Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2638 Esas
KARAR NO: 2022/317
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2017/783 2019/561
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalı … AŞ’nin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve … E. sayılı dosyaları ile borçlular … Tic. Ltd. Şti., …, … Ltd. Şti., … Ltd. Şti. hakkında icra takibi yaptığını, müvekkilinin … Mah. … Cad. No:… Kadıköy/ İst. ve … Sk. … Mah. No:… K:… Kadıköy/ İst. adreslerinde haciz işlemi yapıldığını, bu iş yerlerinin icra dosyası borçluları ile hiçbir ilgisi bulunmadığından istihkak iddiasında bulunduklarını, ilgili icra dosyalarının İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’ne gönderildiğini ve mahkemece takibin devamı yönünde bir karar verilmediğini, buna rağmen 16/08/2017 tarihinde usul ve yasaya aykırı şekilde … Mah. … Cad. No:… Kadıköy/ İst. adresinde haciz işlemi yapıldığını, müvekkiline haciz baskısı ve tehdit ile 16/08/2017 tarihli iki adet protokol ve 16/08/2017 tanzim, 18/08/2017 vade ve 45.000,00 TL bedelli bono imzalatıldığını, icra baskısı ve tehdidi ile müvekkilinden 15.000,00 TL de para alındığını, müvekkillerinin davalıya hiçbir borcu bulunmadığını, 16/08/2017 tarihli protokolde de bono miktarınca borcun kabul edilmediğinin belirtildiğini, ilgili icra dosyalarındaki borçlular ile müvekkilleri arasında hiçbir ilişki bulunmadığını, müvekkili …’in takip borçlusu … Tic. Ltd. Şti.’de sembolik olarak %1 hisse oranı ile herhangi bir temsil ve ilzam yetkisi bulunmadan ortak gösterildiğini, bu hissesini de 19/04/2013 tarihinde devrettiğini, borçlu … Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili … Ltd. Şti. ile arasında bir ilişki bulunmadığını, bu nedenle davanın kabülünü, müvekkillerinden alınan bononun üçüncü şahıslara devir ve ciro edilmesinin önlenmesi ve icraya konulmasına karşı ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkillerinin bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile bono protokolün iptaline, davalının müvekkillerinden tahsil etmiş olduğu 15.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine, davalının müvekkillerine kötüniyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar tarafından imzalanan protokole uyulmadığını, davacılar tarafından imzalanan 16/08/2017 tarihli protokolde; “Yapılan ödemenin iadesinin istenmeyeceği ve herhangi bir tazminat ve hukuki dava yolu ile bu paranın iadesini talep etmeyecektir.” ibaresinin bulunmasına rağmen davacıların haksız ve hukuka aykırı olarak işbu davayı açtıklarını, davacılar ile borçlu şirket arasında organik bağ olduğunu, İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/513 E. – 2017/969 K. sayılı dosyası ile takibin devamına karar verildiğini, haciz mahallinde borçlu şirkete ait evrak bulunduğunu, mülkiyet karinesinin alacaklı yararına olduğunu, davacı …’in 05/12/2016 tarihine kadar borçlu şirkette SGK’lı olarak çalıştığının tespit edildiğini, bu nedenlerle davanın reddini ve davacılar aleyhine tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Davalı alacaklının, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağın tahsili için davacı … … Ltd. Şti’nin kendisine ait olduğunu iddia ettiği adreste ve yine kendisine ait olduğunu iddia ettiği mallar bakımından hacze devam etme imkanının İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’nin takibin devamına yönelik 15/08/2017 tarih, 2017/518 Esas ve 2017/967 Karar sayılı kararı ile ve İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu alacağın tahsili için davacı … … Ltd. Şti’nin kendisine ait olduğunu iddia ettiği adreste ve yine kendisine ait olduğunu iddia ettiği mallar bakımından hacze devam etme imkanının İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesi’nin takibin devamına yönelik 15/08/2017 tarih, 2017/513 Esas ve 2017/969 Karar sayılı kararı ile kavuşmuş olması dolayısıyla davalı alacaklının haciz ve muhatafaza taleplerinin icra hukuk mahkemesinin takibin devamına yönelik kararına dayalı olması karşısında davalı alacaklının yasal bir hakkını kullanmaktayken davacının talebi ve kabulü doğrultusunda tarafların yazılı protokoller ile sabit olduğu üzere anlaşmış olmaları karşısında haciz tehditi altında bir borçlanmadan söz edilemeyeceği” gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiş, davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Somut uyuşmazlıkta; mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkeme gerekçesinde hangi nedenler ile davanın reddedildiği hususunda herhangi bir açıklama ve gerekçe bulunmadığını, yasanın aradığı anlamda ve denetime uygun gerekçeli bir karar bulunmaması nedeniyle, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olmadığını, Mahkemenin delillerin takdirinde hataya düştüğünü, eksik inceleme yaptığını, tarafların yazılı protokoller ile anlaştıklarını belirterek haciz tehdidi altında borçlanmadan söz edilemeyeceğini kabul etmişse de, dilekçe ekinde sunduklanı 16.08.2018 tarihli haciz tutanağı ile aynı tarihli protokolün muhafaza tehdidi ile haciz sırasında Davalı avukatı tarafından yazıldığı dosya kapsamı ile sabit olunduğunu, 16.08.2019 tarihli haciz tutanağı ile aynı tarihli protokolün haciz sırasında tanzim edildiğini, Mahkemenin bu konudaki tanık ifadelerini de göz ardı ettiğini bildirerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı tarafından davacılar aleyhine 18/09/2017 tarihinde bonoya dayalı olarak toplam 30.402,53-TL nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatıldığı, takip konusu bononun 16/08/2017 tanzim, 18/08/2017 vade tarihli 45.000-TL bedelli keşidecilerinin davacılar lehtarın ise davalı olduğu, bononun nakden kaydıyla düzenlendiği görülmüştür. 16/08/2017 tarihli protokolün incelenmesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı ve … E sayılı dosyalarına binaen düzenlendiği, … Ltd.Şti nin anlaşmaya vardıkları buna göre 45.000-TL bedelli bononun ödenmesi halinde işbu dosyalarla ilgili olarak karşı tarafın açacağı istihkak davalarını kabul ederek karşı tarafın da hiçbir haciz işlemi uygulamayacağı, yine bononun ödenmesi halinde karşı tarafın paranın iadesini istemeyeceğinin hükme bağlandığı, protokolde alacaklının … Karşı tarafın ise …Ltd.Şti olarak yer aldığı görülmüştür. 16/08/2017 tarihli protokolün incelenmesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosya borcuna mahsuben 16/08/2017 tanzim, 18/08/2017 ödeme tarihli 45.000-TL bedelli bir adet bononun alındığı, alınan bu bononun vadesinde ödenmesi halinde dosya borcunda mahsup edileceği, ödenmez ise tahsilde mükerrer olmamak kaydıyla takibe konulacağı, açık icra dosyasından devam etme hakkının alacaklı tarafça saklı tutulduğu, alınan bononun kayıtsız şartsız ödeme taahhüdü içerdiği, bu bononun 18/08/2017 de 15.000-TL 15/09/2017 tarihinde 10.000-TL, 15/10/2017 tarihinde 10.000-TL ve 15/11/2017 tarihinde 10.00-TL olarak ödeneceği, ödenmemesi halinde tüm borcun muaccel hale geleceğinin hükme bağlandığı, protokolün davacılar ve davalı alacaklı vekili tarafından imzalandığı görülmüştür. İstanbul 17. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/560 E 2018/1075 K sayılı kararının incelenmesinde; davacıların davalı aleyhine bononun ve protokollerin geçerli olmadığının tespiti ile iptali için şikayet davası açtıkları yargılama sonunda bu iddiaların genel mahkemede ileri sürülebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 72. Maddesi uyarınca açılan menfi tespit ve istirdat davasıdır. Davalı taraf davacılar aleyhine bonoya dayalı takip başlatmış, davacılar tarafından ise huzurdaki dava açılmıştır. Davacı taraf takibe konu bononun iş yerinde yapılan haciz baskısı ve tehdit ile alındığını iddia etmiştir. Davalı tarafça başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasında yapılan haciz işlemi sırasında dava konusu bononun icra tehdidi altında alındığı iddia edilmiş olup, dava dilekçesine ekli İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Talimat Sayılı dosyasında düzenlendiği anlaşılan haciz tutanağının incelenmesi sırasında davacı …’in borcu kabul etmediği, alacaklı vekilinin talebi üzerine haciz işlemleri yapıldığı, daha sonra ise haczedilen malların yediemin olarak …’e bırakıldığı görülmüştür. Söz konusu haciz tutanağı içeriğinde alacaklı vekili ile davacılar arasında düzenlenen 16/08/2017 tarihli protokole değinilmediği anlaşılmıştır. Yine 16/08/2017 tarihli dava konusu bononun alındığına dair protokolün incelenmesinde ise davacı borçlular tarafından ihtirazi kayıt konulmadığı görülmüştür. Yine alacaklı vekili ile borçlu davacı şirket arasında düzenlenen diğer 16/08/2017 tarihli protokol içeriğinde de davacı şirket tarafından ihtirazi kayıt konulmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan protokollerin içeriği gözetildiğinde tanık beyanlarına itibar edilmemesi de yerindedir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacılar vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Hal böyle olunca usul ve yasaya uygun olan ilk derece mahkemesi kararına yönelen davacılar vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacılardan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.02/03/2022