Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2646 E. 2022/345 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2646 Esas
KARAR NO: 2022/345
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/07/2019
NUMARASI: 2016/582 E. – 2019/631 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas numaralı dosyasıyla davacı müvekkilinin aleyhine kambiyo senetlerine özgü icra takibinin başlatıldığını, takibe konu yapılan bonodaki imza ve yazıların davacıya ait olmadığını, imzaların bilirkişi marifetiyle tetkikinden de takip konusu yapılan bonodaki imzanın davacı müvekkiline ait olmadığının anlaşılayacağını, sahte imza ve yazılarla icra takibinin yapıldığını, müvekkilinin imza sirküleri incelendiğinde çıplak gözle imzalar arasındaki farklılığın dikkati çektiğini, müvekkilinin basit bir imza kullandığını, ayrıca bonoda kefil olan …’in T.C. kimlik numarası bulunurken asıl borçlu olarak görünen …’ya ait T.C. kimlik numarasının bulunmamasının senedin sahte olarak düzenlendiğinin kanıtı olduğunu, davacı müvekkilinin davalı taraftan 33.500,00-Dolar nakit almadığını, davalı tarafından senetle ispat edilmek zorunda olduğunu, takibe konu bononun kayıtsız şartsız ve sebepten mücerret bir kıymetli evrak olmadığını, bonoda “bedeli nakden ahzolunmuştur” şeklinde ibare bulunması kambiyo senedinin bir sebebe bağlı olarak verildiği anlamına geldiğini, taraflar arasında böyle bir ilişkinin bulunmadığını, imza ve yazının inkar edildiği bonoya ilişkin icra takibinin teminatsız olarak durdurulmasının gerektiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu 30/06/2014 keşide tarihli 10/09/2014 vade tarihli 33.500,00-USD bedelli senedin sahte olduğunun ve davacının borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, davalıdan %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının takibi sürüncemede bırakmak amacıyla haksız ve kötü niyetli olarak huzurdaki davayı açtığını, bugüne kadar hiçbir yasal başvuruda bulunmayan davacı borçlunun iki yıldan fazla süre geçtikten sonra işbu davayı açmasının haksız, hukuka aykırı ve kötüniyetli olduğunu, huzurdaki davaya konu icra dosyasında davacı … adına kayıtlı … plakalı araca yine davacı/borçlunun Keşan ve Beylikdüzü’nde bulunan taşınmazlarına haciz tatbik edildiğini ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının tespiti için bankalara 89/1 haciz ihbarnamesinin gönderildiğini, bunun neticesinde de icra dosyasına borçlunun ve dava dışı diğer borçlu …’in hesabı bulunan bankalardan muhtelif miktarlarda ödeme geldiğini, fakat buna rağmen davacı/borçlu adına kayıtlı menkul/gayrimenkullere tatbik edilen hacizler ve kendi hesaplarından icra dosyasına gelen ödemelerin ardından hukuki yönde hiçbir itirazda bulunmadığını, … ile birlikte seneti tanzim eden davacının bizzat kendisi olduğunu, dava dilekçesindeki haksız, kötüniyetli ve mesnetsiz iddialarla müvekkilinin hiçbir ilgisi bulunmadığından dolayı açılan dava, haksız ve hukuka aykırı olduğunu, reddine karar verilmesinin gerektiğini, ayrıca davacı tarafça istenen kötüniyet tazminatı ve tedbir taleplerinin de haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacının taleplerinin reddi ile davacının kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09.07.2019 tarih ve 2016/582 Esas – 2019/631 Karar sayılı kararıyla; “… İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu 30/06/2014 keşide tarihli, 10/09/2014 vade tarihli, 33.500,00-USD bedelli bonoda yer alan keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığının İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca yapılan inceleme sonucu tespit edildiği, davacının bu nedenle davalıya borçlu olmadığı, sahte imzaya rağmen bononun lehdar olan davalı tarafından icra takibine konu edilmesi göz önünde bulundurulduğunda davalının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilerek davalı aleyhine bono bedelinin %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde;”Mahkemenin davanın kabulüne dair kararının usule aykırı olduğunu, yazılı ve sözlü olarak tanık dinletme talebinde defalarca bulunmuş olmalarına rağmen mahkemece bu talebin haksız olarak reddedildiğini, Delil listesinde yemin deliline açıkça dayanmalarına rağmen mahkemece yemin teklif etme hakkının hatırlatılmadığını, Alınan Adli Tıp Kurumu raporuna itirazlarının dikkate alınmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, davacının farklı tarihlerde ve farklı kurumlarda birbirine benzemeyen birçok imza kullandığını,Kötüniyet tazminatı şartları oluşmadığı halde mahkemece aleyhe tazminata hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER:*İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 24.04.2019 tarihli raporunda özetle: “… inceleme konusu senette … adına atılı altta bulunan basit tersimli imzalar ile …’ın mukayese imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından farklılıklar saptandığından söz konusu imzaların mevcut mukayese imzalarına kıyasla …’ın eli ürünü olmadığına….” dair görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, icra takibine dayanak gösterilen bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını beyanla menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.İlk derece mahkemesi tarafından,”…bonoda yer alan keşideci imzasının davacının eli ürünü olmadığının İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca yapılan inceleme sonucu tespit edildiği, davacının bu nedenle davalıya borçlu olmadığı, sahte imzaya rağmen bononun lehdar olan davalı tarafından icra takibine konu edilmesi göz önünde bulundurulduğunda davalının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilerek %20’si oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı, davaya ve takibe konu 10.09.2014 vade tarihli ve 33.500 USD tutarlı bonodaki keşideci borçlu imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece imza incelemesi amacıyla dosyanın Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi’nin 24.04.2019 tarihli raporu ile “Bonodaki imzanın davacının eli ürünü olmadığı” tespitine yer verildiği görülmüştür. İncelemeye konu ve karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması şarttır. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunun denetime elverişli ise de yeterli mukayese evrakının bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece bononun düzenlenme tarihine yakın tarihli mukayese evrakını sunması veya bildirmesi için taraflara kesin süre verilerek, evrakın toplanmasının ardından yeniden raporun aldırılması gerekli olduğundan, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf isteminin kabulüyle, belirtilen yönde yeniden araştırma yapılması için ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/07/2019 tarih, 2016/582 E. – 2019/631 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Yukarıda gerekçede belirtildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılarak tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine İADESİNE, 4-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 5- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 25,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 146,30 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/03/2022