Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2695 E. 2022/592 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2695 Esas
KARAR NO: 2022/592
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2017/667 E. – 2019/245 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 1973 yılından itibaren faaliyet gösteren rock grubu …’nin üyeleri tarafından kurulduğunu, … şekil markasının sahibi olduğunu, bu markayı Avustralya, Yeni Zelanda, Meksika, ABD’de ve Avrupa Birliği markası olarak tüm Avrupa Birliği üyeleri ülkelerinde de kendi adına tescil ettirdiğini, Türkiye’de … şekil markası için 9, 16, 25, 41’inci sınıflarda 11.05.2016 tarih ve … sayıyla marka tescil başvurusu yaptığını, fakat bu başvurunun davalı tarafa ait … sayılı … şekil markası nedeniyle 09’uncu mallar bakımından kısmen reddedildiğini, davalı tarafın … sayılı … şekil markasının, tescilli olduğu 9.sınıf bazı mallar bakımından kullanılmadığının tespit edildiğini, bu nedenle İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nde kısmi iptal davasının açıldığını, ancak 556 Sayılı KHK’nın 14’üncü maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2016/189 karar sayılı kararıyla iptal edilmesi üzerine, mahkemece 16.03.2017 tarih ve 2016/199 esas-2017/76 karar sayılı karar ile “…kullanmamaya dayalı iptal davaları açısından yasal boşluk oluştuğundan esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına…” dair karar verildiğini ve kararın 12.04.2017 tarihinde kesinleştiğini, bu nedenle de iptal davası açıldığını, davalıya ait internet sitesinde 09.sınıflarda yer alan malların … markasının üzerinde kullanıldığı ürünler arasında yer almadığını, tescilinden itibaren beş yılı aşkın süre içerisinde kullanılmamasının davacı için haksız bir engel oluşturduğunu beyanla davalının … sayılı … markasının 9’uncu sınıfta yer alan ve kullanılmayan bu malların iptali ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava ettiği anlaşılmıştır.
CEVAP: Davalı şirket yetkilisi … cevap dilekçesinde özetle; şirketlerinin uzun yıllardır … tescilli markası ile taşeronlara ürettirip, direkt kendi üretip veya başka üreticilerle yaptığı sözleşmeler ile üretim yaptığını ve bu ürünleri ağırlıklı olarak internet üzerinden ya da kendi adresinden tüketiciye pazarlamasını yapan büyük bir üretim ve pazarlama şirketi olduğunu, sektörde son kullanıcının piyasada seri üretimi olan modelleri kullanamayıp, daha çok kendi işlerine özel ürünlere ihtiyaç duyulduğundan, şirketlerine veya sektördeki diğer şirketlere başvurarak, ihtiyacı olan ürünün özelliklerinin bildirildiğini ve bu şekilde ürünün üretilip müşterilere sunulduğunu, sektörde işlerin bu şekilde yürütüldüğünü, bir ürünün uzun zaman üretilmemesinin o ürünün kullanılmadığı anlamına gelmediğini, sadece müşterilerin ihtiyacı ve siparişi doğrultusunda üretildiğini, internet sayfalarında olmasa da tescilli tüm ürünlerin kendi iştigal alanlarında olduğunu ve bunların üretim ve ticaretini yaptıklarını, davacının talep ettiği ürünlerin bazı ürünler için genel başlık olsa da, başka ürünlerin kullanımı için gerekli ürünler olduğunu ve üretiminin diğer ürünler için zorunlu olduğunu, davaya konu tescillerinin 2016 yılında yenilendiğini ve iddia edildiği gibi uzun süredir kullanılmama şartının oluşmadığını, davacının iş bu davayı açmakta hukuki menfaati bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: lstanbul 2.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11.06.2019 tarih ve 2017/667 Esas – 2019/245 Karar sayılı kararıyla; “… tüm dosya kapsamı, TPMK kayıtları, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, bir markanın iptalinin istenebilmesi için haklı bir sebep olmadan Türkiye’de tescilden itibaren 5 yıldır ciddi bir şekilde kullanılmamış olması veya kullanımına 5 yıl süreyle ara verilmiş olması gerektiği, dava konusu markaların iptalleri istendiği sınıftaki mallar üzerinde tescil edildikleri tarihten itibaren ciddi biçimde kullanıldığına dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, ciddi biçimde kullanmamanın haklı bir sebebe dayanmadığı, SMK md.9’da öngörülen kullanılmama nedeniyle iptalin şartlarının gerçekleştiği, izah olunduğu üzere SMK ve KHK iptal ve yürürlük tarihleri yönünden oluşan boşluğun SMK hükümlerinin önceki dönemi de kapsayacak şekilde ele alınarak doldurulması gerektiği anlaşıldığından taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile talep olunan emtialar yönünden kısmen iptale, bu emtialar bakımından sicilden terkine.” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili, süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkeme kararının ve dayanağı bilirkişi raporunun usule uygun olmadığını, bu nedenle talebin reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, Müvekkilin yaptığı iş gereği belirtilen emtialarla ilgili sipariş almamış olması dolayısıyla da üretim ve satış yapmamasının, bu emtiaları kullanmadığı anlamına gelmeyeceğini, dosyaya sunulan onlarca internet alan adı ve reklam çalışmasına ciddi yatırım yapılmasının aksini kanıtladığını, Müvekkilin davanın açılmasına sebebiyet vermemiş olması nedeniyle, mahkemece müvekkil aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Türk Patent ve Marka Kurumu Marka Dairesi kayıtlarının incelenmesinde; … tescil nolu “…” ibareli markanın … Limited Şirketi adına kayıtlı olduğu, 07. ve 09. sınıflarda tescil edildiği ve 09.sınıfta (ayrıntılı belirtilen) emtialar bakımından 04.09.2006 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. *Mahkemece alınan 18.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda “…Davalı tarafın dava konusu emtia bakımından … ibaresini markasal nitelikte kullanmadığı, bu sebeple SMK m.9/I ve 26/I-a hükümleri uyarınca … sayılı … markasının kullanımına ilişkin olarak sunduğu fatura örnekleri incelendiğinde davalının davaya konu markayı özellikle akü, regülatör, transformatör ve switch gibi parçalar bakımından kullandığı, internet sitesinde de benzer emtialar bakımından kullanımının bulunduğu, dava konusu 9. Sınıfta yer alan emtia bakımından markasal kullanımının bulunmadığı, kullanımın genel olarak ticaret unvanı eki şeklinde olduğunun tespit edildiği kanunda belirtilen iptal şartlarının oluştuğu…” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın iptali ve sicilden terkini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… dava konusu markaların iptalleri istendiği sınıftaki mallar üzerinde tescil edildikleri tarihten itibaren 5 yıl süreyle ciddi biçimde kullanıldığına dair bilgi ve belgeye rastlanmadığı, ciddi biçimde kullanmamanın haklı bir sebebe dayanmadığı, SMK md.9’da öngörülen kullanılmama nedeniyle iptalin şartlarının gerçekleştiği, taleple bağlı kalınarak davanın kabulü ile talep olunan emtialar yönünden kısmen iptale, bu emtialar bakımından sicilden terkine.” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6769 Sayılı Kanun’un 9.maddesinde “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan kullanılmayan markanın iptaline karar verilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Beş yıllık sürenin hesabında 6769 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 10.01.2017 tarihinden önceki sürelerin de hesaba katılması yönündeki mahkeme değerlendirmesi yerinde olup; davalı tarafın markayı tescil tarihinden itibaren beş yıl süreyle kullanmadığı ve somut olayda “kullanmamanın haklı nedene dayalı olduğu” da ispat edilemediğinden, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi isabetlidir. Ayrıca mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş olduğundan, davalı aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesinde de usule aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/04/2022