Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2823 E. 2022/747 K. 28.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2823 Esas
KARAR NO: 2022/747
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2018/442 2019/329
DAVANIN KONUSU: Patent (Buluşun İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili, müvekkillerinden …nin dava konusu makinanın İtalya’da patent sahibi üreticisi olduğunu, diğer müvekkili şirketin ise söz konusu makineyi pazarladığını, davalıların ise yurtdışında patent hakkı müvekkili firmaya ait makinayı aynen kopyalayarak Türkiye’de satışa sunduklarını, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini ve müvekkilini maddi ve manevi zararlara uğrattığını iddia ederek, haksız rekabetin men’ini, kaldırılmasını, engellenmesini, dava konusu taklit makineler ile bunların yapımında kullanılan araç ve gereçlerin imhasını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 10.000,00 Euro maddi ve müvekilleri için ayrı ayrı ayrı 3.000,00 Euro olmak üzere toplam 6.000,00 Euro manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, dava konusu yapılan makinayla ilgili müvekkillerinden …’in faydalı model sahibi olduğunu, davacı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy Fikri ve Sinai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde hükümsüzlük davası açıldığını, ayrıca dava konusu ürünün müvekili şirket tarafından hiç üretilmediğini, satılmadığını, üçüncü kişilerin ilgisi, bilgisine ve görgüsüne hiç sunulmadığını, herhangi bir fayda elde edilmediği gibi buna yönelik bir girişimde de bulunulmadığını, bu nedenle taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “davacıların Türkiye’de tescilli herhangi bir patentlerinin bulunmadığı, ülkesellik prensibi gereği Türkiye’de patent korumasından yararlanmasının mümkün olmadığı, toplanan deliller, mahallinde yapılan keşif ve davalı ticari defterlerine dahi davalıların davacı makinesine benzer herhangi bir makine üretimi veya satışının ispatlanamadığı, davalı işyerinde tespit edilen makinelerin davalı şirketin davacıdan satın aldığı makineler olup, orijinal oldukları, davalılardan … adına Türk Patent nezdinde tescilli olup, davacı patenti ile benzer olduğu iddia olunan faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne ilişkin Mahkememizin 2018/25 Esas sayılı dosyasında ayrıca dava bulunduğu, davacının dayandığı rekabet yapmamaya ilişkin 03/05/2017 tarihli sözleşmenin faydalı model başvurusunun 2015 yılında olması sebebiyle, bu hususu kapsamadığı,ve böylece davalıların TTK 54 ve devamı maddeleri anlamında haksız rekabetlerinin de ispatlanamadığı” gerekçesiyle davacıların davasının reddine karar verilmiş, kararı taraf vekilleri istinaf etmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin gerekçesinin eksik incelemeye dayalı olduğunu, haksız rekabetin TTK 54 ve devamı maddelerinde düzenlendiğini, davalılardan … aleyhine dava konusu müvekkilinden satın alınarak kopyalanan makinelere ilişkin … numaralı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü için Bakırköy 1 FSHHM nin 2018/25 E sayılı dosyasıyla dava açtıklarını, bilirkişi raporunun lehlerine olduğunu, bu davanın sonucunun beklenmesine ilişkin mahkemece değerlendirilmediğini, o dosyada alınan raporun kopyalama işini ispatladığını, ve bu dosyaya sunduklarını ancak mahkemenin bu hususu dikkate almadığını, “başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanmanın” haksız rekabet olduğunu, bu hususun Yargıtay kararlarında da vurgulandığını, makinelerin davalı tarafça üretiminin olmaması nedeniyle haksız rekabetin bulunmadığı şeklindeki tespitin eksik incelemeye dayalı ve hukuka aykırı olduğunu, davalıların söz konusu makineleri bulundurduğu adreslerin tespit edildiğini, İzmir’de yer alan iki adresin 31/05/2018 tarihli dilekçe ile mahkemeye bildirdiklerini ve keşif ve yerinde inceleme yapılmasını istediklerini ancak mahkemenin bu hususta hiçbir değerlendirme yapmadığını, bunun yanı sıra dosyada alınan bilirkişi raporunda davalıların ticari kazançlarının ayakkabı yan sanayi ürünlerine ilişkin olduğunun tespit edildiğini ancak davalıların defter ve faturalarında yer alan yüksek tutarlı olduğu da bilirkişi raporunda belirtilen ayakkabı yan sanayi adı altındaki satış ve kazançların içeriğinin incelenmediğini, bu husustaki itirazlarının kabul edilmediğini, İstanbul Sanayi Odası tarafından yayınlanan “deri ve deri ürünleri, ayakkabı, ayakkabı yan sanayi ve suni deri sektörü” adlı yayının 53.sayfasında ayakkabı yan sanayi sektörünün tanımının yapıldığını ve alt gruplarda ayakkabı imalatında kullanılan makinelerin yer aldığını, davalı şirketin 18/05/1994 tarihli ticaret sicil gazetesinde yer alan kuruluş ilanında makine imalatı yapmak hususunun da yer aldığını, bu konudaki kayıtların fatura, irsaliye ve ilgili belgelerin celbini istediklerini ancak mahkemenin bu talebi değerlendirmediğini, davalıların kötü niyetli hareket ettiklerini, TTK uyarınca haksız rekabet için yarar sağlama şartının gerekmediğini, zarar görme şartının da bulunmadığını, zarar görebilme tehlikesinin varlığının yeterli olduğunu, dosyada alınan raporda inceleme yerinde müvekkilinden satın alınan makinelerin görünmesine ve heyette patent vekili bulunmasına rağmen bu makineler ile davalı … adına tescilli faydalı modelin karşılaştırmaksızın rapor oluşturulduğunu, iddianın temelinde bulunan kopyalama hususuna ilişkin hiçbir inceleme yapılmadığını, bu husustaki itirazlarının da dikkate alınmadığını, bilirkişilerin kendisini mahkeme hakimi yerine koyarak haksız rekabet bulunmadığı yolunda kanaat bildirdiklerini, davalı vekilinin 08/10/2019 tarihli celsede makine üretiminin olduğunu kabul ettiğini, 16/05/2019 tarihli celsede de bundan sonra davalıların üretim yapıp satış yapacaklarını beyan ettiğini, mahkemenin her iki tarafın makinelerinin benzer olup olmadığını incelemesi gerektiğini ancak gerek bu hususu gerekse itirazlarını karşılamadığını, eksikliklerin giderilmeden karar verildiğini bildirmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının tecavüzün men’i, kaldırılması, engellenmesi, imha ile maddi ve manevi tazminat talep ettiğini, davanın başlangıçta Asliye Ticaret Mahkemesinde açıldığını, görevsizlik ile FSHHM ye geldiğini, davacı … şirketinin aktif husumet ehliyeti ve davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini, davacıların davaya dayanak yaptıkları sözleşmede davalı …’in imzası ve/veya haksız rekabet oluşturan haksız eylemi isnat edilmediğinden davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, bu hususlara gerekçede yer verilmesi gerektiğini, dosyanın görevsizlik kararı ile geldiğini, görevsizlik kararına yönelik hak edilen yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmediğini, bu yönden vekalet ücreti talep ettiklerini, ayrıca davacıların birden çok talepleri bulunmasına rağmen sadece maddi ve manevi tazminat yönünden vekalet ücreti hükmedildiği, reddedilen diğer talepler yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesinin de hatalı olduğunu bildirmiştir. 10/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda;”Davalının adresinde yapılan incelemede; davalının adresinde bulunan ve kullanılan 2 adet makinenin yukarıda belirtilmiş olan davacı … tarafından üretim ve satışı yapılınış olan firmasından satın alınan; … Model çelikli taban otomatik kampre presi sağ, sağ seri no: … Model çelikli tahan otomatik kampre presi sol, sol seri no: … 2 adet makinelerinin bulunduğu, başkaca bir makinenin tespit edilmediği, davalı … Ltd.Şti. nin defter incelermesi sonucunda beyan etmiş olduğu gelirin ayakkabı yan sanayi ürünleri üzerine olduğu, faturaların incelenmesinden herhangi bir makine satışına rastlanılmadığı, yurtdışında patent belgesine bağlarımış olan ve fakat Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescil ettirilmemiş olan patcntlerin Türkiye’de korunmaları yürürlükte olan Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında değil ve fakat genel hükümlere göre yani Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabete ilişkin hükümlerine göre korunacağı, ancak yapılan incelemelerde davalının TTK.nun 54 ve devamı hükümleri uyarınca haksız rekabet teşkil eden eylemlerinin tespit edilemediği, bu nedenle de maddi tazminat hesaplaması yapılamadığı, manevi tazminatın takdiri ve tespiti hususu Sayın mahkemenizin takdirinde olduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, haksız rekabetin men’i, kaldırılması, engellenmesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı taraf … nin İtalya’da patent sahibi üretici olduğunu, diğer davacının ise, bu patente konu makinenin pazarlamasını yaptığını, davalıların ise, bu patente konu makineyi aynen kopyalayarak Türkiye’de satışa sunduklarını iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Dosya içeriğinden davalı …’in faydalı modelinin bulunduğu, bu faydalı modelin hükümsüzlüğü için davacı tarafça davalılardan … aleyhine Bakırköy 1 FSHHM nin 2018/25 E sayılı dosyasında hükümsüzlük davası açtıkları, daha sonra bu dosyanın Bakırköy 1 FSHHM nin 2021/65 E sayılı numarasını aldığı, dosyanın derdest olup, henüz karara çıkmadığı anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı tarafça söz konusu hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılması istenilmiş ise de, yargılama sırasında yapılan keşif ile alınan bilirkişi raporu içeriği dikkate alındığında davalı tarafın iş yerinde bulunan makinelerin davacı … tarafından üretilen ve davalıya satışı yapılan makineler olduğu, bu makinelerin dışında iş yerinde başkaca bir makinenin tespit edilmediği, yine davalı tarafın defterlerinin incelenmesinde, herhangi bir makine satışına rastlanılmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan davacı tarafın Türkiye’de tescilli herhangi bir patenti de bulunmamaktadır. Yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporu dikkate alındığında davalı tarafın haksız rekabet niteliğinde eylemlerinin ispatlanamadığı, hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılmasının somut davaya yetkisinin bulunmadığı anlaşılmakla davacılar vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Davalılar vekilinin istinaf talebine gelince; mahkemenin sadece maddi ve manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmettiği, haksız rekabet yönünden vekalet ücretine hükmetmediği ileri sürülmüş ise de, hüküm fıkrasının incelenmesinde 3.bentte davalı yararına 7.401,88-TL vekalet ücretine hükmedildiği, bu tutarın dava değeri olarak gösterilen 16.000-EURO nun dava tarihindeki karşılığı olan 72.548,80-TL üzerinden hesaplandığı, buna göre bu vekalet ücretinin maddi ve manevi tazminat talebinin toplamı üzerinden verildiği, hüküm fıkrasının 4.bendinde yer alan 3.931-TL vekalet ücretinin ise her ne kadar manevi tazminat için verildiği belirtilmiş ise de, bunun da reddedilen haksız rekabet talebi yönünden verildiği, buna göre vekalet ücretinde bir eksiklik bulunmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca davalı taraf görevsiz mahkemedeki vekalet ücretinin verilmediğini ileri sürmüş ise de, huzurdaki dava görevsiz mahkemedeki davanın devamı niteliğinde olup, ayrı bir vekalet ücreti hükmedilmesi gerekmediğinden bu yöndeki istinaf talebi de yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayır ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/04/2022