Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2758 E. 2020/35 K. 15.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2758 Esas
KARAR NO : 2020/35 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY(KAPATILAN) 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2016
NUMARASI : 2015/65 E.- 2016/188 K.
DAVANIN KONUSU: Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model Belgesinin Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/01/2020
Dairemizin 26.09.2018 tarihli, 2017/342 E. – 2018/1964 K.sayılı kararı, Yargıtay 11.HD’nin 07.10.2019 tarihli, 2018/5486 E. – 2019/6217 K.sayılı ilamıyla bozulmuş olmakla, duruşmalı yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık, davalıya ait … no’lu faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne dair Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2016 tarih ve 2015/65 esas 2016/188 karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusuna ilişkindir.Davacı vekili dava dilekçesinde, “davalı adına tescilli 2013/08220 no’lu “Bir İçecek Kutusu Ambalajı” buluş başlıklı faydalı modelin yenilik vasfına haiz olmadığını, dava dışı … adına kayıtlı 2011/05489 nolu “Üstten Kapaklı Jelatin” adlı incelemesiz patent ile ayırd edilemeyecek kadar benzer olduğun, kaldı ki o buluşun dahi yeni olmadığını ve …. o buluşuyla ilgili Avusturya Patent Ofisi tarafından yapılan incelemede X, Y ve A kategorisi değerlendirilmesi yapıldığını, aynı buluşla ilgili olarak WIPO nezdinde yapılan PCT başvurusunun da X, A kategorisinde görüldüğünü, davalıya ait buluşun da yeniliğini kaldıran çok sayıda döküman gösterildiğini, buluşun uzun yıllardır birçok ülkede kullanıldığını, kamuya sunulduğunu,” iddia ile hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini istemiştir.Davalı vekili cevabında, ” buluşun uzun süren AR-GE çalışmaları sonucunda ilk kez müvekkili tarafından yapıldığını, bu buluşun, içecek kutuları ile ilgili temizlik, bardaksız kullanım gibi konularda sorunları çözdüğünü” savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkeme Kararı;Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2016 tarihli 2015/65 Esas-2016/188 Karar sayılı kararıyla; ” dava dışı … adına TPE nezdinde …. incelemesiz patent tescil belgesi bağlanan üstten kapaklı jelatin isimli buluş ile ayırt edilemeyecek kadar benzer bulunduğu ve bu ürünün davalı yanın başvuru tarihinden önce 2011 yılında kamuya sunulduğu bu nedenle davalı adına tescilli FM’nin yenilik özelliği kalktığı gerekçesiyle ; davanın kabulüne, davalı adına TPE’de tescilli … tescil nolu FM’nin hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde; davaya konu buluşun, özellikle içecek kutularının hijyenik kullanımının sağlanması için yapılandırılmış olan içecek tahliye alanı ve ambalaj sabitleme kısmını içeren ana gövde ve açma tutmacını içeren koruma ambalajı ile ilgili olduğunu , davacı tarafın delil olarak sunduğu buluşun ise teneke kutu içecekler için koruyucu katman özelliği olduğunu, ürünün görsel yapısını ve şeklini bozmaması için şeffaf bir katman olduğunu, mahkemece alınan bilirkişi raporunda gerekli incelemenin yapılmadığını, faydalı model ile ürün arasındaki farkın ortaya konduğunu raporun sonuç kısmında aksi kanaat getirildiğini, itirazlarının dikkate alınmadığını beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevabında, ” dava konusu buluş ile dava dışı … ait buluşun ayırd edilemeyecek kadar benzer olduğunu, bilirkişi raporunun yeterli, kararın da isabetli olduğunu” savunarak istinaf başvurusunun reddini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince alınan 02/09/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda; “daha önce piyasaya sunulduğu iddia edilen dava dışı kişiye ait buluş ile sunulan başvurularda yer alan buluş karşılaştırıldığında, davalı yan adına TPE nezdinde 09/22(?)/2014 tarih ve 2013/08220 numara ile faydalı model belgesine bağlanan ” üstten kapaklı jelatin” isimli buluş ile ayırd edilemeyecek kadar benzer bulunduğu ve bu ürünün davalı yanın başvuru tarihinden önce 2011 yılında dava dışı … tarafından kamuya sunulduğu tespit edilmektedir” biçiminde görüş açıklandığı görülmüştür.İlk derece mahkemesinin, gerek 2 hukukçu bilirkişi ile bir ambalaj sektörü bilirkişiden oluşan bir heyetten rapor alması, raporda faydalı modellerde buluş basamağı koşulu bulunmadığı halde bu hususu da kapsayacak şekilde inceleme yapılmış olması, gerekse davalının itirazlarının karşılanmamış olması nedeniyle, Dairemizce duruşmalı inceleme yapılarak, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.Dairemizin 26/09/2018 tarihli 2017/342 Esas-2018/1964 Karar sayılı kararıyla; “6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin esastan reddine” karar verilmiştir.Yargıtay Bozma Kararı;Davalı vekilinin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07/10/2019 tarihli 2018/5486 Esas-2019/6217 Karar sayılı kararıyla; ” İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş olup bu karara karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi ilk derece mahkemesi tarafından alınan ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunu yeterli görmeyerek duruşma açmış ve yeni bir heyetten bilirkişi raporu alarak bu raporu dayanak gösterip davalı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesiyle, bölge adliye mahkemesince, incelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde ve ancak bu halde başvurunun esastan reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olmakla, aynı yasanın 353/1-b-2 ve 3. maddelerinde öngörüldüğü üzere, ilk derece mahkemesi kararında kanunun uygulanmasında veya gerekçesinde hata bulunması halleri ile ilk derece yargılamasına ilişkin tahkikat eksiklikleri duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmekte olup yine aynı yasanın 356. maddesinde ise 353. maddede belirtilen hususlar dışında duruşma açılmasının gerekli olduğu belirtilmiştir. Bu hükümlerin birlikte yorumlanmasından, konumuzla ilgili olarak belirtmek gerekirse, ilk derece yargılaması aşamasına ilişkin tahkikat eksikliğinin saptanması, somut davada olduğu gibi ilk derece yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunun hükme elverişli bulunmadığının anlaşılması ve yeni bir rapor alınmasının gerekli bulunması halinde, bölge adliye mahkemesince ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmesi gerektiği anlaşılmalıdır. Duruşma açılmaksızın giderilebilecek yargılama eksikliklerinin varlığı halinde, bölge adliye mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğine ilişkin bir kanun düzenlemesinin, bu eksikliğin duruşma açılmadan giderilemeyecek nitelikte olması veya duruşma açılarak giderilmesi halinde başka bir cihet öngördüğünü söylemek olanaklı değildir. 6100 sayılı HMK’da düzenlenen istinaf sisteminde ve buna ilişkin sevk edilen hükümlerde, incelenen ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygunluğunun, eksik yapılan tahkikat işlemlerinin ikmali suretiyle anlaşılması gibi bir hal, süreç ve sonuç öngörülmemiştir. Aksinin düşünülmesi, temyize konu kararda olduğu gibi, bölge adliye mahkemesince verilen kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşmasına sebebiyet verecektir. Bu durumda, yukarıda belirtilen yasa hükümleri ve açıklamalar çerçevesinde, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmesi gerekmekte olup istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin doğru görülmediği ” gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının re’sen bozulmasına karar verilmiştir.Dairemizce duruşma açılarak taraf vekillerinin Yargıtay bozma kararı doğrultusunda diyecekleri sorulmuş, usul ve yasaya uygun görülen bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.Dairemizce alınan 23.06.2018 tarihli bilirkişi raporunda; ” 21/11/2002 başvuru tarihli FR 2847556, 13/04/1994 başvuru tarihli WO / 1995 028328 ve 15/04/1969 tarihli … sayılı dökümanlar ile dava konusu Faydalı Modelin tarifnamesi ve istemlerinde; bir içecek kutusunun üst yüzeyindeki içme deliğinin (ağzının) bulunduğu üst yüzey kısmının hijyenik olarak koruma altına alınabilmesi probleminin çözümü amacı ile içecek kutusunun bir ağız kısmının bulunduğu üst yüzeyinin, içeceği içmeden önce soyulabilecek bir koruyucu tabaka ile tamamen ve çepçevre olarak kaplanması ve bu hijyenik koruma tabakasının bir uzantısı halinde tasarlanmış olan bir tutmaç (dilcik,kulak veya çıkıntı) kısmının el ile tutulup çekilmesi suretiyle sözü edilen hijyenik koruma tabakasının kolaylıkla soyulup çıkarılması şeklinde, biri diğerinden ayırt edilemeyecek kadar benzer çözümler geliştirdiğinin” beyan edildiği anlaşılmıştır. Dairemizce dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamında bulunan belgelerden; yenilik giderici delil olarak sunulan, her üç dökümanın da başvuru tarihinin dava konusu FM’den çok daha eski olduğu, FM’ye konu buluşun başvuru tarihi itibariyle yeni olmadığı kanaatine varılarak, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararı sonuç itibarıyla doğru olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine ancak uyulmasına karar verilen Yargıtay bozma kararı doğrultusunda, Dairemizce duruşmalı inceleme yapılarak, yeniden rapor alınmakla, mahkeme kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulü ile; davalı adına TPE’de tescilli… tescil numaralı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M Yukarıda açıklanan gerekçe ile:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, -Bakırköy 2.FSHHM’nin 2015/65 Esas – 2016/188 Karar sayılı hükmünün HMK 353/1-b-3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
-Davanın kabulü ile; davalı adına TPE’de tescilli 2013/08220 tescil numaralı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne, 2-İlk derece yargılaması yönünden; -Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile kalan 26,70 TL ‘nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, -Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, AAÜT uyarınca 4.910,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davacı tarafça, ilk masraf 27,70 TL, 25 tebligat 251,50 TL, bilirkişi ücreti 2.400,00 TL olmak üzere toplam 2.679,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,3-İstinaf yargılaması yönünden; -Alınması gereken 54,40 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile kalan 25,20 TL ‘nin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına, -İstinaf yargılama gideri olarak davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 97,00 TL (posta-teb.-müz) giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, -Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, -İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve yapılan celse sayısı da dikkate alınarak, kendisini vekil ile temsil ettiren davacı lehine AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 15/01/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.