Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2839 E. 2022/349 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2839 Esas
KARAR NO: 2022/349
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2019
NUMARASI: 2017/186 E. – 2019/375 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2012 yılından sürücü kursu işlettiğini, sürücü kursu eğitim pistinin kiralanması için … ile kira sözleşmesi akdedildiğini ve pistin 1 aylık kira karşılığı 80,00-TL olup yıllık kira bedelinin 960,00-TL olduğunu, taraflar arasında güven ilişkisi olduğundan müvekkilinin açık senet verdiğini, verilen açık senedin davalı tarafından 10/12/2012 tanzim, 15/12/2015 vade tarihli ve 9.600,00-TL bedelli olacak şekilde haksız kazanç sağlamaya yönelik, kötü niyetli ve hukuka aykırı bir şekilde doldurularak müvekkil aleyhine kullanıldığını, müvekkilinin davalıyı hiçbir şekilde tanımadığını ve hiçbir ticari ilişkisinin bulunmadığını, davalı tarafından senedin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu edildiğini ve tüm bu nedenlerle müvekkilinin senedin borçlusu olmadığının tespitine, davalının kötü niyetli olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine konu senedin müvekkiline veriliş sebebinin davacının müvekkile olan borcu olduğunu, senet metninde bedelin nakden alınmış olduğu açık olarak yazıldığını, davacının borcu ödememek için kötü niyetli olarak davayı açtığını, davacının iddialarını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın amacının alacağın tahsilini engellemek ve takibi sürümcemede bırakmak olduğunu ve tüm bu nedenlerle davanın reddine, kötü niyetli davacının alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.04.2019 tarih ve 2017/186 Esas – 2019/375 Karar sayılı kararıyla; “…yapılan yargılama, toplanan deliller ile dosya kapsamındaki tüm belge ve bilgiler birlikte değerlendirildiğinde, icra takibinin yazılı belgeye dayandığı, davacı borçlunun imza inkarı bulunmadığı, davacı tarafın borcunu ödediğine ilişkin yazılı bir belge sunmadığı, usulüne uygun şekilde ödeme yaptığını ispat edemediği gerekçeleriyle menfi tespit davasının reddine, icra dosyası üzerine konulan bir tedbir bulunmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; “Davada ön incelemenin yapılmadığını, mahkeme hükmünün bu yönüyle usule aykırı olduğunu, Tanık dinletme taleplerinin mahkemece süresinde olmadığı gerekçesiyle haksız olarak reddedildiğini, tanığın ödemeye ilişkin olarak değil, senedin teminat senedi olduğunun ispatı açısından dinletilmek istendiğini, Uygulamada güven ilişkisine dayalı olarak açığa senet verilebildiğini, somut olayda bölgedeki teamül gereği açığa senet verildiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasınıda; davalı tarafından davacı aleyhine 9.600,00 TL bedelli, 15.12.2012 vade tarihli bonoya dayalı olarak icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, davaya konu bononun dava dışı …’a kira sözleşmesinin teminatı amacıyla boş olarak verildiğini, daha sonra bononun davalı tarafından doldurularak takibe konulduğunu, davalıya borçlu bulunmadığını beyan ederek menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı ise, davacı iddialarının doğru olmadığını ve aksinin yazılı delille ispatının gerektiğini beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… icra takibinin yazılı belgeye dayandığı, davacı borçlunun imza inkarı bulunmadığı, davacı tarafın borcunu ödediğine ilişkin yazılı bir belge sunmadığı, usulüne uygun şekilde ödeme yaptığını ispat edemediği gerekçeleriyle menfi tespit davasının reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı def’i (savunma) olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK m.290’daki meblağdan az bir miktara ilişkin olsa bile tanıkla ispat olunamaz; ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebileceğinden, davacı vekilinin tanık dinletme talebinin mahkemece reddedilmesi isabetlidir. Davacı vekili tarafından ön incelemenin yapılmadığı ileri sürülmüş ise de; yargılamanın 19.09.2017 tarihli ilk duruşmasının ön inceleme duruşması usulüne uygun olarak yapıldığı, tarafların beyan ve imzalarının alındığı, ancak dilekçelerin teatisi aşaması tamamlanmadığından bu sürecin tamamlanmasının beklenmesine yönelik ara karar oluşturulduğu ve 27.02.2018 tarihli duruşmada ön incelemeye son verilerek tahkikat aşamasına geçilmesine karar verildiği; tüm bu hususlar gözetildiğinde ön inceleme aşamasına yönelik davacı vekili itirazının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Takibe konu bononun “Nakden” kaydını içerdiği ve davalı tarafından dosyaya sunulan cevap ve delillerle ‘davacıya borç para verildiği’nin tekrarlandığı, buna göre senedin ihdas nedeninin talil edilmediği, ispat yükünün davacı tarafta olduğu görülmüştür. Davacının bonoya konu borcun ödendiğini veya bononun teminat niteliğinde olduğunu kesin delillerle ispat edememiş olması karşısında ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararı yerinde olduğundan, davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/03/2022