Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2719 E. 2019/2730 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2719 Esas
KARAR NO : 2019/2730
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2013/230 E.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının tacir kişiler olduğunu, müvekkilinin Fatih’te … Eczanesi’nin işyeri sahipliğini yaptığını ve eczacı olduğunu, davalının …..AŞ’nin hissedarlarından olup genel müdür düzeyinde temsil yetkisinde olduğunu, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı dosyasında kambiyo senedine dayalı takip başlatıldığını ve İstanbul 24.ATM’den alınan ihtiyati haciz kararı ile müvekkilinin mal varlığına haciz işlemleri uygulandığını, müvekkilinin kambiyo senedinin aslını incelediğinde; kendisinin davalıya verdiği boş A4 kağıdının sağ lat köşesine denk gelecek şekli ile bilgisayarda her satırı yazılmış şekli unsurlara uygun kambiyo senedinin imzanın daha önceden atıldığı boş A 4 kağıdının printerden geçirilmesi sureti ile düzenlendiğini tespit ettiğini, kriminal ve grafolojik inceleme yapıldığında gerçeğin ortaya çıkacağını, icraya konan kambiyo senedinde nakden ibaresi yer aldığını, müvekkilinin ….AŞ’den borç par aldığını ve karşılığında tahtakale Mısır çarşısı yakınındaki 3 katlı kargir işyeri konumlu tapunun 1/2 hissesini bu AŞ’ye devrettiğini belirterek sahtelik iddiasının dikkate alınarak davanın kabulü ile HMK 209/1 maddesi uyarınca takibin durdurulmasını, bononun iptalini ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.09.2013 tarihli ara kararı ile; Davacının iddiasıNIN imza ve yazı inkarı şeklinde olmasa bile niteliği itibariyle sahtecilik olduğu, sahtecilik iddiasının sadece imza ve yazı inkarı ile sınırlamak mümkün olmadığını, benzer nitelikte sahtecilik iddialarına da HMK’nın 209/1.maddesini kıyasen uygulanacağı gerekçesi ile davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile, İstanbul ….İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibinin dava sonucuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir.-Davalı vekili 11/06/2019 tarihli dilekçe ile; Yargıtay Ceza Genel Kurul kararı ve bu karara uygun olarak verilmiş İstanbul 17.Ağır Ceza Mahkemesinin kararı uyarınca, müvekkili hakkındaki beraat hükmü maddi olarak kesinleşmiş olduğundan ve menfi tespit davasının mesnedi ortadan kalktığı için mahkememizce verilen tedbir kararının kaldırılmasını, kaldırılmaması halinde mevcut hacizlere ek olarak senet bedeli miktarında teminat alınmasını talep etmiştir.İstanbul 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2019 tarihli ara kararıyla; davalı vekilinin tedbir kararına yönelik itirazının kabulüne, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …E.sayılı icra takibinin dava sonucuna kadar tedbiren durdurulmasına dair ihtiyati tedbir kararının 19/09/2019 tarihi itibariyle kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk derece mahkemesinin 25.09.2019 Tarihli kararında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebi yönünden özetle; Somut olayda davanın açıldığı tarihten başlamak üzere dava dilekçesine esas vakıalar İstanul 17.Ağır Ceza Mah. 2014/252 E. sayılı ceza dosyasına konu olduğu, ceza dosyasındaki katılan ve sanığın davanın ise tarafları konumunda olduğu, yargılama süresince adı geçen ceza dosyasının bekletici mesele yapıldığı, bu arada ağır ceza mahkemesince yapılan yargılama sonucunda sanık … hakkında dayanak bono ile ilgili mahkumiyet kararı verildiği, kararın Yargıtay 23.Ceza Dairesi tarafından onandığı, ancak akabinde Yargıtay C.Başsavcılığının itirazı sonucu Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2016/23-1347E.2018/634K.sayılı ilamı ile ise bu defa açıklanan gerekçelerle sanık hakkında “imzanın kötüye kullanılması” suçuna ilişkin olarak ceza dairesi tarafından verilen onama kararının kaldırılmasına, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi isabetsiz bulunduğundan mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun bağlayıcı niteliği bulunan bu ilamı çerçevesinde sanık … hakkında ilk derece mahkemesince beraat kararı oluşturulduğu, İİK m.72/f.3 hükmüne göre teminat mukabili ve ihtiyati tedbir yolu ile icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi talep olunabilir ise de bu talebin kabulü için HMK m.390 hükmünde belirtilmiş olduğu üzere tedbir talep edenin haklılığının yaklaşık olarak ispat etmek zorunluluğu olduğunu, hangi tarafın haklı olup olmadığı hususu araştırılmakta olmakla birlikte ihtiyati tedbirin talep olunduğu tarih itibariyle tedbir talep edenin haklılığını yaklaşık olarak ispat ettiğinin bu aşamada anlaşılamadığını, 20/09/2019 tarihli dilekçede dahi tedbir talep edenin davanın esası yönünden davacının haklı olduğunu, yaklaşık olarak ispat etmeye elverişli bir vakıaya dayanmadığını, gerekli somutlaştırma da yapılmadığını, davacının sadece teminat depo etmek istemesinin ihtiyati tedbir kararı verilmesinin bir şartı olmadığını ” şeklindeki gerekçe ile tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili 11.10.2019 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin ihtiyati tedbirin reddine ilişkin kararının hatalı olduğunu, İİK 72/3 maddesine göre gerekli şartların sağlanması halinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin zorunlu olduğunu, takip borcunu aşacak değerde gayrimenkulün haczedildiğini, yine de mahkemeden teminat karşılığı tedbir talep edildiğini ancak mahkemenin tedbir kararı vermemiş olmasının hatalı olduğunu, mahkemenin tarafgir davrandığını, ihsas-ı reyde bulunduğunu, senet üzerinde inceleme yapılması talebi hakkında mahkemece bir değerlendirme yapılmadığını, müvekkiline davayı ispat etme imkanının verilmediğini, mahkemenin tarafsızlığını yitirdiğini belirterek 25.09.2019 tarihli ihtiyati tedbirin reddi kararının kaldırılmasını, ihtiyati tedbir talebinin kabulünü talep etmiştir. Davacı vekili 14.10.12019 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu, mahkeme tedbir kararının kaldırılmasında beraat kararına dayanmış ise de; İstanbul 17.Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararının hukuk mahkemesi olan İstanbul 2.ATM için kesin hüküm teşkil etmeyeceğini ve TBK 74 maddesi gereğince hukuk hakimini bağlamayacağını, beraat kararının temyiz edildiğini ve henüz temyiz incelemesinde olduğunu, beraat kararının “şüpheden sanık yararlanır” ilkesi doğrultusunda olduğunu, HMK 214/2 maddesi gereğince mahkemenin beraat kararı ile bağlı olmadığını, yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun kararının yerinde olmayıp önceki kararları ile çeliştiğini, benzer bir olayın YCGK tarafından onandığına ilişkin karar örneğini sunduklarını, hacizli gayrimenkullerin değerinin dosya borcunun çok üstünde olduğuna ilişkin gayrimenkul değerleme raporunu sunduklarını, tedbir kararının devamında hiç bir sakınca olmayacakken kaldırılmasına haklı gerekçe olmadığını, müvekkilinin davayı ispat etmesinin çeşitli gerekçelerle engellenmek istendiğini, bilirkişi raporlarında bononun bulunduğu kağıdın alt tarafının forme kesim olduğunun belirtildiğini, bu durumun davalının yalan söylediğini gösterdiğini, davalının müvekkiline bu parayı nasıl temin edip nasıl teslim edildiğinin somutlaştırılmadığını, davalının ekonomik durumuna göre bonoda yazılı tutara sahip olamayacağının aşikar olduğunu belirterek tedbirin kaldırılmasına ilişkin 19.09.2019 Tarihli duruşma ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, İstanbul ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu senedin sahte olduğu iddiasına ilişkindir.Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ise; ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin ara karar ile tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararın kaldırılmasına ilişkindir. HMK 396.maddesinde “Durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasına” ilişkin düzenleme yapılmış ise de Kanun’un 396. maddenin ikinci fıkrasında, kanun yollarını düzenleyen HMK.’nın 391. maddesinin son fıkrasına veya 394. maddesinin beşinci fıkrasına atıf yapılmamıştır.HMK 396.maddesinin gerekçesi ise; “İhtiyatî tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılmasını düzenleyen bu maddede de, yukarıda belirtilen iki maddedeki ortak yönler dikkate alınarak itiraza ilişkin benzer hükümlere ayrıca atıf yapılmıştır. Ancak, itiraz üzerine verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulması hakkındaki fıkraya atıf yapılmamıştır. Zira, hâl ve şartların değişmesi, hukukî bir değerlendirmeden daha çok, maddî şartlarla yakından ilgili, nispeten sübjektif ve doğrudan mahkemenin takdirine bağlı bir husustur. Ayrıca, aynı yargılama süreci içinde, bir çok kez hâl ve şartlarda değişiklik olması sebebiyle, tedbirde değişiklik yapılması veya kaldırılması, bu yönde talepte bulunulması ya da talebin reddi söz konusu olabilir. Her talepten sonra verilecek karar hakkında kanun yoluna başvurulması, ihtiyatî tedbirler için kanun yoluna başvurulmasında istenen amacı da sağlamayacaktır” şeklindedir. Somut uyuşmazlıkta; HMK’nın 396. maddesi hükmüne göre durum ve koşulların değişmesi sebebine dayalı olarak ilk derece mahkemesinin tedbirin kaldırılmasına ilişkin ara kararı yönünden ve kaldırılan tedbir kararına bağlı olarak yeniden talep edilen tedbir isteminin reddi kararı yönünden ilk derece mahkemesince verilecek kararların istinafı olanaklı değildir.Somut olayda; istinaf istemine konu her iki karar yönünden 6100 sayılı HMK’nın 341. ve 396 ve 394 maddeleri gereğince istinaf yolu kapalı olmakla istinaf başvurusunun usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 396, 394 ve 341 maddeleri gereğince davacı vekilinin istinaf istemlerinin reddine,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf masraflarının kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflaraDair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 10/12/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.