Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2810 E. 2022/343 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2810 Esas
KARAR NO: 2022/343
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2019
NUMARASI: 2016/292 E. – 2019/776 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirkete ait çekin üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını gördüğünü, müvekkili şirkete atfen atılmış imzanın müvekkili şirket yetkilisine ait olmadığını, müvekkili şirketin söz konusu alacaklı davalı ile herhangi bir ticari ilişkisinin de olmadığını, müvekkilinin davalıya bu çek sebebi ile ya da başkaca bir surette borcu olmadığını, dava devam ettiği esnada da haciz tehtidi baskısı sebebi ile mağdur olma ihtimali ile karşı karşıya olduğunu, bu nedenlerle öncelikle tedbir taleplerinin kabulü ile icra dosyasının iş bu dava neticesine kadar tedbiren durdurulmasına, müvekkilinin davalıya İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilen çek sebebi ile borçlu olmadığının tespitine ve dosyanın müvekkili yönünden durdurulmasına, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan menfi tespit davasının haksız ve kötü niyetli olduğunu, davacı tarafından sunulan vekaletnamedeki asilin imzası ile dava konusu çek üzerindeki imzaların karşılaştırmasında dahi imzaların çok benzer olduğunu, muhtemelen çekteki imzanın sahih olduğunun görüleceğini, takibin durdurulması sırasında borçlunun malvarlığını kaçırması ihtimalinin ortaya çıkacağını, tedbir kararı verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili bankanın müşterisi olan … A.Ş. Firması ile 11/12/2014 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzaladığını, sözleşme gereğince müvekkili bankanın kredili müşterisi olan … A.Ş.’nin huzurundaki davaya konu çeki … A.Ş.’nin borcuna mahsub edilmek üzere müvekkili bankaya verdiğini, bu firmanın borcunun halen devam etmekte olduğunu, müvekkilinin dava konusu çekin iyiniyetli ve haklı hamili olduğunu, bu nedenle davacının muhattap bankadan geçmişe dönük 1 yıllık ödenmiş çeklerin istenmesini talep ettiklerini, müvekkili bankanın kredi borçlarına mahsup edilmek üzere işbu çeki aldığını, çekteki imza sahih olmasa bile iyiniyetli hamil olması nedeni ile tazminat talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle ihtiyati tedbir kararının kaldırılması veya %115 teminat alınmasına, haksız davanın reddine ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama harç ve giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.07.2019 tarih ve 2016/292 Esas – 2019/776 Karar sayılı kararıyla; “… takibe ve davaya konu çek altındaki imzanın şirket yetkilisi …’e ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı şirketin çeki ciro yoluyla elde ettiği, çekin keşidecisi ile ticari ilişkisi olmadığı, ayrıca davacı her ne kadar davalının haksız ve kötü niyetli olarak takip başlattığı iddiasında bulunmuş ise de, bu hususta mahkemede kanaat oluşturacak nitelikte delil sunmadığı gerekçesiyle davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkeme kararının eksik incelemeye dayalı olduğunu, davacının davasını çekin cirantasına karşı yönlendirmeyip sadece hamile karşı açılmasının usule aykırı olduğunu, Temlik veren banka tarafından yapılan araştırmada dava konusu çek koçanından aynı imza ile düzenlenmiş bazı çeklerin ödendiği duyumunun mahkemeye iletildiğini, ancak bu yönde araştırma yapılmadığını, Aldırılan bilirkişi raporlarının da eksik incelemeye dayalı olduğunu, bu konudaki itirazlarının mahkemece gereğince değerlendirilmediğini, keşideci imzasının ilk bakışta dahi benzerlik gösterdiğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER:*İstanbul Anadolu … icra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında; takibin kambiyo senetlerine özgü takip olduğu, takibe konu çekin davamıza konu çek olduğu, ödeme emrinin 03.02.2016 tarihinde davacı borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. * Adli Tıp Kurumu 09/07/2018 tarihli raporunda ‘ İnceleme konusu çekteki keşideci imzası ile …’in mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte ;söz konusu imzanın basit tersimli olması nedeniyle …’in el ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri tespite gidilemediği…’ kanaati bildirilmiştir. *Çekteki imzasın …’e ait olup olmadığının tespiti bakımından dosya grafolojik inceleme için bilirkişiye gönderilmiş olup bilirkişi …’nun 18.03.2018 tarihli raporunda; çekteki imzanın …’in eli mahsülü olmadığı yönünde görüş bildirdiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine dayanak gösterilen çekteki imzanın kendisine ait olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… takibe ve davaya konu çek altındaki imzanın şirket yetkilisi …’e ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı her ne kadar davalının haksız ve kötü niyetli olarak takip başlattığı iddiasında bulunmuş ise de, bu hususta mahkemede kanaat oluşturacak nitelikte delil sunmadığı gerekçesiyle davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davalı vekili tarafından “Davacının davasını çekin cirantasına karşı yönlendirmeyip sadece hamile karşı dava açmasının usule aykırı olduğu” ileri sürülmüş ise de; menfi tespit davalarında davanın sadece takip alacaklısına karşı açılması mümkün olup, çekin cirantasının davalı olarak gösterilmesi zorunlu olmadığından mahkeme kararında taraf teşkiline ilişkin bir usule aykırılık bulunmamaktadır. Davacı, davaya ve takibe konu 12.11.2015 keşide tarihli ve 40.000,00 TL tutarlı çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 24.04.2019 tarihli raporu ile “İnceleme konusu çekteki keşideci imzası ile …’in mukayese imzaları arasında biçimsel benzerlik görülmekle birlikte; söz konusu imzanın basit tersimli olması nedeniyle …’in el ürünü olup olmadığı yönünde daha ileri tespite gidilemediği…” kanaatinin bildirilmesi üzerine mahkemece adli belge inceleme ve sahtecilik konusunda uzman bilirkişi …’dan rapor aldırıldığı görülmüştür. Bu bilirkişi tarafından dosyaya sunulan 18.03.2018 tarihli raporunda; “Davacı şirket yetkilisi … adına atılı imzanın grafolojik, grafometrik, kaligrafik ve analitik olarak (optik cihazlar ve U.V. ışık altında yapılan incelemeler sonrasında) münker imzada tespit edilen akışkanlıktaki durma ve titremeler dolayısıyla farklı yapılarda olduğu, çekte serbest taklit metodu kullanıldığı, çekin ön yüzündeki yazılar ve sayılar ile ciranta kaşesi üzerindeki imzaların aynı kalemin ürünü olduğundan hareketle imzanın … eli ürünü olmadığı.” tespiti yapılmıştır. Bilirkişinin anılan raporunun gerekli bilimsel verileri içerdiği, teknolojik cihaz yardımıyla oluşturulduğu, gerekli fotoğraflamaların yapıldığı ve denetime elverişli olduğu anlaşıldığından, mahkemece rapora itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.732,40 TL harçtan, peşin alınan 683,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.049,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/03/2022