Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2520 E. 2019/2418 K. 08.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2520 Esas
KARAR NO : 2019/2418 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/07/2019
NUMARASI : 2019/335 E. – 2019/815 K.
DAVANIN KONUSU: 3. Şahıs Tarafından Açılan Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 08/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekilinin dava dilekçesinde; menfitespit davalarının konusu para alacağının tahsili veya tazminat olmadığından dava şartı arabuluculuğa tabii olmadığını, üçüncü haciz ihbarnamesinin usul ve yasaya aykırı olarak tanzim edilmiş olması nedeniyle menfi tespit talebinin kabulü gerektiğini, söz konusu ihbarnameler yönetmeliğe de aykırı olarak düzenlenmiş olup bu nedenle de davanın kabulü gerektiğini, borçlu … A.Ş.’nin hesaplarında bulunan mevduatlar müvekkili bankaya rehinli olup, müvekkil banka’nın rehne ilişkin beyanlarına rağmen ikinci ve üçüncü haciz ihbarnameleri düzenlenmesinin hukuki dayanağı bulunmadığını,… A.Ş.’nin müvekkil banka ile akdettiği tüm sözleşme ve ekleri kapsamında, müvekkili bankanın mevduatlar üzerinde rehin hakkı bulunduğunu, icra müdürlüğünce usul ve kanuna aykırı olarak 89/3 düzenlenmesi nedneiyle Bakırköy 7. icra hukuk mahkemesi’nde tedbir talepli memur işlemi şikayeti davası açılmışsa da tedbir taleplerinin değerlendirilmediğini, davalının üçüncü haciz ihbarnamesi talepleri daha önce icra müdürlüğünce reddedildiğini, davanın icra dosya borçlusu … ihbarı gerektiğini, müvekkili bankanın Bakırköy…. İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyasından İİK 89. maddesi gereğince gönderilen usulsüz haciz ihbarnameleri nedeniyle borçlu olmadığının ve dosya borçlusuna herhangi bir borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesinde; davacının gerçek durumu çarpıtmaya çalıştığını, davacı tarafından birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine verilen cevapların ikrar niteliğinde olduğunu, hesaplara konulan alacak haczi bankaca kabul edildiğini sadece hesaplardaki borçlu varlıklarının dışındaki kısma itiraz edildiğini, tüm haciz ihbarnamelerine karşı verilen cevaplardaki rehin ifadesinin müşterisini korumak amaçlı mücerret iddia olduğu şüphesiz sabit kalacağını, müvekkilinin icra dosyasından yaptığı tahsilatlara ulaşmasına engel olunduğunu, aynı zamanda, yüksek tutarlı hesap bakiyelerinin korunması sağlanarak hem müşterisi korunduğunu hem de banka hesaplarındaki yüksek miktarların saklandığnı belirterek haksız ve mesnetsiz davanın reddini savunmuştur. Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli 2019/335 E. – 2019/815 K.sayılı kararıyla; 6102 sayılı TTK’nun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince arabulucuya başvurmadan konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkin ticari dava açılmayacağından ve davanın arabulucuya başvurulmaksızın açıldığı sabit olduğundan davanın esas bir paranın ödenmesine dair alacak olup menfi tespit şeklinde borçlu olduğu iddia edilen kişi tarafından açılması durumunda da ara buluculuğa tabi olacağı gerekçesiyle, davanın 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesinin 1.fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan HMK 115.madde uyarınca usulden reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; dosyaya sundukları 20/08/2019 tarihli Prof.Dr….. tarafından hazırlanan uzman görüşünde açıklandığı üzere ; menfi tespit davalarının bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davalar olduğu, bu davalarda davacının bir edimin ifasını talep etmediği, davanın ister kabul edilsin ister reddedilsin mahkemenin kesinlikle bir edimin ifasına, paranın tahsiline karar veremeyeceği, bu nedenle menfi tespit davalarının zorunlu arabuluculuğunun unsuru olan bir paranın ödenmesine ilişkin davalardan olduğunu kabul etmenin bunun sonucu olarak da zorunlu arabuluculuk kapsamında kabul etmenin mümkün olmadığını beyanla mahkeme kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmek üzere mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; davanın usul yönünden reddedildiğini fakat hukuka aykırı olarak taraflarına vekalet ücreti ödenmesine ve davanın reddine karar verilmesine rağmen inkâr tazminatına karar verilmediğini beyanla mahkeme kararının kaldırılarak lehlerine vekalet ücretine ve inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE:Uyuşmazlık; menfi tespit davasında arabulucuk dava şartının uygulanıp, uygulanamayacağının tespitine ilişkindir.01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Kanun’un 5/A. maddesinde “dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile; “Bu Kanun’un 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır.6325 sayılı Hukuk Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesi uyarınca, 2.fıkrası son cümlesine göre ise; “(1) İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.(2) Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”Somut uyuşmazlık menfi tespit istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, üçüncü haciz ihbarnamesinden kaynaklanmaktadır. TTK’nın 5/A maddesine göre, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı ise de; menfi tespit davaları alacak davası mahiyetinde değerlendirilemeyecek olup somut olay yönünden davacı tarafın arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır. Açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile kararın kaldırılmasına, davacı istinaf başvurusunun kabulü ve mahkeme kararının kaldırılması nedeniyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK 353/1-a-4 maddesi gereğince KABULÜNE,-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,2-Bakırköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.07.2019 tarihli 2019/335 E. – 2019/815 K.sayılı kararının KALDIRILMASINA, -Yargılamaya kaldığı yerden devam olunmak üzere, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine,4-İstinaf talebi incelenmediğinden davalı tarafça peşin yatırılan istinaf harcının talebi halinde davalı tarafa iadesine5-İstinaf yargılama giderleri olarak; davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 68,60 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 34,30 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu 08/11/2019 tarihinde HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.