Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2873 E. 2019/2812 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2873 Esas
KARAR NO : 2019/2812
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/532 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının “…” firma ismiyle gıda sektöründe faaliyet göstermekte olup, “…” tanınmış markasının sahibi olduğunu, yurtiçi ve yurt dışında Franchiseler vermekte olduğunu, davacının “…” markası altında 8 ülkede (Türkiye, Almanya, Hollanda, İsviçre, İngiltere, Fransa, Belçika, Avusturya) 300’ün üzerinde franchise verdiği şubelerinin mevcut olduğunu, özellikle Avrupa Birliği sağlık standartlarına uygun ürettiği ürünleri ile sektöründe Avrupa’da en fazla şubesi olan firma olduğunu, davalının ise, “…” firma ismiyle gıda sektöründe faaliyette bulunduğunu, davacı ile dava dilekçesi ekinde sunulan ve 2009 yılında akdettikleri Franchise sözleşmesi ile davacı markası olan “…”‘in Eskişehir sınırları dahilinde üretici bayiliğini yapmakta ve ayrıca kendi adına bir şube işlettiğini, davacı firmanın, Eskişehir sınırları dâhilinde, davalı dışında 2 firmaya daha Franchise verdiği şubeleri mevcut olup, davalının Eskişehir’de yetkili üretici bayi olduğundan bu 2 firmaya da ürün satışı yapmakta olduğunu, davacı firmanın üretici bayilik modeli ile şubelerinin olduğu yerlerde bir üretici bayii tesis edip, merkezden bu üretici bayiye baharat ve bulgur karışımından meydana gelen “….” adlı bir ürün göndermekte ve çiğköftenin bu üretici bayilerde günlük olarak yapımını temin edip, üretici bayii eliyle de diğer şubelere ulaştırmakta olduğunu, günlük taze çiğköfte üretilebilmesi için üretici bayilere merkezde zaman zaman eğitim desteği de verilmekte ve üretici bayiye know-how (çiğköfte yapılış yöntemi) desteği sağlanmakta olduğunu, ayrıca yine üretici bayiler marifetiyle gün sonunda şubelerin tek tek gezilmekte ve satılmayan ürünlerin imhasının gerçekleştirilmekte olduğunu, bu sayede “…” markası altında tüketiciye sağlık standartlarına uygun, günlük, taze çiğköfte satışı yapıldığını, nitekim davacının sağlık standartlarına gösterdiği bu özen sayesinde Avrupa’nın 7 ülkesinde 94 şube açabilme başarısını gösterdiğini ve bu alanda Avrupa’daki şube sayısı bakımından sektörün lideri konumuna geldiğini, davalı tarafın, ilk defa davacının üretici bayisi olarak geldiğini, o tarihe kadar herhangi bir ticari faaliyetinin bulunmadığını ve hiçbir çevresinin olmadığı Eskişehir’de 5 yıl boyunca davacının markası altında faaliyet gösterdiğini ve çok ciddi satış rakamlarına ulaştıklarını, davalının ilk defa davacının üretici bayisi olarak bir ticari faaliyette bulunduğu Eskişehir’de bu kadar ciddi müşteri çevresi edinebilmesinin yegâne sebebinin, “…” markasının tanınırlığı ve kalitesi olduğunu, davalının davacı firmanın sahip olduğu “…” markasını kullanmak suretiyle müşteri çevresi oluşturduğunu ve çok ciddi satış rakamlarına ulaştığını, bu sayede Eskişehir’de 5 yıl içerisinde birçok gayrimenkul edindiğini, Range Rower marka araç satın aldığını ve maddi açıdan refaha erdiğini, davalının bugün itibariyle bu kadar maddi imkâna sahip olmasının yegâne sebebinin, “…” markasının gücüyle bu işi yapması olduğunu, taraflar arasındaki Franchise sözleşmesinin davalı tarafın gönderdiği fesih ihbarnamesi ile 11.05.2015 tarihinde fesholunmuşken ve davalının sözleşmenin 19.3 maddesi uyarınca sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren müvekkilinin adını ve markasını hiçbir şekilde kullanmayacağı düzenlenmişken, davalı tarafın 21.05.2015 tarihine kadar “…” markasını kullanmaya devam ettiğini ve bu marka altında kendi adına faaliyet gösterdiğini, davalı tarafın kendi adına faaliyette bulunduğu “…” markasının birebir davacının markasına benzediğinden ve haksız rekabet ve markaya tecavüz fiiline sebebiyet verdiğinden 22.05.2015 tarihinde Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından delil tespitinde bulunulduğunu, Franchise sözleşmesinin 19.4 maddesi uyarınca davalı tarafın, bu ürünlerin teslimatını yapmadığı her gün için 5.000 USD tazminat ödeme zorunluluğu olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin fesholunduğu ve en geç 11.05.2015 tarihinde sona erdiği dikkate alınarak, bu tarihten itibaren, iş bu davanın açıldığı güne kadar günlük 5.000 USD cezai şartın davalıdan alınıp, davacıya verilmesini talep ettiklerini, sözleşmenin 19.6 maddesi uyarınca sözleşmenin feshi halinde, broşürlerde belirtilen Franchise Alan’a (davalıya) ait sipariş telefonları 3.şahıslara satılamayacağı, kullandırılamayacağı, Franchise Veren’e (müvekkile) devir edileceği veya 6 ay süreyle kapatılacağı düzenlenmişken, davalı tarafın halen daha bu telefonları kullanmaya devam ettiğini, işbu sebeple davalı tarafın sipariş için kullandığı bu telefon numaralarının 6 ay süreyle kullanımının engellenmesine karar verilmesini talep ettiklerini beyanla, davalı tarafın, Franchise sözleşmesi ile kararlaştırılan 19.3 maddesi uyarınca sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren davacı markasını taşıyan tüm ürünleri, ekipmanları, katalogları ve sair, davacıya teslim etmesi gerekirken, davanın açıldığı tarihe kadar bu yönde bir teslimat yapılmadığından, yine aynı sözleşmenin 19.4 maddesi uyarınca günlük 5.000,00 USD cezai şart tahakkuk ettiğinden, sözleşmenin davalı tarafından fesholunduğu 11.05.2015 tarihinden işbu davanın açıldığı 09.06.2015 tarihine kadar (28 gün) toplam 140.000,00 USD’nin davalı taraftan alınıp davacıya verilmesine, davalı tarafın sözleşme ile kararlaştırılan rekabet etmeme yasağına aykırı hareketlerinden dolayı sözleşmenin 14.6 maddeleri uyarınca 150.000,00 USD cezai şartın davalıdan hüküm ve tahsiline ve müvekkiline ödemesine, davalı tarafın, davacı firma haricindeki yerlerden ürün alışı yaptığından sözleşmenin 12.3 maddesi uyarınca 50.000,00 USD cezai şartın davalıdan hüküm ve tahsili ile davacıya ödemesine, davalı tarafın akde aykırılığı açık olduğundan, dava sonunda alacakların teminat altına alınabilmesi için davalının adına kayıtlı … ili, … ilçesi, … mah. … Ada, …Parseldeki taşınmazların tapu kayıtları üzerine ve davalı adına kayıtlı … plakalı … markalı araç, … plakalı … plakalı araç, … plakalı … markalı araçların trafik kayıtları üzerine ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararı konulmasına, davalı taraftan toplamda 340.000,00 USD tutarı olan cezai şartın, davanın açıldığı tarihteki kur üzerinden (09.06.1015 tarihli USD kuru, 1$ = 2,76 TL) 938.400,00 TL’nin, dava tarihinden itibaren işletilecek en yüksek oranlı ticari avans faizi üzerinden faiz işletilmek suretiyle davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya dair hakların saklı tutulmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin 19.3 ve 19.4.maddelerinde “sözleşmenin feshi halinde Franchise alan Franchise verene ya da gösterdiği üçüncü bir kişiye tüm ürünleri teslim edecektir. Ayrıca Franchise alanda bulunan tüm malzeme bedelsiz olarak alınır” ibarelerinin yer aldığını, davalının da davacının herhangi bir nesnesinin bulunmadığını, davalının beş yıl boyunca davacıdan almış olduğu tüm ürünlerin ücretini davacıya ödediğini, aynı ürünler için tekrar cezai şart hükmü konmasının hukuka aykırı olmakla beraber, davacı lehine sebepsiz zenginleşme hükümleri doğuracağını, ayrıca davacı tarafından davalıya, fesihten sonra iddia ettikleri ürünlerin teslimi konusunda bir ihtarname gönderilmediğini, ayrıca 19.3 maddesinde teslim ibaresi yer almakta iken 19.4 maddesinde ise alınır ifadesinin yer aldığını, iki madde arasında çelişki mevcut olduğunu, hükümsüz olduklarını, her iki madde içinde herhangi bir süre belirtilmediğini, davacı tarafın ilgili sözleşmenin 12.3.maddesini dayanak göstererek müvekkilinden 50.000USD cezai şart talep ettiklerini, ancak davalının sözleşme boyunca 12.3maddeye aykırı bir davranış içeriside olmadığını, tüm ürünleri davacıdan satın aldığını ve kullandığını beyanla, davacı tarafın tüm taleplerinin reddine karar verilmesini, ayrıca haksız rekabet yasağı kapsamındaki taleplerin de koşulları oluşmadığını, cevap dilekçesinde sözü edilen 14.6 mad uyarınca talep edilen rekabet etmeme yasağına aykırı bir fiil söz konusu olmadığını, cevap dilekçesinde mevcut buluan beyanlarını tekrar ederek, haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İstanbul 2. FSHHM’nin 24/09/2019 tarihli ara kararıyla; HMK’nın 389/1 maddesi dikkate alınarak İstanbul 10. ATM’nin 17/09/2015 tarihli tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. İstanbul 2. FSHHM’nin 25/10/2019 tarihli ara kararıyla; tedbir kararının uyuşmazlık konusuyla sınırlı olarak konulması gerektiğini, yargılama aşamasında ticaret mahkemesince yatırılacak olan 200.000,00 TL teminat mukabilinde tedbirin kaldırılmasına karar verildiği, “27/09/2017 tarihli 4 nolu celse” ancak tedbirin devam ettiği verilen karar sonrasında ödemenin davalının tedbirin kaldırılmasına yönelik taleplerin bu noktada yerinde olduğu icra müdürlüğüne yapılan ödeme de dikkate alındığında bu aşamada tekrardan teminat alınmasının hak ve nefasete uygun düşmeyeceği anlaşılmakla verilen tedbirin kaldırılması kararına yönelik itirazın ve yargılamayı gerektiren alacağa ilişkin talep olunan yasal şartları oluşmayan tedbir mahiyetindeki ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf isteminde özetle; somut olayda İstanbul 10. ATM tarafından alacağın büyük bir kısmının reddedildiği ve hüküm altına alınmadığı bu nedenle davalının tedbir kararına itiraz dilekçesinde iddia ettiğinin aksine müvekkilinin huzurdaki davada hukuki menfatini elde edemediğini aşamalarda, dilekçelerde beyan edildiğini, bilirkişi raporları, deliller ve önceki mahkeme kararı gereği müvekkilinin haklılığını yaklaşık olarak ispat ettiğini, müvekkilinin dava konusu ettiği alacağının tamamını almaması gerekçesiyle davalının mal kaçırması halinde telafisi imkansız zararlar oluşacağı, alacağın rehinle temin edilemeyeceğini belirterek 24/09/2019 tarihli ara kararın kaldırılmasını, davalıya ait menkul ve gayrimenkuller üzerine ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf istemine cevap dilekçesine özetle; tedbirin kaldırılması kararının yerinde olduğunu, ihtiyati tedbir kararının varlığı halinde müvekkili davalının aynı uyuşmazlık kapsamında şirket teminatı vermiş olacağını, aynı uyuşmazlığa dayalı ilamlı icra borcu (200.686,45 TL) nakden ödendiğinden çift teminat durumu oluşacağından karar kesinleşmeden ilamlı icraya başvuran davacının haklı bir nedeninin olmadığını, davacının netice-i talebinin tamamının karşılanmadığını iddia etmesinin soyut nitelikte kaldığını, ilk derece mahkemesinin kararında belirtildiği üzere tedbirin uyuşmazlık konusuyla sınırlı olması gerektiğini bu nedenle talebin reddi gerektiğini belirtilmiştir.
İNCELEME:İstanbul 10. ATM’nin 2015/634 Esas sayılı dosyasının 17/09/2015 tarihli ara kararında; davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, HMK’nın 389.maddesi gereğince %15 teminat karşılığı olarak … ili, … ilçesi, … mah. … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmazların davalı adına kayıtlı olması halinde devir ve temlikinin önlenmesi için tapu kayıtlarına ihtiyati tedbir konulmasına, … plakalı ve … plakalı araçların davalı adına kayıtlı ise devir ve temlikinin önlenmesi için trafik kayıtları üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir. İstanbul 10. ATM’nin 2015/634 Esas sayılı dosyanın 27/09/2017 tarihli duruşmasında; davalı tarafça dosyaya 2 haftalık kesin süre içerisinde 200.000,00 TL nakdi teminat yatırılması yahut bu miktarda teminat mektubu sunulması halinde davalı tarafın taşınmazları ve aracı üzerine konulan tedbirlerin kaldırılmasına (konulmuş olan tedbirlerin doğrudan doğruya davamıza konu oluşturmaması ve bu bağlamda HMK’nın 389.maddesindeki şartları taşımaması nedeniyle) şeklindeki ara karar ile tedbirin teminat karşılığı kaldırılmasına karar verilmiştir. İstanbul 10. ATM’nin 2015/634 Esas, 2017/1511 Karar sayılı, 13/12/2017 tarihli kararıyla; davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiş olup karara karşı yapılan istinaf başvurusu neticesinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14.HD’nin 2018/776 Esas, 2018/1334 Karar sayılı ilamı ile görevli mahkemenin Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Dosya, görevsizlik kararı üzerine İstanbul 2. FSHHM’nin 2018/532 Esas sırasına kaydedilmiştir.
GEREKÇE:Dava konusu alacak istemi; franchise sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Dairemiz önüne gelen somut uyuşmazlık ise; ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilmesine ilişkin istemin reddine ilişkin ara kararın kaldırılması istemine yöneliktir.Davacı vekili, ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş ise de; tedbire konu gayrimenkul ve menkullerin dava konusu olmadığı, yargılama safahatı itibarı ile davacının iddialarının yargılamayı gerektirdiği dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kararı yerinde bulunmuş ve davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 26/12/2019 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.