Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2775 E. 2022/645 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2775 Esas
KARAR NO: 2022/645 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2017/227 E. – 2019/277 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde; “…” ibareli markanın … sayılı, “…” ibareli markanın … sayılı ve “…” ibareli markanın … sayılı marka tescil belgeleri ile müvekkili adına tescilli olduğunu, “…” markalı el imalatı olan ürünlerin müvekkili tarafından yurt içi ve yurt dışı fuarlarında yıllardır tanıtılmakta olduğunu, söz konusu ürünün 70 ülkeye satışının yapıldığını, ancak hal böyle iken davalı yanın, müvekkili adına tescilli “…” markalı ürünlerin benzerlerini “…” adı altında ve müvekkili tarafından geliştirilen ürünlerin benzerlerini, müvekkilinin kullandığı kod numaraları ile satışa sunduğunu, davalının iltibas yaratmak suretiyle tecavüzde bulunduğunu ve davalı yanın bu eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün önlenmesini, haksız rekabetin durdurulmasını, şimdilik 5.000 TL maddi, 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
ISLAH: Davacı vekili 17/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini 42.963,98 TL’ya arttırmıştır.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin üretimin yaptığı ürünlerin … markalı ürünler olduğunu, davacı ile müvekkili ürününün ve tasarımının davacınınkinden farklı olduğunu ve safir cam kelimesini ifade eder şekilde “sf” kodu ile üretildiğini, müvekkili ürünlerinin davacı yanın ürünleri ile benzer olmayan farklı tasarımlı ve karaf nitelikli ürünler olduğunu, müvekkilinin yarı mamullü imalatlar yaptığını, müvekkilinin hammadde üretimi yaptığını, ürünlerin üzerindeki işlemleri ilgili firmaların tamamlayarak piyasaya sunduklarını ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 11.06.2019 tarihli 2017/227 E. – 2019/277 K. sayılı kararıyla; “… Somut olayda ancak BK hükümlerine göre emsal bir lisansın belirlenebileceği, davalı eyleminin haksız rekabet olarak kabul edilmiş olması, davacının kullandığı tasarımlar ile davalının kullandığı tasarımların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve aynı ürünlere aynı kod numaralarının kullanıldığı nazara alındığında davalının, ürünlerini oluştururken davacı ürünleri ile benzerlik yaratmaya çalıştığından bu durumun haksız rekabete neden olduğu, belirlenecek lisansın/ zararında ancak haksız rekabetten kaynaklı olabileceği ve tescilsiz tasarımlar için davacı birine lisans vermiş olsaydı, davalının kullandığı süreye göre ve tarafların mali kayıt ve belgelerine yani ekonomik durumlarına göre 10.000 TL lik maddi tazminat somut olaya ve BK hükümlerine uygun bir maddi tazminat ( lisans bedeli) olarak belirlendiği…” gerekçesiyle; Davalı eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, refine -Marka hakkını ihlal kapsamındaki tecavüzün tespiti isteminin reddine, -Haksız rekabet ve BK hükümlerine göre 10.000 maddi tazminatın tespit tarihi olan 5.9.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine -5.000-TL manevi tazminatın tespit tarihi olan 5.9.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsiline, fazla istemin reddine, -Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline” karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının haksız rekabet teşkil eden fiil ve eylemlerinin sabit olmasına rağmen maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davaya konu stok kodlu ürünlerin cirosu üzerinden İTO’nun bildirdiği %15 oranı uygulanarak 556 Sayılı KHK 66/c maddesi gereğince davacı şirketin yoksun kalınan kazancının 42.936,98 TL olarak hesaplandığını, davalının müvekkilinin ürünleri ile iltibas yaratarak haksız rekabete sebebiyet verdiğini, müvekkilinin 42.963,98 TL kazançtan mahrum kaldığını, taleplerini bu miktara arttırarak harç yatırdıklarını, mahkemenin maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu beyanla, kararın kaldırılarak taleplerinin tümüyle kabulünü talep etmiştir. Davalı vekilinini süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemenin haksız rekabetin tespiti ile müvekkiline yüklediği maddi ve manevi tazminat kararına karşı istinaf başvurusunda bulunduklarını, davaya konu tasarımların karaf olup Osmanlı İmparatorluğundan beri içecek servisinde kullanılan anonim ürünler olduğunu, iltibas ve haksız rekabetten söz edilemeyeceğini. -Tasarımlar arasında farklılıklar bulunduğunu, bilgilenmiş kullanıcının bu farklılıkları tespit edebileceğini, müvekkilinin kendi tekniği ile ürünler ürettiğini, benzer gözükse de yan yana getirildiğinde ürünlerin farklılığının açıkça göründüğünü, müvekkilinin ürünlerinin yarı mamul olduğunu, satın alan müşterilerin ikinci işlem uygulayarak süslemeler yaptıklarını. -Davacının tasarım tescil belgesinin bulunmadığını, tasarımların ilk defa kendisi tarafından ortaya çıkarıldığını da ispatlayamadığını. -Davanın iyi niyetli ve dürüstlük kuralına uygun olmadığını, markaya tecavüz nedeniyle dava açıldığını, anonim olup, oldukça yaygın olarak kullanılan kültürel değer olan ve davacı ürünlerinden tamamen farklı olan ürünün dava konusu edildiğini, hakkın kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın tümüyle reddini talep etmiştir.
DELİLLER: Bakırköy 2. FSHHM’nin 2014/66 D.İş sayılı dosyasının incelenmesinde; davacının talebi üzerine davalının adresinde tespit yapıldığı, Endüstri ürünleri tasarımcı bilirkişi ile marka vekili bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, …, …, … kod numaralı ürünlerin tespit isteyen firmaya ait “…” markalı …, …, … kalıp karaf ürünlerle tasarım açısından genel dizayn yapı olarak benzer ürünler olduğu, benzerliğin bilgilenmiş kullanıcı üzerinde iltibasa neden olacak benzerlikte olduğu, kod numaralarının da iltibasa neden olacak unsur olduğu beyan edilmiştir. İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …, … ve …’dan alınan 29.09.2015 tarihli raporda; davalının kullandığı ibarenin davacı markasından anlamsal bakımdan farklı olduğu, ortalama tüketicinin söz konusu iki ibareyi anlamsal bakımdan karıştırma ihtimalinin olmadığı, yazı stilleri arasında bir takım benzerlikler olsa da farklılıkların daha ağır bastığı, davalı ambalajlarında kullanılan kod numaralarının iltibas tehlikesi yaratabilecek nitelikte olmadığı, bu nedenle davalı kullanımının davacı markasıyla karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı tasarımları ile davalı tasarımlarının ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, dava konusu tasarımların benzer olduğu anlaşılmışsa da bunun davacıya karşı bir haksız rekabet teşkil edebilmesi için tasarımların gerçekten davacıya ait olması gerektiğini, davacının dosyaya sunduğu kataloglarda 2008 ve 2010 tarihlerinin bulunduğu, bu tarihlerin tek başlarına bu katalogların o tarihlerde üretildiğini takiben tasarımların o yıllarda ortaya çıkarıldığını tam olarak ispatlamamakla birlikte davacının tasarımlar üzerindeki hak sahipliğine işaret etmekte olduğunu, davacının ürünlerinde kullandığı kod numaralarının fikri mülkiyet hukuku anlamında ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, kod numarasının ayırt edici bir niteliğinin/markasal bir niteliğinin bulunmaması dikkate alındığında salt kod numaralarının kullanımının haksız rekabet teşkil ettiğinin söylenemeyeceği, ancak davacının kullandığı tasarımlar ile davalının kullandığı tasarımların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğu ve aynı ürünlere aynı kod numaralarının kullanıldığı nazara alındığında söz konusu durumun bir rastlantı olmasının güç olduğu, ticari hayatın akışına uygun düşmediği; bu bakımdan salt kodların kullanımının tek başına haksız rekabet teşkil etmese de aynı kodların aynı tasarım ve ürünler üzerinde kullanılmaları davalının, ürünlerini oluştururken davacı ürünleri ile benzerlik yaratmaya çalıştığına işaret etmekte olduğu ve bunun haksız rekabete mahal verdiğini bildirdikleri anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Aynı heyetten alınan 07.04.2016 tarihli ek raporda; dava konusu markalar arasında görsel ve işitsel ve anlamsal bir değerlendirme yapıldığında benzerlik ve ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali bulunmadığını, davacının internet sitesi ve ürün kataloglarında görünen tasarımlarının ayırt edilemeyecek derecede benzerlerinin davalı tarafından da kullanıldığını, kullanılan bu tasarımlar açısından davacının kullandığı kod numaralarının davalı tarafından da kullanılmasının davacı ile müşterileri arasındaki ilişkiyi dürüstlük kuralına aykırı şekilde etkilemek suretiyle haksız rekabet teşkil edebileceğini bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesince ikinci bilirkişi heyeti …, … ve …’den alınan 11.05.2017 tarihli raporda; Davalı tarafından tescilsiz olarak kullanılan … markasının, davacının … markası ile karşılaştırılmasında, markaların aynı alanda kullanıldığı, aynı tüketici kitlesine hitap ettiği, ancak markaların farklı olduğu, davalı eyleminin markaya tecavüz oluşturmadığını, Davalı tarafından davacı iş mahsulü olan tasarımların ayırt edilemeyecek-derecede benzerinin kullanıldığı, davalı tarafından ayırt edilemeyecek derecede benzer tasarımın aynı kod numaraları ile kullanıldığı, söz konusu eylemin TTK 54 vd. gereğince haksız rekabet oluşturduğu, davalının basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırı eyleminde kusurunun bulunduğu, Maddi tazminat yönünden yapılan incelemede; dosya kapsamında, davacı yanın maddi tazminat talebine ilişkin herhangi bir açıklama ve maddi tazminat hesabına yarar herhangi bir deliI görülemediği, bu nedenle, maddi tazminat talebi ile ilgili değerlendirme ve hesaplama yapılamamış olup, bu yönde değerlendirme ve hesaplama yapılabilmesi için, davacı yanın maddi tazminat talebi İle ilgili tercihini açıklaması ve bu tercihine ilişkin delillerin dosyaya sunulması gerektiğini bildirmişlerdir. Mali bilirkişi …’dan alınan 26.12.2018 tarihli raporda; davalı şirketin iş yerinde ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme ve hesaplama sonucunda; Davalı şirketin, 12.09.2013 işe başlama tarihinden, 28.11.2014 dava tarihine kadar olan dönemde; davaya konu olan ürünlerden toplam 20.556 adet, 286.426,59 TL tutarında satış yaptığının tespit edildiğini, davaya konu olan stok kod numaralı ürünlerin cirosu üzerinden İTO’nun bildirmiş olduğu %15 oranı uygulanmak suretiyle, 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesi gereğince, davacı şirketin yoksun kalman kazancının ise İTO’ya müzekkere yazılarak son bilirkişi raporundaki görsellerin bir lisansla kullanılması halinde 2014 yılı için emsal lisans bedelinin tespit edilerek gönderilmesinin istenmesine, …. ” şeklindeki ara kararı gözetilerek, 556 sayılı KHK’nın 66/c maddesi; “Marka hakkına tecavüz edenin, markayı bir lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken lisans bedeline göre. ” gereğince, davacı şirketin yoksun kalman kazancı : 286.426,59 x %15 = 42.963,98 TL olarak hesap edildiğini bildirmiştir. Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2016/231 Esas, 2017/154 Karar sayılı dosyası nezdinde ikame ettiği YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü davasına ait ilam örneğinden; “…” ve “…” markalarının davacıya ait “…” markası ile benzer olmadığı, markaların tüketici nezdinde karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimali bulunmadığı markaların benzer olmadığının tespit edildiği anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça, müvekkilinin … ibareli markalarının, davalı tarafça müvekkilinin ürünlerinin benzerleri üzerinde ve müvekkillerinin ürünlerinin kod numaralarıyla birlikte kullanılarak, markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespiti meni ve refi ile, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini, hükmün ilanını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince davalı tarafça kullanılan markaların davacı markaları ile benzer olmadığından, markaya tecavüze yönelik davanın reddine, haksız rekabetin tespiti meni ve refi ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurularında bulunmuştur. Davalı vekilinin istinaf başvurusunda, davaya konu “…” ürünlerinin anonim ve geleneksel ürünler olduğunu, tarafların ürünlerinin benzemediğini, davanın kötüniyetli olarak açıldığını, davacının tasarım tescil belgesi bulunmadığını ve ilk kez kendisi tarafından üretildiğini ispatlayamadığını ileri sürdüğü anlaşılmıştır.Davanın 28/11/2014 tarihinde açıldığı, dava tarihi itibarıyla 554 Sayılı KHK hükümlerinin yürürlükte olduğu ve somut olaya uygulanacağı, KHK hükümleri ile tescilli tasarımların koruma altına alındığı, 6769 Sayılı SMK da düzenlenen tescilsiz tasarım korumasına yer verilmediği anlaşılmıştır. Davacının karaf ürün tasarımları tescilsiz ise de, dosya kapsamında alınan tespit raporu ve bilirkişi heyet raporunda tasarım uzmanı bilirkişiler tarafından tasarımların ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, aynı kod numarası ve … markası ile tanıtıldığının anlaşıldığı, her ne kadar davalının aynı kod numaralarını kullanması ve … markasal kullanımının davacının “…” ibareli tescilli markaları ile benzer olmadığı ve markaya tecavüz bulunmadığı anlaşılıyorsa da, benzer tasarıma sahip ürünlerin davacı ürünleri ile iltibasa neden olacak şekilde piyasaya sunulması, TTK 54 ve 55/1-a-4 maddesi gereğince “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak” fiilini oluşturduğu, dürüstlük kuralına aykırılık ve haksız rekabet teşkil ettiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde tazminat talebini, markaya tecavüz ve haksız rekabet hükümlerine dayandırdığı, davalının fiili haksız rekabet teşkil ettiğinden davacının, TTK 56/1-d ve e maddeleri gereğince maddi ve manevi tazminat talep edebileceği, mahkemece alınan tazminat raporunda, davalının ürün satış cirosu üzerinden, 556 Sayılı KHK 66/2-c maddesine göre tazminat hesaplanmışsa da, haksız rekabete dayalı olarak tazminata hükmedildiğinden, hesaplanan rakamın dikkate alınmamasının yerinde olduğu, davalının 12/09/2013 işe başlama tarihinden, 28/11/2014 dava tarihine kadar 3,5 aylık süre için mahkemece BK 50,51. Maddelerine göre hükmedilen 10.000 TL maddi tazminat ile 5.000 TL manevi tazminatın dosya kapsamına uygun olduğu kanaatiyle, davacı vekili ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı ve davalı vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı yandan alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı yandan alınması gereken 1.024,65 TL nispi harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 980,25 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri olarak; a)Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 36,00TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 18,00 TL’sinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, b)Davalı avansından masraf yapılmadığı anlaşılmakla, bu yönde karar verilmesine yer olmadığına, 6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda davacı yönünden kesin, davalı yönünden ise iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.