiasını yazılı ve kesin delillerle ispat etmesi gerektiği, dava dışı şirket defterlerinde bono ile ilgili bilgilerin yazılı olup olmamasının bu bonodan dolayı borçlu olunmadığını göstermeyeceği, kaldı ki iddianın bononun boş olarak verildiğine dayanması karşısında bu hususun ticari kayıtlarda yer almasının beklenmeyeceği gibi boş senet ticari kayıtlarda kayıtlı olsa dahi, tek başına gerçeğe aykırı doldurulduğunu ve lehdarın şirket olduğunu göstermeyeceği, bonoya ilişkin olarak borcun olmadığını iddiasını ispatlama külfetinin davacıda olduğu ve mahkememize bu bonodan dolayı borçlu olmadığını gösterir yazılı ve kesin delil sunmadığı görülmüştür. Davacı yan yemin deliline de dayanmış olmakla, dava vekiline yemin hakkı hatırlatılmış, bu doğrultuda hazırlanan yemin metni davalı asile tebliğ olunmakla, davalı 5 nolu 02.07.2019 tarihli celdsede yemini eda ettiği anlaşılmakla davacının davasını ispatlayamadığı” gerekçeleriyle davanın reddine ve de şartları oluşmadığından davalı tazminat talebinin de reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin yapmış olduğu ispat külfeti tespiti ve tarafların arasında şahsi ilişkinin bulunup bulunmadığı hususunda bilirkişi marifetiyle gerekli araştırmayı yapmadan hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay kararları ışığında, teminat amacıyla verilmiş bedelsiz bir senedi doldurmak suretiyle kendi lehine haksız kazanç sağlayan davalı yanın, işbu senedin borca karşılık verildiği yönündeki iddiasını destekler hiçbir delil sunmamasına rağmen, Mahkemenin yemine dayalı karar vermesinin hukuka uygun olmadığını, işbu senet ile ödemesinin yapıldığı iddia edilen bir borcun varlığının değil de söz konusu borcun olmadığının ispata muhtaç bırakılmasının açıkça hukuka aykırı olduğunu ve Mahkemenin bu yöndeki ispat külfeti hakkındaki tespitinin hatalı olduğunu, boş teminat senedi imzalanması araç kiralama sektöründe yerleşik bir uygulama olmasına rağmen mahkeme dava konusu bononun şahsi ilişkiden kaynaklandığını kabul ederek karar verdiğini, davalı taraf kötü niyetli olarak senedi müvekkile teslim etmemiş ve hakkı olmayan bir parayı tahsil etmek amacıyla icra takibine geçtiğini, bu davranışı ilk defa sergilemiyor olup düzenli olarak haksız kazanç elde etme çabasında olduğunu beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı tarafından davacı aleyhine senede dayalı olarak toplam 22.811,74-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip dayanağı senedin 17/05/2017 tanzim 16/06/2016 vade tarihli 22.165-TL bedelli keşidecisinin davacı, lehtarın ise davalı olduğu ve nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. Davacı tarafın yemin deliline dayandığı 02/07/2019 tarihli celsede davalının “Yemin metnini okudum anladım yemine hazırım ben şahsı 3-4 yıldır tanırım davaya konusu senedin şirket ile hiçbir ilgisi olmadığına bu senedi kendisine elden vermiş olduğum borca istinaden aldığıma ve ödemediğine senedi gerçeğe aykırı doldurmadığıma namusum şerefim ve kutsal saydığım bütün değerler üzerine yemin ediyorum. Soruldu: Davacının bahsi ettiği şirket ile araç kiralama işi gerçekleştirilmiş olabilir şirket kurumsal bir şirkettir o yüzden bu hususu bilemiyorum ancak dava konusu senedi benim elden vermiş olduğum paraya istinaden aldım şirket ile hiçbir ilgisi yoktur yeminimde ısrar ediyorum” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK 72. Maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalı tarafından takibe konu edilen bononun dava dışı şirketten kiralanan araç için teminat olarak verildiğini, davalının ise bu şirketin yetkilisi olup, teminat olarak verilen senedi kendi adına doldurarak takibe koyduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise takibe konu senedi davacıya verilen borç karşılığında alındığını savunmuştur.HMK 200 ve devamı maddeleri uyarınca senede karşı yapılan her türlü iddianın yazılı delil ile ispatlanması gerekir. Davalı taraf senede dayanmış olup, davacı taraf senedin teminat olarak verildiğini ve anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğunu usulüne uygun deliller ile kanıtlaması gerekir. Takibe konu senedin dava dışı şirketle yapıldığı belirtilen kira sözleşmesinde öngörülen kira bedelinin teminatı amacıyla düzenlendiği konusunda dosyaya yazılı belge sunulamamıştır. Bunun üzerine mahkemece davacı tarafın yemin deliline dayandığı da gözetilerek davacıya yemin teklif hakkı hatırlatılmış davacı tarafça teklif edilen yeminin de davalı tarafından eda edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında davacının ileri sürdüğü herhangi bir kira sözleşmesine de rastlanılamamıştır. Buna göre davacının iddialarını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı görülmüştür. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.31/03/2022