Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2716 E. 2022/646 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2716 Esas
KARAR NO: 2022/646 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2019
NUMARASI: 2017/242 E. – 2019/128 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (FSE. İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; “…” ibareli markanın TPE nezdinde … sayı ile 09, 11, 35 ve 38. sınıf emtialarda geçerli olmak üzere müvekkili adına tescilli olduğunu, anılan markanın aydınlatma sektöründe haklı bir üne kavuştuğunu ve kendine ait bir pazar payı oluşturduğunu, ancak haricen yapılan araştırmalar neticesinde, müvekkili adına tescilli markanın davalı tarafından elektrik ve aydınlatma sektörüne ait ürünlerde, kendi adlarına tescilleri olmamasına rağmen kullanıldığının tespit edildiğini, bunun üzerine konuyla ilgili davalı şirkete Beyoğlu … Noterliğinin … yevmiye numarası ile 13/06/2014 tarihinde ihtarname keşide edilerek, haksız kullanımın durdurulması talep edilmiş ise de, davalının haksız kullanımına devam ettiğini, 01/10/2014 tarihinde İstanbul 4. FSHHM’nin 2014/51 D.İş sayılı dosyası ile marka hakkına tecavüzün tespitini ilişkin dava açıldığını ve dosya kapsamında alınan bilirkişi raporu ile marka tecavüzünün tespit edildiğini, davalı yanın müvekkiline ait olan markayı, müvekkilinin izni olmaksızın taklit ederek ürettiği ürünlerin üzerinde ticari amaçla kullandığını, davalı yanın bu tecavüzü müvekkilinin ihtarına rağmen bilerek ve kasten yaptığını ve halende yapmakta olduğunu iddia ederek, müvekkiline ait tescilli markaya vaki tecavüz nedeniyle fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 5.000,00 TL’nin, tazminat olarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafça müvekkiline 13/06/2014 tarihinde ihtarname gönderildiğinin iddia edilmişse de, gönderilmediğini, davacı tarafça dosyaya ihtarname örneğinin de sunulmadığını, müvekkili tarafından davacının marka tescili olduğu sınıfa ilişkin kullanım bulunmadığından, yine bu davayı açma hakkının bulunmadığını, “…” ibareli markanın, müvekkilinin 09, 35, 37 ve 42. sınıflarda tescilli markası olduğunu, tescilden önce Türkiye’de ilk defa kullanımının da müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, ayrıca 11. sınıfta tescil için müvekkili tarafından 10/11/2009 tarihinde yapılan başvurunun, davacının ağabeyi …’e ait olan “…” isimli markasına benzer olduğundan bahisle reddedildiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından 30/01/2012 tarihinde YİDK kararının iptali için Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinde 2012/32 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını ve anılan davanın reddolunarak 24/03/2014 tarihinde onandığını, taraflar arasında itiraz ve dava süreçleri yürürken …’in kardeşi davacı … tarafından … markasının 11. sınıfta tescil için 09/12/2011 tarihinde başvuruda bulunulduğunu ve 24/03/2014 tarihinde adına tescil edildiğini, ancak her nasılsa … tarafından tarafından işbu tescil talebine herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacı taraf ile kardeşi …’in müvekkili şirketten maddi kazanç sağlamak adına bu yola başvurdukları yönünde karine oluştuğunu, müvekkilinin teknoloji firması olduğunu, kendi ürettiği ürünleri ve geliştirdiği ürünleri sattığını, mühendislik faaliyetinde … markasını kullandığını, davacı tarafın müvekkilinin faturalarında … markasını kullandığını ileri sürmüşse de, tüketiciye doğrudan satışının bulunmadığını, aydınlatma sınıfında marka hakkı sona erdikten sonra müvekkilinin faturalarındaki ibarelerin etiketler ile kapatılarak verildiğini, normalde yüksek miktarlarda mal satışı yapıldığını, muhasebe departmanında faturaların üzerinin etiketlenerek firmalara verildiğini, davacı tarafça düşük miktarlı ürün alımı yapıldığından, faturanın inceleme yapılmadan şirket çalışanı tarafından verildiğini, ürünlerinin …, …, … … gibi büyük firmalara satıldığını, müvekkilinin proje bazlı satış yaptığından firmalarına duyulan güven nedeniyle satın alındığını, davanın reddini istemiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 21.03.2019 tarihli 2017/242 E.- 2019/128 K.sayılı kararıyla; “…Dosyadaki tüm deliller, katalog ,değişik iş dosyası mahkemece görev verilen bilirkişi raporları ve katalog incelendiğinde; Kataloğun ön sayfasında “Endüstriyel ve Dış Mekan Aydınlatma” ve “Profesyonel İç Mekan Aydınlatma” ifadelerinin yer aldığı, Katalog içerisinde mekan aydınlatma projelerinin yapılışı ve aydınlatma armatür satışı ve armatürler hakkında bilgilerin yer aldığı, Katalog içerisinde satışa sunulan aydınlatma armatürlerinin çoğunun markasının … şeklinde olduğu, bu markanında zaten davalı adına 11. sınıf için tescilli olduğunun anlaşıldığı, ancak mahkemenin ihtisas mahkemesi olması nedeniyle tüm delilleri marka hukuku kapsamında incelemesi gerektiği, dosyaya sunulan en önemli delil vasfındaki katalog incelendiğinde; kataloğun 2.sayfasında son paragrafta açıkça davalı yanca …’nin ticari unvanları olduğunu, verimli aydınlatma önerileri sunduklarını, mühendislik hizmetleri kapsamında tescilli markalarının … olduğunu, ürün için kullandıkları markaların ise …, … ve … olduğunu açıkça ifade ettiklerini, bu beyanlardan ve kataloğ içindeki görsellerden açıkça anlaşıldığı gibi davalı yanca üretilen ürünlerin … markasıyla satılmadığı, … ibaresinin davalı firmanın mühendislik markası olduğunun anlaşıldığı, davalının da zaten … nolu … şekil ibareli markası tescilli olup, kataloğa da aynen tescilli olduğu şekil markası ile kullanıldığı, bu markanın mühendislik hizmetleri kapsamında kullanıldığı hususunun da açıkça kataloğun 2.sayfasında belirtildiği, … alınan tüm bilirkişi raporlarında davalının kazancının davacı firmanın iştigal konusu faaliyetlerine ait olmayıp, devletin üretimi desteklenmesi ve bu amaçla değişik adlarla firmalara Araştırma Geliştirme ve yatırım desteği vermesi sonucu oluştuğu, davalı firmanın armatür satış faaliyetlerinden zarar ettiği , davacının markası adı altında ürün ürettiği, sattığı ve kazanç elde ettiğine yönelik hiçbir mali kayda ulaşamadıkları…davalının tescilli olduğu alanda( 9,35,37,42) mühendislik faaliyetleri ve şirket iştigal alanı kapsamında markasını kullanmak hak ve yetkisi bulunduğu,. …Davacının huzurdaki davayı salt tescilli markasının davalı yanca tescilli olmayan sınıf yönünden kullanılıp, kar elde edildiği ve bu karın kendilerine tazminat olarak verilmesi istemiyle açtığı, ancak alınan tüm rapor içeriklerinde ise; Davalı şirketin İştigal konusu faaliyetleri İle İlgili satışlarından zarar ettiğini, dönem sonu net karının Ar-Ge Proje, Destek Gelirleri ve SSK., Vergi İndirimleri ile ilgili diğer faaliyetlerden kaynaklandığının tespit edilmiş olduğunu, aydınlatma armatürü satışları üzerinden dönem sonu net kârlılık oranları uygulanmak suretiyle bir hesaplama tablosu yapıldığında ise davalının kazancının diğer faaliyetleri ile ilgili gelirlerinden kaynaklandığını ve dava konusu aydınlatma armatürü satışları İle ilgili kazancının olmadığı” gerekçesiyle; ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURULARI; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davalının marka hakkına tecavüz ettiğinin dosya kapsamında bulunan tespit raporu ile alınan raporlar ile kanıtlanmasına rağmen, marka hakkına tecavüz edilmediğine dair gerekçenin dosya kapsamına aykırı olduğunu, tespit dosyasında davalı taraftan alınan aydınlatma ürününün faturasının dahi mevcut olduğunu. -Davalının müvekkiline ait marka ile aydınlatma grubundan kar elde etmediği sonucuna ulaşmanın mümkün olmadığını, davalının 2014 yılında 53.064 TL, 17.09.2014 – 24,02.2015 tarihleri arasında toplam 51,989,95 TL kazanç elde ettiğinin tespit edildiğini, dönem sonu karlılığının olmadığının ifade edildiğini, işletmenin karlılığının farklı kriterlere bağlı olduğunu, ayrıca davalının www…com internet sitesine girildiğinde www…com internet sitesinin çıktığını ve bu site üzerinden satışına, marka kullanımına devam ettiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; mahkemece davanın reddi nedeniyle Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde FSHHM’nde takip edilen davalar için 3.931,00 TL vekalet ücreti belirlenmesine rağmen, 600 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu beyanla, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilerek vekalet ücretinin talepleri doğrultusunda değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER; TPMK kayıtlarından; davacı adına 09/12/2011 başvuru tarihli, 09/11/35/38. sınıflarda … başvuru numaralı … ibareli markanın tescilli olduğu anlaşılmıştır. TPMK kayıtlarından; davalı adına … nolu … ibareli markanın 12.01.2015 tarihinden itibaren 9,35,37,42. sınıflar için tescilli olduğu, markanın 11. Sınıf yönünden yapılan tescil başvurusunun itiraz üzerine reddedildiği, … nolu … şekil ibareli markanın 21.3.2013 tarihinden itibaren 42.sınıflar için tescilli olduğu, yine davalının … ibareli 11, sınıf için , … ve … ibareli 11 sınıf için seri şekil markalarının bulunduğu anlaşılmıştır. İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/51 D. İş dosyasında davacı tarafça davalı aleyhine delil tespiti talebinde bulunulduğu, davacı vekili tarafından tespit dosyasına davalı kataloğu, … Holding A.Ş. Adına düzenlenen 15/08/2014 tarihli fatura, aynı tarihli ödeme makbuzu ve ürünün bilirkişi incelemesine sunulduğu, Marka Vekili bilirkişi … tarafından düzenlenen raporda; davalı kataloglarında aydınlatma armatürlerinin tanıtıldığı, … ibaresinin ürünün markası olarak algılanacak şekilde kullanıldığını, davalıdan alınan fatura üzerinde davalının açık ibare olarak “…nin Led Bazlı Aydınlatma Sınıfındaki Tescilli Markasıdır” yazdığını, davalıdan alınan ürün üzerinde markanın farklı yerlerde kullanıldığını, markanın yanında … harfi kullanarak markanın tescilli olduğunu vurguladığını, davalının reddedilen marka tescil başvurusu ile bilme halinin açık olduğunu, halk nezdinde karıştırılmaya sebep olacağını beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince bilirkişiler Elektrik Mühendisi Doç.Dr. …, Marka Vekili Rüştü …, Mali Müşavir …’dan oluşan heyetten alınan 06.05.2016 tarihli raporda; Davacı markası ile davalı markasal kullanımı arasında yüksek derecede benzerlik bulunduğu, mal ve hizmetlerin aynı olduğu, bu sebeple halk tarafından karıştırılma ve markalar arasında idari/ekonomik bağlantı kurma ihtimali bulunduğu; sonuç olarak, davalı markasal kullanımının, davacı marka hakkı kapsamında yer aldığını, davada uyuşmazlık konusunun, davacının “…” ibareli markasının tescilli olduğu sınıflarda davalı yanın kendi markalarının tescil dışı sınıflardaki ürünlerde kullanmak sureti ile tecavüzden dolayı 66/b maddesi gereğince maddi tazminatın tahsili talebine ilişkin olduğu, dönem sonu net karlılık oranları uygulanmak suretiyle, 2014 yılında 53.064.66TL ve 17.09.2014 – 24,02.2015 tarihleri arasında toplam 51,989,95 TL kazanç hesap edildiği, ancak davalı şirketin iştigal konusu faaliyetleri ile ilgili satışlarından zarar ettiği, dönem sonları net karının, Ar-Ge Proje, Destek Gelirleri ve SSK, Vergi İndirimleri ile ilgili diğer faaliyetlerden kaynaklandığı tespit edildiğinden, aydınlatma armatürü satışları üzerinden dönem sonları net karlılık oranları uygulanmak suretiyle, 2014 yılında 53.064.67TL ve 17.09.2014 tespit kararı tarihi İle 24,02.2015 dava tarihi arasında toplam 51.989,95 TL olarak hesap edilmiş olan kazancın da, davalının diğer faaliyetleri ile ilgili gelirlerinden kaynaklandığını , dava konusu aydınlatma armatürü satışları île ilgili davalının karının olmadığının anlaşıldığını beyan ettikleri, raporlarının ekinde Örnek satış faturaları ile Aydınlatma Armatürü Satış Listelerini sundukları anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince Bilirkişiler …, … ve …’den oluşan heyetten alınan 28.02.2017 tarihli raporda; dosyaya sunulan davalının kataloğunun ön sayfasında “Endüstriyel ve Dış Mekan Aydınlatma” ve “Profesyonel İç Mekan Aydınlatma” ifadelerinin yer aldığını, katalog içerisinde aydınlatma armatürlerinin çoğunun markasının … şeklinde ise de, uyuşmazlık konusu … markası taşıyan ürünlerin de bulunduğunu, tüm sayfalarda markanın kullanıldığını, markaların okunuş, anlam olarak aynı olduğunu, yazılıştaki farklılığın ayırt edicilik katmadığını, markaların ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu,davalı markasının tescilli olmadığı alanlarda, davacı markasının tescilli olduğu sınıflarla aynı ve halk nezdinde iltibas yaratacak surette benzer alanlarda kullanıldığını ve söz konusu kullanımın MarkKHk 61. Maddesi gereğince markaya tecavüz oluşturduğunu, mali değerlendirme sonucu olarak; 66/b maddesi ” marka hakkına tecavüz edenin, markayı kullanmak suretiyle elde ettiği kazanca göre” tazminat talep edildiği, davalı firma mali kayıtlan üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda armatür satışlarının net karlılık oranları belirlenmek suretiyle 2014 yılında 53/164,66 TL, 17.09.2014 tespit tarihinden 24.02.2015 dava tarihine kadarki sürede ise (31.953,09+20.036,86=) 51,989,95 TL kazanç hesap edildiğini, ancak bu kazançların firmanın iştigal konusu faaliyetlerinde olmayıp, devletin üretimi desteklenmesi ve bu amaçla değişik adlarla firmalara Araştırma Geliştirme ve yatırım desteği vermesi sonucu oluştuğunu, davalı firmanın dava konusu armatür satış faaliyetlerinden zarar ettiğinin mali kayıtlarından görüldüğünü, ancak Mahkemece, davalı firma mali kayıtlarında oluşan karın mahiyetine bakılmadan bir karar verilmesi halinde 2014 yılında 53.064,66 TL ve 2015 yılı dava tarihine kadarki kâr’ının da raporda hesap edildiğini ve 20.036,86 TL olmak üzere toplam 73.101,52 TL, 17.09.2014 tespit tarihinden dava tarihine kadarki kar’ın ise 51.989,95 TL hesaplandığını bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesince Mali bilirkişi …’den alınan 14.8.2017 tarihli mali raporda; davalı firmanın mali kayıtlan üzerinde yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda armatür satışlarının 13.06.2014 tespit tarihinden, 24,02.2015 dava tarihine kadar süre de 2014 yılın da 79.372,90 TL Kar 2015 yılında ise 57,327,17 zarar ettiğini beyan etmiştir. Mali Bilirkişi …’den alınan 30.03.2018 tarihli ek raporda; ürünlerin farklı markalarla isimlendirildikleri, ürün kodlarının ve isimlerini farklı olduğunun görüldüğünü, raporunda açıklamaları bulunan 2014 karı ve 2015 zararında tespit edilen satışların ürün isim araştırmasında dava konusu olan“…” ibareli ürünlere rastlanamadığını,hesaplamanın genel armatür satışı üzerinden yapıldığını, davalı şirketin İştigal konusu faaliyetleri İle İlgili satışlarından zarar ettiğini, dönem sonu net karının Ar-Ge Proje, Destek Gelirleri ve SSK. Vergi indirimleri ile ilgili diğer faaliyetlerden kaynaklandığının tespit edilmiş olduğundan, aydınlatma armatürü satışları üzerinden dönem sonu net karlılık oranları uygulanmak suretiyle bir hesaplama tablosu yaptığını, davalının kazancının diğer faaliyetleri ile ilgili gelirlerinden kaynaklandığını ve dava konusu aydınlatma armatürü satışları ile ilgili olmadığının anlaşıldığını beyan etmiştir.
G E R E K Ç E: Davacı tarafça, davalının davacı adına tescilli … ibareli markasına tecavüz ettiğinden bahisle 556 Sayılı KHK 66/b maddesi gereğince şimdilik 5.000 TL tazminatın tahsili talep edilmiş, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. İstinaf incelemesi 6100 Sayılı HMK 355. Madde gereğince, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebepler ve kamu düzeniyle ilgili hususlarla sınırlı olarak yapılmıştır. Davalının 9,35,37,42. sınıflarda tescilli … markasının bulunduğu ve davalı tarafça markanın aydınlatma armatürlerinde değil mühendislik hizmetlerinde (42. Sınıfta) kullanımının bulunduğu savunulmuştur. İlk derece mahkemesince dosyaya sunulan kataloğun 2. Sayfasındaki “… ticari unvanımız olup verimli aydınlatma çözümleri sunun mühendislik sınıfındaki tescilli markamız … (…) altındaki ürün markalarımız ise …, … ve …’tır” şeklinde ifade bulunduğu, katalogda ürünlerde … markası kullanıldığı, ayrıca mali bilirkişi raporlarında davalının dava konusu aydınlatma armatürü satışları ile ilgili kazancının olmadığının beyan edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı tarafın 11. Sınıfta … marka başvurusunun davacının itirazı üzerine reddedildiği, davalının markanın davacı adına 11. Sınıfta tescilli marka bulunduğunu bildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin dava dilekçesinde; İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2014/51 D. İş dosyasına delil olarak dayandığı, tespit dosyasına sunulan davalıya ait katalogda aydınlatma armatürü tanıtılırken, … markasının kullanıldığı, … ibaresinin ürün üzerinde farklı yerlerde, ürünün markası olarak algılanacak şekilde kullanıldığını, ürün satışı için davalıdan alınan fatura üzerinde davalının açık ibare olarak “… Teknolojinin Led Bazlı Aydınlatma Sınıfındaki Tescilli Markasıdır” yazdığı görülmüştür. Dosyaya sunulu olup mahkemece değerlendirilen katalogda da iç ve dış mekan aydınlatma ürünlerinin tanıtıldığı, katalogun ön sayfasında “Endüstriyel ve Dış Mekan Aydınlatma” ve “Profesyonel İç Mekan Aydınlatma” ifadelerinin yer aldığı, ürünlerin çoğunda … markasının kullanıldığı anlaşılıyorsa da, kataloğun 102. Sayfasında tanıtımı yapılan … isimli ürün üzerinde davalının … markasının kullanıldığı, ilerleyen sayfada da aynı ürün ve marka kullanımının bulunduğu anlaşılmıştır. Bu durumda davalının markasını tescil sınıfında kullandığından bahsedilemeyeceğinden ve davalı tarafça markanın davacı adına tescilli olduğu bilindiğinden, davacının tazminat talep hakkı bulunmaktadır. Davacı vekilinin yoksun kaldığı karının 556 Sayılı KHK 66/b maddesi gereğince, davalının markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanca göre hesaplanmasını talep ettiği anlaşılmış, davalı tarafın faturalarında ürünlerin farklı isim ve kodlarla yer aldığı, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında 17.09.2014 tespit tarihi ile 24.02.2015 dava tarihi arasında toplam 51,989,95 TL kazanç hesap edildiğinin ancak, kazancın diğer faaliyetlerden edinildiği, armatür satışlarından karının olmadığı açıklanmışsa da, davalının ticari şirket olup kazanç elde etmek için kurulduğu, kazancının resmi kayıtlara yansıtılmamış olabileceği, dosyaya sunulan faturalar ve armatür satış listesi, ihlal süresi ve tüm dosya kapsamına yansıyan deliller dikkate alınarak mahkemece TBK 50, 51. Maddeler gereğince hakkaniyete uygun tazminat miktarı belirlenmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı kanaatine varılmış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davacı tarafça yukarıda açıklanan deliller kapsamında davacı tarafça, davalının ihlal süresi de göz önüne alınarak talep edilen 5.000 TL maddi tazminatın dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla, 5.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Mahkeme kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmakla, davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesine yer olmadığına, 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 3-İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 21.03.2019 tarihli 2017/242 E.- 2019/128 K.sayılı kararının 6100 Sayılı HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 4-DAVANIN KABULÜNE, 5- 5.000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 6-İlk derece yargılaması yönünden; A)Alınması gereken 341,55 TL nispi harçtan peşin alınan 85,39 TL harcın mahsubu ile bakiye 256,16 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, B) Davacı tarafça yapılan 117,19 TL harç, 4700 TL bilirkişi ücreti,447,10 TL posta gideri, 734,50 TL tespit gideri olmak üzere toplam 5.998,79 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, C)Kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. Ne göre 5.000TL nispi vekalet ücreti taktirine davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Ç)Davalı tarafça gider yapılmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf yargılaması yönünden; a-Davacı tarafın istinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, b-Davalı tarafın istinafı değerlendirilmediğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, c-İstinaf yargılaması için davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 90,30 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin 1/2 oranında 45,15TL ‘sinin, davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ç-İstinaf yargılaması için davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 34,50 TL tebligat, müzekkere ve posta giderinin 17,25 TL’sinin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine, d-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince ilgilisine iadesine, e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.