Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2462 E. 2022/799 K. 13.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2462 Esas
KARAR NO: 2022/799
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2019
NUMARASI: 2016/837 2019/352
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/05/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ortağı bulunduğu .. Şirketinin, … Şirketine alınan malzemeler nedeniyle 1.400.000,00 USD borçlu olduğu konusunda taraflar arasında 10/06/2013 tarihli borç tasfiye sözleşmesi imzalandığını, 2.maddede senetlerin tesliminden sonra alacaklının 600.000,00 USD ödeme yapacağının belirtilmesine rağmen ve senetlerin … Şirketine verilmesine rağmen 600.000,00 USD ödemenin yapılmadığını, 5.maddede ödemelerin öncelikle Türkmenistan’da ve Kşinev’de devam eden inşaatın hak edişlerinden yapılacağının kararlaştırıldığını, … şirketi tarafından … şirketinin ortak ve yöneticilerinin vekil tayin edildiğini, … grubunun … şirketinin stok malzemelerini satarak bedelini tahsil ettiğini, hakedişlerden gelen paraların hangi miktarda .. şirketine ödendiğinin defter ve kayıtlarının incelenmesinden sonra ortaya çıkacağını, protokolün 6.maddesinde ödemelerin süresinde yapılmaması halinde …şirketinin yarı payının devredileceğinin, devrin yapılmaması halinde senetlerin takibe konu edilebileceğinin belirtildiğini, sözü edilen hisse devrinin yapıldığını, ancak senetlerin …’na ciro edilerek takibe konu yapıldığını, davalının bu nedenle kötü niyetli olduğunu, takibe konu bu çekler nedeniyle takip borçlularının herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını bildirmiş, davaya konu İstanbul anadolu … icra müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına konu edilen çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, davacının takibin kesinleşmesinden 3 yıl sonra açtığı davanın afaki ve kötü niyetli beyanlara dayandığını, dava konusu takibin dayanağın davacının iddiası olan protokole göre düzenlenen senet değil, çek olduğunu, ayrıca protokolün tarafının da müvekkili olmadığını, bu nedenle protokolün müvekkilini bağlamadığını, davaya konu takibin dayanağı çekin, davacının davasına dayanak yaptığı ve tek delil olarak ibraz ettiği protokol ile ilgisi olmadığı gibi, protokolde belirtilen senetlerin de işleme dahi konulmadığını, davacının bu senetlere ilişkin bildirdiği bir icra dosyasının bulunmadığını, davacının denediği sair yollardan sonuç alamaması üzerine haksız kötüniyetli ve dayanaksız olarak borcundan kurtulmak amacıyla davayı açtığını, takibe konu çeklerin 31.07.2013 tarihli olup, protokolden 1 ay sonrasına ait olduğunu, bu durumun dahi tek başına davanın haksızlığını ortaya koyduğunu bildirmiş, davanın görev ve esas yönünden reddine, davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Davacı tarafça takibe ve davaya konu çeklerin borç tasfiye protokolü uyarınca dava dışı …şirketine verildiği ve bu şirketin protokoldeki yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle çeklerin iade edilmesi gerektiği iddiası ile protokole dayanılarak dava açılmış ise de, davaya konu edilen çeklerin protokol kapsamında verildiğine dair bir delil ve belge örneği sunulmadığı gibi üstteki paragrafta açıklandığı üzere dayanılan adi yazı örneğinin protokolün eki niteliğinde bulunmadığı, protokolü düzenleyenlerin imza ve kaşelerinin bulunmaması nedeniyle bu yazının delil olarak dikkate alınamayacağı, borç tasfiye protokolünde yalnız senetlerden söz edilip, protokol kapsamında verilmiş herhangi bir çekten söz edilmediği, bunun yanında protokolde senet bilgilerinin gösterilmediği, protokolün eki olarak belirtilen senet fotokopilerine ilişkin ekin davacı tarafça dosyaya sunulmadığı, davacı tarafça protokol kapsamında sözü edilen senetler nedeniyle takip ve tahsil yapıldığına dair bir beyanda bulunulmadığı, davaya konu çeklerin davacı tarafça dayanılan protokol ile bir bağlantısının kurulamamasına göre nitelikleri itibariyle sebepten mücerretlik ilkesine tabi bulunduğu birlikte gözetildiğinde davacı tarafın dayandığı dava konu ve sebepleri ile borç tasfiye protokolüne göre iddialarını kanıtlar nitelikte bir delil ve belge sunmaması karşısında başkaca bir araştırma ve incelemeye, özellikle dava dışı …şirketi ile davacının yetkilisi olduğu …şirketinin defter ve kayıtlarının incelenmesine gerek görülmemiş, kanıtlanamayan davanın reddine, mahkememizin 04/04/2017 tarihli kararı ile davacıya ait şirket hisselerinin satışının geçici olarak durdurulmasına karar verilmiş ise de, bu kararın infaz edilmemesi ve karar gereğince satış işleminin durdurulmadığı anlaşılmakla kötü niyet tazminatı istemi konusunda yasal koşullar oluşmadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar vermiş, davacı vekili tarafından bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkeme tarafından, çeklerin dayanılan protokolle olan bağlantısının kurulamaması sebebiyle davanın reddine karar verildiğini ancak mahkemenin bu değerlendirmesinin hukuka aykırı olduğunu, borç tasfiye protokolü ve taraflar arasındaki ilişki dikkate alındığında görüleceği üzere, davalı hamilin kötü niyetli olup borç tasfiye protokolünden sonra bu çekler nedeniyle alacaklı olduğunun ayrıca ispatlanması gerektiğini, mahkeme tarafından, eksik inceleme neticesinde, bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verildiğini beyanla mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde; davacının istinaf başvurusunun reddine ayrıca davacı aleyhine %20 den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekilinin istinafa cevap dilekçesi süresinde olmakla katılma yoluyla istinaf talebi niteliğinde bulunduğundan ancak istinaf harçları yatırılmadığından HMK 360.maddesindeki yollama nedeniyle ve usul ekonomisi ilkeleri de gözetilerek harcın tamamlatılması yoluna gidilmiş, davalı vekilinin çıkarılan muhtırada verilen kesin süre içerisinde istinaf harçlarını yatırdığı görülmekle, bu dilekçesi istinaf talebi olarak değerlendirilmiştir. Davalı tarafından davacı ve dava dışı …, …İnşaat…Ltd.Şti, ve … Ltd.Şti aleyhine çeklere dayalı olarak toplam 1.765.402,74 USD’nin tahsili için kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlattığı, takibin dayanağı çeklerin 31/07/2013 tarihli ve 250.000 USD ve 1.350.000,00 USD bedelli keşidecisinin dava dışı … Ltd.Şti, lehtarının … A.Ş. Sonraki hamilin ise davalı olduğu, çeklerin ibraz edildiği, ibraz anında hesap bakiyelerinin sıfır olduğunun şerh verildiği görülmüştür. Dava dilekçesine ekli borç tasfiye protokolünün incelenmesinde, borçlunun …İnşaat…Ltd.Şti, alacaklının … A.Ş. Olduğu, müşterek borçlu müteselsil kefilin ise …Ltd.Şti olduğu, protokolün içeriğinde borçlu şirketin alacaklı şirkete aldığı malzemeler karşılığı 1.400.000,00-TL borçlu olduğu hususunda mutabık kaldıkları, alacaklı şirketin protokolün imzasından sonra protokolde bahsi geçen senetlerin tanzim edilerek kendisine verilmesinden sonra borçlu şirket Türkmenistan da devam eden inşaat işlerinin tamamlanabilmesi için 600.000 USD daha ödeme yapacağı, borçlu şirketin de bu tutarlardaki borçlarına karşılık senetler vereceği, ödemelerin en geç 2013 yılı sonuna kadar tamamlanacağı, ödemelerin vadelerinde tahsil edilememesi halinde alacaklı şirketin kefil firmadan şirket hisselerinin 1/2 sinin devrini talep edeceği, hisse devri karşılığında bedel istenmeyeceği, herhangi bir şekilde hisse değeri yapılamaz ise borçlu ve kefil şirketin borcu 90 gün içerisinde ödemeyi kabul ettiği, protokolün 10/06/2013 tarihinde imzalandığı, ekinde senet fotokopilerinin bulunduğunun belirtildiği görülmüştür. Dava dilekçesi ekinde … na verilen çekler ve senetler başlıklı bir belge bulunduğu, bu belgede herhangi bir imza bulunmadığı görülmüştür. Dosyada daha önceden davacı vekilince ihtiyati tedbir istenildiği, tedbir kararının itiraz üzerine kaldırıldığı, bu karara karşı davacı vekilince itiraz edildiği, itirazın reddedildiği, kararın davacı vekilince istinaf edildiği, İstanbul BAM 12.H.D. Nin de istinaf istemini esastan reddettiği görülmüştür.
GEREKÇE: Dava, İİK 72.maddesi uyarınca açılan menfi tespit davasıdır. Davalı taraf davacı ve diğer çek borçluları aleyhine kambiyo senetlerine özgü yolla icra takibi başlatmış, davacı taraf ise söz konusu çekler nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmiştir. Takip ve dava konusu çeklerde davacının ismi yer almamakla birlikte dava konusu çeklerin ön yüzündeki aval şerhlerinden davacının çeklerde aval veren olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim ilk derece mahkemesince verilen gerekçeli kararda da davacının çeklerde aval veren olarak yer aldığı belirtilmiştir. Bilindiği üzere TTK 702/2 maddesi gereğince aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Dolayısıyla davacının davasının bu gerekçe ile reddi gerekmekte olup, mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan gerekçedeki bu yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir. Açıklanan bu husus gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiştir. Davalı vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf talebi yönünden yapılan değerlendirmede ise, her ne kadar davacının dava dışı şirketteki hisselerinin satışının önlenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmiş ise de, bu tedbir kararının infaz edilmediği, takip işlemlerinin devam ettiği anlaşılmakla davalı vekilinin katılma yoluyla istinaf talebinin de reddi gerekmiştir. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesi kararına yönelen taraf vekillerinin istinaf taleplerinin reddi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf talebinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı vekilinin istinafı yönünden; Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı vekilinin istinafı yönünden; Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30-TL harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/05/2022