Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2457 E. 2022/534 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2457 Esas
KARAR NO: 2022/534
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/06/2019
NUMARASI: 2017/388 2019/186
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkilinin gıda ve temizlik bakım ürünleri başta olmak üzere bir çok sektörde lider firmalardan biri olduğunu, bir çok tanınmış markası bulunduğunu, “…” markasının da dahil olduğu tanınmış “…” markalarının ve bu markaların kullanıldığı çay ürünlerinin satışa sunulduğu paketlerin özgün yaratıcısı, ambalaj kompozisyonunun fikir sahibi, yaratıcısı ve ilk kullanıcısı olduğunu, “…” markasının gerek ulusal, gerek uluslararası düzeyde yüzlerce tescili bulunduğunu, davalının ise yiyecek sektöründe faaliyet gösterdiğini ve … numaralı “…” markasını aralarında “çaylar, buzlu çaylar ve bitki çayları” emtialarının da bulunduğu bir kısım gıda maddeleri için tescil ettirdiğini, davalının … numaralı markasının davacının “…” adlı ürün ambalajları dizaynı ile ayniyet arz ettiğini, özellikle davacıya ait …, …, …, …, … ve … sayı ile tescilli markaların bileşimi ile birlikte, ana zemin rengi, kelime markalarının konumlandırma biçimi, kelime markalarının arka fonunda parlayan güneş figürü, çay yaprağı, çay yaprağı üzerindeki damlacık, kelime markalarını çevreleyen sarı renkli hare, çay bardağı, arka fondaki çiçek desenli unsurlarının kopyalandığı ve aynı konumlandırma ile kullanıldığını, davalının davacıya ait tescilli marka ve ambalajları taklit ederek tüketiciyi yanıltmayı ve haksız kazanç elde etmeyi amaçladığını, bu itibarla kötü niyetli olduğunu, bu sebeplerle davalı adına tescilli … numaralı “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının Türkiye çay pazarında davacıdan çok önce var olan, tanınmış marka tesciline sahip, köklü ve itibarlı bir firma olduğunu, müvekkili markaların tescil tarihinin davacının dayanak gösterdiği markalardan çok öncelere uzandığını, davacının dilekçesinde yer verdiği görselin marka tescilinin bulunmadığını ve tescilsiz olarak kullanıldığını, davacının markasının “…” ibaresi olduğunu ve ambalaj üzerinde tekel hakkı elde etmesinin mümkün olmadığını, ürünle bağlantılı olan şekillerin ve renklerin başkaları tarafından da ambalaj üzerine konulmasının mümkün olduğunu, ambalajda yer alan renk, çay filizi, demlik poşeti, çay bardağı figürleri üzerinde davacı tarafın tekel hakkı bulunmadığını, karşılaştırılan ambalajların görsel algı bütünlüğü açısından ve detaylarda kullanılan ögeler açısından birbirinden farklı olduğunu, “…” ve “…” markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığını, bu sebeplerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre; “Her iki tarafın kullanımının çay emtiası üzerinde olduğu, ürünlerin market raflarında yan yana dizilerek satışa sunuldukları, ambalajlar üzerindeki “… ve “…” sözcük markaları farklı olsa da, ortalama dikkati haiz tüketicilerin öncelikle sözcük markasına bakmaksızın ambalajına bakarak ürünü satın alabileceği, ambalaj benzerliği yaratmanın iltibas yaratmanın temel yöntemlerinden biri olduğu, ambalajın bir ürünün ayırt edici kimliğini oluşurduğu, dava konusu ambalajın davalının ambalaj markasını tecsilinden çok önce davacı tarafça kullanılmakla öncelik hakkının davacıya ait olduğu, davalı şirketin aynı ticari konuda faaliyet göstermesi nedeniyle, davacının ambalajından haberdar olması gerektiği, pek çok seçenek mevcut olduğu halde, yüksek derecede ayırt edici niteliğe ve kendine özgü bir görünüme sahip olan davacının ambalajına benzer bir markayı tescil ettirdiği, bu nedenle marka olarak tescil ettirdikleri ambalaj desenini davacının ambalaj desenine yaklaştırmaya çalıştıkları, tescilin kötü niyetli olduğu” gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalı adına tescilli … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemenin gerekçesinde belirttiği karşılaştırmanın somut gerçeklikle örtüşmediğini, müvekkili adına tescilli ambalaj markası ile davacı tarafından kullanılan ambalaj arasında belirtildiği gibi bir benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin asıl markası olan ve tescilli bulunan “…” ibaresine bir takım tali unsurlar eklenerek ve ambalajda değişiklikler yapılmak suretiyle seri marka niteliğinde marka başvurularında bulunduğunu, dava konusu marka ile seri marka oluşturan ve müvekkili adına çay emtialarını da içeren tescilli bir çok marka bulunduğunu, dava konusu edilen “…” markası da gerek ambalajı gerek kombinasyonu ile tescilli seri markaların yeni bir devam markası olduğunu, müvekkilinin davacı tarafından tescil edilmeksizin kullanılan markaya yaklaşma amacı gütmediğini, kaldı ki seri marka oluşturma çabası ile yeni marka tescil başvurusunda bulunulması durumunda bu başvuruya konu markanın başvuru sahibinin kendisinin kök markalarından sonra ancak yeni marka başvurusundan önceki bir marka ile benzer olsa bile önceki markalarından dolayı kazanılmış hakkı nedeniyle yeni markasının tescilinin söz konusu olacağını, dolayısıyla müvekkilinin hükümsüzlüğü talep edilen ambalaja benzer nitelikteki ambalajları 2020 tarihinden çok daha önce tescilli olarak kullanmaya başladığının tespit edileceğini, ayrıca markalar arasında bir benzerlikte bulunmadığını, kelime markalarının konumlandırma biçimi harcıalem bir kullanım olup çay sektöründe faaliyet gösteren tüm firmalar tarafından neredeyse yaygın olarak kullanılan biçim olduğunu, ambalajın odak noktasına yerleştirilen kelime markası “…” ibaresinin 2002 yılından beri müvekkili adına tescilli çay emtiaları için kullanıldığını ve tüketici nezdinde tanınır olduğunu dolayısıyla iltibasın mevcut olmadığını, yine çay tüketicisinin ortalama bir tüketici olmadığını, beğendiği ve bildiği çay firmalarını ve çay türlerini tercih ettiğini bu anlamda çay tüketicisinin sadık bir tüketici olduğunu, ayrıca davacı şirketinde tanınmış marka tesciline sahip olduğunu, bu anlamda hak nezdinde iki marka arasında ciddi bir rekabet ve ayırt edicilik bulunduğunu, dolayısıyla iltibas durumunun söz konusu olmadığını, ambalaj ebatlarının aynı olduğuna dair kanaat ise hukuki bir gerekçe olamayacağını, zira ürün boyutlarının işletmesel kararlara göre belirlendiğini, mahkemenin ambalajda kullanılan renklerin yakın olduğunu belirtmiş ise de, insanın zihninde hatırlayabileceği temel renklerin sınırlı olması halinde renklerin tek başına ayırt ediciliği olmadığını, müvekkilinin 30.sınıflarda tescilli diğer markaları da göz önüne alındığında sarı-turuncu-kavun içi renklerinin sıkça kullanıldığının görüleceğini, yazı şekillerinin de iltibasa yol açmayacağını, yine çaydanlık, poşet çay, çay yaprağı gibi görsellerin kullanılmasının iltibasa yol açmayacağını, 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere ambalajın tescilli marka sahibine ambalaj için inhisari bir hak sağlamayacağını buna göre herkes tarafından kullanılabilecek bir ambalaj biçimi üzerinde marka sahibine tekel hakkı tanınamayacağını, çay yaprağı gibi ürünün müvekkiline ait tescilli tüm çay emtiası ambalajlarında kullanıldığını, müvekkilinin davalı adına tescilli yaprak görselini taklit etmediğini, bu konuda Yargıtay 11.H.D nin 2013/9558 E – 23381 K sayılı ilamının bulunduğunu, karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesi bakımından orta seviyedeki tüketici gözüyle değerlendirme yapılması gerektiğini, her iki tarafa ait ambalajlar üzerinde tanınan markalar (… ve …) yeterince büyük boyutta yer aldığını, dolayısıyla karıştırılmanın olmayacağını bildirmiştir. Davacı adına tescilli … tescil numaralı … markasının 02/04/2004 tarihinde 30.sınıfta tescilli olduğu görülmüştür. Davalı adına tescilli şekil/ambalaj markasının 02/07/2013 tarihinde 13.sınıfta tescilli olduğu görülmüştür. 25/12/2017 tarihli bilirkişi raporunda; “davacının “…” logolu san zemin üzerine sol tarafta şeffaf demlik ve sağ tarafta çay yaprağı figürlerinin yer aldığı “…” ambalajını en erken 4 Haziran 2007’de piyasaya sürmek suretiyle kullandığı; “…” ve “…” sözcük markaları arasındaki farka Tağmen, hükümsüzlüğü istenen … sayılı markanın yukarıda tanımlanan ve rapar içeriğinde görseli sunulan davacı ambalajına “ambalaj kormnpozisyonu” yönünden genet görünümü ve muhtelif unsurları itibariyle berzertik gösterdiği; davalının … sayılı marka tesciline konu ambalajını davacının ilgili ürün ambalajına benzetmek için bilinçli bir çaba sarf ettiği; ortalama dikkati haiz tüketiciterin en azından bir kısmının “…” ve “…” sözcük Markaları arasındaki farka rağmen ambalaj kampozisyonlarındaki benzerlik nedeniyle market ve süpermarket raftarında yan yana yer alan davacı ve davalı ürünlerini birbirine karıştırması ihtimali bulunduğu” yolunda görüş bildirmiştir. 06/12/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; “Davacının “…” logolu sarı zemin üzerine sol tarafta şeffaf demlik ve sağ tarafta çay yaprağı figürlerinin yer aldığı “…” ambalajını en erken 4 Haziran 2007’de piyasaya sürmek suretiyle kullandığı; hükümsüzlüğü istenen … sayılı markanın yukarıda tanımlanan ve rapor içeriğinde görseli sunulan davacı ambalajına genel görünümü, kompozisyonu ve muhtelif unsurları itibariyle benzerlik gösterdiği; davalının … sayılı marka tesciline konu ambalajını davacının ilgili ürün ambalajına benzetmek için bilinçli bir çaba sarf ettiği; ortalama dikkati haiz tüketicilerin “…” ve “…” markaları arasındaki farka rağmen ambalaj benzerliği nedeniyle davacı ve davalı ürünlerini birbirine karıştırması ihtimali bulunduğu” yolunda görüş bildirmiştir.
GEREKÇE: Dava, davalı adına tescilli olan …tescil numaralı “… ” markasının hükümsüzlüğüne ilişkindir. Davacı taraf dava konusu markanın davacıya ait “…” adlı ürün ambalajları ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu iddia etmiş, davalı taraf ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yargılama sırasında bilirkişi raporları alınmış ve bu raporlar hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, kararı davalı vekili istinaf etmiştir. Dosya içeriğinden davacı tarafın … logolu sarı zemin üzerine sol tarafında şeffaf demlik ve sağ tarafında çay yaprağı figürlerinin yer aldığı “…” ambalajını 4 Haziran 2007 tarihinden itibaren piyasaya sürmek suretiyle kullandığı anlaşılmıştır. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalıya ait markanın, davacı ambalajındaki genel görünüm ve muhtelif unsurlar itibariyle benzerlik gösterdiği, davalının dava konusu marka tesciline konu ambalajını davacının ilgili ürün ambalajına benzetmek için bilinçli bir çaba sarf ettiği ve ortalama tüketiciler nezdinde bu durumun iltibasa yol açacağı belirtilmiş ise de, söz konusu kanaat ve mahkeme benimsemesi Dairemizce yerinde görülmemiştir. Zira bu konuda inceleme yapılırken markayı oluşturan unsurlardan tüketicinin zihninde kalan ve markanın baskın unsurları da göz ardı edilmemek kaydıyla işaretlerin bir bütün olarak oluşturdukları izlenim bakımından iltibas tehlikesine yol açıp açmayacaklarının değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda davalıya ait marka ile davacının ürün ambalajı karşılaştırıldığında işaretlerin temel sarı rengi dışında diğer kompozisyon unsurları bakımından yerleşim tarzı itibariyle herhangi bir karışıklığa yol açacak şekilde benzerliğin bulunmadığı, kaldı ki davalı markasında ambalajın alt kısmında açık ve koyu yeşil renkli kalın çizgilerin de bulunduğu, taraf markalarındaki … ve … sözcüklerinin yeterince ayırt edicilik sağladığı, ambalaj renk ve tasarımdaki benzerliklerin sektörde yaygın kullanımı bulunan renk ve tasarım kombinasyonlarına karşılık geldiği, ortalama tüketicinin salt bu benzerlikten dolayı işaretleri karıştırmayacağı kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11. H.D nin 2014/6750 E – 2014/12378 K ve 2015/7690 E – 2016/2293 K sayılı ilamları da bu yöndedir. Açıklanan bu hususlar gözetildiğinde davacının davasının reddi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Fikrî Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/06/2019 tarih, 2017/388 E – 2019/186 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Davanın REDDİNE, 4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 51,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6-Davalı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 7.375-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-İstinaf peşin harcının talebi halinde davalıya iadesine, 8-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama gideri olan 121,30-TL istinaf yoluna başvurma harcı ile 43,30-TL posta masrafı olmak üzere toplam 164,60-TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Gerek ilk derecede gerekse istinaf aşamasında yatırılan gider avanslarından kullanılmayan kısımların karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.