Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2748 E. 2020/1277 K. 13.07.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2748 Esas
KARAR NO : 2020/1277
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/06/2019
NUMARASI : 2018/357 2019/550
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2020
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, müvekkili ile davalılardan … arasında 01/02/2008 tarihli finansal kiralama sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme ekinde davalı … tarafından kiracı sıfatıyla malın teslim alınması için yetki belgesi düzenlendiğini, daha sonra davalı …’ın malı teslim aldığına dair teslim ve tesellüm belgesinin imzalanmış hali müvekkiline gönderdiğini, ayrıca satıcı davalı … San. Tic. Ltd. Şti’nin de malın teslim alındığını müvekkiline bildirdiğini ve yasa gereği fatura ve insaliyenin müvekkili adına düzenlendiğini, bunun üzerine müvekkilinin satıcıya satış bedeli olan 57.230,00 TL’yi 22/01/2008 tarihinde ödeyerek edimini yerine getirdiğini, akabinde davalı …’ın kira borçlarını ödemediğini, bunun üzerine müvekkilince ihtarname çekildiğini, ancak herhangi bir sonuç alınamadığını, daha sonra malın iadesi için İstanbul 38.ATM’nin 2011/95 esas sayılı dosyasında dava açtıklarını, davalı …’ın ise sözleşme konusu malı teslim almadığı yolunda savunma yaptığını ve menfi tespit davası açtığını, davaların birleştirildiğini, yargılama sonunda malın iadesi davasının reddine, birleşen menfi tespit davasının ise hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay’dan bozulduğunu, bozma sonrası yapılan yargılamada ise asıl dava yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, birleşen davanın ise kabulüne karar verildiğini, davalıların birlikte hareket ederek olmayan bir mal için teslim tesellüm belgesi düzenleyerek müvekkilini zarara uğrattıklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000 TL maddi tazminat ile finansal kiralama sözleşmesi gereğince 10.000 EURO cezai şart alacağından şimdilik 1.500,00 EURO’nun davalı …’dan tahsilini istemiştir. Davalı …, İstanbul 5.ATM’nin 2015/364 esas sayılı dosyasında müvekkilinin davacıya borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, dolayısıyla eldeki davanın kesin hüküm/derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, davacının açtığı mal iadesi davasının reddedildiğini ve bu yöndeki kararın kesinleştiğini, dolayısıyla davacının müvekkilinden alacağı bulunmadığının ortaya konulduğunu, malı teslim etmediği halde teslim etmiş gibi gösterenin bizzat davacı olduğunu, bu durumun mahkeme kararıyla da kesinleştiğini, davacının müvekkilinden herhangi bir alacağı bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir. Dava, başlangıçta davalı kiracı … ile davalı satıcı … San. Tic. Ltd. Şti aleyhine açılmış olup mahkemece 19/04/2018 günlü duruşmada verilen ara karar ile davalı … hakkındaki davanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiş ve davalı … hakkındaki dava mahkemenin 2018/357 esas sırasına kaydı yapılmış ve yargılamaya devam edilmiştir. Mahkemece, dava konusu edilen finansal kiralama sözleşmesiyle alakalı tarafları, dava konusu ve dava sebebi huzurdaki dava ile aynı olan İstanbul 5.ATM’nin 2015/364 esas sayılı dosyası ile görülüp sonuçlanan dava karşısında her iki dava arasında derdestlik bulunduğu gerekçeleriyle davanın usulden reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; ilk derece mahkemesinin davanın hukuki nitelemesini doğru yapmadığını, İstanbul 5.ATM’nin 2015/364 esas sayılı dosyasının konusu, gerekçesi ve hükmünün dahi tartışılmadığını, mahkemelerin kararlarının gerekçeli olmak zorunda olduğunu, kararın öncelikle bu yönden kaldırılması gerektiğini, huzurdaki dava ile bahse konu diğer dava dosyası arasında derdestlik bulunmadığını, davalı …’ın kiralanan malı yetki belgesiyle teslim aldığını müvekkiline bildirdiğini ve müvekkilinin de olmayan bir mal için sebepsiz yere ödeme yaptığını ve zarara uğradığını, huzurdaki davanın konusunun davacı şirketin davalının bildirimi ile üçüncü şahsa sebepsiz yere ödemede bulunmasına ve zarara uğramasına sebebiyet vermesine dayalı tazminat davası olduğunu, İstanbul 5.ATM’nin 2015/364 esas sayılı dosyasının konusunun ise …’ın icra takibine konu bonolar nedeniyle borçlu olmadığının tespiti davası olduğunu, her iki davanın konusunun ve dayandıkları hukuki gerekçelerin tamamen farklı olup derdestliğin söz konusu olmadığını bildirmiştir. İstanbul 5.ATM’nin 2015/364 esas sayılı dosyasının dosya içine alındığının 27/06/2019 tarihli celsede belirtildiği, ancak dosyanın fiziken bulunmadığı, bu celsede dosyanın incelendiği, duruşma zaptına intikal ettiği kadarıyla finansal kiralam şirketi tarafından … karşı mal iadesi davası açıldığı, bu dava ile birleşen dosyanın ise davacısının … olup sözleşme kapsamında malın kendisine teslim edilmediği gerekçesi ile menfi tespit davası açtığı, yargılama sonunda verilen kararın Yargıtay 19 HD’nin 2016/14362 esas, 2017/6329 karar sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiği, kesinleşme tarihinin 14/12/2017 olduğunun görüldüğü anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, finansal kiralama sözleşmesi nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi tazminat ile cezai şart alacağının tahsiline ilişkindir. Davalı … vekili, taraflar arasında daha önceden İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/364 Esas sayılı dosyası ile yargılamanın yapıldığı, bahse konu bu dosyada davacının mal iadesi talepli davasının reddedildiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesince taraflar arasında tarafların, dava konusu ve sebebi huzurdaki dava dosyasıyla aynı olan İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/364 Esas sayılı dosyası ile görülüp sonuçlandığını, bu nedenle derdestlik dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş ise de, karar hatalıdır. Zira davalılar arasında derdestlikten söz edilebilmesi için davanın konusunun, sebebinin ve taraflarının aynı olması gerekir. Dairemizce İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/364 esas sayılı dosyasının UYAP’tan gönderilen örneği üzerinde yapılan incelemede, asıl davada davacının finansal kiralama şirketi olduğu, davalının ise … olduğu, konusunun mal iadesi olduğu, birleşen davada ise davacının … ve …, davalının ise finansal kiralama şirketi olup sözleşme nedeniyle verilen bonolardan dolayı borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, oysa huzurdaki davanın tarafları aynı olmakla birlikte davanın konusunun ve sebebinin aynı olmadığı, zira huzurdaki davada davacının finansal kiralama sözleşmesi nedeniyle zarara uğradığı iddiasıyla maddi tazminat ve cezai şart talebinde bulunduğu, dolayısıyla davalar arasında derdestlik bulunduğundan söz edilemeyeceği anlaşılmış olup davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere HMK’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan yönlerden KABULÜNE,2-İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/06/2019 tarih, 2018/357 esas, 2019/550 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 22,13 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 143,43 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-4 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.13/07/2020