Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2737 E. 2022/733 K. 27.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2737 Esas
KARAR NO: 2022/733 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2018/424 E. – 2019/264 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkiline ait … figürü ibareli markanın … tescil numarası ile tescil edildiğini, yurt dışında …, … olarak 1994 tarihinden itibaren tescilli marka olarak kullanıldığını, tanınmış marka niteliğinde olduğunu, davalı müvekkilinin tanınmışlığından faydalanarak adına … başvuru numarasıyla … ibaresinin marka olarak tescil ettirdiğini, müvekkilinin markası ile birebir benzer olması sebebiyle 556 sayılı KHK.’nin 7/1-b ve 8/3 maddesi gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu olan markaya ilişkin tescil aşamasında davacının itirazı üzerine verilen YİDK nın iptali için Ankara 4.FSHHM’nin 2014/12 Esas 2014/309 Karar sayılı ilamı ile açılan davada itiraz reddedilerek marka tescil edilmiş olduğunu, mahkeme ilamının Yargıtay’dan geçerek kesinleştiğini, tarafların dava konusu aynı kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesini, esasa ilişkin taleplerinde daha önce Ankara 4.FSHHM’nin kararında tartışılmış olmakla davanın reddini savunmuştur.
MAHKEME KARARI: Bakırköy 2. FSHHM’nin 29/09/2016 tarihli 2015/226 esas 2016/119 karar sayılı ilamıyla “Ankara 4.FSHHM’nin 2014/12 Esas sayılı dosyasında davacı … Davalı … dava konusu davalı adına TPE’de … başvuru numarasıyla tescil edilen … ibareli markaya ilişkin YİDK ‘nın iptali ve tescil edilmiş ise markanın 556 sayılı KHK.’nin 8/3-4, 7/1-b maddeleri ve kötü niyetli tescil gereğince hükümsüzlüğüne karar verilmesi talep olunup yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği” gerekçesiyle Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 esas 2014/309 karar sayılı ilamının kesin hüküm teşkil etmesi nedeniyle davanın usulden reddine karar verdiği görülmüştür. Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İSTİNAF KARARI: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16.Hukuk Dairesinin 28.09.2018 tarihli 2017/960 E. – 2019/1981 K.sayılı kararıyla; “… Ankara’da görülen dava tarihi olan 15/01/2014 tarihinde davalı markasının tescil edilmediği, tescil tarihinin 10/09/2014 tarihli olduğu, bu nedenle YİDK kararının iptali talebi değerlendirilmişse de, YİDK kararları Mahkemece verilen nihai kararlardan olmadığı delil olarak değerlendirilmesi söz konusu olacak ise de kesin hüküm mahiyetinde olmayacağı ayrıca hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmediği,de göz önüne alınarak Ankara’da görülen dava dosyasındaki delillerin ve mahkeme kararının delil kuvveti ilk derece mahkemesince değerlendirilmek üzere kesin hüküm teşkil etmediğine yönelik davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yargılamaya devam edilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine” karar verilmiştir.
MAHKEME II. KARARI: Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.07.2019 tarihli 2018/424 E.- 2019/264 K.sayılı kararıyla; “…Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/12 Esas, 2014/309 Karar sayılı kararının tetkikinden, aynı davacı tarafından, aynı davalı ve Türk Patent Başkanlığı aleyhine davalı tesciline itirazının Türk Patent tarafından reddi üzerine, YİDK kararının iptali istemi ile kendi markalarının tanınmışlığı, gerçek hak sahipliği, iltibas ve kötü niyetle tescil sebeplerine dayalı olarak dava açıldığı, mahkemece yapılan yargılama neticesinde, tüm bu hususlarda inceleme ve değerlendirme yapılarak davanın reddine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Buna göre, Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin ilamında da belirtildiği üzere, ortada kesin hükümden bahsedilemez ise de, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/12 Esas, 2014/309 Karar sayılı kararı, bu dosya açısından kesin delil niteliğinde bulunduğundan ve bu delili bertaraf edecek başkaca delil bulunmadığı” gerekçesiyle davacının davasının esastan reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVUSU: Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Ankara 4. FSHHM’nin kararının huzurdaki dava bakımından kesin delil teşkil etmediğini, kararın İstanbul BAM 16. Hukuk Dairesi’nin kararı ile çeliştiğini, davalının … tescil numaralı … markasının kötüniyetli tescil edildiği, müvekkilinin önceye dayalı hak sahibi olduğu, ve davacı markasının dünyaca tanınmış olduğundan bahisle hükümsüzlük davası açtıklarını, HMK’da kesin delillerin ikrar, kesin hüküm, senet ve yemin olarak dört adet düzenlendiğini, BAM kararında kesin hüküm bulunmadığının tespit edildiğini, mahkemenin ise kararın kesin hüküm teşkil etmese de kesin delil teşkil ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verdiğini, kesin hüküm teşkil etmeyen kararın kesin delil de teşkil etmeyeceğini, mahkemenin kararını hiçbir gerekçeye dayandırmadığını. -Mahkemenin dosyaya sundukları gerekçeler ve delilleri incelemediğini, müvekkilinin davalının markasının kötüniyetli tescil edildiği, müvekkilinin önceye dayalı hak sahibi olduğu ve davacı markasının dünyaca tanınmış olduğunu ispat yönünden onlarca delil sunduğunu, kararın gerekçesinde taraf iddia ve savunmaları birer paragrafta özetlenmişse de, sunulan deliller ışığında inceleme ve değerlendirme yapılmadığını. -Ankara 4. FSHHM’nin 2014/12 Esas sayılı YİDK kararının iptali davasında, davalının kötüniyetini ispat yönünden … numaralı … şekil marka başvurusunun gösterildiğini, bu markanın … & … firmasına ait EUIPO nezdinde tescilli markanın kopyası olduğunu, Ankara 4. FSHHM’nin dosyasında alınan bilirkişi raporunda bu hususun kötüniyeti kanıtlamak bakımından yeterli olduğu kanaatine varıldığını, dosyaya sunulan delillerin mahkemece dikkate alınmadığını. -Dosyaya müvekkilinin gerçek hak sahipliğini ispat yönünden birçok delil sunduklarını, davalının Almanya’da ikamet ettiğini, müvekkilinin … ve … markalarının özellikle Almanya olmak üzere birçok ülkede dünyaca tanınmış olduğunu gösteren deliller sunduklarını. -Mahkemece alınan eksik incelemeye dayalı, baştan savma hazırlanmış raporun karara dayanak yapılmasının mümkün olmadığını, bu rapora itirazlarını yargılamada bildirdiklerini, mahkemenin yeni bir heyetten rapor alınması taleplerini reddetmişse de, itirazlarının mahkemece değerlendirilmediğini. -Müvekkilinin markaların gerçek hak sahibi olduğunu, 1982’den beri hükümsüzlüğü talep edilen marka ile aynı ibareyi taşıyan markayı dünyanın pek çok yerinde tütün ve tütün mamulleri üzerinde kullanarak tescil ile koruma altına aldığını, marka ve kullanım haklarını 29/09/2015 tarihinde ABD haricinde ülkelerde … Ve … Şirketlerini kapsayan … Şirketler grubuna devrettiğini, müvekkilinin “…” figürünü 30 seneyi aşkın süredir kullandığını, müvekkilinin tescillerinin davalı adına tescilli … numaralı markadan çok önce tarihli olduğunu, gerçek hak sahipliğinin tescil ilkesinin istisnası olduğu ve korunması gerektiğine ilişkin birçok Yargıtay kararı bulunduğunu, …/… markaları arasında benzerlik hatta ayniyet bulunduğunu, müvekkiline ait ürünlerin dutyfree/freeshop mağazalarında davalı marka başvurusundan önce satışa sunulduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere, gerçek hak sahipliği nedeni ile bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilebilmesi için, marka sahibinin mutlaka Türkiye’de bulunması ve Türkiye’de satış yapmasının gerekli olmadığını, müvekkilinin markasının yoğun emek ve çabaları ile maruf hale getirildiğini, müvekkili ile özdeşleştiğini, davalının müvekkilinin markasını Almanya’dan öğrenerek Türkiye’de aynı ibare ile başvuru yaptığının anlaşıldığını. -Davalının dava konusu markayı kötüniyetli olarak tescil ettirdiğini, mahkemenin hükme dayanak aldığı raporda markanın kötüniyetli tescil edilmediği görüşüne yer verilmişse de; rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, TÜRKPATENT Marka İnceleme Kılavuzunda, özgün, ayırt ediciliği yüksek, tek başına kelime ve/veya şekil kombinasyonu olarak seçilmesi mümkün olmayan yurt içi veya yurt dışında tescilli veya kullanılan ibare veya şekilleri içeren marka başvurularının, piyasada bilinirlik düzeyi ve ayırt ediciliği yüksek olan markalarla aynı/benzer sınıfta tescili talep edilen mal ve hizmetlerde tescil başvurusunda bulunulması, başvuru sahibinin yurt dışında ya da yurt içinde tescilli bulunan ve bilinirlik düzeyi yüksek olan markalar için sistematik biçimde tescil başvurusunda bulunulmasının, önceki marka sahibini sözleşme yapmaya yahut marka hakkını satmaya zorlama amacını gütmesi, rakibi firmanın Türk pazarına girişini engelleme amacı gütmesi, rakiplerini teknik yahut ticari faktörlerden kaynaklanan bir gösterim tarzı veya şekli seçme özgürlüğünü kısıtlaması; böylece rakiplerinin yanı sıra rakip ürünlerin de pazara girişini engellemeye çalışması hallerinin, kötüniyet kapsamında değerlendirildiğini, davalının Ankara’da görülen davanın duruşmasına katılarak Almanya’da yaşadığını ikrar ettiğini, müvekkilinin markasını bilmemesinin düşünülemeyeceğini, davalının markayı tescil ettirdiğini ve bu güne kadar kullanmadığını, kullanılmayan markanın bir başkasının piyasaya girmesinin engellenmesi amacıyla tescil ettirilmesinin kötü niyete işaret ettiğini, markanın tescil sınıfı da dikkate alındığında tütün sektöründe faaliyet gösterebilme için üretim tesisine ve çok sayıda izne ihtiyacı olduğunu, davalının da bu alanda faaliyet gösterenler arasında bulunmadığını, bunun da davalının markasını kullanma amacında olmadığını gösterdiğini. -Müvekkilinin markasının Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış marka olduğunun mahkemece dikkate alınmadığını, dünya çapında birçok ülkede tescil edildiğini, …te 2004 yılından itibaren pek çok yorum bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere Türkiye’nin taraf olduğu Paris Sözleşmesinin tarafı olan ülkede tanınmış marka ve bu markalı ürünlerin Türkiye’ye hiç getirilmemiş olsa bile anlaşmanın mükerrer 6. Maddesi gereğince ülkemizde himaye göreceğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; Ankara 4. FSHHM’nin kararının kesin delil olduğunu, kaldı ki kesin delil olmasa da mahkemenin bilirkişi incelemesi yaptırarak karar verdiğini, kararın onanması gerektiğini, bilirkişi heyetinin davacının TPMK nezdinde tescilli markasının bulunmadığını, davacının dayanak gösterdiği, davacıya ait olmayan markanın tanınmışlık özelliğinin ve … markasının hak sahipliğinin kanıtlanamadığını, davalının kötüniyetli olduğunun söylenemeyeceğini, hükümsüzlük şartlarının olmadığını açıkça tespit ettiklerini, davacı markasının tanınmış marka olmadığını, Almanya’da dahi tanınmış olmadığını, müvekkilinin markasının müvekkilinin ürettiği küllük ve bununla ilgili aksesuarların özelliklerini ifade ettiğini, davacının iddialarının Ankara 4. FSHHM’nin 2017/372 E sayılı dosyasında da ileri sürüldüğünü, mahkemenin davayı reddettiğini, Yargıtay onamasından geçerek kesinleştiğini, müvekkilinin Almanya irtibatının kötüniyetli olduğunu göstermeyeceğini, müvekkilinin markalarını içeren alan adlarını tescil ettirdiğini, fiilen satışa başlanmamasının sebebinin davacı tarafça açılan davalar olduğunu beyan etmiştir.
DELİLLER: Hükümsüzlüğü istenen davalı markasının, 01/06/2011 başvuru tarihli … başvuru numaralı, 34. Sınıfta tescilli … markası olduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan 09/08/2018 tarihli raporda; Davacı tarafın dava dilekçesinde dayanak gösterdiği … başvuru numaralı “…” figürlü şekil markasının … Adına tescilli olduğu, davacı adına Türkiye’de tescilli marka bulunmadığı, tanınmışlığın ispat edilemediği, bir markanın bir başkası tarafından öncelikli kullanımı bilinse dahi tescil başvurusu yapılması veya yurt dışında tescilin biliniyor olmasının, başlı başına kötüniyet işareti olmadığını, yedek marka, tuzak marka, rekabete aykırı tekel marka oluşturma iddiaları yönünden delil bulunmadığını, sonuç olarak davacının TPMK nezdinde tescilli markasının bulunmadığı, markanın tanınmış olduğunun ve davacının hak sahipliğinin kanıtlanamadığını, kötüniyetli tescilin söylenemeyeceğini, hükümsüzlük koşulunun oluşmadığını beyan etmişlerdir. Ankara 4.FSHHM’nin 03/11/2014 tarihli 2014/12 Esas-2014/309 K sayılı kararı ile davacı şirketin davalı ile dava Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı aleyhine açtığı davada, davanın reddine karar verildiği, kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edildiği, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz talebinin kabul edilerek kararın davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bozma kapsamında yapılan inceleme sonunda , mahkemenin 2015/298 E- 2015/297 K sayılı kararı ile önceki kararın 1,2,3,4,5 numaralı bentlerinin aynen geçerli olduğuna hükmederek davalı lehine vekalet ücretine karar verdiği, kararın 11/02/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.
G E R E K Ç E: Davacı vekilinin önceye dayalı hak sahipliği, kötüniyetli tescil ve davacı markasının dünyaca tanınmış olduğundan bahisle hükümsüzlük davası açtığı ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesinin kararının gerekçesinde; Ankara 4.FSHHM’nin 03/11/2014 tarihli 2014/12 Esas-2014/309 K sayılı kararının kesin delil niteliğinde olduğu açıklanarak, davanın reddine karar verilmişse de, tarafları aynı olan ve … numaralı marka başvurusuna itirazın reddine ilişkin YİDK kararının iptali talebiyle açılan davada verilen karar taraflar yönünden kuvvetli delil niteliğinde ise de, kesin delil niteliğinde değildir. YİDK kararının iptali davasında mahkeme ileri sürülen sebepler ve delillerle bağlı olarak karar vermiş ancak dava tarihinde davaya konu marka tescilli olmadığından, hükümsüzlük koşulları incelenmemiştir. Ankara 4.FSHHM’nin gerekçeli kararından, davacı … tarafından markaya konu işaret üzerinde Türkiye’de daha önce ticaret yaptığı, markaya bilinirlik kazandırdığı, reklam çalışması yaptığı konusunda delil sunulmadığı, davacının yurt dışında … Şirketinin bu markayla ticaret yaptığını beyan ederek farklı bir tüzel kişiliğin haklarına dayandığını, oysa ortaklık yapısı aynı olsa bile başka bir şirketin haklarına dayanarak dava açılamayacağını, davacının 556 Sayılı KHK 8/3 maddesi gereğince önceye dayalı hakkının bulunduğunu ispat edemediğine karar verildiği anlaşılmıştır. Aynı kararda davacının, …” ibareli tescilsiz markasının ilgili sektörde tanınmışlığını ispat yönünden delil sunulmadığı, rapor alınan teknik bilirkişi heyetinin de aynı yönde beyanda bulunduğu, davacının yurt dışında bu işareti taşıyan markasının bulunduğunun ispatlanamadığı, başkasına ait markanın tanınmışlığından da faydalanılamayacağı, davalının markasını kötü niyetli olarak tescil ettirdiğine dair somut delil de bulunmadığı gerekçesiyle, başvuruya itirazın reddine dair TPE YİDK kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Ankara 4. FSHHM’nin dosyasında davacının YİDK kararının iptali yönünden, önceye dayalı hak, kötüniyetli tescil ve tanınmışlık iddiası ileri sürdüğü anlaşılmakla, taraflar arasında görülen davada kesinleşen mahkeme kararı kuvvetli delil olarak kabul edilecek ve dikkate alınacaktır. Dosya kapsamına sunulan delillerin değerlendirilmesi yönünden de, davacının Türkiye’de tescilli markasının bulunmadığı, dava dilekçesi ekinde Dünyanın çeşitli ülkelerinde tescil ettirildiği ileri sürülen markaların dava dışı … Ve … Şirketi adına tescilli olduğu, esasen dava dilekçesi ve istinaf dilekçesinde de ABD dışındaki marka haklarının dava dışı şirketlere devredildiğinin beyan edildiği, davacının dava dışı şirketler adına tescilli markaların tanınmışlığı ve kullanımından kaynaklı olarak, önceye dayalı hak iddiasında bulunamayacağı kanaatine varılmıştır. Davalının davaya konu markayı Türkiye’de ticarete konu ettiğini ispatlayamadığı, istinaf dilekçesinde duty free’de bu ürünlerin satıldığına yönelik iddiasını ispatlar delil sunulmadığı gibi, duty free gümrüklü alan olmakla, Türkiye’de kullanım yönünden delil teşkil etmeyeceği anlaşılmakla, gerek Ankara 4. FSHHM’nin kesinleşen kararı, gerekse dosyaya sunulan deliller kapsamında ispatlanamayan davanın reddine ilişkin kararın sonuç olarak yerinde olduğu, ancak davacı vekilinin mahkeme kararının gerekçesine yönelik istinaf sebebi kısmen yerinde olduğundan, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, düzeltilmiş gerekçe ile davanın reddine, tarafların kazanılmış hakları korunarak, hükmün aynen tekrarına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davacı vekilinin kararın gerekçesine yönelik istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.07.2019 tarihli 2018/424 E.- 2019/264 K.sayılı kararının 6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davacının davasının REDDİNE, 4-İlk derece yargılaması yönünden; a)Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince hesaplanan, 80,70 TL ilam harcından 27,70 TL peşin harcın mahsubu ile, 53,00 TL bakiye karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b) Karar tarihininde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 3.931,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, c)Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, ç)Karar kesinleştiğinde kullanılmayan gider avansının ilgilisine iadesine, 5-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı vekilinin istinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talep halinde iadesine, b-İstinaf yargılaması sırasında davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 47,90 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 169,20 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, ç-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 27/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.