Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2658 E. 2022/594 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2658 Esas
KARAR NO: 2022/594
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2019
NUMARASI: 2018/226 E. – 2019/226 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yiyecek sektörüne 1990 yılında “…” ile başlayıp bu günlere geldiğini, müvekkilinin tüm Türkiye’de çiğ köfte sektörünün öncülerinden olan “…”’nin marka hakkı sahibi ve restoranlarının Türkiye’deki ana işletmecisi olup, franchise haklarını elinde tuttuğunu, “…” markasının bizzat müvekkili tarafından yaratıldığını, söz konusu markanın yıllar süren emek ve kaynak harcamaları sonucunda piyasada bilinir hale geldiğini, müvekkilinin “…” esas ibareli markalarını 2006 yılından bu yana nizasız ve fasılasız olarak yaygın bir şekilde kullandığını, müvekkilinin markanın gerçek hak sahibi olduğunu ve markayı Türkiye çapında bilinen ve tanınan bir marka haline getirdiğini, ancak hal böyle ilen, davalının müvekkilinin markasına benzer ve iltibas yaratan bir markayı tescil ettirdiğini, özellikle davalı firmanın tabelalarında kullanılan renk ve şekillerle birlikte, davalı markasının müvekkiline ait markaya iltibas yaratacak nitelikte olduğunu, davalı markasının ilk iki harfi olan “…” ibaresinin ne servis araçlarında, ne de dükkanlarda belirli olacak şekilde kullanıldığını, davalının bu yolla müvekkilinin haklı ününden ve markasının tanınmışlığından yararlanmaya çalıştığını, davalının müvekkili şirketin sahiplerini ve bu markanın ününü bildiğini, davalı yanın müvekkili firma sahipleri ile hemşeri olduğunu ve dava konusu markayı tescil ettirmekte kötü niyetli olduğunu, davalının araçlarında, müvekkiline ait markadaki şapka ve rengi aynen kullanıldığını ve davalı ile bu durumun birçok kez görüşüldüğünü, ancak bir netice alınamadığını iddia ederek, davalı yan adına tescilli … sayılı “…” ibareli marka ile müvekkile ait … marka numaralı “…” ibareli markasının, 43 emtia sınıfı bakımından benzer olduğunun tespitini, davalı adına … sayı ile tescilli “…” ibareli markanın 43. emtia sınıflı bakımından hükümsüzlüğünü ve sicilden terkini ile verilecek hüküm özetinin ilanı taleplidir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…” isminin davacının tescilli bir markası olmadığının, davacının … ve … sayılı marka tescil başvurularının 43. sınıf yönünden reddedilmesinden anlaşılacağını, davacının buna rağmen kendisine ait isim ve marka hakkını kullandığını, kendisi adına tescilli … sayılyı markayı broşür ve tabela gibi tüm tanıtım vasıtalarında tescilli olduğu şekilde kullandığını, sadece bir iki yerde, bir iki reklamcının hatası yüzünden firmasının zan altında bırakıldığını, kendisinin davacı gibi hak etmediği bir markayı kullanmadığını, davacının halen TPMK tarafından reddedilen “…” markasını kullandığını, davacının tüm işletmesinde ve internet sitesinde kendisine ait olmayan ve TPMK’nın 43. sınıfta ret kararı vermiş olduğu “…” ismini kullandığını, 2009 tarihli tescilli marka ve logosunu hiçbir zaman kullanmadığını, TPMK’dan gönderilen markalar ile dosyaya sunulan ve davacının kullandığı reklam ve broşürlerdeki farklılıkların çok net bir şekilde görüldüğünü, davacının bile markasının logosuz “…” olduğunu beyan ettiğini, ancak tüm reklam ve broşürlerinde reddedilen “…” ibaresini kullandığını, davacının kendisinin olmayan bir markayı değiştirerek üzerinde hak iddia ettiğini, bunun davacının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20.06.2019 tarih ve 2018/226 Esas – 2019/226 Karar sayılı kararıyla; “… tüm dosya kapsamı, deliller ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; davalıya ait … tescil nolu marka ile davacının … tescil nolu markasının tescilleri kapsamında 43. sınıfın bulunduğu, davacı markasının davalıya ait markadan daha eski tarihli olduğu, davalı markasının, davacı markası karşısında, markalar düzeyinde en azından işletme (markaların sahipleri) düzeyinde 43. sınıfta hizmetin alıcıları nezdinde bir karıştırılmaya mahal verebileceği, davalının tescilinin kötü niyetli olduğunu ispata yeter delil bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulü ile, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın sadece tescilli olduğu 43. emtia sınıfı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, ilgili bültende ilan edileceğinden davacının ayrıca gazete ilan yapılması yönündeki talebinin reddine .” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Uyuşmazlığın konusunun iltibas olduğunu, Kanun’un hükümsüzlüğü düzenleyen 25.maddesinin Kanun’un 5. ve 6.maddelerine atıf yaptığını, mutlak ret nedenlerini düzenleyen 5-ç bendinde ise ‘Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretler’ denilerek iltibas nedeniyle hükümsüzlüğün çerçevesinin çizildiğini, İltibasın varlığından söz edebilmek için önceki marka ile ayniyet veya benzerliğin sözkonusu olması gerektiğini, değerlendirmenin ortalama tüketiciye göre yapılması gerektiğini, mahkemenin marka hedef kitle üzerinde yaratacağı intiba veya markanın görselliğini tartışmadan ve bilirkişi raporuna yapılan itirazları değerlendirmeden eksik değerlendirme ile hüküm kurduğunu, Mahkemece, markaların isim ve logolarının görsel karşılaştırması yapılmadığı gibi, markaların benzerliklerinin tartışması da yapılmadan hüküm kurulduğunu, görsel karşılaştırma yapılsaydı müvekkil markası ile davacı markası arasında iltibas yaratma ihtimalinin olmadığının görüleceğini, markalardaki logo ve yazıların da farklı formatta olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlardan, … sayılı “…” ibareli markanın, 43. sınıfta 19/04/2016 tarihinden itibaren 10 yıl müddetle davalı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. * 22/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Davalıya ait … tescil nolu marka ile davacının … tescil nolu markasının tescilleri kapsamında 43.sınıfın bulunduğu, davacı markasının davalıya ait markadan daha eski tarihli olduğu, davalı markasının davacı markası karşısında, markalar düzeyinde en azından işletme (markaların sahipleri) düzeyinde 43. sınıfta hizmetin alıcıları nezdinde bir karıştırılmaya mahal verebileceği, iltibas konusunda takdirin Mahkemede olduğu, Mahkemece davalı markasının davacının 2009 tarihli tescilli markasına iltibasa sebep olacak derecede benzerlik arz etmediği kanaatine varılması halinde ise davacının dosyaya sunulu faturalarda tespit edilen fiili kullanımının, 43. sınıfta yiyecek ve içecek sağlanması hizmetlerinde tescilsiz marka kullanımı olarak kabul edileceği, “…” kelimesini vurgulayıcı şekilde bu tescilsiz marka kullanımının, 2012 yılına kadar geriye gittiği, bunun davalı markasının koruma tarihinden önceye ait olduğunun tespit edilebiliğini ve davalı markasının tescilinde kötü niyet bulunup bulunmadığı hakkındaki takdirin yine mahkemeye ait olduğu.” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “…davalıya ait … tescil nolu marka ile davacının … tescil nolu markasının tescilleri kapsamında 43. sınıfın bulunduğu, davacı markasının davalıya ait markadan daha eski tarihli olduğu, davalı markasının davacı markası karşısında markalar düzeyinde en azından işletme (markaların sahipleri) düzeyinde 43. sınıfta hizmetin alıcıları nezdinde bir karıştırılmaya mahal verebileceği, davalının tescilinin kötü niyetli olduğunu ispata yeter delil bulunmadığı anlaşıldığından davacının davasının kısmen kabulü ile, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın sadece tescilli olduğu 43. emtia sınıfı yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine .” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının … marka numaralı “…” ibareli markasının, 43. sınıfta 06.07.2009 tarihinde adına tescil ettirdiği, davalıya ait “…” ibareli markanın 43. sınıfta 19/04/2016 tarihinde davalı adına marka tescilinin yapıldığı, davacının markasının davalı markasından daha önce eski tarihli olduğu ve davalı markasına nazaran daha küçük punto ile yazılsa dahi ‘…’ kelimesini içerdiği, davalı markasındaki ‘…’ ibaresinin davacı markasının yeni bir versiyonu – seri markası olarak algılanabileceği, çiğköfte ibarelerinin altında kullanılan çizgiler ve usta isimlerinin yazım stillerinin benzerliği de dikkate alındığında, davalı markasının davacı markası ile 43.sınıfta hizmetin alıcıları nezdinde bir karıştırmaya mahal verebileceği toplanan deliller ve aldırılan denetime elverişli bilirkişi raporuyla anlaşıldığından, davanın kabulüne dair ilk derece mahkemesi kararı yerinde olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/04/2022