Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2019/2448 E. 2022/564 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2019/2448 Esas
KARAR NO: 2022/564 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/07/2019
NUMARASI: 2017/575 E. – 2019/219 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin 1984 yılından bu yana ilaç sektöründe faaliyet gösterdiğini, ülke çapında geniş bir dağıtım ağına sahip olduğunu, müvekkilinin “…” markasını ilk defa 1996 yılında kullanmaya başladığını, Türk Patent nezdinde 05. sınıfta tescil edilmiş ve esas unsuru “…” olan kırktan fazla markanın sahibi olduğunu, müvekkilinin “…” markasının tanınmış bir marka haline geldiğini, hatta bu konuda kesinleşmiş yargı kararı da bulunduğunu, markanın tanınmışlığına yönelik faaliyetlerin dava dilekçesinde liste halinde sunulduğunu, davalı adına tescil ettirilen “…” markasının müvekkilinin markası ile ayniyet derecesinde benzer olduğunu ve müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanmasının oldukça yüksek ihtimal olduğunu, her iki tarafa ait markaları taşıyan ilaçların reçetesiz de satılabildiği için aralarında iltibas ihtimalinin güçlendiğini, davalı tarafa marka kullanımına son vermesi için ihtarname çektiklerini fakat bir sonuç alınamadığını belirterek, davalı adına tescilli … nolu “…” markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın haksız olup reddedilmesi gerektiğini, davacı tarafa ait “…” markasının tanınmış markalar için kabul edilmiş olan kriterleri karşılamadığını, davacı tarafından bahsedilen Ankara 3. FSHHM’nin 2011/31 Esas, 2012/182 Karar sayılı kararda “…” markasının 556 sayılı KHK 8/4 anlamında tanınmış marka olmadığının ifade edildiğini, “…” ibaresinin kelime anlamının ÇİNKO olduğunu, bu nedenle müvekkilinin markadan uzaklaşmak için “…” ibaresini tescil ettirdiğini, markalar arasındaki görsel, biçimsel ve fonetik açıdan benzerlik olmadığını, halkın her iki marka arasında bağlantı kurmasının mümkün olmadığını, bu nedenle karıştırılma tehlikesinin olmadığını, davacı tarafın seri markası oluşturmasının markalar arasındaki benzerliği arttırmadığını, açıklanan nedenlerle açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
MAHKEME KARARI; İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/07/2019 tarihli 2017/575 E. -2019/219 K. sayılı kararıyla; “… Tarafların markalarında geçen … kelimesinin Türkçedeki anlamı dikkate alındığında esasen çinko esaslı 5. sınıf ilaç ve gıda takviyesi grubu ürünlerde etken madde bileşeni olarak kullanılabilecek olması nedeniyle, “…” ibaresinin bir kişinin tekeline bırakılamayacağından, aynı sınıf ürünler bakımından “…” ibareli davacı markaları ile “…” ibaresi arasında SMK’nun 7/1-b maddesi anlamında benzerlikten söz edilemeyeceğinden ve ayrıca davacının … tescil numaralı “…” markası dışındaki markalarının şekil unsuru içermeyen, yalnızca harflerle yazılmış markalar olduğu, davalının davaya konu markasının ayrıca ayırt ediciliğini sağlayacak şekilde şekil unsuru da içerdiği, davacının şekil unsuru içeren “…” markasının ise görsel ve işitsel olarak davalının markası ile benzeşmediği, davacı adına tescilli “…” markalarında “…” ibaresinin yer alması nedeniyle davalının markası ile benzer olmadığı, yine davacı adına tescilli “…” ve “…”markalarında da “…” ve “…” ibarelerine yer verilmiş olduğundan, davalının markasında ise “…” ibaresi kullanıldığından markaların farklı olarak algılanacakları, bu nedenlerle markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı anlaşılmakla, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve 2014/11-696 Esas, 2016/778 Karar sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi de mümkün olduğundan, bilirkişi raporlarına itibar edilemeyerek…” davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSU; Davacı vekilinin süresinde ibraz ettiği istinaf dilekçesinde; Dosyada mübrez 2 bilirkişi heyet raporunda da bilirkişiler sonuç olarak müvekkili şirkete ait … markasının ilaç sektöründe tanınmış marka olduğunu ve markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimalinin olduğunu ve davalı adına tescilli markanın 05.sınıfta yer alan emtialar yönünden hükümsüz kılınabileceği görüşünde olduklarını ve hedef kitlenin ortalama düzeydeki tüketici kitlesi olması gerektiğini belirttiklerini, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemenin kararının gerekçesinde belirtildiği üzere, iltibas değerlendirmesi kendi hukuki bilgisi ile çözümlenecek idi ise iki kez bilirkişi raporu alınmaması gerektiğini. – Prof.Dr. …’in dosyada mübrez uzman görüşünde “Çinkonun dünya üzerinde pek çok ülke dillerindeki karşılığı ”…” olup ”…” şeklinde telaffuz edildiğini, yine bilindiği üzere, ecza ve kimya alanında ürün isimleri İngilizce ve/veya Latince olarak anıldıklarını, Çinkonun da İngilizce karşılığının “…” olduğunu, …’nun çinko anlamına gelmediğini ve … ilaç tarafından yaratılan ticari bir marka olduğu tespitinde bulunduğunu, mahkeme kararında …’nun çinko anlamında olduğu ve kimsenin tekelinde olamayacağı belirtilmiş ise de, …nun değil, …’in karşılığının Çinko olduğunu. -Müvekkilinin 3,5,10,22,29,44 ve diğer sınıflarda tescilli ve başvuru aşamasında olan 300 adet markasının bulunduğunu, Sağlık Bakanlığı’ndan alınan 24.04.1996 tarihli ruhsatname ile, markayı ilk 1996 yılından beri kullanmaya başladığını, müvekkilinin özellikle çocukları için ilaç ve takviye ürün üretim ve satışı yaptığını ve bu nedenle ebeveyn tarafından bilinirliğinin çok yüksek seviyede olduğunu. -Ankara 3. FSHHM’nin 2011/31 E-2012/182 K sayılı kararında, müvekkilinin markasının KHK 8/4 anlamında tanınmış kabul edilemez ise de kullanımla ayırt edicilik seviyesinin yüksekliğinin kabulü gerektiğini, … markası ile müvekkili markası arasında işletmesel bağlantı bulunduğu yanılgısına neden olacak bir benzerlik seviyesinin bulunduğu, işaretlerin görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olduğu gibi, genel izlenim ve algılanış itibarıyla da benzer olduğu, markaların tüketici nezdinde karıştırılmaya yol açacağından … markasının tescilinin hukuken mümkün olmadığını ortaya koyduğunu, kararın Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini. -Müvekkili şirket ilaçlarının birçoğunun reçetesiz satılan tamamlayıcı ve takviye niteliğinde olan ilaçlar olduğunu, hedef kitlenin ortalama tüketici olduğunu, karıştırılma ihtimali olduğunu, tüketicilerin dava konusu markayı müvekkilinin markasının serisi gibi algılama, en azından taraf markaları arasında idari ve ekonomik bir bağın olduğunun düşünülmesi ihtimali bulunduğundan, markalar arasında iltibas ve karıştırılma tehlikesinin bulunduğunun mahkeme tarafından dikkate alınmadığını. -Davalının “…” ibaresine “…” eki ekleyerek “…” esas unsurlu marka oluşturduğunu, … markasının seri markası olarak algılanmanın amaçlandığını, davaya konu … başvuru numaralı … ibareli markanın görsel, anlamsal ve fonetik olarak, müvekkilinin “…” “…” “…” “…” ve “…”, ve … esaslı sair markalarına karıştırılacak düzeyde benzer olduğunu, beyanla mahkeme kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin istinaf dilekçesine cevabında; davacı şirketin markasının tanınmış olduğunu ileri sürse de, delil olarak sunulan kararda davacı markasının tanınmış olmadığının ifade edildiğini, bilirkişi raporlarının da davacı markasının tanınmış olmadığını ortaya koyduğunu, mahkeme kararının gerekçesinin neden iltibas olmayacağını açıkladığını ve iltibas iddiasını çürüttüğünü, mahkeme kararının yerinde olduğunu, davacı istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ettiklerini beyan etmiştir.
DELİLLER; Dosya içerisinde bulunan TPMK kayıtları incelendiğinde; … numaralı “…” ibareli markanın 10.08.2015 tarihinde 5.sınıfta “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi amaçlı kimyasal ürünler, kimyasal elementler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı olan ya da olmayan diyet maddeleri, besin takviyeleri, zayıflatıcı ürünler, bebek mamaları, tıbbi amaçlı bitkiler ve bitkisel içecekler, diş hekimliği ürünleri (aletler/cihazlar hariç), hijyen sağlayıcı ürünler (pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuk bezleri), zararlı bitkileri, hayvanları ve mantarları imha edici maddeler, insan ve hayvanlar için olanlar hariç deodorantlar, havayı temizleyici kokular, dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar” için 10/08/2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmıştır. TPMK kayıtlarından; davacının … numaralı “…” markasının 03,10 ve 42. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 05, 29 ve 44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 05,29. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 05,29 ve 44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03, 05. sınıflarda, 2013 45763 numaralı “…” markasının 03,05. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 01,03,05,10,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 05,29,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 05,29,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,42,44. sınıflarda, … “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda, … numaralı “…” markasının 03,05,10,29,42,44. sınıflarda davacı adına tecsilli oldukları anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince marka uzmanı bilirkişi …, uzman eczacı biyokimya uzmanı bilirkişi … ve marka uzmanı bilirkişi …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 11/06/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; ” davacı markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ayırt edici gücü yüksek, davacı tarafla özdeşleşmiş bir marka olduğunu, davacı … davalı marka tescillerinin aynı emtiaları kapsadığını, davalı markasının, her zaman reçeteyle satılabilecek ürünlerden olmaması sebebiyle davacı tarafın seri markalarının asli ibaresini oluşturan “…” ibareli markalarıyla iltibas oluşturacağına, hükümsüzlük hususunda hukuki taktirin mahkemede olduğuna” dair görüş bildirmişlerdir. İlk derece mahkemesince marka uzmanı bilirkişi …, marka ve patent uzmanı bilirkişi … ve sektör bilirkişi …’dan oluşan bilirkişi heyetinden alınan 12/02/2019 tarihli raporda; “davacı tarafa ait “…” markasının ilaç sektöründe tanınmış marka olduğuna, davacı adına tescilli “…” esas unsurlu markalar ile davalı adına tescilli … nolu “…” markası arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğunu, mahkemece uygun görülmesi halinde davalı adına tescilli markanın tescilli olduğu 05. sınıfta yer alan emtialar yönünden hükümsüz kılınabileceğine” dair görüş bildirmişlerdir.
G E R E K Ç E: Davacı vekili dava dilekçesinde davalı adına tescilli … sayılı … markasının hükümsüzlüğünü talep etmiş, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekilinin, yargılama sırasında ibraz ettiği Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.11.2013 tarihli 2013/5920-2013/21615 sayılı kararıyla onanan Ankara 3. FSHHM’nin 2011/31 E-2012/182 K sayılı kararına emsal olarak dayanmıştır. Mahkeme kararında, davacı … ibareli markasının tanınmış kabul edilemeyecekse bile, ayırt edici olduğu, … markasının davacı markası ile tüketici nezdinde işletmesel bağlantı kurulmasına sebep olacağı gerekçesiyle … marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının yerinde olduğuna karar verildiği anlaşılmıştır. Davacı adına … ibareli 05. Sınıfta tescilli markalar bulunduğu, en eskisinin 2003 yılına dayandığı anlaşılmıştır. Davacı markasının kimyasal çinko elementinin İngilizce’deki karşılığı olan “…” kelimesi ile “…” harfinin birleşmesinden oluştuğu,Yargıtay kararları ışığında 05. Sınıfta ilaç ve gıda takviyesi grubu ürünlerde etken madde bileşeni olarak kullanılabilecek olması nedeniyle iltibas değerlendirmesinde dikkate alınacak kesimin işin uzmanı olan doktor ve eczacılar olduğu, bu kişilerin ürünler arasındaki ufak farkları algılayabilecek nitelikte olduğu anlaşılmaktadır. Markaların benzerlik karşılaştırmasında, her uyuşmazlığın somut özelliklerinin dikkate alınması gerekmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/09/2018 tarihli, 2016/14389 Esas- 2018/5474 Karar sayılı emsal nitelikteki (…-…) kararında ; ” davalı markasının tescil edildiği 5. Sınıf mallar yönünden bilinçli tüketici kitlesine hitap eden mallar olduğu, bilinçli tüketici kitlesinin markaları ayırt etmede diğer tüketici kitlelerine göre daha dikkatli olduğunu kabul etmek gerektiği, ilaç markalarının ve takviye edici gıda ürünlerinin çoğunlukla hedef alınan hastalığa ve o hastalığı iyileştirmede kullanılan ilacın etken maddesine atıfta bulunan işaretleri ihtiva ettiğinin bilindiği, bu özelliği itibarıyla yönelik olduğu bilinçli tüketici kitlesi de dikkate alındığında, diğer markalara oranla , ufak farklılıkların ayırt ediciliği sağlamada yeterli olduğunun kabul edilmesi gerektiği” açıklanmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2018 tarihli 2016/14515 Esas-2018/5728 Karar sayılı kararıyla …-… markaları ile ilgili davada doktor ve eczacıdan oluşan uzman kullanıcı kesimi dikkate alındığında 556 Sayılı KHK 8/1-b maddesi kapsamında iltibas ihtimali bulunmadığına işaret edildiği, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/12/2015 tarihli 2015/6264 Esas-2015/13174 Karar sayılı kararıyla …- … markaları ile ilgili davada doktor ve eczacıdan oluşan uzman kullanıcı kesimi dikkate alındığında 556 Sayılı KHK 8/1-b maddesi kapsamında iltibas ihtimali bulunmadığına işaret edildiği, ve Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/09/2018 tarihli, 2016/14389 Esas- 2018/5474 Karar sayılı kararında …- … markaları ile ilgili davada 05. Sınıfta etken maddesine atıfta bulunduğundan ve hitap ettiği tüketici kitlesi nazara alınarak KHK 8/1-b anlamında benzerlikten söz edilemeyeceğinden hükümsüzlük kararının bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Yukarıda aktarılan emsal Yargıtay kararları da göz önüne alındığında, davacının davalının müvekkilinin … markasından, … markasını türettiğine dair davalı iddiasının yerinde olmadığı, markanın etken madde olan … ibaresinden türetildiği ve … ibaresinin yanına getirilen “…” unsuru ile ayırt edicilik kazandığı, ilk derece mahkemesinin hükümsüzlük kararının reddine ilişkin kararı ve gerekçesinin yerinde olduğu kanaatiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan gerekçe ile: 1-6100 sayılı HMK.’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf isteminin ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 80,70 TL harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı tarafça yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesince yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda iş bu kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere 31/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.