Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2840 E. 2020/165 K. 27.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2840 Esas
KARAR NO : 2020/165 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2019
NUMARASI : 2019/159 E. – 2019/610 K.
DAVANIN KONUSU: Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ: 27/01/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü : Davacılar vekili, müvekkillerinden …. şirketi ile davalı arasında 01/05/2000 tarihli distribütörlük sözleşmesi gereğince bu sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde İngiliz mahkemelerinin yetkili olmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin sözleşme gereğince davalıya 01/02/2011 ve 31/001/2014 tarihleri arasında motor ve yedek parçaları satışı yaptığını, ancak ücretinin ödenmemesi, ikinci davacı bankanın verdiği kredilerin de ödenmemesi üzerine müvekkilleri tarafından İngiltere mahkemesine dava açıldığını, İngiltere Queen’s Yüksek Ticaret mahkemesi tarafından 20/04/2016 tarihinde uyuşmazlığın karara bağlandığını ve kararın kesinleştiğini, kararın Türkiye’de icra edilebilmesi için tanınması ve tenfizinin gerektiği, MÖHUK hükümleri uyarınca tanıma ve tenfiz koşullarının bulunduğunu ileri sürerek İngiltere Queen’s Bench Division Yüksek Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2016 tarihli ilamının Türkiye’de aynen tenfizine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, tenfizi istenen ilamın MÖHUK 54. maddesinde sayılan tenfiz şartlarını taşımadığını, kararın ara kararı niteliğinde bulunduğunu ve davanın derdest olduğunu, kararı veren mahkemece kendilerine usulüne uygun tebligat yapmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2017 tarihli 2016/792 E., 2017/157 K.sayılı kararıyla; davacı tarafından sunulan kararın incelenmesinde, davacılar tarafından davalı aleyhine İngiltere Queen’s Bench Division Yüksek Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1431 numarasına dayalı olarak açtığı davanın derdest olduğu, tenfizi istenen 20/04/2016 tarihli kararın dava sırasında verilen ihtiyati haciz niteliğinde bulunduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığı nihai olarak çözen ve kesinleşen bir karar olmadığı gerekçesiyle 5718 sayılı MÖHUK hükümleri gereğince tenfiz koşulları bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Dairemizin 25.02.2019 tarihli 2017/3156 E. – 2019/377 K.sayılı kararıyla; 6100 Sayılı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2017 tarihli 2016/792 E., 2017/157 K.sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın, nispi karar ve ilam harcının tamamlatılarak karar verilmesi için mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir.Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/159 E. sayısına kaydedilen dosyada 233.379,12 TL noksan harç davacı vekili tarafından 18.06.2019 tarihinde yatırılmıştır. Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.06.2019 tarihli 2019/159 E. – 2019/610 K:sayılı kararıyla; ” davanın kabulü ile İngiltere Queen’s Bench Division Yüksek Ticaret Mahkemesinin davacılar ile davalı arasındaki 20/04/2016 tarihli ve 2014/1431 sayılı kararının tenfizine, alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 29,20 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin davalıdan tahsiline, yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 19.954,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine” karar verilmiştir. Davacılar vekilinin 05.07.2019 tarihli tashih dilekçesiyle; mahkemenin kararında yatırdıkları nispi harcın davalıdan tahsiline karar verilmediği ve nispi vekalet ücretine hükmedilmediğinden HMK’nın 304.maddesi gereğince kararın tashihini talep etmiştir. Mahkemenin 22.08.2019 tarihli tashih kararıyla; “İş bu kararın hüküm fıkrasının 2. maddesinin 1. satırında geçen ” peşin alınan 29,20 TL harçtan” ifadesinin ” peşin alınan 233.408,32 TL harçtan” olarak, 3. maddesinin 1. satırında geçen “hesap edilen 19.954,50 TL vekalet ücretinin” ifadesinin “hesap edilen 201.875,93 TL vekalet ücretinin” olarak, 4.maddesinin 1.satırında geçen “ile 29,20 TL peşin harcın” ifadesinin “ile 233.408,32 TL peşin harcın” olarak düzeltilmesine”, HMK 304. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verilmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; kararın usule aykırı olarak tashih edildiğini, tashih kararıyla tarafların hak ve borçlarında değişikliğe gidilemeyeceğini, -tek taraflı uzman görüşüne göre hüküm kurulduğunu, Prof. Ekşi’nin İngiliz Usul Hukukunu doğrudan çevirdiğini, yabancı kaynakların asıl ve çevirilerine yer vermediğini, denetime elverişli olmadığını, -yargılamada müvekkilinin savunma hakkının ihlal edildiğini, taraf teşkili sağlanmadığını, 04.01.2018 tarihinde İstanbul BAM 16.HD’nin 2017/3156 E.sayılı dosyasına istifa dilekçesi ibraz ederek posta pulunu da ekleyerek, dilekçenin asil’e tebliğini talep ettiklerini, buna rağmen vekillikten çekilme dilekçesinin 05.08.2019 tarihinde karar verildikten sonra tebliğ edildiğini, müvekkilinin duruşmalara katılamadığını, hükmün müvekkilinin yokluğunda kurulduğunu, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini, -dosyada tenfiz şartlarının oluşmadığını, tenfizi istenen kararın ilam hükmünde olmadığını, tenfizi istenen karar tarihi sonrasında yargılamanın İngiltere’de devam ettiğini, -uzman görüşünde belirtilen “seri yargılama usulü”nün başlı başına savunma hakkını kısıtladığını, Türkiye’nin 1965 tarihli Lahey Sözleşmesinin 8 ve 10.maddelerine çekince koyarak diplomatik memurların ve konsolosluk görevlilerinin sadece kendi vatandaşlarına tebliğ yapabilme yetkilerini kabul ettiğini, 10.maddenin uygulanmasının mümkün olmadığını, karar tebliğinin usulüne uygun olmadığını, beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir. Davacılar vekilinin istinafa cevap ve katılma yoluyla istinaf dilekçesinde; istinaf taleplerinin tashih şerhi ve ihtiyati haciz istemine yönelik olduğunu, tashih kararı hukuka uygun ise de Dairenin aksi görüşte olması halinde mahkeme kararının talepleri gibi düzeltilmesini istediklerini, -davalı vekilinin vekillikten çekilme dilekçesinin 15 Ocak 2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının kendisi yada vekili aracılığıyla davayı takip etmediğinden savunma yapamadığına dair beyanlarının yerinde olmadığını, -müvekkillerinin İngiliz Usul Hukuku’nun izin verdiği çerçevede iki ayrı talepte bulunduğunu, borç talepleri ile ilgili İngiliz Mahkemesi’nin nihai karar verdiğini, hesap talebine ilişkin yargılamanın devam ettiğini, geçen süre içinde hesap talebine ilişkin taleplerinin de (19.614.056,94 İngiliz Sterlini) İngiliz Mahkemesi’nce kabul edilmediğini, borç talebine ilişkin kararın nihai olduğunun duruşma tutanağında açıklandığını, kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiğini, -tashih şerhinin hukuka uygun olduğunu, harç ve nispi vekalet ücretinde yapılan hesaplama hatasının açıkça maddi hata olduğunu, -Dairemizce tashih şerhinin hukuka uygun olmadığı kanaatine varılması halinde, yerel mahkemenin tenfize ilişkin kararı baki kalmak kaydıyla harç ve vekalet ücretine ilişkin hükümlerin düzeltilmesini talep ettiklerini, -HMK 293.madde uyarınca uzman görüşü uyarınca hüküm kurulmasında hukuka aykırılık bulunmadığını, -Davalı vekilinin vekillikten çekilme dilekçesini hem ilk dereceye hem de istinaf mahkemesine ibraz ettiğini, asil’e dilekçenin yerel mahkeme tarafından 15.01.2018 ‘de tebliğ edildiğini, -Tenfizi istenen kararın nihai karar olduğunu, tenfiz koşullarının oluştuğunu, -kesinleşme şerhinin apostilli orjinali ile noter onaylı tercümesinin dosyaya konulduğunu, -MÖHUK uyarınca İngiliz Mahkemesi kararının kesinleşmiş olup olmadığının kararı veren devletin usul hukukuna göre belirleneceğini, -2 Kasım 2016 tarihinde davalı şirketin Yönetim Kurulu Başkanı İlhan İlker’in tanıklık beyanında açıkça, “Borç talebine ilişkin verilmiş olan 20 Nisan 2016 tarihli nihai karara saygı duyduğunu, riayet ettiğini, ancak davalı şirketin bu nihai kararı yerine getiremeyeceğini, kararda belirtilen miktarı finansal durumu nedeniyle ödeyemeyeceğini” ifade ettiğini, -seri yargılama usulü’nün başlı başına savunma hakkını kısıtladığı iddiasının yerinde olmadığını, -davalının yargılamada kendisini avukatla temsil ettirdiğini, kararın davalının İngiltere’de ki avukatına tebliğinin geçerli olduğunu, -verilen tenfiz kararının kesinleşmesinin gecikmesi durumunda her geçen gün müvekkilinin alacağına kavuşmama riski doğduğundan, davalının borca yeter miktarda malvarlığı üzerinde ivedilikle ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
G E R E K Ç E : İngiltere Queen’s Bench Division Yüksek Ticaret Mahkemesi’nin 20/04/2016 tarihli 2014/1431 numaralı kararının tenfizi talepli davada, Dairemizin 25.02.2019 tarihli 2017/3156 E. – 2019/377 K.sayılı kararıyla; Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2017 tarihli kararının kaldırılmasına, nispi karar ve ilam harcının tamamlatılarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, karar verildiği, ilk derece mahkemesince duruşma açılarak davacı vekiline nispi harcın tamamlatıldığı ve 26/06/2019 tarihli kararla davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; davalı vekilinin vekillikten çekilmesine rağmen, asile çekilme dilekçesinin tebliğ edilmediğini, vekillikten çekilme dilekçesinin 05/08/2019 tarihinde ilk derece mahkemesince karar verildikten sonra tebliğ edildiğini, hükmün müvekkilinin yokluğunda kurulduğunu ileri sürdüğü anlaşılmış, dosyanın ve UYAP kayıtlarının incelenmesinde, davalı vekillerinin 04/01/2018 tarihli vekillikten çekilme dilekçesinin Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 08/08/2019 tarihinde davalı şirkete tebliğ edildiği, 6100 Sayılı HMK 82/1 maddesi gereğince, “İstifa eden vekilin vekalet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam edeceğinden” vekilinin vekalet görevinin 23/08/2018 tarihinde sona ermesine rağmen, ilk derece mahkemesince Dairemizin 25.02.2019 tarihli 2017/3156 E. – 2019/377 K.sayılı kararıyla nispi harcın tamamlatılarak yargılama yapılmasına ilişkin kararından sonra, duruşma gününün 17/03/2019 tarihinde vekillikten çekilen vekile tebliğ edildiği, davalı şirketin yokluğunda yargılamaya devam edilerek hüküm kurulduğu, kabule göre de ;6100 Sayılı HMK 304. Madde de ” Hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar, mahkemece resen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir” hükmü, 305/2 maddesinde “Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez” hükmü düzenlenmekle, ilk derece mahkemesinin yazı ve hesap hatası niteliğinde olmayan, yargılama gideri ve vekalet ücretinde tashih kararıyla değişiklik yapmasının usule ve yasaya uygun olmadığı,kanaatiyle davalı vekilinin usule yönelik istinaf başvurusunun esasa yönelik sebepler incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının ve tashih kararının kaldırılmasına, davalı vekiline usulüne uygun duruşma günü tebliğinden sonra hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.Davacılar vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunda tashih kararının usule uygun olduğunu ancak Dairemizin aksi kanaatte olması halinde vekalet ücreti ve harca ilişkin hükmün düzeltilmesini talep ettiği görülmüşse de; davalı vekilinin istinaf başvurusu esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kabul edilerek, mahkeme kararı ve tashih kararı kaldırılmakla, davacılar vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle:Davalı vekilinin istinaf isteminin esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.02.2017 tarihli 2016/792 E. – 2017/157 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA,-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, -Davacılar vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine,-İstinaf talebi incelenmediğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacılara tarafa iadesine,- İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacılar avansından kullanıldığı anlaşılan, 10,00 TL’nin 1/2 oranında 5,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, b)Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan, 77,50 TL’nin 1/2 oranında 38,75 TL’sinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, -İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 27/01/2020 tarihinde HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.