Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2613 E. 2019/2808 K. 25.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2613 Esas
KARAR NO : 2019/2808
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/10/2016
NUMARASI : 2014/189 2016/167
DAVANIN KONUSU: Faydalı Model Belgesi (Faydalı Model Belgesinin Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/12/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 356. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma açılarak yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, … ile …’i davalı olarak gösterdiği 8 Eylül 2014 tarihli dava dilekçesinde müvekkilinin 01.08.2011 tarihinden bu yana tıbbi malzeme üretim ve satışını yapan tasarım, … San.Ltd. Şti’nde tıbbi malzeme üretimi işinde çalışmakta iken bizzat kendisi tarafından geliştirilen dava konusu … tescil numaralı faydalı model buluşunun davalılar adına TPE’de tescil edildiğini öğrendiğini ve bu duruma karşı itiraz edince 5.8.2014 tarihinde işten çıkarıldığını, dava konusu faydalı modelin çok fonksiyonlu rodlu bilgisayar destekli fiksasyon sistemi olduğunu, bu üründeki “çok ağızlı yivli kilitleme somunu ve içi dişli dışı çok ağızlı yivli kilitleme yardımcı parçası” (çok ağızlı yivli kilitleme somunu) nın müvekkili tararfından geliştirilmiş bir buluş olduğunu, böylece ürünün daha foksiyonel hale geldiğini, müvekkilinin bu buluşu 6 aylık bir çalışma boyunca başardığını, bu çalışmlalar sırasında 2 farklı demo ürün çalışması yaptığı, 3.üründe nihai sonuca ulaştığını, demo ürünlerinin müvekkilinde bulunduğunu, bu faydalı buluşu nedeniyle 2012 ve 2013 yılında çalıştığı iş yerinden müvekkiline 10’ar bin TL ödendiği, ancak bu buluşun davalılar adına tescil edildiğinin müvekkilinin 2014 yılı Haziran ayında öğrendiğini, davalıların dava konusu buluşla bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davaya konu … numaralı faydalı modelin hükümsüzlüğüne ve sicilden telkinine, bu talebin kabul görmemesi halinde dava konusu faydalı modelin davalılarla birlikte davacılarında müşteren malik olduğunun tespitine ve sicilden telkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 20.11.2014 havalı tarihli dilekçesi ile …Ltd.Şti’nin 3 numaralı davalı olarak davaya dahil edilmesini, yine buluşu yapan kişiler olarak diğer davalılar gösterilmiş ise de bu kişilerin isminin terkin edilerek buluşu yapan olarak müvekkilinin adının tescil edilmesine bu talepleri kabul edilmezse müvekkilinin adının adı geçen davalıların isimlerinin yanına eklenmesini istemiştir. Davalılar vekilinin, 03.10.2014 havale tarihli dilekçesi ile davacının bu davayı açamayacağını zira müvekkilleri … ve … bu buluşun sahibi olmadığını, patentin hükümsüzlüğü davasının davanın açıldığı anda patent sicilinde patent sahibi olarak kayıtlı kişiye karşı açılması gerektiğini, ayrıca faydalı model belgesi konusu buluşu yapan müvekkilerinin konunun uzmanı olan kişiler olduğunu, davacının iddialarının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının uzunca bir süre herhangi bir itirazda bulunmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davacının dava konusu faydalı model konusu buluşun kendisine ait olduğuna ilişkin tanık ifadeleri dışında somut kanıtlar ortaya koyamadığı, gerçek hak sahibi sayılamayacağı daha öncede dava konusu faydalı modelin kamuya sunulduğunu gösteren herhangi bir delil bulunmadığı, davacının işçi olarak çalıştığı davalıya ait iş yerinde çalışırken gerçekleştirdiğini iddia ettiği buluş üzerinde hak talep edebilmesi için bu buluşu yaptığında yazılı olarak ve gecikmeksizin iş verene bildirmesi gerektiği, bu bildirim kurucu nitelikte ise davacının bu bildirimi yazılı yapmadığından açıklayıcı ise kanıtlar dışında başka bir delil sunmadığından davacının hak sahibi sayılamayacağı, davacı tarafından sunulan ürün demolarının kiminle ne zaman gerçekleştirildiğinin tam anlamıyla tespit edilemediğinden değerlendirmeye alınamayacağı gerekçeleriyle davalı şirket aleyhine açılan davanın esastan, diğer davalılar aleyhine açılan davanın ise davalıların faydalı model tescil belgesinde tescil sahibi olmadığı, faydalı modelin diğer davalı şirket adına tescilli olduğu gerkçeleri ile pasif husumet yokluğundan ayrı ayrı reddine karar verilmiş kararı davacı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf sebebi olarak, buluşun iş verene bildirimini hayatın olağan akışına uygun olmadığından kurucu nitelikte olmadığını, nitekim müvekkilinin buluşun davalı şirket adına tescil edilmesine itirazı sonucunda işten çıkartıldığını, orjinal ürün demolarının müvekkilinde bulunması ve duruşmada dinlenen tanık beyanları dikkate alındığında buluşun müvekkiline ait olduğunun ispatlandığı buna rağmen mahkemenin davanın ispatlanmadığı şeklindeki gerekçesinin yerinde olmadığının yine mahkemenin tanık beyanları dışında başkaca somut deliller bulunmadığı yönündeki gerekçesinin de doğru olmadığı, çünkü 19.07.2016 tarihli dilekçe ekinde müvekkilinin meslek lisesi diploması, kalfalık ve ustalık belgelerinin sunulduğunu, davacının davalı şirketin ARGE bölümünde çalıştığının tanık beyanlarında sabit olduğu, ürün demolarının orjinallerinin müvekkilinde bulunduğunu, bu deliller karşısında ispat külfetinin davalı tarafa düştüğünü, yine TPE tarafından dosyaya gönderilen belgelerin dava konusu ürünün yeni olmadığının ortaya koyduğunu ileri sürülmüştür.TPE’den gelen 30.09.2014 tarihli cevabi yazıdan dava konusu faydalı modelin 2011/08874’de kayıtlı olduğu, 09.09.2011 tarihinden itibaren 10 yıl süreli olarak geçerli olduğu, faydalı model sahibinin davalı şirket, buluşu yapanlarında diğer davalılar olduğu buluşun “çok fonksiyonlu rodlu bilgisayar destekli fiksasyon sistemine ilişkin olduğu görülmüştür.Dosya içeriğinden davacının 01.08.2001 ila 05.08.2014 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı ve işten çıkarıldığı anlaşılmıştır.Davacının demo ürün diye iddia ettikleri metaryelleri kapalı zarf içerisinde dosyaya sunduğu görülmüştür.Yargılama sırasında alınan 3.08.2015 tarihli 3 kişilik bilirkişi raporunda davacının faydalı model konusu buluşun kendisine ait olduğuna ilişkin tanık ifadeleri dışında somut kanıtlar ortaya koyamadığından gerçek hak sahibi sayılamayacağı, bu dava konusu faydalı modelin daha önce kamuya sunulduğunu gösteren herhangi bir delil de bulunmadığından söz konusu faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü için bir nedenin bulnmadığı yönünde görüş bildirilmiş, aynı bilirkişi heyeti tarafından verilen 24.05.2016 tarihli ek raporda ise davacı işcinin buluş yaptığını, davalı iş verene bildirmesi gerektiği ancak eğer bu bildirim kurucu nitelikte ise yazılı bildirim yapmadığından, açıklayıcı ise tanık dışında başka somut delil sunulmadığından davacının hak sahibi sanılamayacağı, ürün demolarının kiminle ne zaman gerçekleştirildikleri tam anlamıyla tespit edilemediğinden değerlendirmeye alınmasının uygun olmadığı ayrıca dava konusu faydalı modelin daha önce kamuya sunulduğu iddia edilmiş ise de; dava konusu faydalı modelin yabancı patent ile biçimsel olarak benzerlik göstermekte ise de, küçük de olsa bir yenilik katması nedeniyle yenilik özelliğine sahip olduğu yolunda görüş bildirilmiştir.29.04.2015 tarihli duruşmada dinlenen tanık …; aynı iş yerinde çalıştıklarından dolayı davacıyı tanıdığını, davacının mevcut tıbbi aletteki küçük bir parçayı değiştirerek yeni bir kilitleme sistemi oluşturduğunu, değiştirdiği kısmın sıkma aparatı olduğunu, davacının ARGE bölümünde çalıştığını, tanık … ise; kendisinin aynı iş yerinde ARGE nin tasarım kısmında, davacının da ARGE imalat kısmında, davaya konu cihazın daha önce bulunmuş olduğunu, patenti bulunduğunu, aletin mevcut halinde kilit kısmının düz çekme şeklinde olup davacının bunu yivli set haline getirerek kilitlenebilirlilik özelliği kazandırdığını, bu buluş için davacıya ilave bir ödeme yapılmadığını bildirmiştir.
GEREKÇE:Dava, 551 Sayılı KHK uyarınca açılmış faydalı modelin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talebine ilişkin olup davacı vekilince verilen ıslah dilekçesiyle ayrıca hükümsüzlük ve sicilden terkini talebinin kabul görmemesi halinde dava konusu faydalı modelin davalılarla birlikte davacının da müşterek malik olduğunun tespiti ve sicile tespiti talebine ilişkindir. Dairemizce ilk yapılan duruşmalı istinaf incelemesi üzerine dairemizin 13/04/2018 tarihli, 2017/229 Esas, 2018/987 Karar sayılı ilamıyla; buluş sahibi gerçek kişilerin davada taraf gösterilmesinde usule aykırı bir durum olmadığı, demoların usulsüz olarak ele geçirildiğinin davalı tarafça ispatlanamadığı, davalının demoların bir örneğini de ibraz edemediği, davacının Ar-ge bölümünde çalıştığının kabul edildiği, davacının buluşu diğer kişilerle birlikte gerçekleştirdiği, işverenin talimatıyla ürün yapıldığından bildirim yükümlülüğüne gerek olmadığı, 551 Sayılı KHK’nun 18.maddesi uyarınca işverenin seçimlik hakkını kullanarak buluşu kendi adına tescil ettirmesinin mümkün olduğu, bu nedenle hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, davacının kararnamenin 22 vd. maddesinde düzenlenen bedel isteme hakkının bulunduğu, tescil aşamasında davacının dışlandığı gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davalı şirket adına tescilli … numaralı faydalı modelin buluşu yapanları arasında davacının da bulunduğunun tespitine, karar kesinleştiğinde davacının isminin de buluş yapanlar arasında düzeltilmesi için kararın bir örneğinin TPMK’ya gönderilmesine, davacının diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, kararı davalılar vekili temyiz etmiştir. Davalılar vekilinin temyiz talebi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 23/09/2019 tarihli, 2018/4252 Esas, 2019/5637 Karar sayılı ilamıyla 551 Sayılı KHK’nun 166 ve 133/son maddeleri uyarınca faydalı model belgesi hükümsüzlüğü davasının faydalı model belgesinin sicilde kayıtlı malikine karşı açılacağı, maddedeki hak sahibine tebligat yapılacağının ihbar niteliğinde olduğu, faydalı modelin tescilinin davalı şirket adına bulunduğu, buna göre HMK’nun 124.maddesinin taraf değişikliğine ilişkin düzenlemeler içermekte olup davalılara yeni bir davalı eklenmesinin mümkün olmadığı, buna göre dava dilekçesinde davalı olarak husumet yöneltilmeyen şirketin mevcut davalar yönünden yeni bir davalı olarak davaya dahil edilerek yargılama yapılmasının doğru olmadığı, davalı şirkete usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı, diğer temyiz itirazlarının ise bu aşamada incelenmesine gerek görülmediği gerekçeleriyle dairemizin kararının bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası dairemizce yapılan yargılamada usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Yukarıda özetlenen Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere faydalı model belgesi hükümsüzlüğü davasının faydalı model belgesinin sicilde kayıtlı malikine karşı açılacağı, başlangıçta davalı olarak gösterilen gerçek kişilerin faydalı model belgesi sahibi olmayıp buluşu yapan kişiler olarak tescilli oldukları, HMK’nun 124.maddesi uyarınca başlangıçta dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen faydalı model sahibi şirketin davalı olarak eklenemeyeceği, buna göre davalı şirket yönünden usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığından davalı şirket hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar … ve …’in ise faydalı model sahibi olmayıp adı geçen davalılara husumet yöneltilemeyeceğinden bu davalılar yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. Hal böyle olunca davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve dairemizce ilk istinaf talebinin incelenmesi safhasında duruşma açılması ve bir kısım delillerin toplanması yoluna gidildiğinden, HMK’nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE,2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-3 maddesi gereğince ilk derece mahkemesince verilen kararın KALDIRILMASINA, 3-Davanın, davalılar … ve … yönünden pasif husumet yokluğundan reddine,4-Davalı şirket yönünden usulüne uygun açılmış bir dava olmadığından davalı şirket hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 5-Alınması gereken 44,40 TL harçtan, peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 19,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davalılar tarafından yapılan 15,50 TL vekalet harcı ve 122,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 138,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 8-Davalılar lehine Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesine göre belirlenen 3.931,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 9-İstinaf aşaması yönünden alınması gereken 44,40 TL harçtan, yatırılan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 15,20 TL harcın davacıdan alınarak hazineye irad kaydına, 10- İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 11-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama gideri olan 1.000,00 TL bilirkişi ücreti ile 40,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.140,00 TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapıldığından ve birden fazla duruşma icra edildiğinden davalılar yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 13-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.25/12/2019