Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2869 E. 2022/362 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2869 Esas
KARAR NO: 2022/362
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/09/2019
NUMARASI: 2018/873 E. – 2019/731 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını ve müvekkilinin evde olmadığı saatte muhtarlığa yapıldığını, müvekkilinin tebligatı öğrenir öğrenmez imza itirazı davası açtığının ancak davayı zamanında açmaması nedeni ile davanın red olduğunu, takibe konu 07/08/2017 vade tarihli 22.3890,00-TL miktarlı bono altında yer alan imzanın müvekkilinin el ürünü olmadığını, senet ve icra takibi nedeni ile müvekkilinin borçlu olmadığına karar verilmesini ayrıca davalının kötü niyetli olduğunu bahisle % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın konusunun ödenmeyen bono nedeni ile davacının borçlu olup olmadığının tespiti talepli olduğu dolayısı ile ticari bir dava olduğunu ve Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacı borçluların dava konusu bono nedeni ile müvekkillerine borçlu olduğunu, takip konusu bono hem … tarafından hem de diğer borçlu … tarafından imzalandığını, müvekkilinin senedin meşru hamili olmadığına dair delil sunamadığını, davacıların senedi bizzat müvekkiline verdiğini, bu nedenle davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini % 40 dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10.09.2017 tarih ve 2018/873 Esas – 2019/731 Karar sayılı kararıyla; “… tüm dosya kapsamındaki deliller ile yargılama sırasında grafolog bilirkişiden alınan rapor sonucunda; davacının İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine konu 07/08/2017 ödeme günlü, 22.380,00 TL miktarlı alacaklısı davalı görünen bonoya ilişkin olarak alınan bilirkişi raporuna göre imzanın kendisine ait olmaması nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, davalının senet alacaklısı olarak imzanın davalıya ait olup olmadığını bilmesi gerekmekle takibin kötüniyetli olarak yapıldığı anlaşılmakla, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Dava dilekçesinin HMK.119.maddeisne aykırı düzenlendiğini, zira davacı adresinin dilekçede bulunmadığını, Davanın görevsiz mahkemede açıldığını, bononun araç kiralama sözleşmesinden kaynaklandığı iddia edildiğinden davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğunu. İmza incelemesinin eksik yapıldığını, yeterli ve gerekli evrakın toplanmadan inceleme yaptırıldığını, oysa bononun düzenleme tarihine yakın tarihli belgelerin incelemeye esas alınmasının gerektiğini, ayrıca resmi kurumlardan belge toplanmadığını, İmza incelemesinin Adli Tıp Kurumu’nda yapılması gerektiğini, alınan raporun yetersiz olduğunu, Yargılama sırasında gerekli tebligat işlemlerinin yapılmadığını, bu kapsamda ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama duruşmaları için tarafların duruşmaya davet edilmediğini, Gerekçeli kararın gerekli unsurları içermediğini, tarafların iddia, savunmaları ile kararın gerekçesinin yeterli ölçüde açıklanmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında; davalı tarafından davacı aleyhine 24/07/2017 düzenleme, 07/08/2017 vade tarihli, 22.380,00 TL bedelli bonodan kaynaklı, 22.380,00 TL asıl alacak, 17,93 TL işlemiş faiz, 67,14 TL Bono Komisyonu olmak üzere toplam: 22.465,07 TL’ lik kambiyo senetlerine özgü icra takibi başlatıldığı görülmüştür. *Grafolog bilirkişi tarafından düzenlenen 21/07/2019 tarihli raporda; yazı ve imza incelemelerinde geçerli tüm grafolojik tanı yöntemleri dikkate alınarak, lup, stereomikroskop, S523 document dedector ve bilgisayar/scan kullanılarak yapılan incelemelerde; inceleme konusu borçlusu .., alacaklısı …, kefili …, düzenleme tarihi 24/07/2017, ödeme tarihi 07/08/2017, miktarı 22.380,00 TL olan senet üzerindeki imzaların, …’ye ait karşılaştırma imzalarına kıyasla, …’nin eli ürünü olmadığı kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu bonodaki kefil borçlu imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… grafolog bilirkişinin 21/07/2019 tarihli raporu ile bonodaki davacı adına atılı imzanın davacının eli ürünü olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava dilekçesinin HMK.119.maddesine uygun olduğu, davanın görevsiz mahkemede açıldığı fakat daha sonra görevsizlik kararı verilmekle yargılamaya görevli mahkemede devam edildiği, mahkemenin görevini etkileyecek bir temel ilişkinin taraflarca ileri sürülmediği, tarafların ön inceleme duruşmasına usulüne uygun olarak davet edildiği ve sonraki celselerde hazır olmaları nedeniyle tebliğ yönünden herhangi bir usule aykırılığın bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin usule yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davacı, davaya ve takibe konu 07.08.2017 vade tarihli ve 22.380,00 TL tutarlı bonodaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla dosyanın grafoloji uzmanı Prof.Dr. …’a tevdi edildiği, bilirkişinin 21.07.2019 tarihli raporunda “Bonodaki davacı adına atılı imzanın davacının eli ürünü olmadığı” kanaatinin bildirildiği görülmüştür. Tüm bu hususlar ve davalı tarafın süresi içinde rapora itirazının da olmadığı gözetildiğinde mahkemece gerekli inceleme ve araştırmanın yapıldığı, alınan rapor ile takibe konu bonodaki imzanın davacıya ait olmadığının kabulüyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalının istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.534,58 TL harçtan, peşin alınan 383,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.150,93 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/03/2022