Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2651 E. 2019/2762 K. 11.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2651 Esas
KARAR NO : 2019/2762
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2019
NUMARASI : 2016/420 E. – 2019/158 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 11/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket yetkilisinin 10/02/2016 tarihinde ikametininde yapılan hırsızlık nedeniyle yatak odasında bulunan kasanın komple alındığını, kasa da döviz, çek yaprakları ve müşterilerden alınan çeklerinde bulunduğu, buna ilişkin İstanbul Anadolu Cum. Bşv …soruşturma sayılı dosyasında şikayetçi olunduğunu, ilgili savcılıkça çeklerin ibraz halinde muhafaza altına alınmasına karar verildiğini, dava konusu 05/03/2016 keşide tarihli, …bank Üsküdar şubesine ait … çek numaralı, 35.644,00TL bedelli çekin davacı şirket yetkilisi tarafındna ibraz edildiğini, çekin davalı tarafından Konya …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu edildiğini, itiraz üzerine bu kez Bakırköy icra müdürlüğünde takip başlatıldığını, ancak bir kısım borçlulara ödeme emri tebliğ edilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu durumunda müvekkilinden sonra cirantaların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiğinin kanıtı olduğunu, çekin çalınırken müvekkil cirosunun bulunmadığını, ciro ve kaşenin sahte olması nedeniyle Bakırköy cum başv. . 2016/33598 Soruşturma sayılı dosyasında şikayetçi bulunduğunu, müvekkilinden sonraki cirantaların el ve işbirliği içerisinde olayı gerçekleştirdiğini, çekte cirosu bulunan …. projenin adresinin yazılmadığını, borçlu olmasına rağmen ödeme emri gönderilmediği, diğer taraftan cirosu bulunan … adresinin yazılmasına rağmen ödeme emri gönderilmediği gibi adresinin de farklı şekilde yazıldığı, sahte cirolar nedeniyle ciro silsilesinin kopmuş olması nedeniyle davalının meşru hamil olmadığını, hamil olan şirket hakkında bir çok dolandırılcılık eylemi kullanıldığına ilişkin internet ortamında haberler bulunduğunu, bu nedenlerle davalının iyi niyetli olmadığını, müvekkili ile davalılar arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, çekin basiretli bir tacir gibi davranılmayarak usulsüz şekilde iktisap edildiğini ileri sürerek müvekkilinin çek ve ferileri yönünden borçlu olmadığının tespitine, çekin iadesine, bedelin ödenmesi halinde istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece, davanın kabulüne, davacının Konya ….İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu 35.644Tl bedelli çek yönünden borçlu olmadığının tespitine, çekin icra dosyasında tahsil edilmiş olması nedeni ile 35.644,00TL’nin dava tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davalı vekili istinaf isteminde özetle; davadan müvekkili şirketin müvekkili şirket aleyhine gönderilen icra emri ile haberdar olduğunu, daha önce kendisine tebligat yapılmadığını, icra emrinden sonra mahkemeye müracaat eden müvekkilinin talebi üzerine mahkemenin 03.07.2019 tarihli ek karar ile “kesinleşme şerhinin iptaline ve tebligatın şirket merkezi ‘… mah … cad. … sk no:… Güngören-İSTANBUL adresine tebligat çıkarılmasına’’ karar verdiğini, bu nedenle verilen karara karşı yasal süresi içinde itiraz etmekte olduklarını, müvekkili şirketin davadan haberi olmadığını, Anayasa’nın 36.maddesine aykırılık oluştuğunu, savunma hakkının kısıtlandığını, tüm yargılamanın yeniden başlatılması gerektiğini, Esas yönünden ise; Mahkemenin gerekli araştırma ve incelemeyi yapmadan davacının iddialarını esas alarak hüküm kurduğunu, müvekkili firmanın uzun yıllar ticaret hayatının içinde olan piyasada güven sağlamış bir firma olduğunu, dava konusu çekin, .. adına çalışan ve adının İrfan olduğunu beyan eden birisi tarafından müvekkile teslim edilmiş çek karşılığı kompozit panel alındığını, ticari alışverişten önce çek fotokopisinin müvekkili firmaya verildiğini, bankalar nezlinde olumlu yanıt alınınca çek aslı alınmış ürünler teslim edildiğini, müvekkilinin bu sırada çekin çalıntı olduğunu bilme imkanı olmadığı gibi bu yönde araştırma yapma yükümlülüğü de bulunmadığını, davacının icra takibinde bazı borçluların adreslerinin yazılmadığını bununda cirantalarla işbirliğinin kanıtı olduğunu iddia ettiğini, çeki bu şekilde icra takibine avukatın koyduğunu, müvekkili şirketin bu yönde bir talimatı olamayacağını, davacı tarafın müvekkili şirket hakkında bazı internet çıktılarını dosyaya ibraz ettiğini, yerel Mahkemenin bunları delil olarak değerlendirerek hükme esas aldığını, İnternet ortamında yazılan yazının delil değeri olmadığını, herkesin istediği kişi yada firma hakkında olumsuz yorum sayfa yapabileceğini, iftiralar hakkında suç duyurusunda bulunulacağını, internet çıktısının dava konusu olayla ilgisinin olmadığını, karalamaya yönelik genel ifadeler olduğunu, T.T.K 790. Maddeye göre çeki alan yeni hamil çeki iktisapta kötü niyetle davrandı ise yada iktisapta ağır kusuru varsa iade ile mükellef olduğunu, davacı tarafından kötü niyetli iktisap ve ağır kusur ispatlanamadığını, davanın esastan bozulması gerektiğini, müvekkili hakkında olayla ilgili kesinleşen yargı kararı olmadığını belirterek istinaf incelemesinde hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.Davacı katılma yolu ile istinaf isteminde özetle; davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış olduğundan kesinleşme şerhinin iptaline ilişkin ek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının 2016 yılı itibarı ile ticaret sicil adresine gönderilen tebligatın gayrifaal olduğu için iade edildiğini, İstanbul Ticaret Odası’ndan resmi adresin sorulduğunu ve gelen yazıya göre iade gelen adres ile aynı adres olduğundan TK 35 md gereğince tebligat yapıldığını, Kanun’a göre adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve yeni adres tebliğ memurunca tespit edilemediği takdirde tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır şeklindeki hükmü içerdiğini, dosyada birden fazla tebligat yapıldıktan sonra 25.04.2017’de adres değişikliği yapıldığını ancak bu adresin mahkemeye bildirilmediğini, tüm tebligatların geçerli olduğunu, davalının adres bildirme yükümlülüğüne aykırı davranmakla sonucuna katlanmakla yükümlü olduğunu, TK 35’e göre yapılan tebligatların geçerli olduğunu, davalının Bakırköy 16.Asliy Ceza Mahkemesi’nin 2019/305 Esas sayılı dosyasında duruşmaya katılarak savunma verdiğini, mahkemece verilen görevsizlik kararına itiraz ettiğin, dosyadaki müzekkerede menfi tespit davası yönünden ceza davasının istenildiğinin açıkça anlaşıldığını, davalının davadan haberdar olduğunu, kötüniyetle yapılan istinaf başvurusunun reddi gerektiğini, davalının çeki bankadan sorduğuna ilişkin iddiasının asılsız olduğunu, davalının gerçek bir ticaret yapmadığını, çalıntı çekleri düşük bedelle satın alarak icraya koyup haksız kazanç elde ettiği ve dolayısıyla suç işlediğini, davalı şirket yetkilisi hakkında kamu davası açıldığını, davalının basiretli tacir gibi davranmadığını, çek arkasındaki CFK Mimarlık’ın adresinin olmadığını, … ödeme emri gönderilmediğini, iyiniyet iddiasının yerinde olmadığını, ek kararın kaldırılmasını ve davalının kötüniyetli istinaf talebinin öncelikle ilk derece mahkemesinin kararı kesinleşmiş olduğundan usulden reddin, aksi halde esastan reddini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, İİK’nın 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili, ek karara karşı ise katılma yolu ile davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.İstinaf incelemesi, öncelikle istinaf isteminin süresinde olup olmadığı yönünden yapılmıştır.Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesi ve tensip zaptı davalı şirketin adresine tebliğe çıkarılmış ise de, tebligat evrakı iade edilmiş olmakla davalı şirketin Ticaret Sicil adresi mahkemece celp edilmiştir. Davalı şirketin bildirilen sicil adresi, iade gelen adres ile aynı adres olduğundan mahkemece TK 35 maddesi gereğince davalıya tebligat yapılmıştır.Davalı şirket temsilcisi, gerekçeli karar aşamasından sonra şirket adresinin değiştiğini bildirmiş ve ilk derece mahkemesince 03.07.2019 tarihli ek karar ile kesinleşme şerhinin iptali ile davalı şirketin yeni adresine tebligat yapılmasına karar verilmiştir.7201 Sayılı Kanun’un 35. maddesine göre “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır.Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır.”Somut olayda; mahkemece Tebligat Kanunu 35.maddesine göre yapılan ilk tebligat usulüne uygundur. Keza, Tebligat Kanunu 35/3 maddesi gereğince eski adrese çıkarılan tebligatlar muhattaba yapılmış sayılacak olmakla devamındaki tebligatlar da usulüne uygundur. Davalı taraf adresinin 18/04/2017’de değiştiğini, gerekçeli karardan sonra 03/07/2019 tarihinde mahkemeye bildirmiş ve 22/07/2019 tarihinde istinaf dilekçesi sunmuş ise de; gerekçeli karar 06/04/2019 Tarihinde kesinleşmiş olup ek karar gereğince gerekçeli kararın davalıya yeniden tebliğe çıkarılması ile istinaf süresi yeniden başlamayacaktır. Davalı şirkete TK 35.maddesi gereğince gerekçeli karar 22/03/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalı vekilinin istinaf istemi süresinde değildir. Açıklanan nedenle davalı vekilinin, Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/420 E, 2019/158 Karara sayılı, 13/02/2019 Tarihli kararı yönünden istinaf isteminin süre yönünden reddi gerekmiştir.Davacı vekili katılma yolu ile 03/07/2019 Tarihli ek karara karşı istinaf yoluna başvurmuş ise de; davalı taraf, ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmamış olup keza ilk derece mahkemesinin 03.07.2019 tarihli ek kararının istinafı kabil nitelikte olmadığı, itirazın mahkemece mahallinde düzeltilebilecek nitelikte olduğu dikkate alındığında davacı vekilinin istinaf isteminin usul yönünden reddi gerekmiştir ve neticeten aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin USULDEN REDDİNE,2-Davalı vekilinin istinaf istemi süresinde olmadığından REDDİNE,3-Taraflardan harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-Taraflarca yapılan istinaf masraflarının kendi üzerilerinde bırakılmasına,6-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.