Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2882 E. 2022/544 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2882 Esas
KARAR NO: 2022/544
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/05/2019
NUMARASI: 2017/68 2019/541
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından müvekkili hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığını, takipte 27.697,77 USD karşılığı 74.504,23 TL alacak talep edildiğini, takip konusu borca ilişkin olarak takip tarihinden önce müvekkili tarafından 9.000,00 Euro ödeme yapıldığını, yapılan bu ödeme karşılığında davalı şirket tarafından diğer takip borçlusu … adına düzenlenmiş 12/06/2015 tarihli ödeme makbuzu verildiğini, buna ek olarak yapılan ödemenin takip konusu senet için alındığına dair şirket temsilcisi tarafından 12/06/2015 tarihli yazı verildiğini, davalının söz konusu senede ilişkin hiçbir ödeme yapılmamış gibi icra takibi başlattığını, daha önce takibe itiraz üzerine görülen Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/76 Esas sayılı dava dosyasında müvekkili tarafından yapılmış olan ödemenin tespit edildiğini, davalının takipte haksız olduğunu belirterek 9.000,00 Euro ödeme tutarından davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının iddia ettiği tahsilat belgesinin … adına düzenlenmiş olup takibe konu senetle ilgisinin bulunmadığını, …’in bu senet haricinde başkaca borçlarının da bulunduğunu, davacının sunduğu ödeme belgesi altında imzası bulunan …’ın müvekkil şirketin yetkilisi olmadığını ve şirket adına para tahsil yetkisinin bulunmadığını belirterek davanın reddi ile %20 oranında tazminata karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davalı tarafından davacı ve dava dışı … hakkında 12/06/2015 vade tarihli ve 27.500,00 USD bedelli bonoya dayalı olarak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı, takip konusu senet borcuna mahsuben takip tarihinden önce davacı tarafından 12/06/2015 tarihinde 9.000,00 Euro tutarında ödeme yapıldığı, ödeme karşılığında davacıya davalı şirket çalışanı … tarafından ödemenin yapıldığına dair belge ve tahsilat makbuzu verilmiş olduğu, yapılan ödemenin şirket çalışanı tarafından davalının banka hesabına yatırıldığı ve davalı şirketin ticari defterlerine işlenmiş olduğu, ödemenin davalı şirketin hesabına yatırılmış olması ve ticari defterlerine işlenmiş olması karşısında, davalının şirket çalışanı …’ın para tahsil etme yetkisinin bulunmadığı yönündeki savunmasına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, davacının davalı şirkete takibe dayanak senet borcu dışında borcunun bulunmadığı, kaldı ki ödeme belgesinde açıkça takibe dayanak senede atıf yapıldığı, mahkememizce bilirkişi incelemesi sonucunda ödeme tarihi itibariyle 9.000,00 Euro ödemenin 10.139,40 USD’ye karşılık geldiği” gerekçeleriyle davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, ayrıca davalının yapılan ödemeyi dikkate almaksızın tüm senet bedeli üzerinden icra takibi başlatmış olması nedeniyle takipte haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşılmakla davacı yararına tazminata hükmedilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının iddiaları tamamen asılsız ve mesnetsiz olduğunu, davacının borcundan kurtulmak çabası içinde hukuki dayanaktan yoksun olarak aleyhinde yürütülen haklı icra takip dosyasını bertaraf etmek için bir takım belge ve makbuzlar öne sürdüğünü, Yerel mahkemece bu belge ve makbuzlara itibar ederek hüküm kurulduğunu, taraflarınca bahsedilen belgelerin kabulünün mümkün olmadığını, davacı yanın haksız taleplerinin Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 24.11.2016 Tarihli 2015/76 Esas 2016/1189 Karar sayılı kararıyla da reddedildiğini, anılan bu dosyada da davacı yan ispat külfetini yerine getiremediğini,, iddialarının soyutluktan öteye gitmediğini, ancak , hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının soyut iddialarına değer izafe edilmiş ve müvekkil aleyhine haksız olarak hüküm kurulduğunu, davacı yanın iddia ettiği tahsilat belgesi … adına düzenlenmiş olup, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibine konu senet ile ilgi ve alakası bulunmadığını, …’in takibe konu senet haricinde başkaca borçları da bulunduğunu, bu durumun müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında da sabit olduğunu, ödemenin bu senede karşılık yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini, davacı tarafın bu kabil iddialarını somut ve müvekkil şirket elinden ( şirketi temsile yetkili kişilerce imzalanmak kaydı ile ) sadır olmuş ve üstelik kendisi adına düzenlenmiş imzalı belgeler ile ispatlaması gerekirken, Yerel mahkeme davacının davasını ispatlamasına lüzum görmemiş ve varsayıma dayalı , yasa ve usule aykırı hüküm kurduğunu, davacının iddia ettiği belge ile makbuz birbiriyle çelişkili olduğunu, davacı eğer belge almış ise aynı mahiyette olduğunu iddia ettiği makbuzu neden aldığının izahat gerektirdiğini, kaldı ki bu belgede paranın kimden alındığı, 27.500-USD nin borçlusunun kim olduğunun bile belli olmadığını, anılan belge ve makbuzun takibe konu senet ile ilgili olduğu iddialarını kabul etmediklerini, davacı yanın ispat külfetini yerine getirmediğini, davacı aleyhine yürütülen icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ve Bakırköy 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/76 Esas 2016/1189 Karar sayılı dosyasıyla haksız itirazı mahkemece reddedildiğini ve %20 tazminata mahkum edildiğini, istinaf yargılaması sonunda haksız çıkacak davacı aleyhine %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı … aleyhine toplam 27.697,77-USD nin tahsili için bonoya dayalı takip başlatıldığı, takip dayanağı bononun 08/06/2015 tanzim, 12/06/2015 vade tarihli 27.500-USD bedelli, keşidecilerinin davacı ve …, lehtarın ise davalı olduğu, senedin malen kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. 27/03/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “Dosya, davalı tarafın sunulanları Kapsamında davacının bildirdiği 9.000 Euro ödemenin davalı kayıtlarında diğer senet borçlusu hesabından düşümü yapılarak kaydedildiği belirlenmiş olup, davacının ödemesinin söz konusu senede ilişkin olduğu davalıya başkaca senet dışı borcu olmadığı; hususundaki tespitler neticesinde yapılan Euro ödemenin USD karşılığının parite uygulanmak suretiyle 10.077,30 USD hesaplandığı” yolunda görüş bildirmiştir. 18/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda; Davacının bildirdiği 9.000 Euro ödemenin davalı kayıtlarında diğer senet borçlusu … cari hesabından düşüldüğü, davacının senedine mukabil sözkonusu senedin vade tarihinde davalı pazarlama elemanının tahsil ettiği 9.000 Euro ödemenin …dan gerçekleştiği ve bu ödemenin söz konusu senede ilişkin olduğu davalının davalıya başkaca senet dışı borcu olmadığı, 12.06.2015 tarihindeki Euro ödemenin USD karşılığının parite uygulanmak suretiyle 10 139,30 USD hesaplandığı, davacının davalıya borcunun 17.360,60 USD olduğu, davalı tarafından yapılan takip miktarı olan 9.000. Euro üzerinden %20 den az olmamak üzere haksız tazminat talebi şartlarının oluştuğu” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf davalı tarafından takibe konu edilen senet karşılığı 9.000-EURO ödeme yapıldığı halde bu ödemenin dikkate alınmadan takip başlatıldığını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Davalının takibe konu ettiği bononun davacı ve dava dışı … tarafından davalı lehine düzenlendiği görülmüştür. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu içeriğinden de anlaşıldığı üzere 9.000-EURO luk ödemenin diğer senet borçlusu …’in cari hesabından düşüldüğü anlaşılmıştır. Öte yandan davacı tarafından sunulan 12/06/2015 tarihli belgede de 27.500-EURO luk senede ilişkin 9.000-EURO ödeme alındığı, belgenin … tarafından imzalandığı, yine 12/06/2015 tarihli davalı şirket antetini taşıyan … numaralı tahsilat makbuzunda da 9.000-EURO luk tahsilat yapıldığı, muhatap olarak senedin diğer borçlusu …’in gösterildiği, makbuzda tahsil eden bölümünde davalı şirketin kaşesi ve bu kaşe üzerinde bir imza bulunduğu görülmüştür. Her ne kadar davalı taraf …’in dava konusu senet haricinde başkaca borçlarının da bulunduğunu ileri sürmüş ise de, söz konusu ödemenin takip ve dava konusu senedin tanzim tarihinden sonra vade tarihinde yapıldığı hususları gözetildiğinde yapılan bu ödemenin takip ve dava konusu senede mahsuben yapıldığının kabulü yerindedir. Öte yandan senede mahsuben yapılan 9.000-EURO luk ödeme mahsup edilmeden senedin tamamı üzerinde takibe konu edilmesi ödenen kısım itibariyle davalının takibinde kötü niyetli olduğunu gösterir. Bu itibarla davalı aleyhine dava konusu miktar yönünden kötü niyetli takip tazminatına hükmedilmesinde usule aykırı bir yön bulunmamaktadır. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.505,26-TL harçtan, peşin alınan 627,40-TL (583,00+44,40) harcın mahsubu ile bakiye 1.877,86-TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.31/03/2022