Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2644 E. 2022/354 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2644 Esas
KARAR NO: 2022/354
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2019
NUMARASI: 2016/976 E. – 2019/235 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket sahibi … 04,03.2016 tarihinde aracında hırsızlık meydana geldiği, diğer eşyalarla birlikte … Kasımpaşa Şubesine ait olan 11 adet boş çek yaprağının da çalındığını, aradan geçen bir müddet sonra davalı şirket müvekkili telefonla arayıp dava konusu çeki sordukları ve müvekkilinde çeklerin çalındığını söylemesine rağmen, çeki kabul ettiklerini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı sayılı dosyasından ihtiyati haciz ve muhafaza yapıldığını, dolayısıyla 22.09.2016 tarihinde olaydan haberdar olunduğunu, dava konusu çekteki keşideci imzası müvekkil şirket yetkilisi …’e ait olmadığı ve sahte olduğunu, çekteki lehtar ciranta irdelendiğinde çekin ön yüzünde ‘… yazılı iken çekin arka yüzünde … -… unvanının yer aldığı nazara alındığında, ciroda kopukluk olduğu görüldüğünü ileri sürerek çekteki keşideci imzasının sahte olması, cironun kopuk olması nedeniyle davalı şirkete herhangi bir borcun bulunmadığını, mahkeme sonuçlanıncaya kadar çekin ödenmemesi için tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin takibe konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep edilmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çek faktoring müşterisi tarafından müvekkile intikal ettirildiğini, söz konusu çekle ilgili olarak herhangi bir olumsuzluk olmadığından, müvekkil faktoring işlemi yaparak çeki aldığını, akabinde çekin karşılıksız çıkması üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, dava konusu çek ciro yoluyla müvekkile intikal ettiği için keşideci imzasının sahte olup olmadığını bilebilecek durumda olunmadığını, yani müvekkilin imzanın sahte olduğunu anlamasının mümkün olmadığını, çeki muhatabı bankadan daha önce ödenen çeklerin getirtilerek, o çeklerdeki imza ile dava konusu çekteki imzaların karşılaştırılması gerektiğini, müvekkil ile dava dışı faktöring müşterisi … arasında 16.03.2016 tarihli faktöring sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme kapsamında 17.03.2016 tarihli alacak bildirim formu ve çek senet tevdi bordrosuna istinaden ciro yoluyla anılan çekin müvekkile intikal ettiğini, müvekkil 6361 sayılı kanununa uygun olarak faktöring işlemi yaptığını, ayrıca 6361 sayılı Faktöring K’nun 9/3 m. uyarınca, çekteki taraflar arasındaki her türlü definin faktöring şirketine karşı ileri sürülmesinin önüne geçildiği belirtilerek, davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.03.2019 tarih ve 2016/976 Esas – 2019/235 Karar sayılı kararıyla; “Mahkememiz dosyasında davacının takip dayanağı çeke ilişkin imza inkarı nedeniyle tatbiki imza örnekleri alınmış, keşide tarihinden önceki tarihli ve keşide tarihine yakın ıslak imzası bulunan evrak asılları bulunduğu yerlerden toplanıp kasaya alınarak, çek aslı dosyaya getirtilerek grafolog bilirkişi vasıtasıyla imza incelemesi yaptırılmış ve bilirkişi raporunda da, çekteki lehtar ciranta imzasının davacı şirket yetkilisi eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir. Yerleşik hale gelmiş yüksek yargı içtihatlarıyla da kabul edildiği üzere, sahtelik iddiası (imza inkarı) mutlak def’i niteliğinde olup çek üzerinde cirosu bulunan herkese ve hamile karşı ileri sürülebilir. Her ne kadar davalı takip alacaklısı çeke ciro silsilesi sonunda hamil olmuş ise de, takibe konu çekteki keşideci imzasının davacıya ait olmadığı anlaşılmakla sahte çeke dayalı müracaat hakkından bahsedilemeyeceğinden, davacının takip ve dava konusu çek nedeni ile davalıya borçlu olmadığına, davanın kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına konu 30/06/2016 keşide tarihli, 9.000,00 TL bedelli, … Seri nolu çek nedeniyle davalıya davalıya borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davalı vekili süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; “Davaya konu çekin dava dışı müşteri ile yapılan faktoring sözleşmesi kapsamında ciro yoluyla temlik alındığını, müvekkilin iyiniyetli 3.kişi durumunda olduğunu ve çeki iktisap ederken kötüniyetli veya ağır kusurlu olmadığını, İmza incelemesi amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesinin Yargıtay kararlarında belirtilen hukuki kriterlere uygun yapılmadığını, raporda emsal imza örneklerinden bahsedilmiş olmasına karşın değerlendirme kısmında hangi imzanın karşılaştırıldığının belirtilmediğini, Çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı durumlarda, aynı imza ile daha önce ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun araştırılması için davacının keşide ettiği çek dökümünün tespitiyle ilgili bankadan gerekli araştırmaların yapılmasının gerektiğini, Davacının ‘çekin çalındığı hususunun müvekkile telefon ile bildirildiği’ iddiasının ispatlanması gerektiğini, müvekkilin çeki çalıntı olduğunu bilerek iktisap etmediğini.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: * İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında; … Kasımpaşa Şubesine ait 30/06/2016 keşide tarihli, 9.000,00 TL bedelli, 340900 Seri nolu çek nedeniyle, davalı tarafından keşideci davacı, lehtar ve cirantalar hakkında başlatılan icra takibi anlaşılmıştır. *Grafoloji uzmanı Dr. …’un 20.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “…inceleme konusu çek aslındaki keşideci davacı şirkete atfen atılı imzanın davacı şirket yetkilisi … eli ürünü olmadığı” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasıdır. Davacı, takibe konu çekteki keşideci imzasının kendisine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuş; davalı taraf ise iddiaları kabul etmeyerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İlk derece mahkemesi tarafından, “… tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında çek üzerindeki imzanın davacı şirket yetkililerine ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ancak davalının takipte kötü niyetli olduğu sabit olmadığından kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı şirketin takibe konu 30/06/2016 keşide tarihli, 9.000,00 TL tutarlı çekin keşidecisi göründüğü, davacının çeki boş olarak çalındığı ve çekteki keşideci imzasının kendilerine ait olmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunduğu, mahkemece aldırılan ve denetime elverişli bulunan grafoloji raporu ile çekteki davacı şirket adına atılı imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığı sabit olduğundan, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair vermiş olduğu kararın isabetli olması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gereken 614,49 TL harçtan, peşin alınan 153,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 460,79 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.03/03/2022