Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2784 E. 2022/351 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2784 Esas
KARAR NO: 2022/351
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/04/2019
NUMARASI: 2015/528 E. – 2019/356 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası üzerinden … sayılı 18/04/2013 keşide tarihli 15.000 TL bedelli çek bedelinin tahsili amacıyla takip başlatıldığını, ödeme emrine itiraz sırasında çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığına yönelik itirazda bulunulmuş ise İİK.’nın 68/2-5 maddeleri uyarınca davanın reddedildiğini, ancak takip konusu müvekkili adına cirolanan çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığından takip konusu borçtan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibine itiraz edilmesi neticesinde İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/1112 esas sayılı dosyasının açıldığını ancak kararın Yargıtay tarafından bozulması nedeniyle imza itirazına ilişkin hükmün kesinleşmediğini, dava dışı … isimli şirketten çekin bankaya kredi borcuna karşılık verildiğini, bu nedenle somut olayda müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını savunarak haksız davanın reddi ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin de davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05.04.2019 tarih ve 2015/528 Esas – 2019/356 Karar sayılı kararıyla; “… Grafolog bilirkişi raporunda çek aslındaki birinci ciro … kaşesi üzerindeki imzanın şahsın gerçek imzası model alınarak atılmaya çalışıldığı dolayısıyla …’ın eli ürünü olmadığı anlaşılmıştır. Davacı işletme defterinde çekte kendisinden sonra ciranta olarak görülen … Yapı, … firmaları ile fatura alışverişi olduğuna dair herhangi bir kayıt mevcut olmadığı, davacının kendi eli ürünü olmayan çekte mevcut cirosu sebebi ile ilgili çekteki cirantalara borçlandığı hususunda kayıt tespit edilemediği, dosyada mevcut durumun aksini gösterir belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Ticari senetteki geçersiz imza sadece kendisi yönünden hükümsüzlük sonucu doğurur” şeklindeki gerekçe ile davanın kabulü ile davacının takibe konu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı son ciranta olup kendisinden önceki ilk ciranta olan davacının imzasının ona ait olup olmayacağını bilemeyeceği gerekçesiyle davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davacı tarafından icra hukuk mahkemesinde açtığı imza itirazı davasının henüz kesinleşmediğini, Mali bilirkişi raporunda sadece davacı defterlerinin incelendiğini, … Yapı’nın da defterlerinin incelenmesi gerekirken bu firmanın defter ve kayıtlarını sunmadığını, Çekin düzgün bir ciro silsilesi sonrasında kredi borçlusu … isimli şirketin cirosuyla davalı bankaya geçtiğini, davalının iyiniyetli üçüncü kişi durumunda olduğunu, İmzaların istiklali prensibi gereğince davalının diğer çek borçlularından alacaklı olmaya devam ettiğini” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı dosyasında; davalı tarafından davacı hakkında 18/04/2013 keşide tarihli, 15.000 TL bedelli çeke alacağının tahsili amacıyla 15.000,00 TL asıl alacak, 1.231,16 TL faiz, 1.500,00 TL % 10 komisyon bedeli olmak üzere toplam 17.731,16 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatılmıştır. *Grafolog …’un 21/06/2017 tarihli raporunda; “Tersim tarzı bakımından benzerlik olmakla birlikte imzanın başlanıcı … harfinin biçimlendirilişi harfin kollarının boyutu ve kol arası mesafe farkı, gramaların örgülenmesi mukayese imzalarda daha oval hatlara sahip olmasına karşın tetkik konusu imzalarda gramaların sert ve dik yapılışı, imzaların ortasındaki … harfinin gövdelendirilişi, dik kenar oluşturulduktan sonra yukarı çıkan kolunun tetkik konusu imzalarda çizginin soldan sağa deviye edilerek oluşturulup dik şekilde inen kolun oluşturulduğu mukayese imzalarda ise yine soldan sağa deviye edilip orta kısmından bukle yapılarak inen kolun meydana getirildiği, … harfinden gramaya başlanış dik olduğu, mukayese imzaların eğim yapılarak bağlandığı, imzanın bitirilişi devinim noktaları, işleklik derecesi, ebat, sürat istif, kalem alışkanlıkları ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlik bulunmadığı, inceleme konusu çek aslındaki birinci ciro … kaşesi üzerindeki imzanın şahsın gerçek imzası model alınarak atılmaya çalışıldığı dolayısıyla …’ın eli ürünü olmadığı” kanaati bildirilmiştir. *Mali Müşavir …’in 14/11/2018 tarihli bilirkişi raporunda; “Davacı işletme defterine tabi olup, işletme defterinin ticaret kanununa uygun şekilde tutulmuştur. İşletme defteri mahiyeti gereği satış ve satın alınan mal ve hizmet fatura kayıtlarının ihtiva etmekte olup, davacının sunmuş olduğu işletme defterlerinde davacıdan sonraki ciranta … Yapı ve … Makine firmalarına ilişkin herhangi bir kayıt mevcut olmadığı” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki lehtar imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… davacının kendi eli ürünü olmayan çekte mevcut cirosu sebebi ile ilgili çekteki cirantalara borçlandığı hususunda kayıt tespit edilemediği, dosyada mevcut durumun aksini gösterir belge bulunmadığı anlaşıldığından davanın kabulü ile davacının takibe konu çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının takibe konu 18/04/2013 keşide tarihli, 15.000,00 TL tutarlı çekin lehtarı göründüğü, davacının çekteki lehtar imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan grafoloji raporu ile çekteki davacı adına atılı imzanın davacıya ait olmadığı sabit olduğundan, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararın isabetli olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.024,65 TL harçtan, peşin alınan 256,17 TL harcın mahsubu ile bakiye 768,48 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/03/2022