Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2649 E. 2019/2827 K. 26.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2649 Esas
KARAR NO : 2019/2827
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2019
NUMARASI : 2019/29 E. – 2019/642 K.
DAVANIN KONUSU: İmza incelemesi sureti ile alacaklı olduğunun tespiti
KARAR TARİHİ: 26/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … ile … arasında 06.10.2010 tarihinde bir faktoring sözleşmesi imzalandığını, …’ın temliknameler ile müvekkiline alacaklarını temlik ettiğini; Beşiktaş …Noter1igi, 17.10.2011 tarih … yev. no.lu temlikname ile 1.287.275,44 TL, Beşiktaş….Noterliği, 27.10.2011 tarih … yev. no.lu temlikname ile 1.391.218,11 TL, Beşiktaş …Noterliği, 22.12.2011 tarih … yev. no.lu temlikname ile 99.786,48 TL, Beşiktaş … Noterliği, 09.01.2012 tarih … yev. no.lu temlikname ile 1.000.001,34 TL, Beşiktaş …. Noterliği, 27.12.2012 tarih … yev. no.lu temlikname ile 2.858.550,00 TL, olan temliknamelerin; davalı Üniversite’nin Yapı işleri ve Teknik Daire Başkam tarafından imzalanan; 17.10.2011 tarih ve B.30.2.GSÜ.0.80.00.00/289 sayılı yazı, 27.10.2011tarih ve 8.30.2.GSÜ.0.80.00.00/331 sayılı yazı, Bila tarih ve sayılı yazı,28.12.2012 tarih ve B.30.2.CSÜ.0.80.00.00/324 sayılı yazılar ile teyit edildiğini, temliknamelerden; 17.10.2011 tarih … yev. no.lu olanının davalı üniversitenin çalışanına 25.10.2011 tarihinde, 27.12.2012 tarih …. yev. no.lu olanının davalı Üniversitenin çalışanına, 09.04.2013 tarihinde; Noter tarafından posta yolu ile de tebliğ edildiğini, taraflar arasında varılan anlaşma ile temlike konu faturaların vadelerinin uzatılmasına ilişkin; 25.07.2012 tarih, B.30.2.GSÜ.0.80.00.00/1 09 sayılı, 28.12.2012 tarih, bila sayılı yazılar ile, Üniversitenin Ortaköy Kampüsünde çıkan yangın nedeni ile ödemelerin aksadığını. Savcılık Soruşturmasının tamamlanmasını müteakip 15.04.2013-15.06.2013 tarihleri arasında ödemelerin yapılacağını bildiren; 06.03.2013 tarih, B.30.2.GSÜ.0.80.00.00/114 sayılı yazı, vadenin bir kez daha uzatıldığına ilişkin, 14.06.2013 tarih, B. 30.2. GSÜ.0.80.00.00/496 sayılı yazı; Yangın nedeniyle aksayan ödemelerin Rektörlük tarafından geçici bir süre durdurulduğunu ve ödemelerin 15.10.2013-30.10.2013 tarihleri arasında yapılacağını bildiren; 30.09.2013 tarih, B.30.2.GSÜ.0.80.00.00/926 sayılı yazı, en son ödemelerin 10.12.2013 tarihinde yapılacağını bildiren; 25.11.2013 tarih, B.30.2.GSÜ.0.80.00.00/1148 sayılı yazıların müvekkiline gönderildiğini, karşılarında ülkenin en saygın Üniversitelerinden biri olduğundan ve elim bir yangın olayı meydana geldiğini bilen müvekkilinin sabırla alacaklarının ödenmesini beklediklerini, herhangi bir yasal işlem yapılmadığını, alacağın ödenmesini bekleyen müvekkilinin şifahi görüşmelerden sonuç alamadığını, yangın nedeniyle defalarca ödeme vadesi ötelenen temlik alacaklarının ödenmesi için Beyoğlu ….Noterliği 11.04.2014 tarih ve … yev. no.lu ihtarname gönderdiğini ve tüm alacağının ödenmesini talep ettiğini, davalı Üniversitenin Beyoğlu ….Noterliği 22.04.2014 tarih ve …. yev. no.lu gönderdiği cevabi ihtarname ile müvekkiline böyle bir borcunun olmadığı, sözü edilen teyit yazılarının sahte olduğunu ve bu nedenle ödeme yapamayacaklarını beyan ettiğini, davalı Üniversitenin keşide ettiği ihtarname ekinde herhangi bir evrak bulunmamasına rağmen, cevabi ihtarnamede; “…tanzim edilen teyit yazılarının Rektörlüğümüz ve bağlı birimi Yapı işleri ve Teknik Daire başkanlığı tarafından tanzim edilmediğini, yazılarda bulunan imzaların personelimize ait olmaması ve yukarıda beyan edilen açıklamalarımız doğrultusunda İlgili tüm yazışmaların sahte olarak tanzim edildiği,” ifadelerine yer verdiğini, davalının kayıtlarında olmadığını iddia ettiği söz konusu belgelere nasıl ulaştığı ve sahte olduğunu tespit ettiğinin anlaşılamadığını, müvekkilinin davalının alacağın varlığını inkar eden ihtarnamesinden sonra müşterisi ile irtibat kurduğunu, durumu ilettiğini, müşterinin Kadıköy …. Noterliği 22.05.2014 tarih, … yev. no.lu ihtarname ile; “alacağın varlığının kesin olduğu, mevcut belgelerden bunun açıkça anlaşıldığını, Üniversite ile bu sorunu kısa sürede çözerek ödemeyi sağlayacağını, beyan ederek; borcun vadeye yayılarak ödenmesi için protokol yapmayı teklif ettiğini” müvekkilinin ise; Ülkemizin güzide eğitim kurumu ile davalık olmamak ve sorunun çözümü için süre tanımak adına teklifi kabul ederek müşterisi ile borç tasfiye protokolü yaptığını, protokolün Beyoğlu ….Noterliği 19.06.2014 tarih, …. yev. no.lu ihtarname ile davalıya bildirildiğini, davalının Beşiktaş ….Noterliği 24.06.2014 tarih, … yev. no.lu ihtarname ile cevap verdiğini, müvekkilin iyi niyetli girişimlerinin sonuç vermediğini, alacağının ödenmediğini, müvekkilinin alacağın tahsili amacıyla müşterisi hakkında yasal takip yollarına başvurduğunu, noter marifeti ile alacağın müvekkili şirkete temlik edildiğini, temlik borçlusu tarafından yazılı olarak teyit edildiğini, posta yolu ile yapılan tebligata da itiraz edilmediğini, müvekkili tarafından defalarca iyi niyetle vade uzatımı kabul edilen alacağın davalıca inkar edildiğini, müvekkilin müşterisinin, davalı üniversitenin içinde ofisi olduğunu, yıllardır üniversitenin inşaat işlerini yapan camiada tanınan bir kişi olduğunu, bu işlemin ilk defa yapılmadığını, daha önce bir çok kereler davalı Üniversite tarafından temlik alınan alacakların ödendiğini, … ilk öğretim Okulu Bahçeşehir Kampüsünün yapımı işini yıllardan beri yüklenmiş olan …’ın, işbu inşaat işinden kaynaklanan hak edişlerinin temliki ile oluşan ve davalı Üniversite yetkilileri tarafından defalarca teyit edilen alacağın varlığının tespiti ile davanın kabulü ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili, Galatasaray Üniversitesinin; Türk ve Fransız Hükümetleri arasında imzalanan ikili anlaşma ile 28.03.1983 tarihli ve 2809 sayılı Kanuna Ek Madde 34’de Galatasaray Üniversitesi’nin Rektörlüğe bağlı olarak fakülteler ve enstitüler ile Galatasaray Lisesi ve İlköğretim Okulundan oluştuğu hükmüne yer veren 01.06.1994 tarihli ve 3993 sayılı Galatasaray Üniversitesi Kuruluş Kanununa göre kurulmuş bir devlet üniversitesi olduğunu, …. Üniversitesi Yapı İşleri Daire Başkanlığı tarafından yapılan, “… Bahçeşehir Yerleşkesi Yönetim Binası Yapım İşi” ihalesinin dava dışı … tarafından alınmış ve Müvekkil Üniversite ile dava dışı … arasında 06.10.2011 tarihli … Bahçeşehir Yerleşkesi Yönetim Binası Yapım İşi Sözleşmesi imzalandığını, Davacı …Ş.’nin davasını ikame etmeden önce, müvekkili … aleyhine Beyoğlu ….. Noterliği 11.04.2014 tarih, … yev. no.lu “Hesap Kat İhtarnamesi keşide ettiğini, muhatap Şirket tarafından. Müvekkil üniversite tarafından tanzim edildiği iddia edilen teyit yazıları ve diğer tüm yazışmalar İncelendiğinde belirtilen yazıların tamamının, Müvekkil üniversite yetkilileri tarafından tanzim edilmediğini, yazılardaki imzaların Müvekkil üniversite Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı yetkililerine ait olmadığı, bir kısım yazışmalarda bulunan sayı numaraların Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığı giden evrak sayılarının hayali sayılardan oluştuğu ve Müvekkil üniversite evrak kayıt sisteminde İlgili evrakların yazışma suretlerinin bulunmadığı gibi, bildirilen sayı numaralarının karşılığında başka ve ilgisiz yazışmaların bulunduğu, bir kısım yazışmalarda Müvekkil Üniversiteye ait antetli kağıt kullanılmadığı ve yazışmalarda tarih bile bulunmadığı,dolayısıyla yazışmaların tamamının Müvekkil Üniversite tarafından tanzim edilmeyen, hayali yazışmalardan ibaret olduğunu, ayrıca, Muhatap Şirket ile müşterisi … arasında tanzim edilen temliknamelerde beyan edilen 3891-3963-3964-3965-3892-3893-3894 no.lu faturaların gerek asıllarının ve gerekse suretlerinin Müvekkil Üniversite kayıtlarında bulunmadığını, Yapı işleri ve Teknik Daire Başkanlığı tarafından da hazırlanmış bir hak ediş dosyası da bulunmadığını, İlgili tüm yazışmaların sahte olarak tanzim edildiği, bu sebeplerle tüm yazışmalarla ilgili olarak Müvekkil üniversite’ye isnat edilebilecek bir sorumluluk bulunmadığının açıkça beyan edildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte biran tüm temliknamelerin müvekkiline tebliğ edilmiş olduğu düşünülse bile, temliknamelere konu edilen faturaların dava dışı … tarafından müvekkiline tanzim edilmediğini, tanzim edilmeyen faturalara ilişkin müvekkili tarafından herhangi bir hak ediş tanzim edilmediğini, müvekkili yetkililerin hayali faturalara ilişkin teyit yazısı düzenlemesinin imkansız ve hayatın olağan akışına ters bir durum olduğunu, davacı tarafından müvekkiline keşide edilen ihtarnameler ve gerekse mahkemede açılan dava sonrasında müvekkilinin kayıtlarının tekrar ve büyük bir titizlikle incelendiğini, belirtilen temliknamelere (iki temlik dışındakiler), teyit yazıları ve temlike konu edilen faturalara rastlanılmadığını, davacının, dava dilekçesi ekinde mahkemeye sunmuş olduğu teyit yazıları ve diğer belgelerin incelendiğinde yazışmaların müvekkili tarafından yapılmadığının açıkça tespit edildiğini; müvekkilinin kayıtlarında yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde; bu hususun açıkça ispatlanmış olacağını, müvekkili tarafından, bununla da yetinilmeyerek, sahte teyit yazılarında imzası bulunduğu iddia edilen Müvekkil … Yapı İşleri ve Teknik Daire Başkanlığında daire başkanlığı görevini üstlenen Prof. Dr. H. … ve Sn. …’e ilgili yazışmaların gösterildiğini, teyit yazılarında bulunan imzaların kendi imzalarının olmadığı yönünde yazılı beyanlarının alındığını, mahkeme dosyasına sunulan ve müvekkili tarafından dava dışı … tarafından tanzim edilen faturalar karşılığında yapılan 14 adet hak ediş ödeme listesi incelendiğinde; davacı tarafından tanzim edilerek müvekkiline teslim edildiği iddia edilen faturaların bulunmadığını, temlike konu edilen faturaların hayali faturalar olduğunun açıkça kanıtlanacağını belirterek, davanın reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ:Davacı vekili istinaf dilekçesiyle özetle; mahkemenin dört yıldan uzun bir süre devam eden, harcı tamamlatılan, bilirkişi incelemeleri yaptırılan ve hatta verilen hatalı görevsizlik kararı istinaftan kaldırılan dosyada, hukuki yarar yokluğunun dahi tartışmalı olduğu bir durumda, HMK 115 maddesinde yer alan kanunun amir hükmüne rağmen eksikliğin giderilmesi için süre dahi vermeden davayı haksız ve dayanaksız olarak red ettiğini, huzurdaki davada tespit davası açılmasında hukuki yarar olmadığı meselesi dahi tartışmalıdır. mahkemenin 14.11.2014 tarihinde; “davacının alacağa ve tespite konu miktarı temlik değerleri ile şu aşamada belirli olup bu miktar toplam 6.636.831,37 TL olmakla HMK 120/1 Maddesi gereğince harcın ikmalinin sağlanmasına, bu yönde 2 haftalık kesin yasal sürenin verilmesine” şeklinde ara karar kurduğunu, ara karara itiraz edildiğini, Davadaki tespit talebinin HMK 106/1 madde kapsamında davalı Üniversite tarafından verilen ve daha sonra sahte olduğu ileri sürülen teyit yazılarındaki imzaların sahte olup olmadığının tespiti ile tespite konu alacağın davalı nezdinde var olup olmadığının belirlenmesine yönelik olduğunu, davalı Üniversite tarafından verilen temlik teyit yazılarının sahte olup olmadığına, dolayısıyla inkar edilen temlik konusu alacağın var olup olmadığının tespiti amacıyla açtığımız davaya, 14.11.2014 tarihli ara karardan rücu edilmek suretiyle tespit davası olarak devam edilmesine karar verilmesini, talep ettiklerini açıkladıklarını, Yerel mahkemenin 20.01.2015 tarihli ara karar ile; “Davacı tarafından temlik alınarak dava konusu edilen alacağın miktarı belirli olup davalının ödememe çerçevesinde itiraz haklarını kullandığı dikkate alınarak davada her ne kadar itirazların bertaraf edilmesi talebi de mevcut ise de doğrudan tespit niteliği olmayan ve hakediş alacaklarının varlığının belirlenmesini isteyen davada HMK120/1.maddesi gereğince işlemlerin mahkememizin 14.11.2014 tarihli ara kararınca ikmaline, hukuki yarar hususunun yargılama ile değerlendirilmesine” karar verdiğini, ilgili karar gereği mahkemenin harcı tamamlattığını, ancak davada hukuki yarar olmadığına karar vermediğini, tahkikat aşamasına geçtiğini, YHGK’nın 2014/21-61 Esas, 2015/1723 karar sayılı, 19.06.2015 Tarihli kararının gerekçesinde yapılan tespitlere göre huzurdaki davanın tespit davası olarak görülmesinin mümkün olduğunu, mahkemeye sunulan 02.06.2015 Tarihli dilekçede alacağın bir kısmının davalının ikrarı nedeniyle kesin hale geldiğinin dahi ifade edilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece bu hususun ıslah olup olmadığı veya bu beyanın açıklanmasının talep edilmediğini, Görevsizlik kararı üzerine dosyanın istinaf incelemesinden geçtiğini, bu yargılama sırasında da davanın HMK’nın 114/1-h maddesi gereğince hukuki yarar dava şartının olmadığı hususunda kanaat oluşmadığı gibi bu hususta karar da verilmediğini, yerel mahkemenin bu aşamada HMK’nın 114/1-h gereğince davanın reddine karar vermesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:Dava, imza incelemesi sureti ile alacağın varlığının tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş olup karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.6100 sayılı HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen, tespit davası; bir hakkın veya bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi için açılan bir dava türüdür. Tespit davası eda davasının öncüsü durumunda olup, aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca, eda davası açılması mümkün olan hallerde davacının tespit davası açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararının bulunması şarttır. Hukuki yararın varlığının kabulü için ise, talepte bulunanın hakkının tehlike altında bulunması ve verilecek bu tespit kararının bu tehlikeyi bertaraf edici nitelikte bulunması gereklidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesi belirsiz alacak ve tespit davasını düzenlemektedir. Anılan madde, “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir. (3) Ayrıca, kısmi eda davasının açılabildiği hâllerde, tespit davası da açılabilir ve bu durumda hukuki yararın var olduğu kabul edilir.” hükmünü içermektedir.Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna yada objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.Somut uyuşmazlıkta; davacı alacağına konu belgelerdeki imzaların incelenmesi sureti ile alacaklı olduğunun tespitini talep etmiş ise de, iddiasına göre alacak miktarı belirlidir. Keza, davacının iddiası; belgelerin sahte olmadığının tespiti ile sınırlı olmayıp eda davası mahiyetindeki alacak davasında imza inkarı halinde mahkemece bu hususun ön sorun olarak değerlendirilerek karar verilmesi mümkündür.Davacı vekili dava şartı noksanlığının giderilmesi için süre verilmeden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu iddiasında bulunmuş ise de; mahkeme taleple bağlı olup davacı taraf aşamalardaki dilekçelerinde açıkça talebin tespite ilişkin olduğunu belirttiği gibi tespit davasında hukuki yarara ilişkin dava şartının tamamlanabilir nitelikte olmadığı dikkate alındığında bu husustaki talebi yerinde görülmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 106.maddesi gereğince hemen tespit edilmemesi halinde davacının hukuki durumunun halihazırda bir tehlike ve tehdit altında olmadığı, davacının zamanaşımı süresi içince her zaman eda davası açabileceği bu sebeplerle davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin kararı ve gerekçesi yerinde olup davacı vekilinin istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddi gerekmiştir ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi ayrıntılı kararda açıklandığı üzere;1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 26/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.