Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2458 E. 2022/587 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2458 Esas
KARAR NO: 2022/587
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2016/185 E. – 2019/154 K.
DAVA: Endüstriyel Tasarım (Tecavüzün Tespiti İstemli)
DAVA TARİHİ: 19/10/2016
Birleşen İstanbul Anadolu 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin
2017/66 Esas – 2017/61 Karar sayılı dosyasında
DAVA TARİHİ: 14/04/2017
KARAR TARİHİ: 04/04/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı- Karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkili … Tic. A.Ş.’nin züccaciye, metal ürünler ve mutfak ekipmanları sektöründe faaliyet göstermekte olan, gerek lokal, gerekse uluslar arası pazarda kendisini ispatlamış, “…” tanınmış markasının sahibi olduğunu, TPE’nin 09.05.2016 yayın tarihli, … sayılı Endüstriyel Tasarımlar Bülteni vasıtasıyla müvekkilinin, 11.06.2015 tarihli, TPE … nolu Tasarım Tescil Belgesiyle 5 yıllık koruma hakkı sahibi olduğu fıncan-tabak setine ilişkin davalıların da tescil başvurusunda bulunduğunu öğrendiğini, TPE nezdinde itirazlarını gerçekleştirdiğini, davalılara ilgili ihlalin giderilmesi amacıyla ihtarname keşide ettiğini, işbu ihlal kapsamında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı kanalı ile Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde suç duyurusu da gerçekleştirildiğini, davalıların ihlale konu tescil başvurusu bir yana, piyasada yapılan küçük bir araştırmayla, bu başvurudan evvel de tescilsiz şekilde bahse konu ürünlerin satışını gerçekleştirdiğinin öğrenildiğini, ihlale konu ürünlerin davalıların aşağıdaki adreslerde bulunan şubelerinde satıldığı bilgisi edinilmiş olup Mahkeme de takdir ederse, tüm bu adreslerde bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak ihlalin tespit edilmesini, ihlale konu ürünlerin toplanarak yediemine teslimini, nihayetinde imhasını, müvekkilinin zararının büyümesine mani olmak için satışın tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ettiklerini, bu adresler dışında e-ticaret platformunda da satışa sunulan ürünler olduğunun tespit edilmiş olup, aşağıda belirttikleri yerlere de ihlalin tespitiyle beraber ürünlerin satışının durdurulmasını, şimdiye dek kendi platformlarından yapılan satış miktarının sorulmasını talep etiklerini, müvekkilinin tazminat talebine esas olmak üzere, ihlale konu ürünlerin ticaretinin çapının saptanması için gerek davalıların ticari defterlerinde ve stok kayıtlarında yapılacak incelemelerde, gerekse yukarıda belirttikleri tüm satış mecraları ile e-ticaret platformlarına yazılacak müzekkerelerde … barkod kodunun esas alınmasını, ayrıca bu barkodlu ürünlerden ne miktarda ihraç ve ithal edildiğinin bildirilmesi için tüm Sınır Gümrük Müdürlüklerine müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, yine 554 sayılı KHK.’nin 52/c maddesi kapsamında; davalıların, müvekkilinin hakkına tecavüz etmeyip bu hakkı bir lisans sözleşmesine konu etseydi, buna ilişkin emsal lisans bedelinin rayicinin ne kadar olacağının …’e müzekkere yazılarak sorulmasını talep ettiklerini, nihayetinde, 554 sayılı KHK.’nin 53 ve 54. maddeleri nazara alınarak; ürünlerin üretiminde tasarımın rolünün ehemmiyeti, keza ürünler üzerinde yapılacak incelemeyle de görüleceği üzere, müvekkilin ürettiği ve davalıların satışını gerçekleştirdiği ürünler arasındaki açık kalite farkından dolayı ürünlerin itibarı zedelendiğinden yoksun kalınan kazanç taleplerinin artırımını talep ettiklerini beyan ederek; 554 sayılı KHK.’nin 49/a maddesi kapsamında, müvekkil aleyhine yönelen ihlalin tespitine; 554 sayılı KHK.’nin 49/b kapsamında, işbu tecavüz fiillerinin durdurulması ve önlenmesine; 554 sayılı KHK. Md. 49/c maddesi kapsamında, tecavüzün giderilmesine, müvekkili lehine şimdilik 20.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesine; 554 sayılı KHK.’nin 49/d ve f maddesi kapsamında, ihlale konu üretilmekte veya ithal edilmekte olan ürünlere el konulmasını, nihayetinde imhasını; 554 sayılı KHK.’nin 49/g maddesi kapsamında, masrafı davalılar tarafından karşılanmak üzere mahkeme kararının kamuya ilanına; … barkod nolu ihlal konusu ürünlerin üretiminin, satışının, ihracatının ve ithalatının ihtiyati tedbir kararı verilerek durdurulmasına, bu hususta tüm sınır Gümrük Müdürlüklerine müzekkere yazılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
DAVAYA CEVAP- KARŞI DAVA: Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve karşı dava dilekçesinde; davacı vekilinin dilekçesinde müvekkili …’ın şubesi olarak gösterdiği iş yerlerinin müvekkiliyle merkez – şube ilişkisi bulunmayan müvekkilinin yüksek miktarlı satışlar yaptığı müşteriler olduğunu, bir işletmenin şube olabilmesi için merkeze bağlı olma, dış ilişkilerde bağımsızlık, yer ve yönetim ayrılığı öğelerinin gerçekleşmesi gerektiğini, halbuki dava dilekçesinde belirtilen bir yerin dışında (Çorlu /Tekirdağ) diğerlerinin müvekkilinin şubesi olma gibi bir durumu olmadığını, bu işyerlerinin müvekkili …’dan yüksek miktarda mal alımı yaptıkları için, müvekkili tarafından tabelalarında müvekkilinin markasını kullanmasına müsaade edildiğini, müvekkili …’ın diğer davalı müvekkilinden bağımsız olarak ticari faaliyetini sürdürmekte olduğunu, davacı – karşı davalının kasıtlı olarak bu iş yerini müvekkilinin şubesi gibi göstererek Mahkemeyi yanılttığını, böylelikle bu yerlerde haksız ve hukuka aykırı olarak arama ve tedbir kararının uygulanmasına zorla sebebiyet vererek müvekkilinin ticari itibarını büyük oranda zedelediğini, müvekkili …’a ait olan ürünleri bile toplattığını, davacının tasarım tescilini aldığı ürün ile davalı müvekkili …’ın tasarım ve tescil talebinde bulunduğu ürün tasarımının birbirinden farklı olduğunu, dosyada mevcut bulunan bilirkişi raporunda da tasarımların farklı renk, yüzey ve desenlerde olduğunun belirtildiğini, Karşı dava yönünden ise; davacı tarafa ait olan tasarım tescil belgesinin hükümsüz olduğunu, müvekkili …’ın dava konusu tasarıma sahip olan ürünü Çin’de görüp bu ülkeden ithal ettiğini, davalı müvekkilinin yaklaşık olarak 20 yıldan beri züccaciye ve mutfak eşyaları sektöründe faaliyet gösteren, kendi piyasasında haklı bir üne ve güvenirliliğe kavuşmuş … markasının sahibi bulunan, sektöründe büyük, ciddi ve kurumsal bir firma olduğunu, müvekkilinin satışını yapmış olduğu ürünlerin bir kısmını Çin’den ithal edip sattığını, davacı firmanın da aynı satış politikasını izleyen bir firma olduğunu, söz konusu ürünün tasarımcısının “…” adlı bir kişi olduğunu, dava konusu fincan tasarımının, tasarımcısı olarak gözüken …’ın tasarımcı bir kişi olmayıp, şirket ortağı olduğunu belirterek; davacı – karşı davalının davasının reddine, karşı davalarının kabulü ile dava konusu edilen 11.06.2015 tarihli, TPE … çoklu tasarım tescil belgesindeki 5.ve 6.no’lu tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini, müvekkillerinin iş yerinde hükümsüz bir tasarım ile ilgili olarak haksız bir dava ile karşı karşıya kaldığı için ve ayrıca arama ve el koyma işlemi sebebi ile müvekkilinin uğradığı manevi zararın karşılığı olarak davacı – karşı davalının her bir müvekkili için ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine mahkum edilmesini talep etmiştir.
KARŞI DAVAYA CEVAP: Davacı – karşı Davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; davacının hükümsüzlük iddiasının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkilinin tescilli tasarımının yeni ve ayırt edici olmadığına dair iddiaların hukuki mesnetten yoksun ve haksız olduğunu, nitekim davacı tarafın bu yöndeki iddiasını delillendirecek tek bir belge dahi sunamadığını, müvekkilinin tescilli tasarımının aynısının başkalarınca da tescil ettirildiği yönündeki iddianın gerçek dışı olduğunu, davacının bu konuda delil olarak bildirdiği dosyalar incelendiğinde, bahsi geçen ürünlerin müvekkilinin tescilli ürünü ile ilgisi bulunmadığının açık olduğunu, hükümsüzlük hallerinin 554 sayılı KHK nın 43.maddesinde sınırlı şekilde sayılmış olup, dava konusu tescilli tasarım bakımından bu hallerin hiçbirinin mevcut olmadığını, bu sebeple haksız ve mesnetsiz karşı davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA (2017/66 Esas – 2017/61 Karar);
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firmanın … markasının sahibi olduğunu, TPE … no’lu tasarım tescil belgesi ile 5 ve 6 numaralı fincan ve tabak seti tasarımlarını tescil ettirdiğini, davalıların da … başvuru numaralı fincan- tabak setini tescil ettirdiklerini, davalıların … başvuru numaralı l,2,4 ve 5 numaralı tasarımlarının müvekkilinin … başvuru numaralı 5 ve 6 numaralı tasarımları ile aynı/ benzer olduğunun İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde 2016/185 Esas sayılı dosya kapsamında yapılan bilirkişi incelemeleri ile tespit edildiğini, davalıların aynı fincan tasarımı ile ilgili yapmış oldukları bir diğer başvurunun da müvekkili tarafından yapılan itiraz neticesinde red edildiğini, davalıların … başvuru numaralı l,2,4 ve 5 numaralı tasarımlarına ilişkin olarak üretilen fincan ve fincan tabaklarının üretiminin ve satışının durdurulmasını, mevcut ürünlerin toplanmasını, … başvuru numarası ile tescilli 1,2,4 ve 5 numaralı tasarımların hükümsüzlüğü ile yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVAYA CEVAP: Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz Mahkemede açıldığı, dosyada ihtiyati tedbir şartlarının bulunmadığı, bilirkişi tespitlerinin SMK’nun temel ilkelerine aykırı olduğu, davacının haksız ve kötü niyetli tedbir talebinin reddini, davada doğrudan müvekkillerine husumet yöneltilemeyeceğini, hükümsüzlük davasının ancak tasarımcıya karşı açılabileceğini belirterek davanın ve tedbir taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 23.05.2019 tarih ve 2016/185 Esas – 2019/154 Karar sayılı kararıyla; “… davalara konu olan tasarımların fincan ve fincan tabağı tasarımları olduğu, yargılamanın başlangıcında yapılan tespitler sonucu alınan bilirkişi raporları ve deliller toplandıktan sonra alınan bilirkişi raporu ile asıl davanın davalısı tarafından üretilip satışa sunulan ürünlerin asıl davanın davacısı adına tescilli olan … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 5 ve 6 numaralı tasarımları ile ayırt edilemeyecek kadar benzer olduklarının tespit edildiği, ancak bu tasarımların hükümsüzlüğü için karşı dava açıldığından, bu yönde yapılan bilirkişi incelemeleri sonucunda davacı-karşı davalının tasarımlarının dosyaya sunulan Çin kaynaklı … kuruluşunun … renkli kataloğunda yer alan ürünler ile karşılaştırıldığında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde birebir veya bütünsel unsurlarının aynı olduğu izlenimini bırakacağı, yine Çinli porselen üreticisi … Ltd. Adlı firmanın … kataloğundaki … ürün kodlu fincan ve tabağının da yenilik kırıcı delil olduğu, bu görsellerin yayın tarihlerinin davacı-karşı davalının tescil başvurusundan önce olması nedeniyle davacı-karşı davalının çoklu endüstriyel tasarımının hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, bu ürünlere ait Gümrük Beyanname örneklerinin de dosyaya sunulduğu, bu durumda koruma dışı kalan tasarım tesciline dayanılarak davacı-karşı davalının tasarım haklarına tecavüz iddiasında bulunamayacağı; Birleşen davada hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 1,2,4 ve 5. tasarımlarının ise asıl ve karşı davacıya ait olan ve daha önce tescil edilen … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 5 ve 6. tasarımları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer oldukları tespit edildiğinden, bu tasarımların yenilik kaldırıcı ve giderici delil niteliğinde olduğu, her ne kadar birleşen davanın davalıları tarafından kendi tasarımlarının desenlerinin ve görünümlerinin farklı olduğunu savunulmuşsa da, tasarım tesciline konu olan hususun fincan ve tabakların formu ve biçimi olduğu, birleşen davanın davalılarına ait davaya konu tasarımların form ögesindeki kesitin birleşen davacıya ait tasarımlarla aynı olması nedeniyle yenilik özelliğinin varlığından söz edilemeyeceği, aynı formda farklı renk, desen veya davalıların tasarımında yer aldığı gibi boşaltmaların mevcut olmasının benzerliği ortadan kaldırmak için yeterli olmadığı, bu nedenlerle birleşen davada davalılara ait tasarımların da hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğu, her ne kadar karşı davada davalı-karşı davacılar tarafından, haksız bir dava ile karşı karşıya kaldıkları için ve ayrıca arama ve el koyma işlemi sebebiyle davacıların uğradığı manevi zararın karşılığı olarak davacı-karşı davalıdan her bir davalı-karşı davacı için 10.000,00 TL manevi tazminat talep etmişlerse de, alınan bilirkişi raporları ile yapılan tespitlerle davanın açıldığı tarihte davacı-karşı davalı adına tescilli tasarımın koruma kapsamında kalan ürünlerin davalı-karşı davacılar tarafından üretildiğinin tespit edildiği, bu durumda davacı-karşı davalının dava açmak ve tedbiren ürünlerin toplatılmasını talep etmesi eylemlerinin Anayasada yer alan hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, haksız eylem niteliğinde olmadığı, davalı-karşı davacıların manevi tazminat talep edemeyecekleri anlaşılmakla; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile davacı – karşı davalı adına tescilli … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 5 ve 6 numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, Manevi tazminat taleplerinin reddine; birleşen davanın kabulü ile davalılar adına tescilli … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 1,2,4 ve 5 numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine” karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı- karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde; “Bilirkişi raporunun hüküm oluşturmaya elverişli olmadığını, ilk rapora itiraz üzerine alınan ikinci bilirkişi raporunda itirazlarının hiçbirinin karşılanmadığını, Hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlere katılmadıklarını, zira ispat kurallarına aykırı davranıldığını, karşı tarafın sunduğu katalogların her zaman oluşturulması mümkün nitelikte olup delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, itirazlarında bu hususu dile getirdiklerini ve bilirkişi heyetine hukuk usulü alanında uzman bir hukukçunun eklenmesi taleplerinin mahkemece reddedildiğini, Dosyada mübrez gümrük beyannamelerinin hüküm ve kanaat oluşturmaya yeterli olmadığını, zira beyannamelerdeki barkodların hükümsüzlüğe konu ürünlere ait olduğuna dair somut bir tespitin bulunmadığını, Müvekkilin veya davalının envanterleri üzerinde fiili bir inceleme yapılmadığı gibi envanterlerin gümrük verileri ile karşılaştırılarak incelenmediğini, Ayrıca müvekkil aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderinin de fahiş olduğunu, asıl dava ve karşı dava için birer vekalet ücreti takdiri gerekirken dörder kez hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu.” beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir. Davalı-karşı davacılar ve birleşen dava davalısı vekili istinaf dilekçesinde; “Asıl dava yönünden verilen hükmün doğru olduğunu, karşı dava yönünden ise manevi tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle reddine karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, davacı-karşı davalının müvekkil adreslerinde hatta müvekkile ait olmayan adreslerde haksız arama ve el koyma işlemleri yaptırarak müvekkilin ticari itibarını zedelediğini, Birleşen dava yönünden ise, öncelikle husumet ve yetki itirazlarının olduğunu, ancak mahkemece usuli itirazların çözümü beklenmeden birleştirme kararı verildiğini, bu durumun usule aykırı olduğunu; davada husumetin müvekkile değil ürünün tasarımcısı olan … adlı kişiye yöneltilmesi gerektiğini, ayrıca SMK.156/5 maddesi gereğince davanın davalı adresinde açılması gerektiğini, Birleşen dosyada bilirkişi heyetinin usule uygun oluşturulmadığını, heyete bilgilenmiş kullanıcı olarak sektör bilirkişisi atanması taleplerinin mahkemece kabul edilmediğini, oysa Yargıtay kararlarında bu durumun önemine vurgu yapıldığını, son raporun kendi içinde çelişkili olduğunu, kaldı ki alınan iki rapor arasında da birleşen davadaki tespitler yönünden çelişkili tespitlere yer verildiğini, bu nedenle raporların birleşen dava için hüküm kurmaya elverişli olmadığını.” beyanla asıl dava dışındaki ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri gibi karar verilmesi istenmiştir.
DELİLLER: *06.12.2016 tarihli bilirkişi raporunda; “554 sayılı KHK’nin 7/I. maddesine göre; bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim ile diğer bir tasarımın böyle bir kullanıcıda bıraktığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık bulunması halinde, o tasarımın ayırt edicilik niteliğine sahip kabul edildiği, aynı KHK’nin 7/III. maddesinde ayırt edici niteliğin incelenmesinde ise, ilke olarak farklılıklardan çok ortak özelliklerin değerlendirilmesine ağırlık verilmesi ve tasarımcının tasarımı geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip bulunduğunun dikkate alınması gerektiğini belirtildiği, KHK’nin 6. maddesine göre, tasarımların sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edileceği, bu doğrultuda; tespit isteyen taraf adına tescilli … ve … numaralı tasarım tescilleri ile aleyhinde tespit istenen davalı tarafa ait ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları.” kanaati bildirilmiştir. *23.02.2017 tarihli bilirkişi ek raporunda; “Davacı taraf adına tescilli … ve … numaralı tasarım tescilleri ile … ve … Yeddi Eminliğe ait Çağlayan … Sokak No:… Kağıthane / İSTANBUL ve … Yeddi Eminliğe ait … Mah. … Caddesi … Sok. … adreslerinde bulunan davalı (karşı davacı) tarafa ait ürünler arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı izlenimde belirgin farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları.” kanaati bildirilmiştir. *Çorlu 3.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/28 Tal. dosyasında alınan bilirkişi raporunda; “Dava konusu emtiaya ait stok ve fiili envanter incelemelerinde … barkod numaralı ürünün teşhir standında ve firmanın şube depo stoklarında yer almadığı, … barkod numaralı ürüne ait gerekli olan envanter listesinin davalı firma tarafından dosyaya sunulması gerektiği, envanter defterinin sunulması ile gerekli olan incelemelerin yerinde olacağı, davalı …’a ait ticari defterlerin dava dosyasına sunulması, söz konusu listelerin ilgili Gümrük Müdürlüklerine yazılacak müzekkereler ve gümrük çeki listelerinin temini ile tespitinin mümkün olacağı kanaatine varıldığı, dava konusu … barkod numaralı ürünün tasarım konusunun değerlendirilmesinin uzmanlık alanının dışında olduğu.” beyan edilmiştir. *Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/30 Tal. Dosyasında alınan bilirkişi raporunda; “Tespit isteyen şirketin, TPMK nezdinde … numara ile tasarımlarını tescil ettirdiği, aleyhine tespit istenen firmanın, tespit isteyene ait olup … numara ile tasarım tescili yapılmış olan fincan ve fincan tabağı tasarımlarını 554 sayılı KHK anlamında biçimi, şekli ve genel görünümü itibariyle ayniyete yakın benzerlik oluşturacak şekilde üretip satışa sunmuş olduğu, bu ürünlerin genel görünüm itibariyle birbirinden ayırt edilemeyecek derecede benzer olmaları dikkate alındığında; tespit yapılmış olan durumu ile aleyhine tespit istenen adreslerde tespit olunan ürünlerin tespit isteyene ait … numaralı tasarım belgesinden doğan haklara aykırılık oluşturacağı; aleyhine tespit istenen firmaya ait olan ürünlerin, tespit isteyene ait … numaralı tasarım tescil belgesinde yer alan tasarımların genel izlenim olarak belirgin bir farklılık arz etmediği, yeni ve ayırt edici olarak nitelendirilemeyeceği ve tespit isteyenin tasarımlarına tecavüz eder nitelikte olduğu, tespit isteyenin, bu dosya ve dosya içinde yer alan tasarım tescil belgeleri ile ilgili olarak 554 sayılı KHK nın 48.maddesi gereği hak sahibi olduğu, aleyhine tespit istenene ait ürünlerin, tespit isteyenin tescilli ürünleri yönünden, tasarım haklarının ihlali yönünden taklit ve tecavüzün mevcut olduğu.” beyan edilmiştir. *Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/122 Tal. dosyasında alınan bilirkişi raporunda; “Davalının, tespit konusu kırmızı renkli fincan takımını mağazalarında piyasaya sunup satışını yaptığı için işbu fiilleri ilgili mevzuat hükümleri gereğince, davacının … tescil no’lu belge ile elde ettiği endütriyel tasarım haklarına tecavüz fiilini oluşturduğu, davalının tespit konusu çiçek desenli fincan takımına ait … no ile endüstriyel tasarım tescil başvurusu olduğu ve TPE nezdinde davacının da itirazı bulunduğundan ve bu başvuru henüz tescile bağlanmadığından, bu numune ile ilgili olarak TPE’nin kararının beklenmesi ve bu karara göre tecavüz fiilinin oluşup oluşmadığı hakkında karar verilmesi gerektiği.” görüş ve tespitlerine yer verilmiştir. *08.10.2018 tarihli bilirkişi raporunda; “Dava dosyası ve sunulan numuneler kapsamında yapılan incelemeler ışığında; asıl davada; davalı – karşı davacı ürünlerinin, davacı – karşı davalının … sayılı çoklu tasarım belgesine konu tasarımları ile bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde belirgin bir farklılık taşımadığı ve görsel anlamda benzer oldukları; Karşı Davada; davacı – karşı davalı taraf … Tic. A.Ş adına TPMK katında … numara ve 13.08.2014 tescil tarihli Fincan ve Fincan Tabağı konulu 07-01 Locarno Sınıfına kayıtlı Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesinin 5.ve 6.tasarımın dava dosyasına sunulu görsel ve tarihli deliller ile “yenilik ve ayırt edicilik” vasıfları giderilmiş bulunduğundan harcıalem sayılabilecekleri, bu nedenle anılan tescilin 5.ve 6.tasarımlarının koruma dışı bırakılabileceği; Mahkemenin 2017/66 Esas sayılı Birleşen Dosyasında; Davalı – Karşı Davacı taraf adına Türk Patent ve Marka Kurumu katında … numara ve 15.01.2016 tescil tarihli Fincan ve Fincan Tabağı konulu 07-01 Locarno Sınıfına kayıtlı Endüstriyel Tasarım Tescil Belgesinin 1,2,4 ve 5.tasarımının dava dosyasına sunulu görsel ve tarihli deliller ile “yenilik ve ayırt edicilik” vasıfları giderilmiş bulunduğundan ve harcıalem sayılabilecekleri, bu nedenle anılan tescilin 1,2,4 ve 5.tasarımlarının koruma dışı bırakılabileceği görüş ve kanaatinde oldukları.” beyan edilmiştir. *23.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda; “Birleşen davada; davalılar … ve …’a ait … no’lu çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki 1,2,4 ve 5 no’lu tasarımların başvuru tarihi itibariyle yenilik unsuruna sahip olmadığı, karşı davada; davacı – karşı davalı taraf … Ticaret A.Ş’ne ait … no’lu çoklu endüstriyel tasarım tescil belgesindeki 5 ve 6 no’lu tasarımların başvuru tarihi itibariyle yenilik unsuruna sahip olmadığı.” kanaati bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava, tasarım haklarına tecavüzün tespiti, önlenmesi, tasarımın hükümsüzlüğü ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, “… ASIL DAVA YÖNÜNDEN: Davanın REDDİNE; KARŞI DAVA YÖNÜNDEN: Davanın kısmen KABULÜNE, Davacı – karşı davalı adına tescilli … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 5 ve 6 numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, -Manevi tazminat taleplerinin reddine;
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN: Davalılar adına tescilli … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 1,2,4 ve 5 numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine,” karar verilmiştir. Hüküm her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece davaların birleştirilmesinde, tarafların husumet sıfatında ve mahkemenin yetkisinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Mahkemece dosya kapsamı ve denetime elverişli bilirkişi raporlarına göre; karşı davada davacı – karşı davalı … Tic. A.Ş. adına tescilli … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 5 ve 6 numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine; birleşen davada ise davalılar … ve … adına tescilli … numaralı çoklu endüstriyel tasarımın 1,2,4 ve 5 numaralı tasarımlarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından her iki taraf vekilinin bu yöndeki istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir. Karşı davada davalı-karşı davacılar , haksız bir dava ile karşı karşıya kaldıkları için ve ayrıca arama ve el koyma işlemi sebebiyle davacıların uğradığı manevi zararın karşılığı olarak manevi tazminat talep etmiş iseler de; davanın açıldığı tarihte davacı-karşı davalı adına tescilli tasarımın koruma kapsamında kalan ürünlerin davalı-karşı davacılar tarafından üretildiğinin tespit edildiği, bu durumda davacı-karşı davalının dava açmak ve tedbiren ürünlerin toplatılmasını talep etmesinin hukuki hakkın kullanılması niteliğinde olup, haksız eylem olarak değerlendirilemeyeceği anlaşıldığından, mahkemece davalı-karşı davacıların manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi yerindedir. Davacı – davalı vekili davada müvekkili aleyhine takdir edilen vekalet ücretinin hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmesi nedeniyle bu konuda yapılan incelemede; asıl davanın reddine karar verilmesi nedeniyle, davacı-karşı davalının tecavüzün tespiti, maddi tazminat ve manevi tazminat taleplerinin reddedilmiş olmasıyla her bir talep yönünden ayrı vekalet ücreti takdir edilmiş olması isabetlidir. Karşı davada yönünden ise; mahkemece davanın hükümsüzlük talebinin kabulüne karar verildiği ve davacı-karşı davalı aleyhine maktu vekalet ücreti takdir edildiği; davanın reddedilen ‘manevi tazminata’ ilişkin kısmı yönünden ise davacı-karşı davalı lehine vekalet ücretine hükmedildiği; sonuç olarak hükümde vekalet ücreti yönünden usule aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, bu yöndeki istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı- karşı davalıdan alınması gereken toplam 161,40 ( 80,70 x 2 ) TL harçtan, peşin alınan toplam 88,80 (44,40 x 2) TL harcın mahsubu ile bakiye 72,60 TL harcın davacı-karşı davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı-karşı davacılar ve birleşen dava davalısından alınması gereken toplam 242,10 ( 80,70 x 3 ) TL harçtan, peşin alınan toplam 133,20 (44,40 x 3) TL harcın mahsubu ile bakiye 108,90 TL harcın davalı – karşı davacılar ve birleşen dava davalısından alınarak hazineye irat kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/04/2022