Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2795 E. 2019/2850 K. 30.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2795 Esas
KARAR NO : 2019/2850 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2019/917 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde; davalılardan… kuruluşundan 14/09/2018 tarihinde görevden alınana kadar müvekkil şirketin yönetim kurulu başkanlığını yaptığını, İstanbul…. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına konu takibin danışıklı olarak yapıldığını ve hamilin kötüniyetli olduğunu, davalılar hakkında nitelikli dolandırıcılık soruşturma bulunduğunu, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı takibine konu bono alacak aslı ve ferileri açısından, döviz alacağına %19,5 oranında faiz işletilmesini, mevcut şirket kayıtlarının gerçeğe aykırı ve usulsüz tutulduğunu ve diğer sebeplerle borçlu olmadığının tespitini, takibin iptalini, senedin iptalini ve iadesini talep ve dava etmiştir.İstanbul 21. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2019 tarihli 2019/917 E.sayılı kararıyla; ” mevcut delil durumu, imzanın davacıya ait olması ve İİK 72/3 Maddesi uyarınca takibin durdurulması talebinin reddine ancak İİK.nun 72/3 maddesi uyarınca, mahkeme veznesine % 20 teminat yatırıldığında satış işlemlerinin ve icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya dava sonuna kadar ödenmemesine ” karar verildiği görülmüştür.Davacı vekilinin süresinde sunduğu istinaf dilekçesinde; somut olayda bono lehdarının hamil ile evli olduğunu ve şirket aleyhine danışıklı olarak ve salt zarar vermek amaçlı icra takibi yapıldığının nüfus kayıtları, savcılık ifadeleri ile sicil kayıtlarından açıkça anlaşıldığını, bono hamilinin lehdarın eşi olduğunu, alacakla ilgili olmadığını, eşinin talimatıyla icra takibini yaptığını, 16.08.2019 tarihli savcılık ifadesinde beyan ettiğini, kötüniyetli hamilin “sebepten soyutluk” prensibinden yararlanamayacağını, -2.111.966,86 USD alacağın kabul edildiğini, 12.06.2017 tarihli genel kurulun yokluğunun tespiti için … 11.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/352 E.sayılı dosyasında dava açtığını; alacağın temelindeki bizzat davalıların dahil olduğu şirket işlemi ile ilgili ayrı bir ihtilaf bulunduğunu, -şirketin teminat yatıracak gücü olmadığını, dava dilekçesinde şirketin nakdinin bulunmadığının, icra müdürlüğünce 30.000.000,00 TL teminat biçilen taşınmazın teminat kabul edilmesinin talep edildiğini, -HMK’nın 392/1 maddesinde de teminat alınmamasına da karar verilebileceğini, şirket taşınmazının hem alacağı hemde fazlasını karşılayacak değerde olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak takibin tedbiren durdurulmasına, şirket taşınmazının teminat olarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İcra takibine ve davaya dayanak senedin; davacı şirket tarafından davalı … lehine düzenlendiğini, 12.06.2017 keşide, 12.06.2018 vade tarihli olduğunu, 2.111.966 USD bedeli olup, bedel kaydında “nakten” ahzolunduğunun yazıldığı, lehtar tarafından … emrine ödeyiniz yazılarak cirolandığı görülmüştür. Kartal ….Noterliğinin 25.05.2018 tarihli … yev.no’lu ihtarnamesi ile; … tarafından …’e 2.111.966 ABD Doları bedelli, keşide ve vade tarihi olmayan boş senedi davacı şirket yönetim kurulu başkanı olarak imzaladığı, şirket adına böyle bir harcamanın olmadığının tespit edildiğini, senetteki imzasını hata ve hile nedeni ile geri çektiğini beyan ettiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; davalıların danışıklı ve kötüniyetli olarak İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına konu 2.111.966 USD bedelli 12/06/2018 vade tarihli bono ile müvekkili şirketi borçlandırdığını, bonoda karşılığının nakden alındığı yazıyorsa da, şirket kayıtlarında bu miktarda para girişi görünmediğini, davalılar hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan soruşturma bulunduğunu beyanla menfi tespit davası açtığı, takibin tedbiren durdurulmasını talep ettiği, mahkemenin 22/10/2019 tarihli kararıyla; takibin durdurulması talebinin reddine, %20 oranında teminat yatırıldığında satış işlemlerinin ve icra veznesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmemesine karar verildiği, davacı vekilinin kararın , tedbir talebinin reddedilen kısmı ile teminat alınmasına dair kısmı yönünden istinaf başvurusunda bulunduğu, icra müdürlüğünce haczedilerek 30.000 TL değer taktir edilen taşınmazın teminat olarak kabulünün talep edildiği anlaşılmıştır.İİK 72/3 maddesinde: “İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebilir.” hükmü düzenlenmekle, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında takibin durdurulmasına tedbir yoluyla karar verilemeyeceği, ilk derece mahkemesinin kararının yerinde olduğu kanaatine varılarak tedbirin reddedilen kısmına yönelik istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.Davacı vekilinin mahkemece hükmedilen teminat yönünden de istinaf başvurusunda bulunduğu, icra dosyasında haczedilen taşınmazın teminat olarak kabul edilmesini talep ettiği anlaşılmışsa da; ilk derece mahkemesince, gecikmeden doğan zararları karşılamak üzere, %20 oranında teminat karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönündeki tedbir kararının kararının İİK 72/3 madde düzenlemesine uygun olduğu, teminata yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 30/12/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.