Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2819 E. 2022/353 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2819 Esas
KARAR NO: 2022/353
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI: 2016/738 E. – 2018/411 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin, davalı faktörden kredi almak üzere hizmet karşılığı alacaklı olduğu faturaları temlik ettiğini ve aldığı dört adet çeki ciro ettiğini, bunun karşılığında para ödenmesi talebinde bulunduğunu, davalı yanca bu talebin kabul edilerek evrakların işleme alındığını, yanlar arasında, karşılığında müvekkil şirketin alacaklı olduğu hizmet bedellerinin davalıya temlik edildiği hususunda tartışma ve uyuşmazlık bulunmadığını, keza müvekkil şirketin takip ve davaya konu müşteri çeklerini ciro ederek davalı faktöre verdiğinin tartışmasız olduğunu, takibe konu çekler ile ilgili olarak davalı faktör, kararlaştırılmış olmasına rağmen müvekkil şirkete herhangi bir ödemede bulunmadığını, dört çekten dolayı davalı faktörün hak sahibi olamadığını ve çeklerdeki hakkı iktisap edemediğini, takibe konu dört adet çekten dolayı müvekkil şirkete tek kuruş ödeme yapmayan davalı faktörün bunu bile bile müvekkil şirket aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü yol ile icra takibi başlattığını, müvekkil şirkette haciz baskısı altında bazı ödemeler yapmak zorunda kaldığını, somut olay ve uyuşmazlıkta, takip ve davaya konu çeklerin karşılığında müvekkili şirkete ne çeklerin vadelerinden önce ve ne de sonrasında herhangi bir ödeme yapılmamış olmakla, çekler tamamen karşılıksız kaldığını, bu nedenle, çeklerden ve icra takibinden dolayı borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesi gerektiğini, sunulan nedenlerle, müvekkili şirketin İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Es. sayılı dosyası ile takibe konu dört adet çekten dolayı müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespitine, çeklerin ve takibin iptaline, cebri icra tehdidi ile ödenen 16.000.-TL’nin davalı şirketten istirdadı (tahsili) ile müvekkil şirkete ödenmesine, ödenen meblağa ödeme tarihlerinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının müvekkil aleyhine mahkemeniz huzurunda açmış olduğu menfi tespit davası haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı tarafından borçlu olunmadığı iddia edilen çekler müvekkili … ile borçlu … arasında imzalanan 28.11.2014 tarihli “Borç Tasfiye Prokolü” ne istinaden müvekkili şirkete teslim edildiğini, protokolün konusunu “… Ltd.Şti., …-… Girişimi, … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti … Ltd. Şti.-… İş Ortaklığı ile imzalanan faktoring sözleşmelerinden kaynaklanan borcun protokolde yer alan şartlar çerçevesinde yapılandırılarak yine Protokol’de belirlenen şekilde borcun kefili … tarafından ödenmesi” olduğunu, işbu protokole istinaden, 30.01.2015 tarihinde … Bankası A.Ş. Ankara Şubesi’ne ait keşidecisi … Ltd. Şti ve cirantası davacı şirket olan … çek no.lu 24.06.2015 tarihli 150.000.- TL lik, … çek no.lu 25.07.2015 tarihli 150.000.-TL.lik, … çek no.lu 25.08.2015 tarihli 100.000.- TL’lik, … çek no.lu 15.09.2015 tarihli 100.000.- TL’lik çekler davacı şirket tarafından müvekkili şirkete teslim edildiğini, özetle takibe konu iş bu çeklerin davacı şirket tarafından müvekkili faktoring şirketine gecikmiş borçlarının yeniden yapılandırıldığı protokole istinaden verilmiş olup, davacının takibe konu çeklerden dolayı borçlu olmadığının tespitine yönelik istemi hukuka aykırı olduğunu, usul ve yasaya aykırı, kötüniyetle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.03.2018 tarih ve 2016/738 Esas – 2018/411 Karar sayılı kararıyla; “… toplanan deliller ve yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının dava konusu 4 adet çeki dava dışı kefil …’ın kefalet borcu için davalıya verdiği, bu durumun …’ın kefalet borcunun davacı tarafından kısmen üstlenildiği veya en azından bu borca kısmi katılma niteliğinde olduğu anlaşıldığından davanın reddine, yasal şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi sunmuş ise de; İstinaf harçlarının eksik yatırılması nedeniyle mahkemece çıkarılan muhtıraya rağmen harcın ikmal edilmemesi nedeniyle mahkemenin 11.10.2019 tarihli ek kararıyla “Davalının istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadan ve bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verilmesine rağmen davalı defterleri incelenmeden hüküm kurulması yoluna gidildiğini, protokolde belirtilen dava dışı borçlara ilişkin yapılan ödemelerin tespiti için davalı defterlerinin incelenmesinin zorunlu olduğunu, çünkü davacının sorumluluğunun ancak bakiye borca göre belirlenebileceğini, Mahkemece kararda borcun üstlenilmesi ve borca katılma müesseselerine atıf yapılmış olmasına rağmen somut olayda her iki müessesenin koşullarının ve olayda uygulanma imkanının olmadığını, Mahkemece 6361 Sayılı Kanun’un 9.ve 38.maddeleri açısından değerlendirme yapılmamasının eksiklik olduğunu, faktoring şirketlerinin sadece fatura karşılığı mal ve hizmet sunumu için kambiyo senedi iktisap edebileceğinin olayda tartışılmadığını.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine konu edilen dört adet çekin davalıya kredi temini için verildiğini, ancak davalının kredi kullandırmaması nedeniyle çekler üzerinde tasarruf hakkının bulunmadığından bahisle menfi tespit ve icra tehdidi altında ödenen bedelin istirdadı isteminde bulunmuş; davalı ise çeklerin dava dışı faktoring borçlusu … arasında imzalanan borç tasfiye protokolü kapsamında verildiğini, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından; “…yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, davacının dava konusu dört adet çeki dava dışı kefil …’ın kefalet borcu için davalıya verdiği, bu durumun …’ın kefalet borcunun davacı tarafından kısmen üstlenildiği veya en azından bu borca kısmi katılma niteliğinde olduğu anlaşıldığından davanın reddine, yasal şartları oluşmadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı şirketin davaya konu çeklerin lehtarı olduğu, davacı ile davalı … şirketi arasında faktoring sözleşmesi veya faktoring işleminin bulunduğu konusunda dosyada bir delilin bulunmadığı, dava dışı … ile davalı … şirketi arasında 28.11.2014 tarihli “Borç Tasfiye Protokolü” imzalandığı, davacı şirket tarafından 30.01.2015 tarihli “… ile şirketiniz arasında akdedilen 28.11.2014 tarihli borç tasfiye protokolü uyarınca aşağıda dökümü yapılan çekler şirketinize teslim edilmiştir.” içerikli yazı ile aralarında takibe konu çeklerin de bulunduğu toplam altı adet çeki davalıya teslim ederek, çeklerin protokol uyarınca borçtan düşülmesini ve çeklerin ödenmesi halinde ipoteklerin fekkini talep etmiştir. Bu duruma göre, davacının takibe konu çekleri davalı ile arasındaki faktoring ilişkisi nedeniyle değil, dava dışı … ile davalı arasındaki protokolde belirlenen borcun ifasına yönelik olarak verdiği ve çeklerin ödenmediği anlaşılmakla; davanın reddine dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olmakla davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.03/03/2022