Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2655 E. 2022/487 K. 21.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2655 Esas
KARAR NO: 2022/487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2019
NUMARASI: 2014/1380 E. – 2019/45 K.
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
KARAR TARİHİ: 21/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme gereğince muhtelif firmalardan doğan faturaya dayalı alacakları temlik aldıklarını, bu nedenle de davalıya finansman ve tahsilat hizmeti sağladıklarını, fatura konusu alacakların 92,816,39 TL tutarındaki ödemesini davalı firma hesabına yatırdıklarını, ancak müvekkiline temlik edilen çeklerin bir kısmının karşılıksız çıktığını, bu sebeple davalıya ihtarname gönderdiklerini, davalının 23.279,99 TL borç bakiyesinin bulunduğunu, 23.279,99 TL’ye en yüksek faiz oranının hesaplanarak davalıdan tahsilini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin muhasebecisi olan dava dışı …’nun önermesi ile davacı ile faktoring sözleşmesi imzaladıklarını, bu sözleşmenin imzalanması akabinde dava dışı şahısın müvekkili şirketin yetkililerinin imzasını taklit ederek faturalar ve temliknameler düzenleyerek faktoring ön ödemeleri temin ettiğini, davacı şirketin kendi kusurundan faydalanmaya çalıştığını, müvekkilinin ödemelerden faydalanmadığını, bu hususa ilişkin imza incelemesi yapılmasını, bu sebeple huzurdaki davada taraf sıfatlarının olmadığını, davanın husumet yokluğu yönünden reddine karar verilmesini, yapılan yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22.01.2019 tarih ve 2014/1380 Esas – 2019/45 Karar sayılı kararıyla; “… davacı ile davalı arasında 31.01.2013 tarihinde faktoring sözleşmesi akdedildiği, Sözleşme”ye göre, davacı taraf komisyon karşılığında davalı alacaklarını faktoring işleminin özü manasında temlik alındığı, davalı tarafından dava dışı şirketlere yapılan mal satım faturalarının davacıya temlik edildiği, davalı tarafından dava dışı … Ltd.Şti.’ne 21.01.2013 tarihinde … nolu fatura ile 517.500,00.-TL mal satıldığı ve mal faturasına istinaden dava dışı … Ltd.Şti. keşidecisi olan 12.07.2013 tarih … nolu ve 35.000,00.-TL tutarlı çekin dava dışı firma tarafından davalıya verilmiş olup mevcut çek daha sonra davacı şirkete tevdi edildiği, davacı şirket tarafından bu çeke ait bakiye tutarı davalıdan talep etttiği, davalı taraf dava dosyasına beyanında şirket muhasebecisinin şirkette yasa dışı mali işlemler yaptığını beyan ettiği, suç teşkil eden eylemler nedeniyle, … ve arkadaşları aleyhine yürütülen soruşturmanın henüz neticelenmediği anlaşılmış olup, sözleşmedeki davalı imzaların gerçek dışı olduğu beyan edilmesine rağmen davalı taraf davacı tarafından banka aracılığı ile gönderilen tutarları almış olduğu, davalı şirkette yasa dışı işlemler var ise bu durum davalının iç sorunu olup, mevcut durumda faktoring işleminin yasaya uygun olarak yürüdüğü bilirkişilerce tespit edildiği, TTK hükümleri ve yerleşik Yargıtay kararlarına göre davalı şirkette şirket yöneticilerin şirketin her türlü denetim ve faaliyetinden sorumlu olduğu, bilirkişi raporunda da belirlendiği üzere, dava konusu olan faktoring sözleşmesinin ve temlik edilen alacağa ilişkin verilen çekin karşılıksız çıkması ile birlikte davacının davalıdan alacak iddiasının haklı olduğu ve davacının iddia ve taleplerinin yerinde olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile 22.169,55 TL’sinin (ihtarnamede belirtilen bedel olup, ihtar tebliğine göre hesaplanan) 04/08/2013 tarihinden itibaren, bakiye 1.110,44 TL’sinin (ihtarnameye konu olmayıp dava dilekçesi ile talep edildiğinden) dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte olmak üzere toplam 23.279,99 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Mahkemece HMK. 184.maddesine aykırı olarak, tahkikatın tamamı hakkında açıklamada bulunmak için tarafımıza söz verilmediğini, hatta tahkikatın bitmiş olduğunun tefhim edilmediğini, Davacının mahkemece verilen kesin süreden sonra sözleşme ve temliğe konu fatura asıllarını ibraz etmiş olması nedeniyle o delillere artık dayanamayacağını, Müvekkile ait ticari defter ve kayıtlar incelenmeksizin tahkikatın bitirilmiş olması nedeniyle, eksik inceleme ile karar verildiğini, Müvekkil şirketin muhasebecisi tarafından dolandırıldığını, sahte temlikler ve imzalar sonrasında davacı tarafından müvekkil hesabına gönderilen paralardan davalı şirketin yetkililerinin haberdar olmadığını, Davaya konu alacağa ilişkin temliklerin sahte olduğu ileri sürülmesine rağmen, mahkemece sahtecilik yönünden araştırma yapılmadığını, bu konuda Gebze C.Başsavcılığının 2013/11748 Sor.sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, Davacının imza kontrolü yapmaması nedeniyle müterafik kusuru olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Bilirkişi heyeti raporunda; “… davacının huzurdaki davada davalıdan 12.07.2013 tarih… nolu ve 35.000,00.-TL tutarlı çek ve yasal takip miktarlarından dolayı 23.279,99.-TL alacağı olduğuna kanaat getirilmek birlikte davalının oluşan mali külfetten dolayı mali külfet tutarını mali külfetin ortaya çıkması neden olan kişi ya da kişilere rücu edebileceği bu konuda tasarruf yetkisinin davalı şirkette olduğu” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, faktoring sözleşmesine dayalı alacak istemine yöneliktir. Davacı, faktoring sözleşmesi uyarınca alacaklı olduğundan bahisle alacak davası açmış; davalı, faktoring sözleşmesini kabul etmekle birlikte temlik işlemlerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığından davacıya borcunun bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından “… davacı ile davalı arasında faktoring sözleşmesi akdedildiği, sözleşmeye uygun olarak davalı tarafından dava dışı şirketlere yapılan mal satım faturalarının davacıya temlik edildiği, davalı tarafından dava dışı … Ltd.Şti.’nin keşidecisi olduğu 35.000,00.-TL tutarlı çekin davacı şirkete tevdi edildiği, davacı şirket tarafından bu çeke ait bakiye tutarın davalıdan talep etttiği, davalının davacı tarafından banka aracılığı ile gönderilen tutarları almış olduğu, temlik edilen alacağa ilişkin verilen çekin karşılıksız çıkması ile davacının davalıdan alacaklı olduğu anlaşıldığından davanın kabulü ile toplam 23.279,99 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı vekili tarafından yargılamada HMK. 184.maddesine aykırılık oluştuğu iddiası yönünden yapılan incelemede; mahkemenin 25/10/2018 tarihli ara kararı ile “Bir sonraki duruşmada sözlü yargılamaya geçileceğine dair ihtar” içeren davetiyenin taraf vekillerine tebliğ edildiği, belirtilen duruşma gününde de mahkemece “Ara karar doğrultusunda sözlü yargılama aşaması kapsamında taraf vekillerinden son diyecekleri soruldu.” ifadeleri sonrasında taraf vekillerinin beyanlarının alındığı, böylece HMK.184.maddesindeki gerekliliğin yerine getirildiği anlaşılmıştır. “Davacının sözleşme ve temliğe konu fatura asıllarını mahkemece verilen kesin süreden sonra ibraz ettiği görülmüş ise de, dosyaya yansıyan beyan ve belgeler uyarınca gecikmenin “Evrak asıllarının Gebze C.Başsavcılığının 2013/11748 Sor. sayılı dosyasında olmasından” kaynaklandığı anlaşıldığından, mahkemece evrakın incelemeye alınmasında ve delil olarak değerlendirilmesinde usule aykırılık yoktur. Davalı vekili “Davalıya ait ticari defter ve kayıtlar incelenmeksizin tahkikatın bitirilmiş olduğunu” ileri sürmüş ise de; mahkemece taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ara kararının 20/03/2018 tarihli duruşmada oluşturulduğu, davalı vekilinin mazereti nedeniyle duruşmaya katılmadığı ve bu nedenle duruşma tutanağının kendisine tebliğ edildiği, inceleme gününde sunulmaması nedeniyle davalı defterlerinin incelenemediği anlaşıldığından, mahkemenin eksik incelemesinin bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde “Davacı ile faktoring sözleşmesinin imzalandığı, ancak bu sözleşmenin borçlandırıcı olmayan çerçeve nitelikte olduğunu, temliklerdeki imzanın dava dışı şirket muhasebecisi tarafından yapıldığını” beyan etmiş olması karşısında; taraflar arasındaki faktoring sözleşmesindeki imzanın davalı tarafa ait olduğunun ve sözleşmenin geçerli olduğunun kabulü zorunludur. Yapılan temlik işlemleri yönünden imzanın sıhhatine itiraz edilmiş ise de, faktoring işlemi sonrasında paraların davalı şirket hesabına yatırıldığı hususu davalının da kabulünde olduğundan, hesabına para yatırılan davalının “yapılan işlemden haberdar olmadığını, işlemlerin yetkisiz kişi tarafından gerçekleştirildiğini” ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağından; mahkemece işlemlerin geçerli olduğundan (kabule göre Gebze C.Başsavcılığının 2013/11748 Sor.sayılı dosyasının bekletici mesele yapılmasına da gerek olmadığından) bahisle davanın kabulüne karar vermiş olması isabetli olduğundan, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.590,25 TL harçtan, peşin alınan 397,56 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.192,69 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.21/03/2022