Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2505 E. 2019/2568 K. 22.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2505 Esas
KARAR NO : 2019/2568
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2018/989
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/11/2019
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili, taraflar arasında “kredi ve karşılıklı edim sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme doğrultusunda müvekkilinin davalıya gerekli mimari izin ve inşaat izinlerinin alınabilmesi için 3 milyon USD transfer ettiğini, ancak davalının sözleşmeye aykırı davrandığını, sözleşme kapsamında müvekkiline 3 milyon USD geri ödeme borcunun dolduğunu, ancak bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, sözleşmenin 1.11 maddesine göre bu şartlardan birinin sözleşmenin imzasından sonra 90 içinde yerine getirilmemesi durumunda kredinin 3 aylık sürenin tamamlanmasının ardından 7 iş günü içinde işlemiş faiz olmaksızın eksiksiz olarak müvekkiline geri ödenmesi gerektiğini, kredi süresinin sözleşmenin 2.1 maddesinde 9 ay olarak tanımlandığını, ancak imza tarihinden itibaren 9 ay geçmesine rağmen kredinin geri ödenmediğini, yine sözleşmenin imzalanması sırasında davalının kendisine ait olduğunu beyan ettiği taşınmazların davalıya ait olmadığının ortaya çıktığını, müvekkilinin kasıtlı ve hileli olarak farklı şekilde bilgilendirildiğini, müvekkilince bu hususun öğrenilmesi üzerine kredinin geri ödenmesi gerektiği ve bu şartlar altında sözleşmeye devam etmenin mümkün olmayacağı yolunda elektronik posta ile bildirimde bulunulduğunu, ancak davalının hiçbir cevap vermediğini, müvekkilinin sözleşmedeki tüm edimlerini yerine getirdiğini, alacağın tahsili için başlattıkları icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek itirazın iptaline ve davalının menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine öncelikle teminatsız olarak, mahkeme aksi kanaatte ise uygun teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, mahkemenin yetkisine itiraz etmiş, ayrıca davacının sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkilinin borçlu olmadığını, sözleşmenin 9 Haziran 2011 tarihinde yapıldığını, aradan 5 yıl geçtikten sonra dava açılmasının kötüniyeti gösterdiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. Yargılama sırasında davacı vekilinin 19/06/2019 tarihli duruşmada ihtiyati haciz taleplerinin değerlendirilmesini istediği görülmüştür. Mahkemece, 19/06/2019 tarihli ara karar ile; kanun gereğince rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarının ve alacaklıya diğer haklarını ihtiyati haczettirebileceğinin belirtildiği, alacağın tespitinin yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçeleriyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş, kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf sebebi olarak; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar etmiş, İİK’nun 257.maddesi gereğince mahkemenin ihtiyati haciz kararı vermesi gerektiğini, alacağın rehinle temin edilmediğini ve para alacağı olduğunu, dolayısıyla ihtiyati haczin kanundaki şartlarının gerçekleştiğini, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi bulunduğunu, alacağın varlığı hususunda sözleşme ve takip dosyasının kanaat verici nitelikte bulunduğunu, müvekkilinin olağanüstü mağduriyet yaşadığını belirterek öncelikle teminatsız olarak, aksi durumda uygun görülecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir. Davacının davalı aleyhine Bakırköy ….İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında 06/06/2016 tarihinde toplam 3.879.299,87 USD’nin tahsili için icra takibi başlattığı, harca esas değer olarak 11.466.822,49 TL’nin gösterildiği, dayanak olarak 3 adet ödeme dekontu ve sözleşmeler ile elektronik postaların gösterildiği, davalının yetkiye ve borca itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür. Taraflar arasında 9 Haziran 2011 tarihli kredi ve karşılıklı edim sözleşmesi başlıklı sözleşmenin imzalandığı, sözleşmenin konusunun gerekli mimari ve inşaat onaylarının alınmasının ve projenin çalışmasının hızlandırılması amacıyla yatırımcı kredi alanın hesabına 2 milyon USD parasal varlık transfer edileceği, projenin ise İstanbul’da bulunan 5 adet gayrimenkulün eksiksiz şekilde inşaasına bağlı olarak 11 bin m² yüzölçümlü, 5 yıldızlı otel inşaat projesi olduğu, kredisi süresinin 2.1 maddesinde 9 aylık olduğu, krediye faiz işlenmeyeceği 4.1 maddesinde belirtildiği görülmüştür. Taraflar arasında düzenlenen 30 Eylül 2011 tarihle ek sözleşmede ise az önce belirtilen sözleşmenin 1.1 maddesinde bahsedilen 2 milyon ibaresinin 3 milyon olarak değiştirildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde davacı tarafından verilmiş 10/06/2011 tarihli 867.750,00 USD, 17/06/2011 tarihli 1.132.250,00 USD ve 30/09/2011 tarihli 1 milyon USD ödeme talimatları bulunduğu görülmüştür. Dosyanın UYAP ortamında yapılan incelemesinde; yargılama sırasında 08/11/2019 tarihli 3 kişilik heyetten bilirkişi raporu alındığı, raporda; davacı tarafından davalıya 3 milyon USD kredi verildiği, bu kredinin ödenmediği, tarafların aradan geçen 5 yıl içerisinde amaçladıkları işlemleri ve hedefleri gerçekleştiremedikleri, sözleşmenin 2.1 ve 2.2 maddesinde yazılı şartların gerçekleşmemesi halinde kredi borcunun geri iadesinin istenebileceği, bu konuda takdirin mahkemede olduğu, sözleşmenin imzasından itibaren takip tarihine kadar geçen dönem içerisinde tarafların karşı tarafı yöntemine uygun şekilde temerrüde düşürmedikleri ve sözleşmeyi feshettiklerinin bildirilmediği, ayrıca davacının krediyi geri istediğine dair bir bildirimde de bulunmadığı, İstanbul Fatih ilçesindeki 5 adet taşınmazla ilgili tapu kayıtları üzerine dava dışı kişiler lehine konulduğu anlaşılan ipotek resmi senetlerinin Fatih Tapu Müdürlüğü’nden celbi halinde gelecek bilgilere göre davacı şirketin vekilinin davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığına ilişkin iddialarının daha sağlıklı değerlendirilebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüştür.
GEREKÇE:Dava, İİK’nun 67.maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasıdır. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık ihtiyati haciz talebinin reddi kararına yöneliktir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda; Fatih Tapu Sicil Müdürlüğü’nden 5 adet taşınmazla ilgili tapu kayıtlarının celbi halinde gelecek bilgilere göre davalı şirketin sözleşmeye aykırı davrandığına ilişkin iddiaların daha sağlıklı değerlendirilebileceği yolunda görüş bildirildiği görülmüş olup açıklanan bu durum karşısında ve dosyanın mevcut haliyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde usule aykırı bir yön bulunmadığından davacı vekilinin istinaf talebinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile HMK’nun 362/1-f maddesi uyarınca kesin olarak karar verildi.22/11/2019