Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2583 E. 2022/307 K. 02.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2583 Esas
KARAR NO: 2022/307
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/11/2017
NUMARASI: 2016/773 2017/787
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Kurtarma Ve Yardımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; Müvekkilinin davalı firma ve yetkilisine 30.07.2007 tarihinde borç olarak göndermiş olduğu 28.000,00-TL bedelli … Banka ait iki çek bulunduğunu ,bu çeklerin bedellerinin davalılar tarafından kullanıldığını daha sonra 25.10.2013 tarihinde iade amaçlı 2.000.-TL para gönderildiğini ancak kalan bakiyenin ödenmediğini , bu nedenle Beşiktaş … Noterliğinden 06.12.2013 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile ödeme talebinde bulunulduğunu davalının ödeme yapmadığını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını,davalının yetki itirazı üzerine İstanbul … İcra dairesi … Esas sayılı dosyası ile takibe devam edildiğini, davalının borç miktarına ve eklentilerine ilişkin haksız itirazı ile takibin durdurduğunu belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına ve %20 den az olmamak üzere inkar tazminatı ile sorumlu tutulmasına, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; Davacı tarafından İtirazın iptali davası açılırken , harç değeri olarak 118.000,00 TL yazılmış , ancak harç yatırılırken davanın değeri 18.000 TL olarak gösterilmiş ve bu miktar üzerinden harçlandırılma yapılmış olduğunu , davacılar tarafından bu eksikliğin giderilmesi gerektiğini , davalı müvekkillerin davacıya hiçbir borcunun olmadığını, davalılardan Müvekkili … ile davacı arasında yıllardır süren yakın arkadaş ilişkisi bulunduğunu,taraflar arasında hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını , huzurdaki davanın ve icra takibinin tarafı olmasının hukuka aykırı olduğunu bu nedenle husumet itirazlarının bulunduğunu , 25.10.2013 tarihinde 2000 TL’nin davalı müvekkilin eşi … tarafından gönderilmesinin “bana borçları vardı onu ödüyorlar” şeklinde dava konusu yapılmasının hiçbir hukuki tarafı bulunmadığını, davacının 2007 yılında davalı müvekkillerine verdiğini iddia ettiği 2 adet çek için müvekkilleri tarafından yapılmış bir ödeme olmadığını,davacının davasının ve tüm iddialarının ispatla yükümlü olduğunu belirterek davanın reddine , Davacının %20 oranında kötü niyet tazminatı ödemesine , yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Davacının alacağının dayanağı olan çekler incelendiğinde; keşidecinin … Ltd Şti, Lehdarın … A.Ş olduğu, icra takip dosyasına ibraz edilen vekalet gereğince davacının keşideci şirketin temsilcisi olduğu, icra takibinin keşideci şirket adına değil şahsen davacı asil … adına başlatıldığı, davacının keşideci şirket temsilcisi ve ortağı olmaktan başka çeklerde iki şirket arasında ortaya çıkan ticari ilişkide doğrudan bağlantısı bulunmadığı görülmüştür. Yine çekler incelendiğinde … A.Ş olduğu görülmektedir. Çek bedelleri de elektronik ortamda davalı şirket adına tahsil edilmiştir. Ödeme aracı olan çeklerin bu şekilde düzenlenip teslimi; ödeme sonucunun kabulünü gerektirir. aksi yani borç verildiğinin ispatı davacıya düşmektedir.Çeklerin miktarı itibariyle de senetle ispat zorunluluğu vardır.Ancak davacı borç verildiğine dair hiç bir yazılı belge sunmamıştır.Davalı taraf borç iddiasını kabul etmediği gibi, 2000 tL ödemeninde borca mahsuben olduğu iddiasını da kabul etmemiştir.” gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiş, davacı asıl tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı asıl istinaf dilekçesinde; mahkemenin davalının husumet yönünden yaptığı savunmayı dikkate alıp, davayı usul yönünden reddedip esasa girmemesi gerekirken esasa girip hüküm kurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı …’a yetkilisi olduğu firması adına 24/05/2007 ve 30/07/2007 tarihinde borç olarak verdiği, 28 biner TL bedelli iki adet çekin davalı tarafın kullandığını, bu çekleri borç niteliğinde verdiğini ancak kendisine sadece 4.000-TL nakit ödeme yapıldığını, kalan kısmın ödenmediğini, çekilen ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığı ve davaya konu takibin başlatıldığını, mahkemenin davalı tarafın beyanlarını dikkate alarak talepte bulunduğu hususları araştırmadan karar verdiğini, mahkemenin gerekçede sadece yorum yaptığını, bilirkişi raporu almadan karar verdiğini, davalı şirketin tahsil edilen bu çekleri defterlerinde nasıl ödeneceği hususunun araştırılmadığını, yine bu çekler karşılığında davalı tarafın hangi mal ve hizmetin verdiğinin araştırılmadığını, …’dan sonra bankadan 30/07/2007 tarihli çekin nasıl tahsil edildiği ve karşılığı parayı kimin hangi yetkiyle kullandığının araştırılmadığını, bu kişinin eşi …’ın tanık olarak dinlenmediğini, çekleri kimin tahsil ettiği ve kullandığının araştırılmadığını, mahkemenin gerekçeli kararı etkileyecek taleplerini dikkate almadığını, her iki tarafın tacir olması nedeniyle mali kayıpların araştırılması gerektiğini, bu kayıtlar incelenmeden karar verilmesinin doğru olmadığını, mahkemenin davanın aydınlatılması görevini yerine getirmediğini bildirerek kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine iadesine karar verilmesini istemiştir. Davacı tarafından davalılar aleyhine 54.000-TL si asıl alacak olmak üzere toplam 117.988,52-TL nin tahsili için takip başlatıldığı, dayanak olarak çeklerin bedellerinin iadesinin gösterildiği, davalıların itirazı üzerine takibin durduğu görülmüştür. Davacı tarafça dayanılan çeklerin 15/04/2007 ve 30/07/2007 tarihli her biri 28.000-YTL bedelli keşidecisinin dava dışı …Ltd.Şti, lehtarın davalı … A.Ş. Olduğu, çeklerin arkasında … bank kaşesinin bulunduğu görülmüştür. … tarafından mahkemeye gönderilen 13/04/2017 tarihli cevabi yazıda 15/04/2007 tarihli çekin aynı tarihte 30/07/2007 tarihli çekin de aynı tarihte … bank Kartal şubesinde elektronik takas ortamında tahsil işlemi gördüğünün belirtildiği anlaşılmıştır. Dosyanın başlangıçta Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı, Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği görevsizlik kararı üzerine yargılamanın Ticaret Mahkemesinde devam ettiği anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Dava, İİK’nın 67. Maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı taraf iki adet çekin davalılara borç olarak gönderildiğini ancak davalıların çeklerin bedelini ödemediğini iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Her ne kadar mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de, dava konusu çeklerin keşidecisinin dava dışı … Ltd.Şti, lehtarın ise davalı … Ltd.Şti olduğu anlaşılmıştır. Dava konusu çeklerde davacının isim ve sıfatı bulunmamaktadır. Çeklerin metninden dava konusu çeklerin dava dışı keşideci şirket tarafından davalı şirkete verildiği anlaşılmaktadır. Yine icra dosyası içinde ödeme emri ekinde yer alan mahsup fişi başlıklı 30/07/2007 tarihli belgenin incelenmesinde dava dışı keşideci şirketin adının yer aldığı hususu gözetildiğinde çeklerin keşideci şirket tarafından davalı şirkete verildiği anlaşılmaktadır. Bu açıdan öncelikle Dairemizce husumet yönünden değerlendirme yapılmış olup, davacının işbu davayı açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Davacının dava dışı şirket yetkilisi olması bu durumu değiştirmeyecektir. Açıklanan bu husus gözetildiğinde davacının dava açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmamaktadır. Davanın bu nedenle reddi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru değildir. Dolayısıyla HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince davacı asılın istinaf talebinin kısmen kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı asılın istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/11/2017 tarih, 2016/773 E. – 2017/787 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığından REDDİNE, 4-Alınması gereken 80,70 TL harcın peşin alınan 2.015,14-TL (307,40+1.707,74)harç toplamından mahsubu ile bakiye 1.934,44-TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 30,60-TL’nin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT tarifesi gereğince 5.100-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine, 8-İstinaf peşin harcının talebi halinde davacıya iadesine, 9-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 56,03-TL posta masrafı olmak üzere toplam 177,33-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 11-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.02/03/2022